16. Bölüm

14.BÖLÜM: GERÇEK HAYAT

Yaren
yarenfetin16

Bazı günler vardır. Normal yaşarsınız. Hiçbir şey bilmeden, her şeyden habersiz...

Bazı günler de vardır ki işte o günlerde gerçek hayatla karşılaşırsınız. Gerçek hayatla karşılaştığınız an insanın boşluğa düştüğü an oluyor.

Boşluk anı, insanın en zor anıdır. Mutlu anlar vardır bir de mutsuz anlar ama boşluk bu anlardan biri değildir. Tam ortasıdır. Bilinmezdir.

Hayatı hep bilinmezlik olarak tanımlamışımdır, boşluğu da öyle. Oysa hayat da bir boşluktan ibaret değil midir?

Söylesene kar tanesi. Sende boşlukta mısın şu an? Sende merak ediyor musun hayat ne diye? Sence de hayata gelmek boşluğa düşmek gibi hissettirmiyor mu? Ya da belki sadece ben böyle hissediyorumdur. Ama senin de böyle hissettiğine eminim. Senin de benimle aynı duyguları hissettiğine eminim. Çünkü şu an bu satırları okuyorsan sende merak ediyorsun. Hikayemin nereye gideceğini? Çünkü sen de bu kitabı okuyarak kendi cevaplarını bulmak istiyorsun. Hadi o zaman kar tanesi beraber cevapları arayalım. Cevaplar belki de kendimizdedir. Belki biz kendimizi buluruz. Ben bu satırları yazarken, sende okurken.

Şimdi Emre amcanın arabasının içinde oturmuş bir bilinmezliğe ya da gerçek hayata giderken dışarıda yağan kar tanelerini izliyordum. Yola çıktığımızdan beri kar şiddetini arttırmıştı. Birkaç gündür yağan kar yerleri karla kaplarken karın boyu gün geçtikçe artıyordu.

Kar taneleri cama vurması bana beni anlatıyordu. Çünkü kar taneleri gökten düşerken tek bir şey hissediyorlardı. Bilinmezlik. Nereye gittiklerini bilmiyorlardı. Şimdi bende öyleydim. Nereye gittiğimi biliyor ama nasıl bir yere gittiğimi bilmiyordum? Bilinmezlik bana boşlukta gibi hissettiriyordu. Oysa boşluk yeni tanıştığım bir duygu değildi.

Araba bir binanın önünde durunca camdan dışarıya baktım.

Kocaman bir bina vardı. Binanın bazı ışıkları yanarken bazı ışıkları sönmüştü.

Binaya baktığımda kendimi binaya benzetmeye başladım. Sönen ışıkları sönen umutlarımı gösterirken, yanan ışıkları hala devam eden umutlarımı gösteriyordu.

Her ne olursa olsun hala umudum vardı. Her şeye dair... İnanmayacaksınız ama hayata dair bile umudum vardı. Umutlar var olmak ve sönmek arasındaki çizgide gidip geliyordu. Ama unutmayın. Sönen umut tekrar var olabilirdi.

Emre amcanın konuşmasıyla ona döndüm.

"Berfucum hazır mısın?"

Derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladım.

"Hazırım Emre amca."

Ne kadar hazır olmasam da hazır olmak zorundaydım. Çünkü artık burada kalacaktım. Çünkü artık gerçek hayatla tanışmam gerekiyordu ve ben gerçek hayatla tanışmaktan korkmuyordum. Annemin dediği gibi hep güçlü kalıyordum. Hayatın karşısında yıkılmamak için her zaman umudum olması gerekiyordu. Benim de her zaman umdum vardı.

Senin de umutların var mı kar tanesi? Bence var. İtiraz etsen bile hayal ettiğin ve umut ettiğin çok şey var. Eğer şu an umutlarının sönmüşse sakın üzülme. Çünkü dediğim gibi sönen umutlar tekrar var olabilir. Buna inan ve umutlarını kaybetmiş olsan bile umut etmekten asla vazgeçme.

