Yeni Üyelik
25.
Bölüm

🦷 Yirmi İki

@yarenbayan_

^ Hoş geldiniz sefalar getirdiniz canikomlar. ^

Sınır koymadan yorumun içinden geçseniz ne güzel ağlarım varya!

Şaka şaka ama mutlu olurum. Mutluluk gözyaşları <3

Yine de sınır koyacağım!

20 Yorum!

-

Yatağımdaydım. Cenin pozisyonunda camdan dışarıyı izliyordum. Çünkü elimden başka bir şeyde gelmiyordu.

Abiler veya Neray olsun farklı şeylerle uğraşmamı isteseler bile canım hiçbir şey yapmak istemiyordu.

İstemiyordu işte.

Eğer şuan üniversite açık olsaydı. Derslere bile gitmezdim. Benim aklım onda kalmışken derse bile odaklanamazdım.

Göktuğ'dan aldığım mesajın üstünden iki saat geçmişti. Bu iki saat işinde değişen hiçbir şey de olmamıştı. Göktuğ bir daha çevrimiçi olmamıştı.

Benim yazdığım mesajlar tek tık olmaktan ileri gitmemişti.

"Dilrüba Hadi gel biraz yüzüne su vuralım." Diyen Neray ile iç çektim.

Benim kriz anımda gelmişti. Oda bütün olanlara hakimdi.

Ne kadar belli etmemeye çalışsa da abisi için oda endişeliyi ama o alışıktı belki de. Yıllardır onu böyle görevlerden geri dönmesini bekliyordu. Ben alışkın değildim. Olmakta istemiyordum ama çok seviyordum.

" İstemiyorum. Sadece yatmak istiyorum. Rahatsız etme beni lütfen." dediğimde sonlara doğru sesim çatallaştı. Onlar görmesin diye ağlamamaya çalışıyordum ama her dudaklarım araladığında ister istemez ağlamak istiyordum.

Ağlayasım geliyordu.

Odam hiç boş kalmıyordu. Bana bir zarar gelmesinden korktukları için yanımdan ayrılmıyorlardı. Onları da anlıyordum ama ben yalnız kalmak istiyordum. Biraz da olsa kendi içimde kalmak istiyordum.

Sevdiğim adamı düşünmek bile yasak olmuştu.

Utku abim daha yeni iyileştiğimi, kalbimi yorduğumu söylemişti. Ne kadar düşünürsem o kadar zararı dokunacağını söylüyordu.

Ama iyi de ben onu düşünmeden bir saniye bile geçiremiyordum ki.

" Güzelim yapma böyle. Abilerin de çok telaşlanıyor. Akif ve İshak da geldi." dediğinde İshak ismi ile yatakta dikleştim. Neray'ın gözlerine yoğunlaştım.

"İshak'ı çağırır mısın?" dediğimde Neray yine de bir isteğim olduğu için sevinerek kafasını olumluca salladı.

İshak abisi hakkında bir şeyler biliyor olmalıydı. Bana yazdıysa ona da yazmıştır.

Peki ya neden Neray'a yazmamıştı.

İçimde oluşan yoğun hayal kırıktığı ile Neray'ın odadan çıkmasını izledim.

Neray odadan çıktığı gibi de elime telefonumu aldım. Yine mesajlar yerine WhatsApp' a girdim.

Göktuğ'un mesaj kutusu hala aynı şekilde sessizliğini koruyordu.

Yazdığı veda mesajını başa sarıp sarıp okuyordum. Artık noktasına kadar ezberlemiştim ama yine de okumaktan vazgeçmiyordum. Onsuz kalmak istemiyordum. Onu daha yeni bulmuştum.

Neden bu kadar çobuk kaybetmek zorundaydım?

Mesajın ortalarındayken üstten gelen SMS ile dikkatim ona verdim. Bilinmeyen bir numaradan gelmişti. Mesajda yazanlar ise kalbimi ağzıma getirmişti.

