Yeni Üyelik
9.
Bölüm

8.Bölüm

@yarenbay30

8.Bölüm: Olacak Olan

 

"Ne dediğinin farkındamısın Umay ? Ne demek yok. Bir belleğe sahip çıkamadın mı?"

 

Diyen Dilayı evin kapısından içeri soktum.Sema ise kahkaha atmayı bırakıp muzip muzip bizi izlemeye devam etti.

 

" Bağırma herkes duyacak şimdi. Yarın gider alırsın belleğini olur, biter."

Dedim fısıldarken.

 

" Ne yarını ya, ne yarını? Kaybettiğiniz gibi bulup getireceksin. Birde ben mi gidecem oraya?" bağırmaya devam etti.

 

"Yok canım, biz mi gidecegiz? Bellek senin belleğin,git bul."

 

Diye araya girdi Sema.Bu sefer yüzünde muziplikten eser kalmamıştı. Ortama bir gerginlik hakim oldu tekrardan.Semanın bu hali hiç hoşuma gitmemişti.Aralarında ki olay büyümeden ortaya atladım ve gecenin bombasını patlattım.

 

" Tamam,sakin olun.Bu gece üçümüz oraya gider belleğini buluruz."

 

İkisinin de bakışları bana dönerken ne düşündüklerini az çok tahmin ediyordum. Kaçtığım yerlere her seferinde kendi ayağımla geri dönmek nasıl bir tezatlıktı...

 

"Sen kafayı yedin herhalde. Vallahi ben gitmem.En azında eğlenmek dışında gitmem."

 

Diye ellerini önüne tutup omuz silkti Sema. Dilay ise olumlu yönde mırıltılar çıkardı.Tam ağzımı açıp konuşacakken açık olan evin kapısından kulağımıza bir ses geldi.

 

" Tamam,yarına da sen bana gel.Devamını anlatırım."

Der demez merdivenden yukarı çıkmaya başlamışdı Fatma abla.

 

" Gece hazır olun."

 

Diye söylendim.İtiraz etmelerine fırsat vermeden Semayla birlikte kendimizi kapı dışına attık.Merdivende dört basamağı bile yeni inmişken Fatma ablayla yüz yüze geldik. Onun evinin geldiğimizi anlamıştı.En üst katta sadece o vardı.Birsey sormak için ağzını açmışken evlerinden ,cam eşyanın kırılma sesi geldi.

 

"Ayy ne kırdın yine Dilay!"

 

Diye söylenen Fatma abla sorgular gözlerini bizden aldı.Merdivenleri söylene söylene cıktı.

Aslanım Dilay.İlgi çekmek için yapmıştı.

Gitmesinin rahatlığıyla apar topar merdivenden indik.

 

*****

Odam da bir oraya ,bir buraya hatta arada da yatağın üzerine çıkıp aşağı inerek dolanıyordum.

Akşam olmuştu ve saat yaklaştıkça verdiğim kararın doğruluğunu sorguluyorum.Gördüğüm görüntünün üzerine aynı gün ikinci kez oraya gitmek ne kadar doğruydu? Hangi akla hizmet belleği düşürürdüm? Hayır yani ne zaman, nerede düşürdüm onuda bilmiyordum.

Masamın üzerinden telefonu alıp saati kontrol ettim.

00:05

Nasıl evden çıkacağımıza oraya gidip ne yapacağımıza bile karar vermemiştik.Ortada bir plan yoktu.

Annemler yatmak için hazırlanıyorlardı.Üzerimi giyinmiştim.Odaya girilirse kıyafetim hakkında bir açıklama yapamazdım.Dikkat çekmemek adına odamın ışığını kapattım.Telefonumuda alıp yatağımın içine girdim.Yorganıda kafama kadar çektim.15 dakika sonra

telefonun ışığı karanlığı aydınlatırken Dilaydan gelen mesaja baktım.

 

Komşu kızı:Çıktım,kapınızın önündeyim.

 

En korkağımız Dilay bile bir şekil çıkmış ,ben ise daha odadan dısarı adım atmamıstım.

Yorganı üzerimden bir çırpıda attım. Yastıkları alıp yorganın altında bir silüet oluşturmaya çalıştım sonrada şöyle bir göz atıp çantamıda aldım. Parmak uçlarımda karanlık evde kapıya doğru usul usul yürüdüm. Kapının önüne geldiğimde konsoldan anahtarları alıp kapıyı yavaşça açtım.

Zar zor seçebildiğim elinde telefon feneriyle bana bakan Dilayın burada olduğunu unutmuştum. 'Hih' deyip geriye sendeledim.Kısa sürede kendimi toparlayıp dışarı adımladım.

 

"Yavaş,milleti başımıza toplayacaksın"

Eğilip yerdeki ayakkabılarımı elime aldım. İnerken ses çıkarmamak adına.Dilay ışığı önümüze tuttu.

