Sessizlik... Bütün çığlıklar, haykırışlar bazen sessizliğe bırakır kendini. Ağlamak, bağırmak, haykırmak isteriz ama bunları yapmak yerine susarız. Susmak çığlıkları büyütür. Acılar artarsa içimize attığımız çığlıklar büyür ve bu çığlıkları ne kadar büyütürsek gelecekte bu çığlıkları o kadar unutamayız. Kötü anılar böyle oluşur.
Şimdi Emir'in odasında oturmuş sadece susuyorduk. Oysa ikimizde konuşmak istiyorduk ama sadece susuyorduk. Çığlıklarımız tek bir şeye dönüşüyordu. Sessizliğe... Yıllar sonra annemden başka tek bir kişiye güvenmiştim ve ona şimdi bütün çığlıklarımı, bütün üzüntülerimi anlatmak istiyordum. Ama sadece susuyordum.
Selin ablanın sesiyle sessizliğimiz bölündü.
"Çocuklar aşağı gelin."
Ayağa kalkacağım sırada Emir beni kolumdan tuttu.
"Gitme kar tanesi"
"Sadece aşağı ineceğiz Emir. Bir yere gitmeyeceğim."
Emir beni kaybetmekten korkuyordu. Aynı şeyleri bende düşünüyordum. Annemden sonra birine güvenmiştim ve güvendiğim kişiden ayrılmak istemiyordum. Ama içimden bir ses Emir'le ayrılacağımızı söylüyordu.
Ayağa kalktığımızda Emir elimi sıkıca tuttu. Emir'in kolumu tuttuğu eline baktım. Emir öyle bir tutuyordu ki sanki bıraksa gidecekmişim gibi...
Bazen bazı insanların korkusu senin de korkun olabilirdi. Emir'in benden ayrılma korkusu benimde korkum olmuştu. Sanki şimdi Emre amcayla gidecektim ve bir daha Emir'i göremeyecektim.
Emir'le birlikte el ele aşağı indiğimizde Emre amca ve Selin abla salonun girişinde bekliyorlardı. Yanlarına gittiğimizde Emre amca yanımıza eğildi.
"Nasılsınız çocuklar?"
"Baba kar tanesi gitmesin."
"Berfu bir yere gitmeyecek oğlum. Sadece polis amcaların yanına gideceğiz. Onlar Berfu'ya birkaç soru soracak."
"Geri gelecek ama değil mi?"
"Gelecek oğlum gelecek"
Tam Emre amcanın yanına gideceğim sırada Emir beni durdurdu.
"Baba söylesen polis amcalar buraya gelse, burada sorsalar sorularını."
Emre amca Emir'e döndü ve konuşmaya başladı.
"Oğlum böyle bir şey olamaz biliyorsun değil mi?"
"Biliyorum ama Berfu suçlu değil ki niye gidiyor polis amcalara?"
"Oğlum sadece suçlular gitmez polis amcalara. Berfu çok büyük bir suçu gördü ve başka kişiler zarar görmesin diye Berfu'ya soru soracaklar. Hem biz o adamları tutuklamazsak Berfu'ya da zarar verebilirler. Bunu hiçbirimiz istemeyiz."
Emir hemen konuşmaya başladı.
"Kar tanesine zarar vermesinler"
"Vermeyecekler oğlum zaten. Biz onlara cezasını verebilmemiz için Berfu'ya ihtiyacımız var."
Emir'in yüzü düşmüş başı öne eğilmişti. Ama kısa bir süre sonra tekrar konuşmaya başladı.
"Bende geleyim o zaman baba"
"Oğlum orası senin için tehlikeli"
"Berfu içinde tehlikeli. Hem Berfu korkarsa ben onu korurum."
Emre amca ve Selin abla Emir'i nasıl ikna edeceklerini düşünürlerken aklıma gelen fikirle Emir'e döndüm ve konuşmaya başladım.
"Emir ben kurabiyeleri çok seviyorum biliyor musun?"
"Gerçekten mi?"
"Evet. Ben Emre amcayla gidip gelene kadar sende bana sürpriz yapıp kurabiye yapmak ister misin?"
Emir heyecanla hemen annesine döndü.
"Yapar mıyız anne?"
"Yaparız tabi oğlum. Hem de bizim yaptığımız şeker hamurlu kurabiyeler var ya onların kar tanesi şeklinde olanını yaparız."
Emir biraz düşündükten sonra aklına gelen bir fikirle babasına döndü.