Bilinmeyen numara : Uzun zaman oldu Dilrüba. Senden önce sevdiğin adamın ölüm haberini almak. Senin kadar bizi de üzdü. Ama üzülme olur mu? Seni de yanına yollayacağız. Her şey daha yeni başlıyor küçük hanım. Bizi unutamayacaksın.

Mesaj burada sonlandığında gözlerim sulanmaya başladı.

Öldü mü?

Ne demek ölmüştü?

Kim yazmıştı bu mesajı? Kimdi bu!

" Abi!" Diye bağırdığımda canımın yanması sesime bulaştı. Canım yanarcasına abimlere seslenmeye başladım. "Abi!"

Odanın kapısı gürültüyle açıldığında gözleri endişeyle yatağa değdi. Sonra da benim gözlerimle buluştu.

Deniz abimin yeşilleri benim yeşillerimde bir sorun aramaya çalıştı.

"Dilrüba ne oldu yavrum?" dediğinde hemen yanıma geldi. Yatağa oturduğunda elleriminden tuttu. Avuç içinde telefonum kayboldu.

" Abi, Göktuğ öldü diyorlar." dediğimde Neray dengesini kaybetti. Arkasında endişeyle bana bakan Toprak abim belinden tutup ayakta kalmasını sağladı.

İshak ise elini duvara koymuştu. Destek aramıştı kendine. Tek desteğinin ise şuan da şehit oldu haberi gelmişti.

" Kim dedi bunu sana Dilrüba?" Diyen Aras abim yanıma geldiğinde korkulu gözlerimle telefonumu işaret ettim. "Yazdı. Biri yazdı." dediğimde Aras abimin çatık kaşları Deniz abim ile benim avucumun arasında ki telefonu aldı. Mesajı okuduğu an yanağının içinde dilini gezdirdi. Sinirlenmişti.

Benim telefonu sağ eline aldı. Kendi telefonunu cebinden çıkardığı gibi bir numarayı çevirdi. Telefonu kulağına yasladığı gibi keskin gözleri beni buldu.

" Selçuk sana attığım numarayı araştır." dediği gibi telefonu kapattı.

Elinde bana ait olan telefonu ise yatağın üstüne bıraktı.

"İnanma yavrum sen bu mesajlara. Biri canını yakmak istemiş." dediğinde yutkundum. Bu kişinin kim olduğunu hissediyordum.

Sessizliğini koruyan dede bey yine kendini belli etmeye başlamıştı.

"Abi, ya bu kişi dedemizse. Uzun zamandır ortalarda yoktu. O Göktuğ' a da onun zararı dokunuyorsa?" dediğimde dizleri üzerine değildi. Yüzümü avuçları içine aldı.

"Senin burada abilerin var. Kimse sana zarar veremez." dediği gibi gözlerim de ne gördüyse sözüne devam etti. "Sevdiğin adama da aynı şekilde." dediğinde dudaklarım büzüldü.

Deniz abimi ve Aras abimi iki kolumun arasına aldığımda ikisine de sıkıca sarıldı. "İyi ki varsınız!" dediğimde İshak küçük adımlarla yanıma geldi.

"Dilrüba ile yalnız kalabilir miyiz?" dediğinde abilerim benden ayrıldı. Ben ise yanaklarıma süzülen göz yaşlarımı elimin tersiyle sildim.

" Bizim aileye fazladan erkek mi eklendi lan?" Diyen Aras abim ile kıkırdadım. İster istemez beni güldürüyordu.

" Abi ben uzun zamandır sizin aranızdaydım şimdi mi varlığım belli oldu?" Diyen İshak ile başımı sağ omzuma doğru eğdim. Abilerimin karşısında süt dökmüş kedi gibi oluyordu.

" Neray gel bizde çıkalım. Biraz temiz hava al." Diyen Toprak abimi duydum. Neray'ı göğsüne yaslamış, tek elini tutmuştu. Neray varla yok arası başını salladığında bana baktı. Tebessüm ettim. Göktuğ onun abisiydi. Bir anda şehit olduğunu düşündüğü bir haberi almak onu da yıpratmıştı.

