Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1. Bölüm

@yarenmsra

Geçmiş yılların ağırlığı herkeste mi katlanılmaz olurdu yoksa sadece geçmişte acı şeyler yasanlarda mı?Bana ağır geliyordu geçmiş yıllar ama düşününce acı yaşamamıştım.Beni çok seven ebeveynlerimle belli bir yaşa kadar büyümüş,onların sevgisini hissetmiştim,maddi sıkıntım hiç olmamıştı, sağlık sorunum yoktu,her zaman iyi anlaştığım arkadaşlarımda olmuştu.Sadece...Sadece sevdiğim kişi bir imkansızdı.Artık onu düşünmüyordum.Aklıma düşmüyordu.Gözden ırak olan gönülden de ırak oluyordu gerçektende.Ama onu bir kez görsem duygularım şaha kalkardı ve ben bunun farkındalığıyla memleketimden yeterince uzak durmuştum.

Galiba bulmuştum geçmiş yılların üzerimdeki ağırlığının sebebini.Bir aşk uğruna ailemden uzak kalmamdı.Yaklaşık 8 senemi hem ailemden hemde memleketimden uzak gecirmiştim.Aslında sevdalı olduğum kişi askerdi.Ankara'da değildi en son.Ama o da dönmüştü,tam da benim tayinimin Ankara'ya çıktığı dönem o da memleketine dönmüştü.Ailesi ile ailem aynı mahallede oturuyordu.O şu anda koca adam olmuştu,34 yaşındaydı bu nedenden dolayı ailesiyle aynı evde yaşadığını pek sanmıyordum.Bunu mahalleye girdiğimde ve ailemle vakit geçirirken öğrenecektim muhtemelen.

 

Havaalanında elimde tek bir bavulla bunları düşünmek bana bir ağırlık vermişti.O kadar uzun süre ailemden uzakta bir başıma yaşamıştım ki kendimi buraya ait hissedemiyordum.Gerçi ailemle görüşmeye devam etmiştim.Arada İstanbul'a ya da eski görev yerim olan Amasya'ya geliyorlardı.Ama şu an ki durumla bir değildi ki bu. Telefonumdan yükselen çağrı sesiyle elimi cebime yönelttim.Sakince kot pantolonumun arka cebinden telefonumu çıkarttım.Ekrana baktığımda annemin aradığını anlamıştım.Onu daha fazla bekletmemin bir anlamı yoktu.

 

"Efendim anne?"

 

"Geldim mi kızım?İndin mi uçaktan?"

 

Gülerek yanıt verdim annemin bu sorusuna.

 

"Şu an seninle konuştuğuma göre inememişim anne."

 

"Bana laf cambazlığı yapma Nevra.Almaya gelelim mi kızım seni?Biliyorsun ev yakın 20 dakikaya geliriz."

 

"Gerek yok anne.Sende söyledin ev yakın taksiye binip gelirim ben şimdi.Hem yüküm de yok fazla."

 

"Peki kızım,bekliyoruz."

 

Konuşmamızı daha fazla uzatmadan formaliteden olan vedalaşma cümleleri ardından telefonu kapatarak geri yerine koydum.Buralarda oldukça fazla taksi vardı.Sabah saatlerinde inmiştim Ankara'ya bu nedenle havaalanı da olsa kalabalık değildi.Bir taksiciye doğru yürüdüm ve valizimi yerleştirdikten sonra kısa süreli yolculuğuma başladık.

 

Akıp giden yolları pür dikkat izliyordum.Artık bu şehirde çalışacaktım, bu şehirde savaşacak ve belki de bu şehirde kan dökecektim.Tamam gerçekçi olmam gerekirse meslek hayatım boyunca sadece bir kere görevde bıçaklanmıştım.O da mesleğimin ilk yıllarında olan bir olaydı ve yakın dövüş halindeydim.Poliste olsak öyle önümüze gelene sıkamıyorduk. Tabi o zamanlar TEM de çalışmıyordum.Şartlar şu anda biraz daha değişse de ve bizim için kurallar biraz daha esnetilse de belli başlı kurallar hala sabitti. Mesela eskiden suçluya veya şüpheliye ateş etmeden önce üç kere uyarıda bulunurdum şimdi ise bir kere ayak hizasına sıkarak uyarıda bulunuyordum.İkinci mermi vücudunda bir yerde oluyordu yani.

