Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1. BÖLÜM: OYUN

@yarenfetin16

Asla unutamadığınız bir anınız var mı? Her anınızda aklınıza gelen sizi her gün geçmişinize götürüp her gün acı çektiren bir an...

5 yaşımdaydım. Nasıl hatırlıyorsun diye sormayın. Çünkü bazı anlar kaç yaşında olursanız olun unutulmaz.

Annem her gün olduğu gibi bu gece de beni yatağıma yatırıp içeri gitmişti. Uykum gelmediği için uyuyamamıştım. Kısa bir süre sonra kapı çaldı. Babam geldi zannetmiştim. O zamanlar anlayamamıştım babamın ne kadar kötü biri olduğunu. Her kapı çaldığında babam geldi zannediyordum. Anneme her gün "Babam ne zaman gelecek anne?" diye sorduğumda annem her zaman "Bir gün gelecek kızım. İşi var ondan gelemiyor." Derdi. Annem biliyordu babamın gelmeyeceğini ve her gün kumar oynayıp para kaybettiğini ama bana söylemiyordu. Nasıl söyleyebilirdi ki? 5 yaşında bir çocuğa bu söylenmezdi.

Zaman geçti kapılar çalmaya devam etti. O gün gelen kapı sesine koşarak gidip gizliden gizliye bakmıştım. Bir sürü adam içeri girmiş annemin kafasına silah doğrultmuştu. O zamanlar annem bana oyun oynuyor sanmıştım. Çünkü o zamanlar silah bana öldürmeyen bir oyuncak gibi geliyordu.

"Kaç kere söyledik? Kocan bizden borç aldı. Öde ya da kocanın yerini söyle diye."

"Nerde bilmiyorum. Aylardır konuşmuyoruz gelmiyor eve."

"O zaman sen ödeyeceksin."

"Param yok. Olanı da verdim size."

"O zaman bu borcu canınla ödeyeceksin."

"Hayır lütfen. Söz veriyorum daha çok çalışacağım ödeyeceğim borcunuzu."

"Biz sana bu süreyi verdik ama ortada sadece dört bin lira var. Yüz bin lirayı nasıl ödemeyi düşünüyorsun."

"Bir şekilde ödeyeceğim lütfen"

"O süre doldu." Dediği an annemle göz göze geldik. Bakışlarında "Kaç" der gibi bir ifade vardı. Annemle birkaç saniye bakıştıktan sonra bir gürültü koptu ve yere kırmızı bir şey akmaya başladı. O an tanıştım ben kanla... İlk annemde gördüm kanı... İlk gördüğüm kan annemin kanıydı...

Koşarak kaçmaya başladım. Beni görmemişlerdi. Koştum dakikalarca nereye gittiğimi bilmeden koştum. Yalın ayaklarıma batan ve canımı acıtan taşları önemsemeden koştum. Yağan karı ve havanın soğukluğunu düşünmeden koştum. En sonunda yoruldum ve bir arabanın arkasına geçip saklandım. Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Annem niye böyle bir oyun oynamıştı? Çok kötü bir oyundu. Acaba şimdi annemin yanına gidip ona çok kötü bir oyun olduğunu mu söyleseydim. Sessizce ayağa kalkıp etrafa baktığımda etrafta hiç tanıdık bir yer yoktu. Ne yapacaktım şimdi?

Önümde biri durduğunda koşarak geri adım attım ve "Ne olur bana oyun oynamayın?" demiştim. Önümde ki adam "Tamam korkma oyun oynamayacağım." Dedi ve devam etti. "Evini mi kaybettin?" dediğinde 'Evet' dercesine kafamı salladım. " Kim sana oyun oynadı." Dediğinde bu adama güvenmiştim. "Annem" dedim bir anda. "Evin nerde biliyor musun?" dediğinde 'Hayır' anlamında başımı salladım. "Adın ne peki?" dediğinde" Berfu" dedim. "Soyadını biliyor musun?" dedi hemen biraz düşündüm ama aklıma gelmedi hemen sonra annemin bana soyadımı öğrettiği an geldi. "Bilmiyorum ama annem bana hatırlamam için bir oyun öğretmişti."

"Nasıl bir oyun?"

"Böyle alevler çıkıyor. Yanıyor"

Adam biraz düşündü ve sonra "Ateş mi?" dedi. Adam buldu diye mutlu oldum ve yerimde zıplayarak "Evet.Buldun" diye bağırmaya başladım. Biraz sonra adam saçlarımı okşadı ve telefonunu çıkarıp birini aradı. Telefon hemen açıldı ve adam konuşmaya başladı.

