18. Bölüm

16. BÖLÜM: ÖLÜM YILDÖNÜMÜ

Yaren
yarenfetin16

(12 YIL SONRA)

(BERFU'NUN ANLATIMIYLA)

Özgürce koştuğumuz günler vardır sevdiklerimize. Mutlu ve heyecanlı bir şekilde koşarız. Onlarla konuşmayı özlediğimizden mi yoksa onları özlediğimizden mi koşarız? Belki de her ikisinden dolayı.

Arkama bakmadan anneme doğru özgürce koşuyordum. İnsanların bana şaşkın gözlerle bakışlarını önemsemeden koşuyordum.

Bu arada beni hatırladın mı kar tanesi? Kar taneleri her zaman birbirlerini tanır. Bu insanların birbirini tanıması gibi bir şey bence. Umarım umutların olmuştur kar tanesi ya da umarım umutlarını kaybetmemişsindir. Çünkü her zaman dediğim gibi "Umudumuz olmazsa bizde olmazdık." Umarım bütün umutların gerçekleşmiştir ve şuan çok mutlusundur. Umutların gerçekleşmese de sorun değil. Çünkü daha çok zamanın var. Umutlarını kaybetmediğin sürece her zaman gerçekleşecek. Ben mi? Ben hala umut doluyum. Umudumu kaybettiğim günler oldu evet ama umudumu tekrar yakalamak hızlı oldu. Ya da belki de zor oldu ama sonuca bakalım. Şuan umutluyum. Belki yarın umudumu yine kaybedeceğim ama şuan umutluyum. Sende belki umudunu kaybettin ama geri kazanacağına eminim kar tanesi. Sen de kendine inan.

Bana ne mi oldu kar tanesi? Aslına bakarsan hayatımda pek de bir şey değişmedi. Ama inandığım bir söz var. "Her yeni gün insanın dönüm noktasıdır." Hayatım belki değişmiyor ama değişmesi yakın hissediyorum. Hala bekliyorum ama umutla bekliyorum.

Mezarlığın kapısına geldiğimde güvenlik Hasan abinin konuşmasıyla ona döndüm.

"Hoş geldin Berfu"

"Hoş bulduk Hasan abi."

"Nasıl gidiyor? Yine aynı saatte buradasın."

"İyi gidiyor ama annemi çok özledim. Hemen onunla konuşmam gerekiyor."

Hasan abiye el salladıktan sonra koşarak annemin mezarına doğru koşmaya başladığımda arkamdan Hasan abinin sesini duydum.

"Dikkat et kızım. Düşeceksin."

Arkamı döndüm ve Hasan abiye hep söylediğim sözü söyledim.

"Düşmeden kalmayı öğrenemem."

Evet kar tanesi. Düşmeden kalkmayı öğrenemezdik. Her düşüş bir derstir ve her kalkış bir başlangıçtır. Bunu sakın unutma.

Annemin mezarına doğru koşmaya devam ettiğimde köşede gördüğüm siyah arabayla başımı o yöne çevirdim. Arabanın içi gözükmüyordu ama nedense izlendiğimi düşünmüştüm.

Bu saçma düşünceyi aklımdan çıkardım ve annemin mezarının önüne gelince koşarak toprağın üstüne eğilip anneme sarıldım. Keşke gerçekten sarılabilseydim ama onu hissetmek bile bana yetiyordu. Çünkü annemi tek hissettiğim yer burasıydı. Yıllarca rüyama girmesini beklemiştim ama bir kez olsun bile rüyamda görmemiştim. Onu hissettiğim tek yer burasıydı yani.

Hemen oturduğum yerde düzeldim ve dua etmeye başladım. Hemen sonra derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladım.

"Beni özledin mi annecim? Ben seni çok özledim. Yetimhanede herkes benim gibi ailesini özlüyor. Bazen oturup konuşuyoruz. Acaba ailelerimiz yanımızda olsa nasıl olurdu diye. Sen yanımda olsan farklı olurdu değil mi annecim? Çok mutlu olurduk. Olur muyduk sence? Bizim mutlu olmamızı istemeyen bu kadar kişi varken mutlu olabilir miydik? Babamın borç aldığı bir kişi geçen gün bana ulaştı. Babamın yerini sordu. Koşarak uzaklaştım ama bir gün koşarak uzaklaşamadığım günler olacak hissediyorum. Kız çocukları annelerinin kaderini yaşarmış. Sence benim sonumda senin gibi mi olacak anne? Beni korkutan ölüm değil. Beni korkutan intikamımızı alamadan ölmek. O adamdan intikamımı almak istiyorum. Senin intikamını, bize yaşattıklarının intikamını almak istiyorum. Bunu dilemenin benim hakkım olduğunu düşünüyorum. Sence de öyle değil mi? Bize yaşattıklarından sonra intikam dilemek bizim hakkımız değil mi?"