Toprak abim Neray'ı odadan çıkardığında Aras ve Deniz abim de ayaklandılar. İkisi beraber iyi olacağımdan emin olmak istercesine bana baktılar. Onlara da tebessüm ettim.

Göktuğ'un bana geri döneceğine inancım şu andan itibaren vardı. Bana o mesajı atanlar beni daha fazla korkutacaklarını sanarak atmışlardı ama öyle olmamıştı. Daha fazla bir umut dolmuştu içime.

Sevdiğim adam hala bir yerde nefes alıyordu.

En son Bulut abim bodoslama odaya daldığında kan ter içinde kalmıştı.

Kaşlarım havalandığında gözleri beni buldu. Sonra ise İshak'ı en son yeniden beni bulduğunda yutkundu.

"Öcü görmüş gibi ne bakıyorsun lan sen?" Diyen Aras abim ile Bulut abim eliyle dışarıyı gösterdi.

"Ölmüştü." dediğinde Deniz abim odadan çıktı. Bende yataktan kalktığımda İshak bile benimle neden yalnız kalmak istediğini unutmuş gibi Deniz abimin peşine takılmıştı.

Bende yataktan kalktığımda çıplak ayaklarım ile peşlerine takıldım.

Evin kapısına geldiğimde önümde ki topluluğa şaşkın gözlerle bakıyordum.

"Öldün sandım. Ne kadar korktum haberin var mı senin! Canımdan can gitti." diyerek ağlayan Neray ile kalbimin atış hızı arttı. Ellerim bir an da terlemeye başladı.

Ayaklarıma ayakkabı giymeyi bile o an umursamadım. Belki de istemedim. Ya da unuttum.

Çıplak ayaklarım ile Aras ve Bulut abimin kollarına dokunarak aralarından geçtim. Önüme çıkan Deniz ve Toprak abimin kollarına da dokunduğumda ikisi de bana döndü. Ben ise onlar bana döndüğü anda bakışlarım ikisinin arasından ona değdi.

Neray'a sıkıca sarılan Göktuğ'a.

Göktuğ Mert Barkın tam karşımda duruyordu.

İki saat önce bana veda eden adam sapasağlam karşımdaydı.

Gözleri benim gözlerime dokunduğunda olduğum yerde bir adım geriledim.

Her şeyi görmeyi beklerdim ama onu beklemezdim.

Haber almayı beklerken karşımda kanlı canlı durmasını beklemezdim.

"Bu adam bu kadar kısa sürede nasıl geldi lan!?" Diyen Aras abim ile aynı şoku yaşıyordum. O kötü mesajın üstüne nasıl bu kadar iyi olabilirdi.

Yanımda getirdiğim telefonum elimin içinde titrediğinde bakışlarım telefona döndü.

Benim bakışlarım telefona döndüğümde Aras abimin de aynı anda telefonu çaldı.

Aras abim telefonu açtığında bende mesajı açıp ekrana yansıttım.

Aras abim aldığı cevap ile küfür ettiğinde benim gözlerim yine aynı bilinmeyen numaradan gelen mesaj üstünde gezmeye başladı.

Bilinmeyen numara : Kalbine inmiştir umarım diyecektim ama Göktuğ bey eve erken teşhir etmiş. Korkutabildim seni Mühür gözlü ;)

Mühür gözlü mü?

Ne? 

Göktuğ'un mesaj da bana hitap ettiği şekilde yazmıştı.

Neray' dan kollarını çeken Göktuğ bana doğru bir adım attı. Bakışlarım telefondan ona döndü.

Elimde olan telefon ile ağzımı kapattığımda hıçkırığıma engel olamadım.

Hepsi kalbime zarar vermek için düzenlenmiş komploydu.

Bana doğru büyük adımlarla gelen Göktuğ'a karşı adımlarımı hızlandırdım. Adımlarım koşarcasına hızlandı ve aramızda kısa bir mesafe kaldığında kendimi ona bıraktım.