Bu düşünceler içerisindeyken mahalleme yaklaştığımızı fark ettim.Şöfore mahalleye girmeden durmasını rica ederek taksiden indim.Taksici abi valizimi bagajdan çıkarırken bende çantamdan taksi ücretini çıkarıyordum.teslim edilen valiz ve ödenen belli bir miktar paradan sonra abi basıp gitmişti bile.Sıkıcı bir yol arkadaşı olabilirdim.Adamla tek kelime etmemiştim.Kendimi kötü hissetmeye başlarken buna mecbur olmadığımı kendime hatırlattım.Taksiden mahalleye girmeden inmiştim çünkü biraz yürümek istemiştim.Biraz? Biraz dediğim 5 dakikaydı.Biraz olamayacak kadar bile azdı.Ama hava almam lazımdı, baya bunalmıştım.

 

Yavaş adımlarla çevreme baka baka eve doğru yürüdüm.Kapımın önüne geldiğimde evden ses falan gelmiyordu.Gelmezdi tabi benim kardeşim falan yoktu.Tek çocuktum ve ailemde yaşını başını almış insanlardı.

 

Telefonumu sakince açtığım gibi sakince kapının ziline bastım.Kalbim ağzımda atıyordu.Heyecanlanmıştım.Onları çokça özlemiştim.Kapı aniden açıldı ve annem hiç vakit kaybetmeden bana sarıldı.

"Yavrum,Nevra'm.Hoşgeldin evine göz bebeğim."

 

"Hoşbulduk annem."

 

Birbirimizden yavaşca ayrılırken kapıdan içeriye bakmaya çalışıyordum.

 

"Anne ,babam uyuyor mu? Neden gelmedi ?"

 

"Benim kızım memleketine ,ailesine dönmüş gelmiş de ben kızıma mı gelmeyeceğim?Geldim tabi ki."

 

Babamın sesiyle arkama döndüm hızla ve aynı hızla ona adımladım.Elinde ekmek vardı.Muhtemelen ben gelmeden fırına gitmişti.

 

"Babammmm!"

 

"Dur deli kız eşek kadar oldun atlama üstüme." Benim ona sarılırken kurduğu cümleyle ikimizde hafifçe kıkırdadık.

 

Eve geçip salona yönelecekken annemin sözüyle yönümü odama çevirdim.

 

"Nevra! O pis valizi salona sürükleme odana götür.Halıları daha yeni yıkattım.Elinide yıka gel kahvaltı yapalım ailecek."

Anlaşılan annem hala titizlik konusunda kök söktürüyordu.Benim evime geldiklerinde pek karışmazdı.Bu konuda ona sataşırken o bana kendi evimde kendi kurallarımın geçmesini mantıklı bulduğunu söylerdi ardından da eklerdi 'sen yinede bu kadar pasaklı olma seni kimse almaz yoksa.' diye.Beni zaten kimse almasındı ben sadece birini istiyordum.

 

Odama girdiğimde sanki buradan hiç gitmemişim gibi hissetmiştim.Her şey o kadar aynıydı ki şehre duyduğum yabancılık hissi burada yoktu.Burası bana aitti.Tabi mobilyalar ergenliğimden kalmaydı o ayrı.Ama bende zaten uzun durmayacaktım bu evde.Sonuçta 26 yaşında bir kadındım.Ayrıca mesleğimde gece gündüz kavramı yoktu.Aileme yük olurdum,onlar beni yük olarak görmezdi ama olurdum.Bir gece beni çağırdıklarında ben apar topar evden çıkarken arkamdan beklerlerdi ben dönene kadar.Uykuları haram olurdu.Ama ben ayrı bir eve çıkarsam görmezlerdi, bilmezlerdi , bilmemekte onlar için iyi bir şeydi.

 

Hızlıca ellerimi yıkayıp odadan çıktım ve mutfağa yöneldim.Anne sultan döktürmüştü yine.Masaya hızla oturdum.Ara ara muhabbet ederek ve gülerek güzel bir kahvaltı yaptık.O kadar yorulmuştum ki yolda annemgilden izin isteyip daha doğrusu annemleri bilgilendirip odama uyumaya geçtim.

