Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2. BÖLÜM: MOR KURDELE

@yarenfetin16

Dışarıyı izlerken Selin ablanın mutfağa girmesiyle ikimizde ona döndük. "Çocuklar hadi bakalım uyku vakti geldi." Dediğinde Emir hemen konuşmaya başladı.

"Ama anne biz daha Berfu'yla sohbet ediyoruz."

"Oğlum Berfu çok yorucu bir gün geçirdi bugün. Yarın sohbet edersiniz."

Emir biraz düşündükten sonra "Tamam annecim." Dedi.

Biraz sonra Emir tekrar annesine döndü ve konuşmaya başladı.

"Babam nerde anne?"

"Baban işe gitti bitanem. Yarın sabah gelecek."

Emir önüne döndü ve son kurabiyesini yemeye devam ederken Selin abla bana dönüp "Berfu bugün beraber uyuyalım mı? İster misin?" dedi. Başta tereddüt etsem de 'Evet' dercesine kafamı salladım ve gülümsedim. Çok mutlu olmuştum. O kadar çok özlemiştim ki anne kokusunu... Annemden ayrılalı kaç saat olmuştu bilmiyorum ama onun kokusunu özlemiştim.

Emir'in sesiyle ona döndüm.

"Bende sizinle yatabilir miyim anne? Hem sizi korurum."

"Tamam superman bugün bizi sen koru."

"Teşekkür ederim annecim."

Emir kurabiyesini yemeye devam ederken Selin abla bana döndü ve konuşmaya başladı.

"Berfucum banyo yapmak ister misin? İstersen ben seni yaptırabilirim."

"Çok mutlu olurum Selin abla. Hem ayaklarım koşarken kirlenmişti."

"Kurabiyen bittiyse gidelim mi banyoya?"

Kurabiyemin son parçasını ağzıma attım ve sütü bitirdikten sonra Selin ablaya döndüm.

"Bitti Selin abla."

"Hadi o zaman biz banyoya gidelim. Oğlum sende bizim odaya gidip yatağa hazırlamak ister misin?"

"Olur annecim. Kurabiyelerimi bitirip hemen çıkıyorum yukarı."

"Tamam oğlum."

Emir kurabiyesini yemeye devam ederken Selin abla benim yanıma geldi ve beni sandalyeden indirdi. Beraber yukarı kata çıktık. Selin abla bana yardım etti ve üstümü çıkardık. Sonra banyoya girdim. Selin abla kafamı ve vücudumu yıkadı. En sonda da duruladıktan sonra bana döndü ve konuşmaya başladı.

"Berfucum sen burada bekle. Bende Emir'in kıyafetlerinden getireyim sana. Olur mu?"

"Olur Selin abla"

Selin abla banyodan çıktı ve kısa bir süre sonra elinde kıyafetlerle geri geldi. Beni havluyla kuruladıktan sonra kıyafetleri giydirdi ve bana dönüp konuşmaya başladı.

"Berfucum sen Emir'in yanına git. Bende hemen geliyorum. Buradan çıkınca düz ilerle. İki oda sonra Emir'i görürsün zaten."

"Tamam Selin abla."

Banyodan çıktım ve düz ilerledim. Emir'i görünce odaya girdim. Emir beni görünce hemen bana döndü ve konuşmaya başladı.

"Geldin mi kar tanesi? Hadi bakalım bu sefer ben sana yardım etmeyeceğim. Söz verdiğin gibi beni örnek alıp güçlü bir şekilde yatağa çık." Dedi. Emir'e döndüm ve ona gülümsedim. Sonra yatağa doğru koştum ve yatağa çıkmaya çalıştım. Kısa bir süre sonra yatağa çıktığımda hemen Emir'e dönüp "Senin gibi güçlü olabildim mi?" dediğimde Emir bana dönüp "Benden daha güçlü oldun kar tanesi." Dedi. Ona gözlerim dolu bir şekilde bakarken Selin abla odaya girdi.

"Hadi bakalım. Yerleştiniz mi?" dediğinde Emir "Evet anne. Berfu orada yatacak" dedi benim olduğum yeri göstererek. Sonra devam etti. "Ben burada" dedi kendi olduğu yeri gösterirken. "Sende bizim ortamızda yatacaksın." Dedi.