"Baba sana bir şey söylemem lazım"
"Tamam oğlum. Söyle"
"Ama içeride söyleyeceğim"
Emir babasının elini tuttu ve mutfağa doğru yürümeye başladılar. Emre amca ve Emir gittikten bir süre sonra Selin abla benim yanıma eğildi ve konuşmaya başladı.
"Berfucum korkma tamam mı? Sadece birkaç soru soracaklar sonra tekrar buraya geleceksin ve Emir'le beraber oyun oynarsınız, sohbet edersiniz."
Selin abla biraz bekledi ve konuşmaya devam etti.
"Ben emre amcanla da konuştum. Eve gideceksin annenle olan fotoğraflarını ve eşyalarını alabileceksin. Sonra da..."
Devam edemedi. Biraz sonra derin bir nefes aldı.
"Sonra da annene veda edeceksin Berfucum. "
"Nasıl veda edeceğim Selin abla?"
"Bitanem anneni bir yere koyacağız. Orada kalacak ve maalesef bir daha göremeyeceksin."
"Toprak annemi aldı demi?"
"Berfucum toprak sadece insanların bedenlerini içine alır. Ruhları hep bizimle yaşar. Annenin yanına hep gidebileceksin onunla sohbet edebileceksin o seni dinleyecek ama cevap veremeyecek sen onu hep hissedeceksin. Belki sana rüyalarına gelecek sana orada masallar anlatacak"
"Onun yanına hep gidebilecek miyim?"
"Evet biz sana annenin yerini göstereceğiz orada hep seni bekliyor olacak. Emre amcanla annene çiçek de alırsınız hem mutlu olur."
Birkaç saniye mutlu olduktan sonra aklıma gelen düşünceyle konuşmaya başladım.
"Peki bana ne olacak Selin abla? Ben şimdi nereye gideceğim?"
Selin abla biraz sessiz kaldıktan sonra konuşmaya başladı.
"Bunları akşam konuşalım mı bitanem?"
"Tamam Selin abla"
Selin abla bana sıkıca sarıldı ve saçımı okşamaya başladı. Ama nefes alışverişlerinin hızlandığından ağladığını hissedebiliyordum. Annem de bazı geceler ağlıyordu. Nefes alışverişlerinden anlıyordum. Ama yanına gitmiyordum. Şimdi düşünüyordum da keşke gitseydim keşke ona zamanında sıkıca sarılabilseydim.
Kısa bir süre sonra bende Selin ablaya sarıldım. Belki annem gibi olamazdı ama anne kokusu bana iyi gelebilirdi. Ben sarılınca Selin abla bana daha sıkı sarıldı.
Birkaç dakika sonra Emre amcanın sesini duyunca Selin abla benden ayrıldı ve ayağa kalktı. Emir ve Emre amca salona girince Emre amcanın gözü birkaç saniye Selin ablaya takıldıktan sonra bana döndü.
"Berfucum gidelim mi?"
"Olur Emre amca"
Emre amcanın yanına giderken Selin abla konuşmaya başladı.
"Berfu'nun kıyafetlerini ve ayakkabılarını giydirireyim. Sonra çıkarsınız."
Selin abla cümlesini bitirince Emre amca konuşmaya başladı.
"Onu unuttuk. Kapının yanına koymuştum."
"Hadi Berfucum. Üstünü giydireyim sonra çıkarsınız."
Selin ablayla birlikte kapının önünden poşetleri alıp yukarı çıktık. Selin abla üstümdeki kıyafleri çıkardı ve poşetin içinden mavi bir eşofman takımı çıkardı ve bana giydirdi. Eşofman takımı o kadar güzeldi ki kendime bakmadan duramıyordum. Selin abla poşette beyaz bir mont çıkardı ve onu da giydirdikten sonra beyaz atkı ve şapkamı taktı.
Selin abla son kalan poşetin içindeki kutuyu çıkardı. Kutuyu açtı ve içinden pembe ve çok güzel bir bot çıkardı. Botları bana giydirdiğinde hemen botlarıma bakmaya başladım. O kadar güzellerdi ki...
"Beğendin mi Berfucum?"
"Evet çok beğendim. Çok teşekkür ederim Selin abla."
"Hadi bakalım aşağı inelim beraber."
Selin ablayla beraber aşağı indiğimizde Emir koşarak yanıma geldi ve bana şaşkın gözlerle bakmaya başladı.