Düşerim korkusu bile beni etkilemedi. Karşımda ki adama güveniyordum.

Aras abimin bizi şuan izliyor olması bile beni etkilemiyordu.

Göktuğ beni belimden tutup ayaklarımı yerden kestiğinde ben kollarımı sıkıca boynuna dalamıştım. Kokusunu derince içime soludum. sabitlediğinde kollarımı boynuna sıkıca doladım.

Dudaklarımı boynuna bastırdım.

"Yavrum benim çok mu korkuttum?" Diyen sesine karşılık titreyen dudaklarımı teninden ayrıldım.

" Öldürdün beni." dediğimde beni kucağına çekti. Kalçalarımdan tutup kucağına sabitledi. Arkadan gelen boğaz temizleme seslerine de aldırış etmedim. Abimlere birazcık daha sabırlı olabilirlerdi.

"O nasıl laf öyle?" dediğinde kafamı geriye doğru çektim. Göz göze geldik. Sulu sulu gözlere gözlerini izledim.

"Çok özledim seni ben." Diye ağlamaya başladığımda dudakları iki yana kıvrıldı. Beni daha fazla göğsüne çekti. Kucağında daha rahat olmanı sağladı.

" Pardon da karşında kızın abileri var. Biraz edep ayol!" Diyen Bulut abim şoktan ayrılmış olmalı ki laf çarpmaya başlamıştı.

" Bırakacağım Bulut. Biraz izin ver." dediğinde kollarımı bırakmasın diye daha sıkı sardım boynuna. Sara sara boğacaktım ama olsundu.

"Güzelim boğacaksın." cidden boğuyor muşum.

"Afedersin." dediğim de gülüşü büyüdü. Gözlerime dudaklarını bastırdı.

" Daha iyi misin?" dediğinde kafamı olumluca salladım ama bu sadece bir kaç saniye sürdü. Çünkü ona baktığım her an ağlama isteği boyut değiştiriyordu.

"Ağlamak yok Dilrüba."

"Kolaysa sen yaşa benim yaşadıklarımı." dediğimde surat astım. Göktuğ ise uzayıp dudaklarını dudaklarıma dokundurdu. Ufacık teması ile gözlerimi kısmama sebep oldu.

Dudaklarını tenimden ayırdığında kıvrılan dudaklarım ile ona şirin şirin bakmaya başladım. Oda özlemle benim gözlerimi ve yüzümün her parçasını izliyordu.

Aras abim, "Lan sen ne yaptığını sanıyorsun?" Diye bağırdığında irkilerek Göktuğ'un kucağında irkildim. İrkildiğimi fark eden Göktuğ çattığı kaşlarla Aras abime baktı.

"Ne bağırıyorsun abi? İrkildi kız. Gördüğün halde ne diye soruyorsun. Sevdiğim kızı öpemez miyim ben? dediğin saçlarımda dolaşan eli başımı boynuna gömdü.

"Bana bak arkada ne işler dönüyor bilmiyorum ama benim yanımda kız kardeşime bu denli yaklaşamazsın." Diyen Aras abimi duyuyor ama görmüyordum. Açıkçası bulunduğum yerde de oldukça memnundum.

Ölüm korkusu yaşatan adamın kucağında olduğum için huzurluydum.

" Engel olacaksın? Ben kardeşini canımdan daha çok seviyorum Aras abi. Abisisin tamam eyvallah saygım sonsuz ama yanlış yaptığım bir durum yok." Diyen Göktuğ abimin daha fazla damarına basmaya başladığında derin bir nefes alıp Göktuğ'un kucağından inmek için hareketlendim.

İneceğimi anlayan Göktuğ hiçte hoşuna gitmediğini belli eden surat ifadesiyle beni yere bıraktı. Ayaklarımın üstünde durduğumda Aras abime döndüm.

" Abi neden böyle yapıyorsun?" dediğimde Aras abimin deli gözleri beni buldu. Benim sulu sulu olan gözlerimde gözleri dolaştığında siniri hafifledi.