"Tamam o zaman. Berfucum ayağına bu merhemden sürelim çabuk iyileşsin."

"Tamam Selin abla"

Selin abla ayağıma kremi sürdü ve hemen sonra kremi komadinin üstüne bıraktı ve bize döndü.

"Hadi bakalım o zaman" dedi ve tam ortamıza yatıp bize sarıldı. "Anne bize masal anlatsana." Dedi Emir. Selin Abla Emir'e ve bana baktı "Hangi hikayeyi istersiniz?" dedi. Emir hemen "Anne hani şu bana sürekli anlattığın bir hikaye var ya kar tanesi ve şimşeğin hikayesi. Onu anlatsana. Hem yanımızda kar tanesi de var." Dedi bana bakarak. Ben ona gülümsediğimde o da bana gülümsedi. "Tamam o zaman başlıyorum... Bir zamanlar bir kar tanesi varmış. Kar tanesi gökyüzünde düşmeyi sabırsızca bekliyormuş. Oysa bilmiyormuş kar tanesi düşünce yok olacağını. Yüzyıllar geçmiş kar tanesi hala düşmeyi beklerken düşme vakti gelmiş. Tam düşeceği zaman asla tanışmadığı biriyle tanışmış. Şimşekle. Şimşeğe dönüp 'Sen kimsin?' diye sormuş. Şimşekte ona dönüp 'Ben şimşek' demiş. Kar tanesi hemen 'Ama ben seni hiç görmedim.' Demiş. Şimşek 'Çünkü ben hep yağmur yağdığında gelirim. Kar yağdığında gelmem mucize.' Demiş. 'Yani bizim karşılaşmamız bir mucize mi?' demiş kar tanesi. 'Evet kar tanesi. Bizim kavuşmamız bir mucize. Biz birbirimizi zor bulduk ama çabuk kaybedeceğiz.' Dediği anda kar tanesi yavaş yavaş aşağı süzülmeye başlamıştı. Kar tanesi yere düşerken son kez bakmış şimşeğe. Kar tanesi yeryüzüne yaklaştığı anda şimşek çakmış. Şimşek kar tanesinin yolunu aydınlatmış. Tam o sırada yere düşmüş ve yok olmuş. Aslında şimşek kar tanesinin yokluğunu aydınlatmıştı. Kar tanesi yere düştüğünde son kez şimşeğe bakmıştı. Ve içinden 'Acaba bir daha şimşekle karşılaşabilecek miyim?' diye geçirmiş."

Hikayenin bittiğini anladığımda Emir'e döndüm. Çoktan uyumuştu. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken fısıldadım. "Kar tanesi ve şimşek bir daha karşılaşmışlar mı?" dedim. "Karşılaştılar kızım. Kar tanesi ve şimşek tekrar karşılaştı." Dediği anda yavaş yavaş uyumaya başlamıştım. Kar tanesi ve şimşek tekrar karşılaşacak mıydı? Belki karşılaşırlardı ama kar tanesi ve şimşek ayrılmaya mahkumlardı.

"ANNE!"

Bağırarak uyandığımda gözlerimi hemen açtım. Sabah olmuştu. Emir korkarak bana doğru yaklaştığında hemen ona sarıldım. "Kar tanesi iyi misin?" dediğinde onun kollarının arasında 'Evet' dercesine kafamı salladım. Biraz daha Emir'e sarıldıktan sonra ondan ayrıldım. Biraz sessiz kaldıktan sonra Emir konuşmaya başladı. "Korkma kar tanesi. Ben hep senin yanındayım." Dedi. Hemen sonra korktuğum soru dudaklarımın arasından döküldü. "Ya bir gün ayrılırsak?" dedim. Biraz düşündükten sonra Emir yataktan kalkarken konuşmaya başladı. "Bekle kar tanesi hemen geliyorum." Dedi ve odadan çıkıp gitti. Ben onu arkasından bakarken aklıma az önce söylediğim düşünce geldi. 'Ya bir gün ayrılırsak.' Sonra dün gece Selin Ablanın anlattığı hikaye geldi. Kar tanesi ve şimşeğin hikayesi. Belki de kar tanesi bendim, şimşekte Emir...