Emre amca arabadan indi ve bagajdan valizleri aldıktan sonra kapımı açtı. Hemen sonra beni arabadan indirdi ve binaya doğru yürümeye başladık.

Kapıdaki görevli abi bizi görünce yanımıza geldi ve konuşmaya başladı.

"Buyurun kime bakmıştınız?"

Emre amca cebinden cüzdanını çıkardı ve görevli abiye gösterdi. Görevli abi cüzdanı görünce konuşmaya devam etti.

"Hoş geldiniz komiserim. Arzu hanım söylemişti geleceğinizi. Buyurun geçebilirsiniz."

"Teşekkürler."

Emre amcayla birlikte binaya doğru yürümeye başladık. Binaya doğru yürüdükçe içimdeki korku büyüyordu. Bilinmezlik anında böyle hissediyordunuz. Sonunuza doğru yaklaştıkça korkuyordunuz. Çünkü korkmak normal bir şeydi. Bilinmezlik de her zaman korku vardır. Korkmak sorun değildi. Çünkü en cesur insan bile korkardı. Korku beni üzmüyordu. Çünkü korkularımın karşısında cesur kalacaktım. Kendi içimde belki korkularıma yenilecektim ama hayatta her zaman korkularımı yenecektim.

Binaya girince üst kata çıktık ve bir kapının önünde durunca kapı açıldı. İçeriden şık giyinen bir kadın çıktığında hemen konuşmaya başladı.

"Hoş geldiniz Emre komiserim."

"Hoş bulduk Arzu Hanım."

"Buyurun. Odamda işlemleri halledelim."

"Tabi ki."

Emre amca hemen sonra yanıma eğildi ve konuşmaya başladı.

"Berfucum sen burada bekle. Biz Arzu Hanım'la kayıt işlemlerini yapalım. Olur mu?"

"Olur Emre amca."

Emre amca ayağa kalktıktan sonra Arzu Hanım'la odaya girdi. Bende koridorda ki sandalyelere oturdum ve etrafı incelemeye başladım.

Koridorda koltuklar ve bir sürü kapı vardı. Kapılar kapalıydı. Koridorda hiç ses yoktu.

Bu sessizlik bir yandan beni korkuturken bir yandan da sessizlik bana huzur veriyordu.

Çünkü sessizlik her zaman en güzeliydi. Sessiz bir ortam bana göre en huzurlu yerdi. Ama bir yandan da sessizliği sevmiyordum. Hatta bazı anlarda bu sessizlik beni korkutuyordu. Şimdide o anlarımdan birindeyim. Hiç tanımadığım bir yerde, Emre amca dışında hiç tanımadığım insanlarlaydım. Bu beni korkutuyordu. Yıllarca dışarı çıkmamış insan görmemiştim. Şimdi ise bir sürü insanla tanışma düşüncesi beni korkutuyordu. Çünkü bana göre insanların cümleleri bir silahtır ve o silah bazen insanı öldürebiliyordu.

Melisa'nın cümleleri hala aklımdaydı. Oysa o cümlelerin bana yıllarca söyleneceğini bilmiyordum. Çünkü insanlar bazen sizi bilerek kırar ya da belki de sizi kıracağını bilmeden bir sürü cümle kurabilir. Ama biz insanların ne kadar kırılgan olduğunu bilmezler. Belki de bilirler bilerek söylerler. Bilerek veya bilmeyerek söylemeleri önemli değil. Sonuçta bizi kırarlar. Paramparça ederler. Gitgide dağılırız. Oysa bunların onların umurunda olmaz. Sadece kırıldığımızla kalırız.

O yüzden kar tanesi asla insanların cümlelerine odaklanma. Bırak konuşsunlar. Sakın paramparça olma. Tam tersine daha güçlü ol. Şimdi soracaksın. "Sen bunları uyguluyor musun?" diye evet belki bende insanların cümlelerine kırılıyorum ama onları duymamayı deniyorum. Sende dene. Başarısız olsan bile yine dene. Denemekten asla vazgeçme kar tanesi. Bende seninle birlikte deniyor olacağım.

