Yeni Üyelik
2.
Bölüm

🦷 Bir

@yarenbayan_

^Hoş geldiniz sefalar getirdiniz canikomlar.^

Yorum yapmayı ve oy vermeyi lütfen unutmayın. ❤️

Gerçekler ağır gelirmiş insana.

🎶: Sevemedim ayrılığı - Yıldız Tilbe

---
13.11.2005


Utku küçük kardeşinin ellerinden tutmuş onu şimdiden yürütmeye çalışıyordu. Bunu çoğunlukla etrafta kimse yokken yapardı. Anne pek laf etmese de Kardeşi Deniz kafasını şişiriyordu. Dediği tek lafta, " Kızın kolunu kopardın oğlum! Sal şu çocuğu." demek oluyordu.

Deniz'in olmadığı her yer bu ikili için şükür namazı kılınacak bir ortama dönüşüyordu.

Başlarında ki diğer bela da hemen arkalarında ki odada araba yarışı oynuyordu. Toprak, kardeşini birinin kucağında gördüğü an kıyameti koparıyordu. Evde kesin bir kural vardı. Toprak evde varken kardeşini kimse kucağına alamazdı. Utku ise bu kuralı seve seve çiğniyordu.

Ellerini sıkıca tutan küçük kız kardeşine gülümsediğinde uzanıp tombul beyaz yanağına dudaklarını bastırdı.

"Sen ne zaman büyüyeceksin de bana abi diyeceksin, Dilrüba hanım?"

Ufaklık abisinin dediğini anlamış gibi garip sesler çıkararak ayaklarını indirip kaldırmaya başlamıştı. Utku bir an bu neşeli hallerine güldüğünde kardeşinin ayaklarını yerden kesti. İki kolunun arasına çekti. Yeni yeni tomurcuklanan sarı saçlarına dudaklarını bastırdı. Kokusu o kadar güzeldi ki ölen annesinin kokusunu almak ister gibiydi. Hiç hissetmediği o tenin kokusunu kardeşinde alacağına inanıyordu.

"Anne kokusu var sende biliyor musun?" dediğinde ise Dilrüba bu seferde dudaklarını büzdü. İnce bir tükürük sıvısı dudaklarının arasından köpürerek çenesine doğru yol aldı. Bu görüntü Utku'yu yeninden gülümsettiğinde yan tarafında bulunan selpaklardan birini aldı. Canını yakmamaya dikkat ederek ağzını sildi.

"Acayip pasaklı bir şeysin sen."

Dilrüba abisini hiç anlamasa da garip sesler çıkarmaya devam etti.

Utku kaltuğa oturduğunda kucağında hareketsiz duramayan ufak kardeşini de sırtı kendi göğsüne gelecek şekilde oturttu. Karşılarında ki televizyona bakmaya başladılar. Televizyonda dönen program ise ikisi için keyif kaynağıydı. Aslında sadece Utku'nun keyif kaynağıydı.

Marsupilami.

Utku bu çizgi film de kendini her zaman lacivert olan yavru uzun kuyruğu benzetirdi. Güngör ailesinin tek esmeriydi. Öğrendiğine göre annesi de babası da esmermiş.

Kucağında ki hareketlenme zaman geçtikçe duruldu. Utku da etrafta hareketlenme hissetmediğinde kardeşine daha fazla sarıldı. Düşmesini istemek en son düşündüğü şeyler arasında bile olamazdı.

Kanalda ki çizgi film de sonlara geldiğinde utku içinde göz kapakları sona yaklaşıyor, gittikçe kapanıyordu. Bugün okulda çok yorulmuştu. Uykusunu da anca bu şekilde alıyordu.

Dilrüba'nın olduğu her yerde huzurla uyuyordu. Özellikle kabuslar görmüyordu. En güzel rüyalarla süsleniyordu bilinç altı.

Utku ve Dilrüba uykunun derinliklerinde buluştuğunda evin kapısı aralandı. Babaları Fatih bey bugün geç kalmıştı. İşleri o kadar yoğundu ki ailesine zor vakit ayırıyordu.

Odalarına geçmeden önce salonda yansıyan televizyon ışığı ile adımlarını salona yönlendirdi. İlk önce televizyona baksa da karşısındaki koltukta uyuyan kızını ve manevi oğlunu gördü. Yüzünde yeşeren tebessüm ile yanlarına geçtiğinde arkaların bulunan kapı da açılmıştı.