Emir odaya girdiğinde ben şok içinde ona bakıyordum. Emir'in elinde küçük mor kurdele vardı. Hemen koşarak benim yanıma geldi ve konuşmaya başladı. "Bak kar tanesi şimdi bileklerimize bu kurdeleleri bağlayacağız." Dedi. Sonra bileğimi tuttu ve mor kurdelenin bir tanesini benim bileğime bağladı. Hemen sonra diğer mor kurdeleyi bana uzattı ve "Sende bana bağla." Dedi. Ben de Emir'in bana bağladığı gibi Emir'in bileğine mor kurdeleyi bağladım. Kısa bir süre bileğimizdeki kurdelelere baktıktan sonra Emir konuşmaya başladı.

"Eğer bir gün ayrı düşersek her zaman bu kurdelelere bakıp birbirimizi hatırlayalım. Ne zaman kötü bir şey yaşarsan, ne zaman birbirimizi özlersek bu kurdelelere bakalım. Olur mu kar tanesi?"

"Olur. Hiç çıkarmayacağım bu kurdeleyi her zaman bu kurdeleye bakıp seni hatırlayacağım."

"Ben seni asla unutmam kar tanesi. Sende beni unutma olur mu?"

"Sen benim tek örnek aldığım kişisin seni nasıl unutabilirim ki"

Emir'e gülümseyerek baktığım sırada Selin ablanın odaya girmesiyle ikimizde ona döndük.

"Benim miniklerim uyanmış mı?"

"Uyandık anne."

Emir heyecanlı bir şekilde söylerken Selin abla yatağın üstüne çıktı ve ikimizi de gıdıklamaya başladı. Emir'le ben kahkaha atarken Selin ablada bizimle birlikte gülüyordu.

Emir gülmesinin arasından zar zor konuşarak "Mola" diye bağırdı. Selin abla dururken biz hala gülüyorduk.

"Ay yorulduk" dedi Emir.

"Selin abla yoruldunuz mu? "dedi.

"Evet" dedi Emir nefes nefese kalmış sesiyle.

"Hadi o zaman hemen elinizi yüzünüzü yıkayıp kahvaltıya koşun." dedi. Emir yataktan kalkıp bana döndü. "Hadi kar tanesi?" dediğinde Selin abla "Oğlum sen git biz Berfu'yla birazdan geliyoruz." Dedi. Emir "Tamam anne" dedi ve odadan çıktı.

Selin abla bana döndü ve konuşmaya başladı.

"Berfucum birazdan Emre amcan gelecek onunla beraber polis amcalarla konuşmaya gideceksiniz."

"Bir daha buraya gelemeyecek miyim?"

"Geliceksin bitanem sadece biraz sohbet edeceksiniz. Bide..." dedi ve devam edemedi.

"Kötü bir şey mi var Selin abla?"

"Bide bitanem... bugün annene veda edeceksin."

"Annemi bir daha mı göreceğim?"

Selin abla gözünden düşen yaşı sildi ve konuşmaya başladı.

"Berfucum artık anneni göremeyeceksin. Ama anneni hep hissedebileceksin. Çünkü o senin hep yanında olacak."

"Ama ben annemin yüzünü unuttum Selin abla"

"Annenin fotoğraflarını ve özel eşyalarını evden almak ister misin?"

"Çok isterim"

Mutlu olmuştum. Selin abla başımı okşadığı sırada Emir odaya girdi ve konuşmaya başladı.

"Noldu anne?"

"Bir şey yok bitanem. Berfu'ya birşey anlattım."

Selin abla sözünü bitirince Emir bana doğru geldi ve elin uzatıp konuşmaya başladı.

"Hadi kar tanesi kahvaltı yapalım."

Emir'in elini tutum ve yataktan indim. Emir bana banyonun yerini gösterdi ve Selin abla ile aşağı indi. Banyoya girip oradaki sandalyenin üstüne çıktım ve elimi yüzümü yıkadım. Aynadan kendime baktım ve aynaya doğru fısıldadım.

"Annecim burada mısın?... Ben çok korkuyorum."