Derin bir nefes aldım ve konuşmaya devam ettim.

"Emir geldi mi diye merak ediyorsun değil mi anne? Gelmedi annecim. Her gün bekliyorum. 12 yıldır her gün bekliyorum ama gelmiyor. Artık Umudumu kaybetmeye başladım. Onu son kez olsun görmek isterdim. Son kez sarılmak isterdim. Mutlu olduğunu görmek isterdim. Umarım mutludur. Mutludur değil mi annecim? Sence neden gelmedi annecim? Ne oldu da Emir gelemedi? Umudumu kaybetmeyeceğime onu her an bekleyeceğime ve onu arayacağıma dair söz vermiştim. Onu nerede arayacağımı bilmiyorum. Evini hatırlamıyorum, soyadını hatırlamıyorum. Arzu ablaya soruyorum ama o da bilmediğini söylüyor. Ne yapacağımı bilmiyorum."

Emir'i 12 yıldır görmüyordum. En son gördüğümde ayrılmıştık. Ondan sonra ne Selin ablayı ne Emre amcayı ne de Emir'i görmemiştim. Emre amcayı en son gördüğümde biri aramıştı ve koşarak gitmişti. Sonra daha gelmedi. Ertesi günü çok beklediğimi hatırlıyorum. Saatlerce camın kenarında oturup beklemiştim ama hiç kimse gelmemişti. En son Emre amcayı kim aramıştı da Emre amca koşarak gitmişti bilmiyorum ama Emir'in, Emre amcanın ve Selin ablanın hayatının değişmesinden çok korkuyordum. "Başlarına bir şey gelmemiştir. Değil mi?" Diye düşündüğüm çok gece oluyordu ama düşünmek dışında bir şey yapamıyordum. Bir şansım olsa onları bir daha görmeyi dilerdim. Ama böyle bir şansım yoktu. Bunu dileyemezdim. Çünkü hayat bize 3 dilek hakkı veren bir peri değildi. Tesadüflere inanmam gerekiyordu ve inanıyordum. Tesadüfün Emir'le, Emre amcayla ve Selin ablayla bizi bir araya getireceğine emindim. Ama gün geçtikçe umudum kayboluyordu. Umudumu kaybetmek istemiyordum ama 12 yıl geçmişti. Koskoca 12 yıl... Umudum artık soluyordu. Ama Emir'e söz verdiğim gibi umudumu kaybetmeyecektim. Belki umudum çok yoktu ama birazcık da olsa Emir için olacaktı. Onun da olduğuna emindim çünkü.

Tekrar mezara döndüm ve konuşmaya başladım.

"Bugün ölüm yıldönümün annecim. Sensiz tam 12 yıl geçti. Seni çok özledim. Keşke 12 yıl önceye dönebilsem ve seni kurtarabilsem. Ama geçmişe dönmek imkansız işte..."

Biraz bekledikten sonra konuşmaya devam ettim.

"Artık gitmem gerekiyor annecim..."

Cümleme devam edeceğim sırada arkamdan gelen hışırtıyla sesin geldiği tarafa döndüm. Ama hiç kimse yoktu. Ne kadar kedi olabileceğini düşünsem de önüme döndüm ve korkuyla cümleme devam ettim.

"Yine geleceğim annecim. Haftaya görüşmek üzere. Hep dediğim gibi umutla kal."

Annemin toprağına son kez dokunduktan sonra ayağa kalktım ve son kez dua edip çıkışa doğru yürümeye başladım. Son kez arkamı döndüğümde siyah arabaya binen birini gördüm. Hemen sonra önüne döndüm ve hızlıca yetimhaneye doğru yürümeye başladım.

Bugün 10 Ocak'tı ve annemin ölüm yıldönümüydü. Her şeyin başladığı gündü. Belki de benim gerçek dönüm noktamdı. O günden sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını anlamıştım ama o günden sonra birini daha bekleyeceğimi düşünmezdim. O gün ben babamı beklemeyi bırakmıştım ama Emir'i beklemeye başlamıştım. Tam o gün Emir yanımdayken ben daha Emir'i beklemeye başlamıştım ve tam 12 yıldır bekliyordum. Ama bir gün geleceğini biliyordum. Çünkü Emir verdiği sözü tutardı. Onun o kadar güzel bir kalbi vardı ki her dediği söze inanıyordum. Bir gün bir araya geleceğimizi söylemişti ve gelecektik. Çünkü şimşek ve kar tanesi uzun da sürse bir araya gelirdi.