" Dilrüba ben senin abinim."

" Biliyorum. Bunu Göktuğ'da biliyor. Neden Deniz abim, Utku abim veya diğer abilerim ses çıkarmazken sen ses çıkartıyorsun abi? Sana üzgün olduğumu," elimle yanımda ki adamı gösterdim. " Bu adamı deli gibi özlediğimi söylemedim mi? Göstermedim mi? Canım gitti benim. Kalbim acıdı abi. Şimdi ise yanımda. "dediğimde Göktuğ'un elini sıkıca tuttum." Ben bu eli ömrüm boyunca bırakmayı düşünmüyorum. Düşünmekte istemiyorum. Lütfen iyi olalım abi. Göktuğ' u sevdiğini biliyorum. Benim için daha fazla sev. " dediğim gözlerinde ki hafif yumuşama ile ellerini ceplerine soktu.

"Abi olmak kolay mı sanıyorsun sen kızım? Kıskanıyorum lan ben seni. Kolay mı böyle elalemin adamıyla-"

Aras abimin lafını Göktuğ keyifle böldü. "Artık kayinco sayılırız bilaber."dediğinde yüzümde oluşan sırıtmaya engel olamadım.

" Sen sus be. Sen git önce bir kendi hattına sahip çık. "Diye Göktuğ'a laf ettiğinde Göktuğ' un bakışları bana döndü.

" Ben sana anlatacağım. Hadi gel odama gidelim. " dediğimde Abilerimin hepsinin dilinden aynı nida döküldü.

" Ne? "

Bende onlara ne dercesine baktım.

" Ne demek ne? Odama gidiyoruz tabii ki de. Akşama doğru salona geliriz. Seviyorum sizi." diyerek hepsine bakıp şirince öpücük attım.

Şuan o kadar mutluydum ki hiç bir şey takacak durumda değildim.

"Bu kız beni kanser eder." Diyen Aras abim bana cins cins bakıp arkasını döndü. Eve girdi.

" Ben de kanser olma yolundayım." Diyen Deniz abim ise bana kaş göz arası öpücük atıp eve döndü.

Deniz'im de Deniz'im.

"Bu da bizim deccal kayinço mu yani? Vay anam babam vay. Yandık biz." Diyen Toprak abim ile yüz buruşturan ben olmuştum.

"Bulaşma Dilrüba'ya sonra bir taraflarımız eksik kalıyor. Yürü benim odaya geçelim."

Kendini zeki sanan Bulut abim. Aklı sıra yan odadan bizim odayı dinleyecekti.

"Gidelim." Diyen Toprak abim ile beraber eve giriş yaptılar.

"Ben laf etmiyorum artık. Akşama görüşürüz." diyerek arkasını döndü ve seri adımlarla eve girip kapıyı kapattı.

" Ben eve döneyim abi." Diyen Neray ile gözlerimi ona döndü.

"Neray sen bugün burada kalsan olur mu? Benim odamı kullanabilirsin." dediğimde Neray'ın kaşları çatıldı.

"Neden bir yere gidiyormuşsun gibi konuşuyorsun?"

"Gidiyorum çünkü. Sen sanıyor musun ki bunlar bizi rahat bırakacak." dediğim de Göktuğ'a döndüm. Aklımdakini anlamış gibi üstten bana bakıyordu.

Bu adam altı ayda iyice bir vücut yapmıştı. Hey maşaAllah.

"E nereye?" Diyen Neray' a cevap vereceğim an evin kapısı yeniden açıldı ve Toprak abim kapıda belirdi. " Neray içeri gelsene. Bulut yine bir şeyler geveliyor." dediğinde güldüm. Abisi hakkında ettiği laflara bak ya.

" Geliyorum." Diyem Neray beni unutmuş Toprak' a doğru yürümeye başlamıştı. Eve giriş yaptığında kapı da kapandı.

Yanımızsa sadece İshak kaldığında hala sulu gözleri ile abisine baktığını gördüm. Kuzenlerdi ama Göktuğ'u abi olarak görmüştü.