Toprak, Sızlayan parmaklarına masaj yaparak babasının yanına gidiyordu. Oyunda rekor kırdığını keyifle anlatmak istiyordu.

Fatih bey gelen oğluna da baktığında kıyametin kopacağını hissetmişti o yüzden uyuyan ikilinin yanından kalkmış. Parmakları ile ilgilenen oğlunun yanına geçmişti. Onları görmemesi evde ki herkes için daha iyiydi.

"Oğlum, ne yaptın bakalım bugün?"

Toprak ise koltukta neyin olduğundan habersiz kocaman açtığı gözleri ve elleri ile babasına yaptığı rekoru anlatmaya başladı. Ve bu anlatım odasına kadar devam etti. Fatih bey Toprak'ı büyük bir başarıyla olay yerinden uzaklaştırmıştı.

Odasından aşağıya inen Asya hanım ise gördükleri ile kıkırdamış hemen uyuyan ikilinin yanında soluk almıştı. Bu anı ölümsüzleştirmesi lazımdı. Geleceklerine bir hatıra bırakmalıydı.

Masanın üstünde duran telefonu eline alıp kamera bölümünü açtı. Ve flaş patladığında Utku hareketlenmeye başladı. Bununla beraber Asya hanım Oğlunun kucağından kızını aldı. Utku uyansa bile Dilrüba uyanamazdı.

Toprak'ın ufak sürümüydü, Dilrüba. Uyandığında o kadar huysuz oluyordu ki evi başlarına yıkacak kapasiteye sahipti.

Kucağına aldığı minik kızının burnuna dudaklarını bastırdığında merdivenlerden hoplaya zıplaya inen oğlu Bulut'a döndü bakışları. Bununla beraber Utku'da uykudan uyanmıştı. Uyku ve uykusuzluk arasında geçirdiği ufak gelgitleriyle bir kardeşine bir annesine baktı. Sonra tek laf etmeden uykusunun devamını getirmeye niyet ederek koltuktan kalktı. Merdivenden inen kardeşinin yanından uykulu uykulu çıkmaya başladı.

Bulut ise abisini takmadan merdivenleri sonlandırdı ve annesinin kucağında uyuyan kardeşine koştu.

"Hep neden uyuyor? Bir kere de beni beklese olmuyor mu?" diyerek annesine baktığında Asya hanım güldü. Oğluna eğildi. Kumral saçlarına dudaklarını bastırdı.

"Sende biraz odanda az oyna. Kardeşini görmeye vaktin kalır oğluşum." dediğinde Bulut yüzünü buruşturdu. Bu fikri beğenmemişti.

"Dilrübacık ne zaman uyanacak?"

Doğumhane kapısında ilk göz göze geldiklerinde Bulut için bir ömür var olacaktı. Bunu hissettiriyordu.

Dilrüba onun biriciğiydi. Onun varlığı kanayan yaralarına merhemdi. Bu yaşta bile düşüp bir yerlerini acıttığında koşarak kardeşinin yanına gidiyor. Minik elini kendi minik ellerinin arasına alıp kanayan dizinin üstüne koyuyordu. Bu da Bulut'un iyileşme yöntemiydi.

"Şimdi uyudu daha oğlum. Artık gece yarısı uyanır. O zaman sizler uyuyor oluyorsunuz. Yarın oynarsınız, olur mu?"

El mecbur kafasını olumluca salladı ve annesinin yanından yavaş adımlarla uzaklaşmasını izledi. Bulut'ta annesinin gidişinden sonra açık olan televizyona döndü. Marsupilami bitmek üzereydi.

Asya hanım minik kızı ile merdivenleri çıktığında arkasından gelen kocasının varlığını hissetti. Odalarına girdiklerinde Ufak Dilrübay'ı beşiğine yatırdı.

Kendisi de eşine döndüğünde üstünü çıkarken eşiyle karşılaştı. Kocaman gülümsedi. Yatağa oturdu. Ev işleri falan derken yorulmuştu. Tek istediği şey sadece uyumaktı.

"Bizim afacanlar seni baya bir yormuş bakıyorum da." Eşinin keyifle kurduğu cümleye güldüğünde kafasını olumsuzca salladı.

"Afacanlar değil. Tek bir afacan hepsine bedel." dediğinde Fatih anlamıştı.

"Toprak yine formunda yani."

"Altı aydır formundan hiç bir eksilme olmadı ki."

Odalarında keyifle gülüşmeye başladıklarında her şey o kadar güzeldi ki. Daha ki yan odalarından gelen çığlık ve ağlama seslerinden sonra.