Öncellikle üzerimdekileri çıkararak valizimden uygun olan bir kaç parça kıyafet çıkardım. Sonrasında at kuyruğu olan saçlarımı tokadan kurtararak serbest bıraktım.Her şeyi sakinlikle yapan ben hiç te sakın olmayacak bir şekilde yatağa zıplayıp havada süzülerek atladım.Geriye sadece derin,güzel,sağlıklı bir uyku çekmek kalmıştı ve bu hiçte zor olmamıştı.

 

"Merve oraya gitmeyelim,bak tekin değil.Ekibi bekleyelim beş dakikaya gelirler."

"Nevra görmüyor musun?Kızı götürecekler.Takip etmemiz lazım."

"Araca takip cihazını yerleştirdim.Uzaktan takip ederiz."

"Hangi ara yerleştirdin?"

"Sen kafeye girdiğinde,yakın takipteyken yani.Seni burada beklerken sıkıldım.Arabada vardı gizlice taktım işte.İçin rahatladı mı?Artık uzaklaşabilir miyiz?Yakalanacağız."

"Sen bu kadar korkak değildin.Ne oldu sana böyle?Bir haftadır bir haller var sende de kokusu çıkar yakında."

"Şu şerefsizleri bir yakalayalım ,kızı kurtaralım her şeyi anlatıcam söz."

"İyi hadi çekilelim.Araçta bilgisayar vardı değil mi takip için?"

"Telefonuma bağladım geçelim araca."

Etraf birden karardı.Bu karanlık gece karanlığı gibi hissettirmiyordu.Bu karanlık kasvetin karanlığıydı.Önümü 1 metreden fazla göremiyordum.Görüş açım dardı ama Merve'nin değildi sanki.O koşarak araca ulaştı ancak ben ona yetişememiştim.Koşmaya çalıştım ama bacaklarımın hareketine rağmen olduğum yerde sabittim.Sonra bulunduğum yer bir bataklığa dönüştü ve bende içine çekilmeye başladım.Merve'yi görmeye çalışıyordum.Ama görüş yoktu.Telsizden ekibe anons geçtim.O kadar panik halindeydim ki neler dediğimi bile kavrayamıyordum.Aracın çalışma sesiyle birlikte farları da yandı.İşte o an Merve'yi görmüştüm.Arabanın içindeydi ve bana sırıtarak bakıyordu.Anlayamıyordum.Merve hiç böyle gülmezdi ki.Yanlış söyledim.Merve iş başında hiç gülmezdi ki.Araç üstüme geliyordu.Ve gelirken gittikçe hızlanıyordu.

"Merve dur! Yavaşla!"

o sırada arabanın içinde olmasına rağmen Merve'nin sesi kulaklarımda yankılandı:

"Senin yüzünden öldüm!Eğer gitmeme izin verseydin ölmeyecektim!SENİN YÜZÜNDEN!"

 

yataktan kan ter içinde birden sıçrayarak uyandım.Saat kaçtı bilmiyordum ama henüz hava kararmamıştı.Öğle saatlerinde olduğumuzu tahmin ediyordum.Beynim de hala 'SENİN YÜZÜNDEN' nidaları geçerken kendime gelmek amacıyla banyoya yöneldim.Elimi yüzümü yıkayıp saçlarımı tekrar at kuyruğu yaptım. Kapıyı açtığımda annemi banyonun kapısında görmüştüm.

"Kızım, uyandın sonunda.Nasıl rahat uyudun mu?"

Ben şimdi nasıl diyecektim kabus gördüm diye.Ama bu kabusun sebebi burada bu evde olamam değildi.Belli belirsiz aralıklarda görürdüm. Bu nedenle onu hiç üzmeye gerek yoktu.

"Uyudum annem.Duşa mı gireceksin kapıda bekliyorsun?"

"Yok kirlileri atacağım makinaya.Seninde var mı?"

"Yok annem.Ben o zaman hepimize bir kahve yapayım oturalım muhabbet edelim ne dersin?"

"Tamam kızım.Babana sade yap ama."

"Neden? Babam şekerli içer kahveyi."

"İki yıldır sade içiyor o.Hadi git bakalım terasta içeriz."