"Ağlama lan deve." Diyen Göktuğ kollarını iki yana açtığında İshak hemen kollarının arasını boş bırakmadı. Göktuğ' a sıkıca sarıldığında duygulandım.

Bende Deniz abimi göreve gittiğinde çok özlemiştim.

" Öldün sandım abi. Öldüğünü duyduğumda aklımı kaçıracak gibi oldum." Diyen İshak ile Göktuğ' un sorgulayan bakışları beni buldu. Bugün baya anlatılacak şey vardı.

" Ben sana anlatacağım. Şimdi tepki verme lütfen." Dediğimde gözlerini açıp kapattı.

"İshak, oğlum ben iyiyim bak. Kötü bir durum yok. Hadi sende yurduna git. Ben seni görmeye geleceğim.

" Yok abi ben artık iş bakmaya başladım ev tutacağım. " Diyen İshak ise benim de bakışlarım ok gibi İshak'a saplanmıştı.

İshak bana döndüğünde kafasını olumluca salladı.

" Yıldız bebeği istiyor Dilrüba. Ben o bebeğin babasıyım bu da bir gerçek." dediğinde gözlerim fal taşı gibi açıldı.

"Ailesi?" dediğimde bilmiyorlar dedi.

"İshak-" dememe kalmadan Göktuğ İshak'ı kendine çevirdi.

"Ne saçmalıyorsun sen?" Dediğinde İshak kafasını dik tuttu.

"Staj gördüğüm yerde bir kızla beraber oldum. Şimdi de hamile olduğunu öğrendik. Bebeği istiyor." dediği an yüzüne öyle bir tokat indi ki ellerim ağzıma kapandı.

"Madem böyle bir halt yiyeceksin ne diye kızı düşünmüyorsun sen! Korunmak aklının neresinde sıkıştı?" Diye bağırdığında İshak'ın dik tuttuğu başı eğildi.

Abisinin haklı olduğunu biliyordu ama kendinde değildi. Olsaydı bunu düşüneceğini biliyordum. Belki de daha farklı şeyler.

" Ailesine ne diyeceksin İshak? Okulu bırakmak ne demek İshak? Delirdin mi sen oğlum?" Diye bağırmalarına devam ettiği an ortama düşen telefon sesi ile İshak elini cebine attı.

"Yıldız arıyor." dediğinde içime amansız bir endişe kapladı.

" Yıldız?" dediğinde gözleri büyüdü.

"Ne diyorsun sen Yıldız. Nasıl oldu?" dediğinde yerinde duramıyor gibiydi. Gözleri dolmuştu. "Tamam tamam ben geliyorum." dediği an arkadan gelen ses ile İshak olduğu yerden kıpırdamadı.

" Yıldız." demesine kalmadan telefonun kapanma sesi geldi.

Elindeki telefonu kulağından çektiğinde İshak'ın korkudan dolan gözlerine baktım.

" Artık bir bebeğim yok. " dediğinde kaşlarım çatıldı. Ne demek bebeğim yok.

" Yıldız merdivenlerden yuvarlanmış. Başı dönmüş sanırım. Düşük yapmış." dediğinde içim acıdı.

"Durumu nasılmış? Gitsene." Dediğimde kafasını olumsuzca salladı.

"Ailesi yüzümü görmek istemiyor. Bebeğin babası olduğumu ailesine söylemiş. Onlarda zaten memlekete taşınıyormuş. Yıldız diye biri artık hayatımızda olmayacak demek oluyor bu." dedi. Sonra ise abisine döndü. " okulu bırakmayacaktım ama neyse ben gidiyorum. " dediği gibi arkasını döndü ve çıkış kapısına doğru yürümeye başladı.

" Nasıl üzüldü. " dediğimde Göktuğ'un sinirli gözleri beni buldu.

" Bunu da o haltı yemeden önce düşünseymiş. Kızın hayatını kararttı belki de. Bunu hiç bir zaman öğrenemeyeceğiz. " dediğinde haklı olabileceğini düşündüm. Kafamı olumluca salladım.