"Selin sokakta bir kız çocuğu buldum adı Berfu Ateş adresini bulabilir misin?" dedi ve bekledi. Sonra "Tamam" dedi ve telefonu kapatıp bana döndü. "Birazdan evine gideceksin tamam mı?" dediğinde "Tamam" dedim korkarak. İlk defa içimi değişik bir duygu kaplamıştı. Bunun adı korkuydu. Evime gitmekten korkuyordum. İnsan niye evine gitmekte korkardı ki?

Telefon kısa bir süre sonra çaldı ve adam hemen konuşmaya başladı "Buldun mu?" biraz bekledikten sonra cebinden kağıt kalem çıkarıp sesli söyleyerek kağıda yazmaya başladı. "Atmaca sokak No34 Daire 6" yazdı ve hemen sonra "Tamam Selin. Teşekkür ederim." dedi ve telefonu kapatıp bana döndü. "Hadi eve gidelim dedi "ve elini uzattı elini tuttuğum sırada bir ses geldi. Adam bir alet çıkardı.

"Merkez4545'den tüm ekiplerin dikkatine tamam"

"Kaplan dinlemede tamam"

"Atmaca sokak No 34 de bir kadın cesedi bulundu tamam"

"Olay yerine intikal ediyorum tamam"

Dedi ve aleti cebine koydu. Sonra benim yanıma eğilip konuşmaya başladı. "Umarım soyadındaki ateş seni bu şekilde yakmamıştır" dedi ve saçımı okşadı. Hemen sonra tekrar elimden tuttu ve arabaya binip yola çıktık.

O zamanlar her şeyi oyun zannettiğim için o adamın bana ne demek istediğini anlayamamıştım ama şimdi çok iyi anlıyordum soyadımdaki ateşin beni ne kadar yakacağını...

Evimin önüne geldiğimde kapıda bir sürü araba vardı. Ama ilk tanıdığım şey polis arabasıydı. Annem bir ay önce eğer başım belaya girerse bu arabaya binmem gerektiğini söylemişti.

Adam arabadan indi. Bende onun peşinden arabadan indiğimde adam oradaki polislerle konuşmaya başlamıştı. Onları gizlice dinlemeye başladım.

"Daire kaç?"

"6"

"Allah kahretsin!"

"Niye ki"

"Şuradaki küçük kızın annesi"

"Annesi mi öldü?"

Ölüm? Neydi bu ölüm? O an içimi bir korku ve merak kaplamıştı. Korktuğum için eve koşmaya başladım. Her korktuğumda anneme sarıldığım için şimdide ona sarılmak istiyordum.

O sırada arkamdan o adam "Dur kızım. Bekle" diye bağırıyordu. Eve girdiğimde annem hala salonun ortasında yatıyordu. Yanındaki beyaz giysili adamlar beni görünce hemen bana döndükleri sırada ben annemin etrafına sarılan ipleri geçip anneme sarılacağım sırada bir el beni tuttu. Bu o adamdı. Bana sarılmış ağlıyordu. Ben onun kollarından kaçmaya çalışarak anneme bağırıyordum. "Anne hadi kalk oyun bitti." dedim. Annem ses vermedi. "Anne söz veriyorum bir daha seni üzmeyeceğim " dedim yine cevap vermedi Annem hala kıpırdamıyordu ve kafasından yere kırmızı bir şey akmıştı. Kırmızı şeye baktığım sırada adam beni kucağına aldı ve dışarı götürdü. Evden çıkarken anneme "Anne uykum geldi bana masal oku" diye bağırdım yine ses gelmeyince ağlamaya başladım.

Sonra aklıma annemle oyunlarımız geldi. Sonra annemin gülüşü, bakışı, bana masal anlatışı ...

Gözlerimden yaşlar akmaya devam ederken sessizce fısıldadım binadan çıkarken "Anne seni çok seviyorum " dedim. Annemi özlemiştim daha bir dakika bile geçmemişti ama onu özlemiştim.