Küçük bir kız çocuğu korkar mıydı hiç? Ben korkuyordum işte. Annemin bana öğrettiği sakinleşme metodunu uyguladım. 3 kere burundan nefes alıp 3 kere ağzımdan verecektim. Birkaç saniye sonra sakinleştiğimde kapıyı açtım ve aşağı indim.

Mutfağa girdiğimde Emir kahvaltısını yapmaya başlamıştı. Selin abla beni görünce yanıma geldi ve beni Emir'in yanındaki sandalyeye oturturdu.

"Berfucum tost seversin değil mi?"

"Severim Selin abla."

"Tamam bitanem hemen getiriyorum."

Önüme dönüp çatalımla oynamaya başladığım sırada Emir'in bana seslenmesiyle ona döndüm.

"Kar tanesi iyi misin?"

Evet anlamında başımı salladım. Emir annesine baktı ve önüne dönüp yemeğine devam etti.

Bu annemsiz geçirdiğim ilk sabahtı. O kadar zordu ki... Bir yanım eksik gibiydi. O eksiklik anneydi. Annem olmadığı için eksik hissediyordum. Ne olacaktı bundan sonra? Burada sonsuza kadar kalamayacağımı biliyordum. Artık kendi ayaklarım üstünde durmam gerekiyordu. Ama küçücük bir çocuk bunu nasıl yapabilirdi?

Düşüncelerimden Selin ablanın tostumu önüme koymasıyla bölündü.

"Hadi bakalım çocuklar siz kahvaltınızı yapın bende bir telefon görüşmesi yapayım."

"Tamam anne"

Selin abla mutfaktan çıkarken Emir'le kahvaltımızı yapmaya devam ettik.

Kısa bir süre sonra kahvaltımız bitince Emir bana döndü ve konuşmaya başladı.

"Sana odamı göstereyim mi kar tanesi?"

"Olur"

Emir sandalyeden indi ve hemen sonra bana elini uzattı. Emir'in elini tuttum ve sandalyeden indim. El ele tutuşarak Emir'in odasına doğru gittik.

Emir'in odasına geldiğimizde etrafı incelemeye başladım. Her yerde polis posterleri, polis arabaları ve oyuncak arabalar ve silahlar vardı. Emir gerçekten de babasını çok seviyordu ve babasını örnek alıyordu.

"Gelsene kar tanesi"

Emir'e döndüğümde yatağına oturmuş bana bakıyordu. Hemen onun yanına gittim ve yatağa oturdum. Kısa bir süre sonra Emir'e döndüm ve konuşmaya başladım.

"Polis olmak istiyorsun demi?"

"Evet hem de çok çünkü insanların hayatını kurtarmak istiyorum"

"Bence sen çok iyi bir polis olacaksın Emir"

"Sen ne olmak istiyorsun kar tanesi?"

Biraz düşündükten sonra konuşmaya başladım.

"Bilmem hiç düşünmedim."

Emir biraz bekledikten sonra konuşmaya başladı.

"Sende polis ol kar tanesi. O zaman annem ve babam gibi işte de yan yana oluruz"

"Selin abla polis mi?"

"Evet babamla aynı işyerinde çalışıyorlar."

Biraz düşündüm ve konuşmaya başladım.

"Tamam o zaman bende polis olayım o zaman hiç ayrılmayız."

"Biz hiç ayrılmayacağız kar tanesi."

Bu cümleden sonra ikimizde sustuk. İkimizde konuşmadık.

İçimde bir his vardı sanki hayat bizi ayıracaktı ama bir daha karşılaşabilir miydik? Bu mor kurdeleler bizi gerçekten de bir araya getirebilir miydi?

Şu hayatta güvenebileceğim kimse kalmadı derken Emir'le tanışmıştım onunla da ayrılırsam ne yapacaktım?

Bildiğim tek bir şey vardı Emir'den ayrılmak istemiyordum. Ama şu hayatta öğrendiğim bir şey daha vardı hayat bizim isteklerimizden oluşmuyordu.

.

.

.

Herkese merhaba kar tanelerim. 2. Bölüm mor kurdele sizlerle.

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Bir sonraki bölüm 18 Ekim saat 20.00'da burada sizlerle olacak. O zamana kadar umutla kalın.

 

Loading...
0%