" Hadi size geçelim. Bizimkilere gözükmeden." dediğimde gözlerinde ki sinirli bakış hafiften kayboldu. Bana elini uzattı. Hemen uzanıp tuttum.

Beni çıkış kapısına yürütmeye başladığı an fark ettiği şeyle yere hafif eğildi ve bacaklarımdan tutup beni kucağına çekti. Kollarımı yeniden boynuna doladım.

"Ayaklarına diken bakar o batar bu batar. Ne diye çıplak ayaksın sen yavrum?"

" Sen geldin ya o mu kaldı aklımda yavrum." dediğimde gözleri dudaklarımda oyalandı.

" Abimlerin yanında beni öpmemeliydin. Seni savundum diye hep yapmaya kalkma. Onların yanında beni öpmek yok. Bana fazla temasta bulunmak yok. Abim onlar benim. Ne derlerse o. " dediğimde gözlerini devirdi.

" Büyümüşsün. "dediğinde kafamı olumluca salladım. Bu lafı değiştirme şekliydi. " 19 olduk. " dediğimde dudakları iki yana kıvrıldı.

"Ne tesadüf bende görevde 24 oldum." dediğinde kıkırdadım.

"Olsun ben olgun erkek severim." dediğimde kaş göz arası hemen uzanıp dudaklarıma ufak bir Buse kondurdu.

" Bu kadar fazla öpmek neye işaret Göktuğ bey?" dediğimde gülümsedi. Çok güzel gülümsüyordu.

" eve geçelim göreceksin." dediğinde kalbim ağzıma geldi.

Ama bu sefer heyecandan gelmişti.

Arabaya bindiğimizde arabayı kendi evine sürmeye başladı.

Kısa süre içinde evin önünde durduğumuzda arabadan indi. Benden tarafa geldi. Kapımı açtı.

Kollarını bana uzattığında kucağına kendimi bıraktım. Arabadan çıktığımızda kapıları kilitledi. Evin kapısına yöneldik.

" Özledin mi burayı?" dediğinde omuz silktim.

"Sen yokken buraya ben çok geldim." dediğimde dudaklarını düz çizgi halini aldı.

" Belli. Neray ile arkadaş olmuşsunuz." dediğinde kafamı sevecen bir şekilde salladım.

" Evet, onlarla gezebilmek için abim bana motor bile aldı sevgilim." dediğimde evin kapısını açmıştı.

" İyi o halde bir yarış yaparız." dediğinde kafamı hemen hızlı hızlı salladım. Neray söylemişti. Göktuğ da boş zamanlarında yarış motoru kullanırmış. Motoru bile aşağı da garaj da duruyormuş.

Beni yere bırakacağını sanarken kucağında ki ben ile evin içinde yürümeye başladı.

Mutfağa girdiğinde beni, beni ilk öptüğü yere oturttu. Ellerini de iki yanıma masaya koyduğunda yutkundum.

"Göktuğ beyciğim hayırdır?" dediğimde serseri gülümsedi. Tabi attı kızı eve mutlu olur.

" Tadınızı tam alamadım Dilrüba hanım. Eğer izin verirseniz bir süre sizinle ilgilenmek isterim.

Gözlerim fal taşı gibi açıldığında tipim nasıl değiştiyse sırıttı. Adama da eğlence çıktı.

" Düşündüğüm şeyi mi yapacağız? " dediğim bu sefer onun bakışları değişti ama komik olacak şekilde değil. Diğer türlü bir değişimdi. Gözleri kısıldığında hafif hafif bana yaklaşmaya başladı.

" Ne düşünüyormuş benim küçük kızım?" dediğinde dudakları dudağımın yanına hafifçe temas etti.

"Bilmem ki. Şuan da unuttum." dediğimde kıkırdadı. Gülüşünün güzel olduğundan bahsetmiş miydim?

" Seni çok seviyorum yavrum. Ama o düşündüğün şey için daha çok erken." dediğinde mırıltılı bir sesle onayladım.