Adam beni arabaya oturttu ve kapıyı kapatıp kapının yanında birileriyle konuşmaya başladı. "Çocuk burada üzülüyor. Ben onu eve götüreceğim. Emir ile oyun oynarlar kafası dağılır"

"Abi yetimhaneye gitmesi gerekiyor. İlk önce karakoldan izin al"

"Tamam ben şimdi Selin'i ararım"

"Abi 9 yıl oldu siz evleneli hala Selin diyorsun eşim desene "

"Karakolda hala iş arkadaşıyız evde diyorum eşim diye. Hem bunun sırası mı sence?"

"Kusura bakma abi aklıma gelince söyleyeyim dedim. Ama Selin eve gitti galiba"

"Niye ki?"

"Sen aradıktan sonra bakıcı aradı. Emir annem gelmeden uyumam diyormuş. O yüzen çıktı."

"Tamam Arif' i ararım o zaman "

"Tamam abi görüşürüz o zaman"

"Görüşürüz kardeşim. Burada bir şey olursa bana haber ver."

"Tamam abi"

Polis abi gittikten sonra beni bulan abi telefonunu çıkardı ve birini aradı.

"Arif ölen kadın hakkında bir şeyler bulabildin mi?"

Bekledi.

"Evet. Kızı şu an benimle. Eşi hakkında bir şey biliyor musun? "

Bekledi.

"Nasıl ortadan kaybolmuş?"

"İzini bulamıyor musunuz?"

Bekledi

"Siz araştırmaya devam edin"

Bekledi

"Şu an karakola getiremem daha kötü olur. Yarına kadar bizim evde kalsın yarın sorgu için getirim."

Bekledi

"Tamam görüşürüz" dedi ve telefonu kapatıp arabaya bindi.

"Daha iyi misin kızım? dedi bana bakarak. Cevap veremedim. Nasıl hissediyordum ki bilmiyordum. Biraz sonra adam konuşmaya devam etti. "Benim oğlum var biliyor musun? Şimdi onun yanına gidiyoruz beraber oyun oynarsınız." dediğinde başımı öne eğdim. Oyun mu? Oyun oynamak istemiyordum. Korkuyordum. 5 yaşındaki bir çocuk oyundan korkar mıydı? Ben korkuyordum.

Kısa bir süre sonra büyük bir villanın önünde durduğumuzda hemen etrafı incelemeye başladım. Kocaman bir havuzu vardı. Hemen dışımdan konuşmaya başladım. "Ne kadar büyük bir ev" dediğimde adam gülümsedi. "Gel içeriye bakalım." dedi ve arabadan çıkıp kapıyı açtı. Arabadan inmeme yardım ettiği sırada ben hala etrafı inceliyordum. Sonra eve doğru yürüdük ve kapının önüne geldiğimizde adam kapıyı çaldı. Bir süre sonra kapı açılınca şık bir şekilde giyinmiş bir kadın karşıladı bizi. "Hoş geldin canım" dedi ve adama sarıldı. Adam da ona sarıldı ve "Hoşbulduk" dedi. Kadın hemen sonra beni gördü ve yanıma eğilip "Sende hoş geldin. Ben Selin. Sende Berfu olmalısın." dediğinde 'Evet dercesine kafamı salladım. Bana gülümsedi. "Gel bakalım" dedi ve elimden tutup salona getirdi. Salon o kadar büyüktü ki bizim evimiz kadar vardı. Selin Abla benim etrafı incelediğimi görünce hemen yanıma geldi ve "Aç mısın canım" dedi. Başta korksam da sonra 'Evet' anlamında başımı salladım. "Gel Emir mutfakta onun yanına gidelim." dedi ve elimden tutup beni mutfağa doğru götürdü. Mutfağa geldiğimizde küçük bir çocuk masada oturmuş kurabiye yiyip süt içiyordu. Emir bu çocuktu galiba.

Selin Abla elimi bıraktı ve bana doğru eğilip "Sende kurabiye ister misin?" dedi. 'Evet' anlamında başımı salladım. Selin Abla dolabın yanına gitti ve içinden bir şeyler çıkarmaya başlayınca gözüm Emir'e kaydı bana bakıyordu meraklı gözlerle. Onun gözlerine bakınca acımı unutmuştum. Öyle koruyucu bakıyordu ki gözlerime. Onun gözlerine bakmak bana kendimi güvende hissettirmişti.