Deniz'in odasıydı.

Fatih bey ve Asya nasıl odalarından çıkıp yanda ki odaya girdiklerini şaşırmıştı. Deniz ise kan ter içinde yatağının içinde hıçkırarak ağlıyordu.

Asya hanım oğlunun yanına gittiği gibi yüzünde ki göz yaşlarını sildi. Deniz annesini görmesiyle beraber ağlaması azaldığında yine de titremeleri geçmiyordu.

"Oğlum buradayım bir tanem. Ne oldu anneciğim? Kabus mu gördün?" Asya hanım bütün olasılıkları değerlendirdiğinde Fatih bey de oğlunu izliyordu.

"Ölüyordu anne."

Bu cümle ile Fatih bey ve Asya hanım kısa bir an göz göze geldi. Deniz ise korkudan titreyen ellerini ortaya çıkardı.

"Gidiyordu benden anne. Bir anda yok oluyordu. Dilrüba ölüyordu anne."

Deniz ağlamaya devam ettiğinde Asya hanımın içine oturan korku tohumları ile oğlunu göğsüne çekti. Sıkıca sarıldı.

Fatih bey ise hissettiği boşluk hissiyle karısını ve korkudan titreyen oğlunu izlemeye başladı.

---
31.12.2023

Karşımda ki adam bana bakmaya devam ediyor ve bu süreçte kimseden ses seda çıkmıyordu. Neden bir gerilim filminin içine düşmüş gibi hissediyordum.

"Başka birisiyle karıştırdınız sanırım." Diyerek tebessüm ettiğimde kalktığım yere geri oturdum.

Karşımda dikilen çocuk ise yanında ki hakan abinin omzuna dokunması ile yanımda olan boş yere oturdu. Herkes yerlerine oturduğunda malzemeleri masanın üzerine düzgün gelen dizdim. İşe başlamadan önce masanın düzenini yerine getirmek huyumdu.

Herkes eline kendi işini aldığında ortamda normal bir sohbet başlamıştı. Bunların içinde de sohbete tek katılmayan bendim. Yanımda oturan adamdan çekinmiştim. O kadar net söylemişti ki ismimi sanki bahsettiği kişi bend.im.

"Utku okul nasıl gidiyor kardeşim? Finallere şurada ne kaldı?" Murat abi Utku ya karşı konuştuğunda Utku'nun yanımda ki varlığını unutmaya çalışıyordum.

"İyi gidiyor Murat bir sorun yok şuan da. Sadece bildiğiniz gibi derslerimiz ağır."

"Utku diş hekimliği fakültesi dördüncü sınıf öğrencisi. Buraya sabundan yaptığımız dişlere göz gezdirsin diye çağırdım."

Bakışlarım kısa bir süreliğine yanımda ki bedene döndüğünde onun zaten bana baktığını anladım ve yeniden önüme dönmem aynı saniyeler içinde gerçekleşti.

"Dilrüba üniversiteden sonra ne yapmayı planlıyorsun?" Bu soruyu soranda Hakan abi olmuştu.

Kafamı kaldırıp Hakan abiye baktım. Biriyle konuşacağım zaman göz göze gelmemiz önemliydi benim için. Dinlediğimi ve dinlendiğimi anlamak ve anlatmak istiyordum.

"Mezun olduktan sonra bir kaç hastaneye başvuracağım. Bir kaç yıl elim alışana kadar oradan devam ederim. O da olmazsa Tanıdığım bir kaç teknisyen var. Onlardan ricada bulunurum."

"Mantıklı aslında benimde bunu düşünmem lazım. Bu bölümü bitirip bir de işsiz kalırsam vay halime." Hakan abinin dediğine güldüğümde yanımda ki Dicle de kıkırdamıştı ama gözleri elinde ki sabundaydı. Daha doğrusu dişe benzeyen sabundaydı. Eli o kadar hızlıydı ki ne ara şekli vermeye başlamıştı anlamamıştım.

"Seneye üniversitem bitiyor. Senin içinde uygun olacaksa kendime özel klinik açacağım. Senin içinde bir bölüm ayarlayabilirim." Utku dan daha doğrusu Utku abiden gelen teklif ile ona döndüm.

Abi diyordum çünkü benden büyüktü. İsmi ile hitap etmek doğru olmazdı.

"Teşekkür ederim. Bunu da değerlendiririm." Saygıdan da olsa onaylamıştım.