" Göktuğ sana çok aşığım ben ya. " dediğim de güldü. Sesli gülüşü kulağıma dolduğunda sırıttım ama o göremedi.

" Benim kadar mı?" dediğinde yine mırıltılarımın arasında onu onayladım.

" Şimdi izin verirsen seni öpmek istiyorum." Diye masum masum sorduğunda kollarımı uzayıp boynuna sardım. Yumuşak dudaklarımı dudaklarına dokundurdum.

Benim bu narin öpücüğüme daha sert olacak şekilde karşılık verdi. Alt dudağımı sahiplendi.

Gözlerimi yumduğumda kendimi kısa bir anlığına onun dudaklarının kontrolüne bıraktım.

Nefesim sıklaştığında kendimi usulca geri çektim. Onun Aralık duran dudaklarına baktım.

"Kalbimiz ne durum?" dediğinde gülümsedim. Bakışlarımı yüzüne çıkardım.

"Durumu gayet iyi. İlaç kullanmaya devam ediyorum ama artık beni zorlamıyor."

" Nefesini düzende tutamıyorsun yavrum?"

"Kullandığım ilaçlar astımı tetikledi. Doktor bunun kronik astım benzeri birşey olduğunu söyledi. Kalp hastalığım olmasa da artık astımım var." dediğimde gözleri kısıldı.

" Astım kolay şey değil. İlaçların yan etki yapacağını bilmiyorlarmıymış? Ne saçma iş bu. "Diye sinirlendiğinde dudaklarımı büzdüm.

" En azından daha sağlıklıyım. Astım ilacım yanımda olduğu sürece sorun yok. "

" Şuan yanında mı? "

Gözlerim kocaman açıldı." Hayır, odamda kaldı." diyerek yanıtladığımda sıkıntılı bir nefes verdi.

" Geri dönüyoruz."

"Ama neden? Gayet iyiyim ben şuan."

"Şuan iyisin Dilrüba. Ufak bir şeye bile heyecan yapsan tetiklenebilirsin. Bunun olmasına izin veremem." diyerek beni belimden tutup yere indirdi.

Suratımı astım.

"Asma o suratını. Sizin evde gidiyoruz. Ayrılmıyoruz ya. " dediğinde beni mutfaktan çıkarmıştı.

Abimler işin içinde varken aynı ortamda olsak bile ayrıymışız gibi hissedecektik çünkü onlar abilerimdi. Göktuğ'a zor zamanlar geçireceklerdi.

Ben ise arada kaynayacaktım.

Göktuğ bana Neray'ın ayakkabılarından verdiğinde usulca giydim. Kapıdan çıktım.

Arabaya doğru yöneldiğimiz sırada bir an da siyah sesi yükseldi, ellerimle kulaklarımı kapattım.

Göktuğ beni omzumdan tutup göğsüne çektiğinde ikimizi birden kalın gövdeli ağacın arkasına çekti. Sırtını ağaca yasladığında kalbim ağzımda atıyordu.

"Sakın korkma." Diye beni tembihlediğinde çoktan geç kaldığını ona söylemek istedim ama arka arkaya ateşlenen silah ile susma hakkımı kullandım. Üstünde tişörtü avucumun içinde topladım.

Buradan nasıl çıkacaktık peki?

Abilerim öğrenirse helvamı yerdim. Beni şuan odamda sanıyorlardı.

Göktuğ biz ne halt yedik!

-

Yirmi ikinci bölüm huzurlarınızda sunar.

Silahlar havada dans ederken Göktuğ ve Dilrüba'nın helvası yenir. Xkdkdkdjdkfjf

Bölüm hakkında genel düşünceleriniz nelerdir?

- En sevdiğiniz bölüm?

- Gelecek bölümlerde görmek istediğiniz sahneler?

Dilrüba?

Utku? 

Bulut?

Toprak?

Neray?

Deniz?

Aras?

Göktuğ?

İshak?

-

İnstagram : Yarenbayan_

 

Loading...
0%