Kısa bir süre sonra Emre amcanın Arzu Hanım'la odadan çıkmasıyla onlara döndüm.

Emre amca derin bir nefes aldıktan sonra yanıma eğildi ve konuşmaya başladı.

"Berfucum işleri hallettik. Artık burada kalacaksın. Ama biz Selin ablanla seni yanımıza alabilmek için elimizden geleni yapacağız. Biz yokken Arzu Hanım sana yardım edecek. Seni onunla tanıştırmamı ister misin?"

"Olur Emre amca."

Cümlemi bitirince Arzu Hanım yanıma eğildi ve kafamı okşayarak konuşmaya başladı.

"Berfucum hoş geldin. Ben buranın müdürü Arzu. Çok memnun oldum tanıştığımıza."

"Bende memnun oldum Arzu Hanım."

"Arzu abla diyebilirsin bana Berfucum."

"Tamam Arzu abla."

Arzu abla bana gülümsedikten sonra kısa bir süre bekledikten konuşmaya başladı.

"Ben Selin ablanın ve Emre amcanın arkadaşıyım. Bir sorun olursa benim yanıma gelebilirsin. Ben Emre amcan ve Selin ablanla konuşman için elimden geleni yapacağım. Hafta sonları onlara gitmen için hepimiz çabalıyoruz. Ama Selin ablanın ve Emre amcanın yanına gitmen onaylanana kadar burada kalacaksın. Ben senin yanına yarın geleceğim zaten. Beraber sohbet ederiz. Tamam mı?"

"Tamam Arzu abla. Teşekkür ederim."

"Şimdi sen Emre amcanla vedalaş. Ben seni içeride bekliyorum. Tamam mı?"

Kafamı 'Tamam' anlamında salladıktan sonra Arzu abla ayağa kalktı ve odasına girdi.

Arzu abla odasına girdikten kısa bir süre sonra Emre amca konuşmaya başladı.

"Berfucum sakın üzülme. Tamam mı? Biz seni yanımıza almak için Selin ablanla elimizden geleni yapacağız. Yarın izin verirlerse Emir, Selin ablan ve ben seni görmeye geleceğiz."

"Tamam Emre amca. Bekliyor olacağım. Ama izin vermezlerse ve gelemezseniz Emir üzülmesin. Olur mu?"

"Olur kızım. Emir'e söylerim. Sende üzülme. Olur mu? Biz elimizden geleni yapacağız."

Kafamı 'Tamam' anlamında salladım ve konuşmaya başladım.

"Her şey için teşekkür ederim Emre amca. Eğer beni bulmasaydın şu an bu kadar mutlu olamazdım. Selin ablaya, Emir'e ve seninle karşılaştığım için çok şanslıyım"

"Rica ederim kızım. Asıl biz şanslıyız. Selin'e ve bana bir evlat, Emir'e arkadaş oldun. Sakın üzülme. Bu bir vedalaşma değil kızım. Yine karşılaşacağız zaten. En kısa zamanda yanına geleceğiz. Tamam mı?"

"Tamam Emre amca."

"Hadi o zaman şimdi Arzu ablanı çağırayım. O seni odana götürsün. Güzelce uyu. Olur mu?"

"Olur Emre amca"

Cümlemi bitirince Emre amcaya sarıldım. O da bana sıkıca sarıldı. Hemen sonra Emre amca ayağa kalktı ve Arzu ablanın odasının kapısını tıklattı ve içeri girip bir şey söyledikten sonra kapıyı kapattı. Hemen sonra bana döndü ve gülümsedi.

Kısa bir süre sonra Arzu abla odadan çıktı ve bana dönüp konuşmaya başladı.

"Hadi Berfucum odana gidelim."

Hemen Emre amcaya baktım. Emre amca korkmamam için bana gülümsedi.

"Tamam Arzu abla gidelim."