Gözlerim tekrardan sessizleşen masada dolaştığında derin bir nefes alıp verdim işime odaklandım. Sınıfın temsilcisi ve gözde öğrencisiydim. Bunu notlarımla ve davranışlarımla belli ediyordum. Çevremde bu yüzden fazlaydı. İnsanlar içinde art niyet olmadan sevilmeyi seviyordum.

Daha yaşayacak kaç yılım belki de kaç günüm kaldı bilmiyordum ama doya doya yaşamak istiyordum. Bunu aileme borçluydum.

Kafe de bulunan televizyondan kulaklarıma hücum eden sesle dikkatim dağıldı. Bir çizgi film kanalıydı. Gözlerim arkamda ki televizyona döndüğünde benimle beraber dönen bir neden daha vardı. Utku.

Kanalda dönen çizgi film Marsupilamiydi. Hatırlıyorum da küçüklüğümde yurt televizyonlarında her yayınlandığında koşarak en öne oturup izlerdim. En sevdiğim çizgi filmlerden biriydi. Yurtta olan çoğu ufak çocuklar onlardan korkardı ama ben en çok onları severdim. En çokta Ufak lacivert olan minnağa bayılırdım.

Onun ailesi sanki onlar değildi. Ama orada çok mutluydu. Onlarla yaşamayı çok seviyordu. Kardeşleri ona benzemese de o onları öyle güzel sahiplenmişti ki onlardan başka bir şey görmüyor gibiydi. İşte bu yüzden favorim oydu.

"İzliyor musunuz?" Dicle merakla sorduğunda bende cevap vermek istedim.

"İzliyorum." Utku cevap verdiğinde benim cevabımda hemen arkasından geldi.

"İzliyordum."

"Peki en favoriniz kim? Benim ki marsuydu. Babaları yani ay ben öyle yakışıklılık görmedim." Dicle'nin verdiği cevap ile gülerek ona döndüğümde Utku'nun gözleri hala televizyondaydı.

"Lacivert olan yavru favorim." Utku'nun verdiği cevap onda takılı kalmamı sağladı. Bu kadar benzerlik olmamalıydı. Benzerlikle yoktu aslında içimi deşen bazı şeyler vardı. Bu adamda benimle alakalı şeyler vardı.

"Benimde." dediğimde televizyonda olan gözleri bana döndü ve gördüğüm şeyle yutkunamadım. Buğulanmış kahve gözleri benim mavi gözlerimle buluştuğunda zaman dursun ve ben buradan gideyim istedim. Kalbim daha fazlasını kaldırmıyordu.

Etrafta olan sessizliği daha doğrusu Utku ile benim aramda ki sessizliği bölen şey onun çalan telefonu olmuştu. Ceninden çıkardığı telefona gözüm kaydığında ekranda gördüğüm resim ile nutkum tutulur gibi olmuştu.

Benim küçüklüğüme benzeyen bir bebek vardı. Ve o bebeği kucağında tutup sıkıca sarılan bir çocuk, esmer bir çocuktu. Utku'ydu.

Aramayı açtığında gözlerini benden çekti. Oturduğu yerden kalktığında bulunduğu yer sanki ona dar gelmişti.

O telefonda konuşmaya başladığında bende son dokunuşları yapmak için geri elimde ki sabuna verdim dikkatimi.

Bir kucağımda onu dinliyordu.

"Efendim Deniz?" demişti.

" Hayır daha işim bitmedi. Senin dersin bittiyse eve geç bende bir kaç saate gelirim.

"Buraya gelmene gerek yok. Arabayla geldim. Yorulma buraya kadar."

Buraya gelmemesi için ayrı bir çaba sarf ediyordu. Neden gelmesini istemiyordu ki?

"Toprağa söyle odamdaysa çıksın. Geldiğimde onu balkonumda çizim yaparken görmeyeyim." Hafif güldüğünde telefonu kulağından çekip kapatmıştı.

Telefonu kapatıp bize döndüğünde hepimizin elinde ki sabunlara tek tek baktı. Geri yerine oturduğunda ilk benim elimde ki sabundan dişe uzandı. Ona verdim. Kendi taktikleri ile diş üzerinde biraz daha oyum yaptığında ortaya bir şaheser çıkardı.

"Teşekkür ederim, Utku abi."

Elinde dişi bana uzatacağı an da neredeyse düşürüyordu. Son anda tuttuğunda bende nefesimi tutmuş dişin yerde parçalanmasını beklemiştim.