 

Yavaş yavaş inerken bir alt katta oturan Alzaymır hastası Halil dedeyi pijamalarıyla evinin kapısından çıkarken gördük.İşin kötü tarafı o da bizi gördü.Dilay'ın elinde, Halil dedenin yüzüne tuttuğu ışığa elimi koydum ve ikimizi kenara çektim.

Ardından görüş açımıza eşi Hafize nine girdi.

 

"Halil, Halil nereye gidiyorsun bu saatte?Gir içeri. " Diye Halil dedenin önünü kesti Hafize nine.Bir yandanda eve doğru yönlendirmeye çalıştı.Evden içeri girerlerken

 

" Yahu Hafize beyaz bir ışıkla geldiler. Beni çağırıyorlar yukarı, niye anlamıyosun? Alacaklarmış beni ,vaktim dolmuş, bırak gideyim ben." Diye söylendi.Ardında içeri girip kapıyı kapattılar.

 

Saklandığımız yerden çıkıp oyalanmadan apartman kapısına geldik.

 

Ve işte o kapı!

 

" Allah aşkına apartman sahibisiniz o kadar.Babana söyle yaptırsın şu kapıyı...Ömrüm çürüyor açmaya çalıştıkca."

Dedim fısıldayarak kapıyı çekmeye çalışırken.

 

" Demedim mi sanıyorsun? Pahalıymış yaptırması.İstemiyor."

 

Dedi benimle beraber kapıyı çekerken.Kapı bizim güçsüzce çekmemizin aksine gayet kolay bir şekilde açıldı.

Diğer tarafta kim olduğuna bakınca üzerinde paletli tulumuyla disko topu gibi etrafa ışık saçan Şemayı gördük.Bir ona bir Dilay ve kendi üzerime baktım.Pantolon,kazak,ceket kombinimizle duruyorduk.

 

" Yok artık!" Diyerek onu süzerken

 

" Bacım sen yalnış gelmişsin." Dilayda bir yandan söylemekle meşguldü.

 

" Oyalanmayalım burada gören olur.Yola çıkalım,konuşuruz."

 

Diyen Sema önden önden yürürken bizde peşine takılmak zorunda kaldık.Uzaklardan gelen köpek seslerinden başka hiçbir şey yoktu etrafta.Çevredeki evleri de kontrol ediyorduk.Bizi görmeleri halinde büyük sıkıntı çıkardı.Hepsi yıllardır komsumuzdu.Sokağımızı terk ederken

 

" Sen bu halde nasıl çıktın dışarı.Nurgül teyze nasıl izin verdi?" Dedim Semaya.

 

Yüzünde sinsi bir gülümseme oluşunca alacağın cevaptan korkmadım desem yalan olurdu.

 

" Ne izin alması? İzin çıkmazdı.Ben o bara gidip eğlenmeyi üç senedir bekliyorum. Riske atamazdım.Çaylarına uyku ilacı koydum.Sabaha kadar uyurlar."

 

Diye gülümserken, Psikoloji bölümünde okuduğuna inanmak istemedim.Çıkarları için her şeyi yapardı. Şaşırmamıştım.

 

" Ne de hayırlı bir evlat ama."

 

Diyen Dilayla,Semanın bakışları onu buldu göz devirdi. Dilay'ın elimi göstermesiyle bakışları elime gitti.Durdular.

Ne oluyordu?

 

" Umay?"

 

Diye söylendikten sonra avazı çıktığı kadar gülmeye başladı Sema.Neyse ki evden bayağı uzaklaşmış gideceğimiz yerede az kalmıştı derken Dilayda gülmesine eşlik etti.

Neye güldüklerine görmek için elime baktığımda ayakkabılarımın halâ elimde olduğunu gördüm.O kadar yolu ayakkabım elimde mi gelmiştim?

Rezillik.

Gündüz olmamasına o kadar sevinmiştim ki.

Kaldırıma oturup ayakkabılarımı giydim.

Halâ gülüyorlardı.

 

" Gülmeyin be, gülmeyin"

Diyerek yol boyunca susturmaya çalıştım onları.Hayır yani o kadar olaydan sonra bu neşede olmaları deliceydi.

 

' Raven Bar' yazısıyla yürümeyi durdurduk.Kapı önü marka arabadan geçilmezken,gündüz çekmemizin aksine renkli ışıklar geceyi aydınlatıyordu.

Kapın önünde iri, iki badyguard vardı.

Onları es geçerken Dilay böyle bir ortama ilk defa gelmenin gerginliği ile etrafa bakıyordu.Bende ki gerginlik onun aksine o manyakları tekrar görmek istemememden kaynaklanıyordu.

Semayı hiç söylemiyorum kendi doğasına bulmuş gibi mutluydu.