"Çok güzel olmuşsun kar tanesi. Tıpkı bir kar tanesi gibisin."
"Gerçekten mi?"
"Evet. Eşsiz ve benzersiz bir kar tanesi gibisin."
Emir cümlesini bitirince ona gülümsedim. Hemen sonra Emre amca ve Selin ablaya dönüp konuşmaya başladım.
"Çok teşekkür ederim kıyafetler ve ayakkabılar için."
"Güzel günlerde kullan kızım."
Emre amcanın sesiyle ona döndüm.
"E hadi o zaman geç kalmadan gidelim Berfucum."
"Tamam Emre amca"
Emir yanıma geldi ve elimi tutup konuşmaya başladı.
"Korkma kar tanesi. Sana bir şey olursa babam seni korur."
"Korkmuyorum ki..."
"Biliyorum kar tanesi seni çok az tanıyorum ama ne kadar cesur olduğunu biliyorum. Ama yine de korkarsan bilekliklerimize bak. Tamam mı?"
"Tamam korkarsam bakacağım. Söz"
Emir'e gülümsedim. O da bana gülümserken Emre amcanın yanına gittim ve Emir'e döndüm.
Emir'e el sallayınca o da bana karşılık verdi ve bana el salladı. Hemen sonra Emre amcayla kapının önüne doğru yürümeye başladık. Kapının önüne geldiğimizde Emre amca kapıyı açtı.
Soğuk rüzgar yüzüme çarpınca saçlarım uçuşmaya başladı. Saçlarımı düzelttim ve dışarı bir adım attım.
"Berfucum kar yağdığı için bazı yerler buz tutmuş. Düşmemek için elimi tutmak ister misin?"
"Olur Emre amca"
Emre amcanın elini tuttum ve kapıyı kapatıp arabaya doğru yürümeye başladık.
Arabaya geldiğimizde Emre amca arka kapıyı açtı ve beni oturtup kemerimi bağladı. Sonra kapıyı kapattı ve şoför koltuğuna geçip kemerini bağladı. Arabayı çalıştırıp bana döndü ve konuşmaya başladı.
"Üşüdün mü Berfucum?"
"Yok Emre amca. Mont kalın olduğu için üşümedim."
"Tamam kızım. Şimdi ısıtıcıyı açtım zaten birazdan ısınır araba."
"Tamam Emre amca"
Bana gülümsedi hemen sonra önüne döndü ve arabayı sürmeye başladı.
Korkuyordum. Ama neyden korktuğumu biliyordum? Emir'den ayrılmaktan mı, polis amcaların soracağı sorularda mı, annemi öldüren adamların beni de öldürmesinden mi, annemi özlemekten mi yada yalnız kalmaktan mı?
Aslında hepimiz korkarız ama korktuğumuzu söylemeyiz. Herkesten, her şeyden korkarız. Bazıları korktuğunu iyi saklar, bazıları saklayamaz. Ben iyi saklayanlardandım. Aslında korkuyordum. Hem de deli gibi korkuyordum. Ama bunu hem gizliyor, hem de kimseye söyleyemiyordum. Söylesem ne değişecekti? Birine "korkuyorum" desem ne değişecekti? Korkum gitmeyecekti, aynı kalacaktım. Sadece insanların gözünde acınası duruma düşecektim. Belki de düşmeyecektim, belki de bunlar sadece kafamdaki kuruntulardı. Ama ben korkusunu gizleyecek kadar cesur, korkusunu kimseye anlatamayacak kadar korkaktım.
Emre amcanın sesiyle düşüncelerimden uzaklaştım ve ona döndüm.
"Berfucum iyi misin?"
"İyiyim Emre amca. Dalmışım."
"Berfucum şimdi oraya gittiğimizde sana sorulan sorulara doğru ve detaylı bir şekilde cevaplamanı istiyorum. Ben senin yanında olacağım zaten."
"Tamam Emre amca. Elimden geldiğince cevap vermeye çalışacağım."
O anları anlatmak tekrar yaşamış gibi hissetmeme neden olacağını biliyordum. Ama bunu annem için anlatmam gerekiyordu.
Kısa bir süre sonra polis arabalarının olduğu bir yerin önünde durunca Emre amca arabadan indi ve arabanın etrafında dolaşıp benim olduğum tarafa geldi. Kapıyı açtı ve kemerimi çözüp beni aşağı indirdi. Hemen sonra kapıyı kapattı ve elimi tuttu. Birlikte binaya doğru yürümeye başladık. Binanın içine girdiğimizde Emre amcayı gören bir polis amca konuşmaya başladı.