"Rica ederim. Güzel iş çıkarmışsın." Tebessüm ettiğimde diğerlerin dişlerine döndü.

Onlara da yardımcı olduğunda herkes huzurla ve içlerinde ki rahatlıkla arkalarına yaslandı. Bende aynı şekilde oturduğum koltuğa yayılmıştım.

"Saat geç olmadan kalksak iyi olur." Dicle bana bakarak konuştuğunda ilaç saatimin geldiğinin farkına vardım. Burada içemezdim. İnsanlardan uzak en güzel yer odamdı.

"Evet kalkalım artık." Oturduğum yerden kalktığımda Dicle de ayaklanmıştı.

"Yarın derste görüşürüz. Dişlerinizi kırmamaya özen gösterin sonra düşük aldım diye grupta terör estiriyorsunuz." dediğimde hepsi güldü. Utku abi bile güldü.

"Bebeğim gibi bakacağım başkan." Diyen Murat abi ile tebessüm ettim.

"Bende aynı şekilde. O notu artık almam lazım. Bu kaçıncı diştir be! Ev sabun kokuyor artık. Sabundan tiksindim. Katı sabun kullanabiliyor musunuz? Ben sıvı sabuna geçiş yaptım. Normal hayatımda bile görmeye dayanamıyorum." Hakan abi o kadar dolmuştu ki bir anda içini bizlere akıttı. Hepimiz bir ağızdan güldüğümüzde çantalarımızı kolumuza taktık.

Masadan kalktığımızda kafeden de çıktık. Hakan ve Murat abi aynı evde yaşıyorlardı. Ev arkadaşlarıydı. Bende Dicle'ye bunun fikrini sunduğunda beni reddetmişti.

Tek başına bir evi geçindiremezmiş. Beni de çalıştırmazmış. O yüzden bu fikir ölümüne ortadan kalkmıştı.

Yanımızda sadece Utku abi kaldığında ona döndüm. Tam o anda yanımızda duran BMW ile gözlerim araca değdi. Şoför kapısı açıldı içinden inen adam yanımda ki Utku abiye baktığında baş selamı verdi.

Bu adam sanırım buraya gelme dediği halde gelen adamdı.

"Deniz?" Utku abinin dilinden çıkan endişeli tını Deniz ile göz göze gelene kadar varlığını sürdürmüştü.

Bana dokunan mavi gözler ve gözünün altında benimle aynı doğum lekesine baktım. Olduğum yerde sarsıldığımda Dicle dengemi sağladı.

Karşımda ki adam bana benziyordu.

Adam bana doğru gelmeye başladığında dudakları aralanıyor sonra yeniden kapanıyordu. Bir şey söyleyecek ama söyleyemiyor gibiydi. Tam önümde durduğunda uzun boyundan dolayı kafamı kaldırıp beni anımsatan yüzüne baktım. Saniyeler içinde kızaran gözleri ile buluştum.

"Dilrüba'm." Diyerek beni kollarının arasına çektiğinde nefesim kesildi. "Ölmemişsin. Biliyordum güzelim, biliyordum. Sen abini bırakıp gitmezdin. Sen bizden ayrılmazdın. Güzeller güzeli gönül bağım. Mis kokulum. Kurban olurum seni bana bağışlayana."

"Ben-" Devamını getiremiyordum. Ben o kişi değilim demek istiyordum bana sarılan adamın benzerliğiyle dilim varmıyordu. Onu söyleyemiyordum.

İki yana sallanan, Onun beline dolayamadığım kollarım uyuşmaya başladığında gözlerimi sıkıca yumdum. Şimdi sırası değildi. Hayır kalbim şuan bunu bana yapamazsın. Biraz daha güçlü ol. Söz veriyorum yataktan çıkmayacağım.

Uyuşan kolumun acısıyla halsizleşen bedenimin hissizliği birleşti. Bacaklarım beni daha fazla taşıyamadı. Kollarının arasında olduğum adamın göğsünde karanlığa büründüm.

kalbim acıyor anne.

-

Birinci bölüm huzurlarınızda sunar.

Birinci bölümünüz hakkında genel düşünceniz nelerdir? Bu bölümde hangi duyguyu hissettiniz?

Yeni bölüm bildirimleri instagram hesabımdan yapacağım.
İnstagram : Yarenbayan_
Tiktok : yarenbayan_

Yorum ve vote gelmediği sürece bölüm gelemeyecektir. Motive olma sebebim sizlerin yorumları.

Gelecek bölümde görüşürüz canikomlar ❤️

Loading...
0%