(EMİR'İN ANLATIMIYLA)

12 yıl sonra tekrar bu şehirdeydim. Kar tanesiyle tanıştığım şehirdeydim, çocukluğumun geçtiği şehirdeydim ve annemi kaybettiğim şehirdeydim. Şimdi bu şehire intikam için dönmüştüm. Anneme bunu yaşatanlardan intikamımı alacaktım. Ben Emir Yaman. Amerika'nın en ünlü mafyası Emre Yaman'ın oğlu Emir Yaman. Babam ve ben, annemin ölümünden sonra Amerika'ya gitmiştik. Babam orada çok ünlü bir mafya üyesi olmuştu. Bende onun oğluydum ve annemin intikamını almaya gelmiştim. Şimdi annemi öldüren adamın kızının yanındaydım ve intikam almam çok yakındı. Yanımda güvendiğim, korumam ve arkadaşım Mehmet'e döndüm ve konuşmaya başladım.

"Adı ne?"

"Berfu. Berfu Ateş."

"Berfu mu?"

Berfu. Yıllarca bu ismi düşünmüştüm. Bana göre o Berfu değildi kar tanesiydi. Şimdi aynı isimde biriyle karşılaşmak içime kurt düşürmüştü. Acaba bu o Berfu muydu? Benim kar tanem, Emir'in kar tanesi Berfu muydu?

Babama yıllarca bu soruyu sormuştum. "Annem Berfu yüzünden mi öldü?" diye. Bu soruyu her sorduğumda kalbim bu soruyla delice çarpıyordu. Çünkü annemi kar tanesinin babasının öldürme düşüncesi beni korkutuyordu. Babama her bu soruyu sorduğumda babam "Annen Berfu yüzünden ölmedi" demişti. Babama inanmak dışında başka çarem yoktu. Babam bana yalan söylemezdi zaten. Şimdi anneme bunu yapan kişinin kızının isminin Berfu olduğunu duymak korkmama neden olmuştu. Telefonumu çıkardım ve babamı aradım. Telefonum ilk çalışta açılınca konuşmaya başladım.

"Baba annemi öldüren adamın kızının adı Berfu mu?"

"Niye soruyorsun oğlum."

"Sadece bir şeyi araştırdım. O yüzden."

"Evet Berfu ama senin bildiğin Berfu değil."

"Eminsin değil mi?"

"Evet ama yanlış bir şey yapmıyorsun değil mi oğlum?"

"Yok baba."

"Bu defter yıllar önce kapandı. Sakın intikam peşine düşme."

"Yok sadece araştırdım."

"Sen oraya okulun için gitmek istedin. Bende kabul ettim. Ama sakın yanlış bir şey yapma."

"Tamam baba"

"Melisa'yı gördün mü?"

"Gördüm. Aynı sınıftayız."

"Tamam birbirinize iyi davranın."

"Tamam kapatıyorum."

Telefonu kapattığımda mezarlığın girişine baktım. Bir kız güvenlikle konuşuyordu. Mehmet'in konuşmasıyla ona döndüm.

"Bu kız"

Kafamı tekrar mezarlığın girişine çevirdim. Kızı görünce kalbimin hızlanmaya başladığını fark edince kendimi toparladım ve Mehmet'e dönüp konuşmaya başladım.

"Ben gidip dinleyeceğim."

"Çok tehlikeli fark edilebilirsin."

"Fark etmez."

Tamam arabadan ineceğim sırada kızın arabaya bakmasıyla geri yerime oturdum. Kız kısa bir süre arabaya baktıktan sonra tekrar önüne döndü ve yürümeye devam etti. Kısa bir süre dikkat çekmemek için kızı arabada izlemeye karar verdim. Mezarlığın başına gitti. Mezarlığa sarıldı ve konuşmaya başladı.

Mehmet'in konuşmasıyla ona döndüm.

"O Berfu olduğunu mu düşünüyorsun?"

"12 yıl geçti görsem tanımam. Ama o olma düşüncesi beni korkutuyor."

"Eğer oysa..."

"O zaman her şey iptal olur."