 

İçeri girdiğimizde heryeri aydınlatan mavi ışıktan dolayı kimseyi net göremiyorum. Çok kalabalıktı. Sahnede kızlı erkekli dans edenler,bar bölümünde içenlerle doluydu.Hem üst kattaki hem burada ki masalar doluydu.

Oturmak istesek oturacak yer yoktu.Arada da müstehcen görüntüler gözüme çarpıyordu.

 

Bar bölümünün yanında durmuş ortamı incelerken

 

" Nerede düşürdüysen belleği,gidip alalım sonrada çıkalım Umay."

 

Diyerek sıkıntılı bir nefes verip çevresine bakındı Dilay. Bağırarak konuşmasına rağmen sesini zar zor duymuştum.

Halâ etrafıma bakarken kafamı toplamaya çalışıyordum.

Büyük ihtimal kolidorda,onları izlerken düşürmüştüm.

Orada olması için dua ediyordum.

Aksi halde başka bir yerde düşmüşse bulmam imkansızdı.

 

Gözüm uzaklarda ki üç zebaniye takıldı.Yine.

Her girdiğim ortamlarda onlara rastlamaktan harap olmuştum.

Yollarımın sonu sürekli olarak bu adama çıkıyordu.Hayatıma aniden girdiği gibi çıkmak bilmiyordu.

 

Barın öbür uçundaki masada oturuyorlardı. Bu sefer Gökhan ve eski eniştem Barandan farklı hiç görmediğim yüzlerde vardı. Doğan tekli koltuğa sırtını yaslamıştı.Bir elinde alkol bardağı öteki elinde sigarası ile diğerleri ile sohbet içindeydi.

Elim Semanın koluna gitti.

 

" Sema işte o adamlar!"

Diyerek parmağımla o tarafı gösterdim.Dediklerim Dilayın da ilgisini çekmiş o da gösterdiğim yere baktı.

 

"Baranın kuzeni ,Doğan? Şimdiye kadar tüm bu olayların sebebi Doğan mıydı?"

 

Loş ışığa rağmen Semanın yüz renginin attığının farkına varmıştık.

 

" Sen bu psikopatları tanıyormusun?"

Diye ortaya atladı Dilay.Düşüncelerime tercüman olmuştu.

Sema halen cevapsız kalırken tüm neşesi kaçmıştı. Başka bir şey vardı. Benim bilmediğim,ama ne...

 

" Ben Baranın yanına gidip bir bahaneyle onları da oyalarım.Sizde lanet belleği bulun ,vakit kaybetmeden dışarı çıkın.Hemen."

 

Dedi Sema yanımızdan ayrılırken.Bu tavrına anlam verememiştim.Buradan çıkınca öğrenirdim nasıl olsa.

Dilayın koluna yapışıp kalabalığı dağıtarak aşina olduğum cam kapıdan içeri girip merdivenlerden inmeye başladık. Kolidora geldiğimizde burada olmamalarının rahatlığıyla onları gördüğüm kapının önünde durduk.

 

" Dilay sen bu kolidora göz gezdir. Birşey bulamazsan çık dışarıya. Ben de içeriyi kontrol edeyim." Dedim

 

" Saçmalama korkuyor olabilirim ama peşimde kimseyi bırakmam.Hep beraber çıkacağız buradan."

 

Deyip gülümsedi.Bu lafıyla polisliğin gerçekten de ona yakışacağına kanaat getirdim.

Gülümsemesini karşılık verip kapalı kapıyı açtım. İş adamını asılı gördüğüm odadaydım.Tabikide burada yoktu.

Allah bilir ne olmuştu adama?

Tüylerim ürperdi.

Etraf daha düzenliydi.

Toplantı masası ve bilardo masasının dışında duvarda can vitrin içinde uzun namlulu silahlar vardı. Deri oturma grubuda ortama eşlik ediyordu. Kasvetliydi.Bölmeli çokta büyük bir odaydı.

Etrafa dalmışken, kolidordan Dilayın boğuk bağırışı geldi kulağıma.

 

"Umay çı- "

 

Arkamda kalan kapının

' güm ' diye kapanmasıyla uzun zamandır duymadığım,duymaktan da kaçtığım o sesi ve ardından bana doğru yaklaşan ayak seslerini işittim.

 

" Ne yalan söyleyeyim,bu kadar çabuk geleceğini hiç düşünmemiştim. Akıllı biri gibi gözükmüştün gözüme."

 

Kalp atışlarım kulağımda yankılandı.Yavaş adımlarla yanımdan geçip karşımdaki masaya bana dönük yaslandı. İlk defa bu kadar yakında inceliyordum onu.Korkuç derecede ürkütücüydü.

Yüzünde alaylı sırıtışıyla bana bakıyordu.

 

" Cevap yok mu?" Dedi yaslandığı yerden bana doğru gelirken

 

"Hiç önemli değil, gece uzun konuşmak için bolca zamanımız olacak."

 

Loading...
0%