"Hoşgeldiniz komiserim"
"Hoşbulduk Hasan. Arif geldi mi?"
"Geldi komiserim. Odasında sizi bekliyor."
"Tamam teşekkürler Hasan"
Emre amcayla yukarı kata çıktık. Bir odanın önüne gelince Emre amca durdu ve bana döndü.
"Berfucum sen bu odada bekle. Ben Arif amcanla konuşup hemen geliyorum."
"Tamam Emre amca"
Odaya girdiğimde Emre amca kapıyı kapattı. Bende etrafı incelemeye başladım. Kocaman bir masa, masanın üstünde bir sürü dosya vardı. Masanın önünde iki tane koltuk vardı. Bir sürü raflı dolap, raflarda ise bir sürü dosya vardı.
Koltuklara doğru yürüyüp oturdum. Etrafı incelemeye devam ederken gözüm masanın üstündeki çerçevelere takıldı. Fotoğraflarda Emre amca, Selin abla ve Emir'in fotoğrafları vardı. Bir fotoğrafta Emir'in üstünde polis kıyafeti vardı. Fotoğrafı görünce yüzüme kocaman bir gülümseme yayıldı.
Kısa bir süre sonra kapının açılmasıyla o tarafa döndüm. Emre amca ve yanında bir polis amca daha vardı. Adam benim yanıma geldi ve konuşmaya başladı.
"Berfucum nasılsın?"
Emre amcaya baktığımda masasına otururken bana destek verircesine gülümsedi.
"İyiyim siz nasılsınız?"
"İyiyim bende. Benim adım Arif. Arif abi diyebilsin bana."
"Tamam Arif abi"
Gülümsedi ve konuşmaya devam etti.
"Benimde senin yaşlarında bir kızım var adı Melisa. Seni onunla da tanıştırırım. Arkadaş olursunuz."
"Emirle arkadaş olduğum gibi mi?"
"Evet Emir ve Melisa tanışıyorlar zaten. Melisayla sende tanışırsın. Üçünüz arkadaş olursunuz."
"Olur Arif abi. Çok mutlu olurum."
Arif abi Emre amcaya döndü ve konuşmaya başladı.
"Bu akşam geliriz o zaman Emre."
"Gelin. Ben şimdi Selin'e haber veririm."
Arif abi tekrar bana döndü ve konuşmaya başladı.
"Şimdi sana birkaç soru soracağız Berfucum. Sonra Emre amcanla gideceksin. Korkma tamam mı?"
"Kokmuyorum ki annem bana hep cesur olmayı öğretti. O yüzden bende çok cesurum."
"Aferin benim güzel kızıma. Şimdi yan odaya geçeceğiz orada sana soru soracağız. Emre amcanda gelecek zaten."
Kafamı "Tamam" anlamında salladım ve ayağa kalktım. Yan odaya geçtiğimizde orada ki koltuğa oturdum. Arif abi masaya otururken Emre amca da köşedeki koltuğa oturdu. Etrafı incelemeye başladım. Burası da Emre amcanın odası kadar büyüktü ve aynıydı. Sadece köşede bir oyun alanı vardı. Oyun alanında bir sürü arabalar ve bebekler vardı. Arif abinin sesiyle ona döndüm.
"Oyuncaklarla oynamak ister misin Berfucum?"
Biraz düşündükten sonra 'Hayır' anlamında başımı salladım. Kısa bir süre sonra Arif abi konuşmaya başladı.
"Başlayalım mı Berfucum?"
"Olur Arif abi."
"Şimdi bize olayı baştan sona bütün detaylarıyla anlatmanı istiyorum."
Birkaç saniye bekledim ve bütün olan olayları kafamda tekrar canlandırdım. Hemen sonra derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladım.
"Annem her akşam olduğu gibi o akşamda beni yatağıma yatırıp içeri gitmişti. Aslında her gün beni yatırdıktan sonra işe giderdi ama o gün ilk defa akşam işe gitmemiş ve benim yanımda kalmıştı.Bende uykum gelmediği için uyuyamamıştım. Bir süre sonra kapı çalınca babam geldi zannetmiştim."
"Baban nerede peki Berfucum. Biliyor musun?"
"Hayır. Ben babamı hiç görmedim. Anneme her sorduğumda 'işi var gelecek diyordu. Ama hiç gelmedi."