"Nasıl yani?"

"Eğer oysa, kar tanesiyse ondan intikam almaya kıyamam... Ben ona dokunmaya kıyamam."

"Özledin mi?"

"Hem de çok. Keşke karşıma çıksa. Onu son kez olsun görmek isterdim. Son kez sarılmak isterdim. Mutlu olduğunu görmek isterdim. Umarım mutludur. Mutludur değil mi Mehmet?"

"Mutludur bence."

"Çok beklemiştir. Acaba şuan nerede?"

"Bir yerlerde o da seni düşünüyordur."

"Eminim düşünüyordur ve umarım iyidir."

"Eğer bu başka Berfu'ysa?"

"O zaman onu yaşadığına pişman edeceğim. Bana yaşattıklarının on katını ona yaşatacağım."

Kısa bir süre kızı izledikten sonra Mehmet'e döndüm ve konuşmaya başladım.

"Gidip dinlemem gerekiyor artık."

"Ne desem de durmayacaksın."

Kapı açılırken arabadan indim ve mezarlığa doğru yürümeye başladım. Mezarlığın oraya gelince bir ağacın arkasına saklandım ve dinlemeye başladım.

"Bugün ölüm yıldönümün annecim. Sensiz tam 12 yıl geçti. Seni çok özledim. Keşke 12 yıl önceye dönebilsem ve seni kurtarabilsem. Ama geçmişe dönmek imkansız işte..."

Biraz bekledikten sonra konuşmaya devam etti.

"Artık gitmem gerekiyor annecim."

Kız konuşmaya devam ederken yavaşça arkamı döndüm ve arabaya doğru yürümeye başladığım sırada çarptığım çalıyla geri ağacın arkasına saklandım. Kız benim olduğum tarafa dönüp etrafına bakmaya başlayınca olduğum yerde kaldım. Önüne dönüp konuşmaya devam etmeye başladı.

"Yine geleceğim annecim..."

Önüme döndüm ve dikkatlice arabaya doğru yürümeye başladım. Arabaya bindiğimde Mehmet konuşmaya başladı.

"Kız arabaya bindiğini gördü."

"Görsün hatırlamaz. Zaten alışsa iyi eder. Bundan sonra daha çok görecek."

İşte bu intikamın başlangıcıydı. Belki de bu intikam bana başka kapılar açacaktır ama her şeye hazırdım. Yeni kapılara da intikama da...

.

 

.

 

.

 

Herkese selam kar tanelerim. Yeni bir bölümle daha karşınızdayım. Bölüm hakkında kısa bir yorum yapayım. Emre, Emir'e annesini Berfu'nun babasının öldürdüğünü söylemiyor. Başka birinin yaptığını söylüyor. Çünkü Emir'in Berfu'dan nefret etmesini istemiyor. O yüzden söylemiyor. Emir annesini öldüreni başka biri olarak biliyor. Tabi ki ikiside karşılaştığında ve isimlerini duyduğunda bir acaba diyor ama birbirlerini tanıyacaklar mı ilerki bölümlerde göreceğiz.

Bu bölümün başında iyiyim diyemedim maalesef. Çünkü bu aralar gerçekten yorgun hissediyorum. Hiçbir şey yapamıyorum ve sürekli uyuyorum. Günde sadece 3 saat falan uyanık kalabiliyorum. Gerçekten aşırı yorgunum. Kitap yazmak bu aralar gerçekten beni çok zorluyor. Normalde başladığım bölümleri 1 günde bitirebiliyordum. Ama şuan yazdığım bölümleri bitiremiyorum. Yazmaya başladığım an uyuya kalıyorum. Ama her zaman satırlarımın birilerine iyi geldiğini hissediyorum. O yüzden yazmaya tutunuyorum. Şu hayatta herkesin dünyaya gelmesinin bir amacı varmış. Benim dünyaya gelme amacımın da yazmak olduğunu düşünüyorum ve hayata böyle tutunuyorum.

Bölüm yazmak beni bu aralar ne kadar zorlasa da bir şekilde motive olup size bölüm yetiştireceğim.

Lafı çok uzatmak istemiyorum. Bir sonraki bölüm 24 Ocak saat 20.00'da burada. Bu bölümün sonunda birazcık size içimi döktüm. Beni dinlediğiniz için ve her zaman yanımda olduğunuz için teşekkür ederim.Hepinizi kocaman öpüyorum. Umutla kalın.

Bölüm : 17.01.2025 20:00 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...