Bir süre baktıktan sonra sandalyeden kalktı ve yanıma geldi. "Hoş geldin" Dedi ve devam etti. "Otursana" dedi ve elimden tutup beni çaprazındaki sandalyenin yanına getirdi. Sonra sandalyeye baktım. Sandalye benim boyumdaydı. Nasıl oturacağımı bilemedim. O sırada Emir konuşmaya başladı. "Ama senin boyun çok küçük" dedi ve sandalyeye baktı. Hemen sonra aklına bir fikir gelmiş gibi "Şimdi sen burada dur ben seni sandalyeye çıkaracağım." dedi. Ben hemen "Ama ben çok ağırım." dedim. O da "Kolunu sıkıp benim kaslarım var bir kere güçlüyüm ben seni çıkarırım. Yeter ki sen bana güven." Dedi. O sırada ağzımdan bir kelime çıktı "Güveniyorum." dedim. Güvenmek neydi ki? Ben şu hayatta tek anneme güvenmiştim. Şimdi güvenebileceğim hiç kimse kalmadı derken güvenebileceğim bir aile çıkmıştı karşıma.

Emir hemen beni koltuk altlarımdan tuttu ve beni havaya kaldırıp sandalyeye oturttu. Ben ona şaşkın gözlerle bakarken o bana gülümsedi ve "Bak ne kadar güçlüyüm gördün mü? Ben ilerde babam gibi olacağım." dedi. 'Babam gibi olmak' ne güzeldi. Örnek alabileceği onu koruyabileceği bir babası ve annesi vardı. Şimdi ben kimi örnek alacaktım? Kim beni koruyacaktı?

Emir sandalyeye otururken bana döndü "Sen kimi örnek alacaksın?" dedi bana. Düşündüğüm sırada Selin Abla benim önüme bir tabak kurabiye ve bir bardak süt koydu. Sonra bize dönüp "Siz burada oturun çocuklar. Ben hemen geleceğim tamam mı?" dediğinde Emir hemen "Tamam anne" dediğinde Selin Abla ikimizin de saçını okşayıp içeri gitti. Kısa bir süre sonra kurabiyeleri yemeye başladığımda Emir aynı soruyu tekrar sordu. "Sen kimi örnek alacaksın?" dediğinde tekrar düşünmeye başladım. Kısa bir süre sonra cevap verdim. "Benim örnek alacak kimsem yok ki" dediğimde Emir biraz düşündükten sonra "O zaman sende beni örnek al olur mu?" dedi. Bende "Olur" dedim ve ona gülümsedim. Biraz daha kurabiye yedikten sonra Emir konuşmaya başladı. "Senin adın ne?" dedi "Berfu" dedim. Biraz düşündükten sonra "Berfu ne demek ki?" diye sordu.

"Annem adımın anlamının kar tanesi olduğunu söylemişti" dedim. Emir hemen "Şu dışarıda yağan kar taneleri gibi mi?" dedi camdan dışarıyı göstererek. 'Evet' anlamında başımı salladım. "Benim adımda Emir tanıştığıma memnun oldum Berfu" Dedi. "Bende tanıştığıma memnun oldum Emir" dedim.

Kurabiyelerimizi ve sütümüzü yemeye devam ederken Emir önce camdan dışarıda yağan kara sonra bana bakarak konuşmaya başladı.

"Dışarıda Berfu yağıyor. Emir onu izliyor."

Bu küçücük cümle kalbimi ısıtmıştı. Kalbin ısınması böyle bir şey miydi? Annem hep anlatırdı ama ben nasıl bir his olduğunu anlayamazdım. Şimdi çok iyi anlıyorum annecim.

.

 

.

 

.

 

Ve Ölüler Arasında:Mafya'nın ilk bölümü sizlerle... O kadar heyecanlıyım ki ne diyeceğimi bilemiyorum. Öncelikle birkaç şey söyleyeceğim. Karakter tanıtımı bölümünün altında da dediğim gibi haftada bir bölüm atacağım ve bölümler her cuma saat 20.00'da gelecek. Herhangi bir sorun çıktığında ve bölümü atamayacağım zaman sizi buradan ve instagram hesabımdan bilgilendireceğim.

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Berfu ve Emir karakteri benim için çok özel karakterler. Onları yazmak bana çok iyi geliyor. Umarım onların hikayesini okumak size de iyi gelir. Umarım size cümlelerimle birazcık da olsa umut olabilirim. Sizi çok seviyorum. İyi ki varsınız.

11 Ekim saat 20.00'da 2. Bölümde görüşmek üzere. O zamana kadar umutla kalın.

Loading...
0%