Hemen sonra Arzu abla elimi tuttu ve koridorun sonuna doğru yürümeye başladık. Hemen arkamı döndüm ve Emre amcaya baktım. Bana el sallamaya başlayınca bende el salladım ve hemen sonra önüme döndüm.

Kısa bir süre yürüdükten sonra bir odanın önünde durunca Arzu abla yanıma eğildi ve konuşmaya başladı.

"Berfucum şimdi yatacağın yatağı göstereceğim. Orada yatacaksın. Yarın arkadaşlarınla tanışırsın. Ben sana binayı gezdiririm. Şimdi ben içeriye girmeyeyim arkadaşların uyanmasın."

"Tamam Arzu abla"

Arzu abla ayağa kalktı ve kapıyı açtı. Hemen sonra bana bir yatak gösterdi. Ben içeri girince hemen arkamı döndüm. Arzu abla bana el salladıktan sonra kapıyı kapattı.

Hemen odaya döndüm ve etrafı incelemeye başladım. Karanlık olduğu için hiçbir şey gözükmüyordu ama camdan vuran ay ışığından çok az gözüküyordu.

6 yatak vardı. 4 yatakta birileri yatıyordu.

Acaba bana zarar verirler miydi? Benim isterler miydi?

Korkmaya başlamıştım. Nasıl yapacaktım burada? Korkuyla cama koştum. Emre amcayı binanın önünde görünce onun yanına gitmeyi düşündüm.

Tam Emre amcanın yanına gideceğim sırada Emre amcanın telefonu çalmış olacak ki telefonunu cebinden çıkardı ve kulağına götürdü. Bir şeyler konuştuktan sonra binaya döndü. Tam o an Emre amcayla göz göze geldik. Bir şey yapmadı. Hemen önüne döndü ve koşarak bahçeden çıktı.

Tam o an birşeylerin değiştiğini hissettim. Bir şeyler olmuştu ve Emre amcanın koşarak gitmesine bakarsak kötü bir şeydi. Kiminle ilgili bir şey olmuştu. Benim hayatım değişmişti ama benimle birlikte başkalarının da hayatı değişmişti. Tek umudum bu değişen hayatın Emir'le ilgili olmamasıydı. Emir'in üzülmesin benim şu hayatta isteyeceğim son şeydi.

Hemen sonra başımı gökyüzüne çevirdim ve Ay'a baktım. Bu Ay'ın altında kimi insanlar mutlu olurken kimi insanlar üzgündü. Ben üzgünüm ama umarım Emir üzgün değildir. Çünkü güveni tattığım kişinin mutsuz olması benim şu hayatta isteyeceğim son şeydi.

 

 

 

Selam kar tanelerim. Yeni bir bölümle daha karşınızdayım. Bu bölüm biraz daha zorlandığım bir bölümdü. Berfu'nun bu bölüm yetimhaneyle tanışmasını izledik. İlkler hep korkutur. Berfu bu bölüm ilk defa yetimhaneyi tanırken korktu. Korkmak sorun değildir. Dediğim gibi " En cesur insan bile korkardı."

Bu bölüm bu kadardı. Unutmayın yazdığımız hikayeleri bir yerlerde yaşayanlar vardır ve belkide yaşanmışlıklardır.

Yeni yıla nasıl girdiniz bilmiyorum ama umarım sevdiklerinizle çok güzel zaman geçirmişsinizdir. Ben doğum günümde yani 30 Aralıkta kutladım yılbaşınıda çünkü yılbaşı gecesi çalışıyordum. Yani yılbaşına çalışarak girdim. Umarım bütün yıl boyunca çalışmak zorunda kalmam. 😂

Umarım çok güzel bir yıl olur herkes için. Umutlarımızın ve hayallerimizin gerçekleştiği bir yıl olur.

Lafı daha fazla uzatmak istemiyorum. Bir sonraki bölüm 10 Ocak saat 20.00'da burada. O zamana kadar umutla kalın. Görüşmek üzere. 😘

Bölüm : 03.01.2025 19:59 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...