Arif abi ben anlattıkça bilgisayarına bir şeyler yazıyordu. Yazması bitince bana döndü ve konuşmaya devam etti.
"Tamam Berfucum. Devam et"
"O günde babam geldi zannetmiştim. Koşarak salona gittiğimde elinde silah olan adamlar vardı. Korkup kapının arkasında onları dinlemeye başladım. Adamlardan biri 'Kaç defa söyledik? Kocan bizden para aldı. Öde yada kocanın yerini söyle diye' dedi. Annemde 'Nerde bilmiyorum. Aylardır konuşmuyoruz gelmiyor eve.' dedi. Adam da 'O zaman sen ödeyeceksin' dedi. Annem hemen 'Param yok olanı da verdim size.' dedi. 'O zaman bu borcu canınla ödeyeceksin.' dedi adam. "Hayır lütfen. Söz veriyorum daha çok çalışacağım ödeyeceğim borcunuzu." Dedi annem. "Biz sana bu süreyi verdik ama ortada sadece dört bin lira var. Yüz bin lirayı nasıl ödemeyi düşünüyorsun.' dedi adam. Annem de "Bir şekilde ödeyeceğim lütfen" dediğinde adam "O süre doldu." Dediği an annemle göz göze geldik. Bakışlarında 'Kaç' der gibi bir ifade vardı. Annemle birkaç saniye bakıştıktan sonra bir gürültü koptu ve yere kırmızı bir şey akmaya başladı. Bende kaçmaya başladım. Sonra Emre amcayla karşılaştım."
"Bu kadar mı Berfucum?"
"Evet"
"Peki annende birkaç haftadır bir şeyler fark ediyor muydun? Mesela korku; seni koruma gibi bir his yada başka bir şey.."
"Annem hep korkardı. Bana bir şey olmasın diye her şeyi yapardı. Beni hiç tek başıma sokağa çıkarmazdı. Birileriyle arkadaş olmama izin vermezdi. Kendi de kimseyle arkadaş olmazdı. Hep bir şey olacak diye hazırda bekliyordu. Beraber çıkardık hep dışarı. Beni akşam dışında evde tek başıma bırakmazdı. Dışarı çıktığımızda da hep etrafına bakardı. Hep ağlardı ben uyuduktan sonra. Geceleri ağlama seslerini duyup bazen uyanırdım ama yanına gitmezdim hiç. Benden rahatsız olur diye. Ama keşke gitseydim yanına. Belki birbirimize sarılır ağlardık. O zaman belki acılarını benimle paylaşırdı."
Kendimi çok kötü hissetmiştim. Annemi böyle bir acının ortasında nasıl tek başına bırakabilmiştim? Onun yanına gidip neden ona sarılmamıştım?
Annem ben her yere düştüğümde bana sarılıp 'Geçecek kızım' derdi. Keşke bende ona sarılıp 'Geçecek annecim' diyebilseydim.
Emre amca ve Arif abi benim kötü olduğumu anlamış olacak ki Arif abi bana dönüp konuşmaya başladı.
"Tamam Berfucum. Sen Emre amcanın odasına git. Orada bekle. Bizde Emre amcanla konuşalım. Olur mu?"
Tam ayağa kalkacakken kafamdaki soruyu sormaya karar verdim.
"Bana şimdi ne olacak? Ben nereye gideceğim?"
Emre amca ve Arif abi birbirlerine baktı. Bir süre konuşmadıktan sonra Emre amca bana döndü.
"Berfucum bunları sonra konuşalım. Olur mu?"
"Olur Emre amca."
Odadan çıktım ve karşı taraftaki Emre amcanın odasına girdim. Koltuğa oturdum ve Emre amcayı beklemeye başladım.
Şimdi ne olacaktı bilmiyordum. Bir akıntıya kapılmış bilinmezliğe doğru gidiyordum. Bunun sonu ne olacaktı bilmiyordum ama bildiğim bir şey vardı. Hayatım artık eskisi gibi olmayacaktı. Belki de sadece benim hayatım değil. Birçok kişinin hayatı eskisi gibi olmayacaktı.
.
.
.
Herkese selam kar tanelerim. 3. Bölüm Sorgu sizlerle.
Bir sonraki bölüm 25 Ekim saat 20.00'da sizlerle olacak. O zamana kadar umutla kalın. Görüşmek üzere.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
257 Okunma |
65 Oy |
0 Takip |
19 Bölümlü Kitap |