Öğrendiğim yeni bilgiyle fısıldayarak "Tamam." dedim ve mutfağa yöneldim.Bir kaç dolabı karıştırarak kahveyi bulmuştum.Allahtan cezvenin yeri hala aynıydı.Kahveyi yaparken derin düşüncelere dalmıştım bile.Bu kadar da değildi ya.Bu kadarda ailemden uzaklaşmış olamazdım.Babamın nasıl kahve içtiğini bilmeyecek kadar,kahvenin yerini bilmeyecek kadar...Zordu.Burası bana iyi gelecekti.Beni seven ebeveynlerimede iyi gelecekti ama bu başlangıçlar zordu.Kendi kendime oluşturduğum duvarlardan,yaşantımdan şimdiden pişmanlık duymaya başlamıştım.Birde ayrı ev tutmaktan bahsediyordum.Önce ailemi geri kazanmalıyıdım.Tabi ki hala benim ailemlerdi.Onlar açısından bir değişiklik yoktu belki ama ben bana en yakın olan kişileri tanıyamamaya başlamıştım.Bir anda içime bir umut ışığı doğdu.Ben ailemi bile tanıyamamaya başladıysam onu çoktan unutmuş olabilirdim.Yani karakterini,davranışını,alışkanlıklarını...Sonuçta aradan yıllar geçmişti o da değişmişti.

Fokurdayan kahvenin sesiyle kendime geldim.Dökmemeye dikkat ederek kahveleri fincanlara pay ettim.Yine aynı özenle tepsilere yerleştirdiğim kahveleri terasa taşıdım.Evimiz müstakil bir evdi.Ankara'da kentsel dönüşüm maduru olmayan nadir mahallelerden birinde oturuyorduk.Ufak bir bahçemiz vardı,hatta bahçemizde kamelya'da vardı.Lisedeyken orada oturup sabahtan akşama kadar kitap okurdum.Hayaller de kurardım.Hayatımın bir noktasında kurduğum hayallerin gerçekleşeceğine ihtimal vermezken ben bir hayalimi gerçekleştirmiştim bile: polis olmak.26 yıllık yaşantım boyunca aldığım en iyi karar bu olabilirdi.Gelecek planları yaptığım ve hayaller kurduğum bir başka yer ise terastı.Evimiz iki katlıydı ancak çok odası yoktu.Üst katta iki oda,banyo ve teras,alt katta iki oda, bir salon ve mutfak, banyo vardı.Bu ev zamanında babannemden babama miras kalmıştı.Kira ödeme derdinden muaftık.

Teras kapısından dışarı çıktığımda annem ve babamı çoktan koltuklara oturmuş bir şekilde muhabbete başladığını gördüm.Adımlarımı hızlandırıp yanlarına geldip kahvelerini ikram ettim ve boş bulduğum tekli bahçe koltuğuna oturdum.

"E kızım işler nasıl?"

"İyi baba,yok kötü,emin değilim.Baba bu nasıl soru ya ben teröristlerle uğraşıyorum iyi desem ayrı dert kötü desem ayrı dert."

Bu cümlelerimle beraber ufak bir kahkaha attı babam.Annem ise burukça gülümsedi bana.Annem polis olmamı her zaman desteklemişti ancak oldukça korkuyordu bana bir şey olması düşüncesinden.Mezun olunca bir sene çevik kuvette görev almıştım.Girdiğim sınav sonucunda komiser yardımcısı olduğum dönemde ise bir sene organizede çalışmıştım.Organize şubeye geçtiğimde annemin telefonda benimle konuşurken ağladığını hatırlıyordum hala ama ben dur durak bilmemiş TEM'e geçmiştim bu sefer.22 yaşından beri TEM'de çalışmama rağmen asla alışmış değillerdi.Bir yeni haber ise çiçeği burnunda bir komiserdim.Komiser yardımcılığından komserliğe daha yeni rütbe atlamıştım Ankara'ya gelmeden bir ay önceydi hemen hemen bu zamanda.22 yaşında girdiğim TEM şubede bir çok mobing ve haksızlığa maruz kalmıştım.Yaşımın genç olmasından dolayı bu şubede çalışmamam gerekirdi normalde ama gerçekleşen bazı olaylar sebebiyle-bu olayları kendim için büyük şans olarak görüyordum yoksa bu fırsatı daha yeni yeni yakalayabilirdim- birimde görev almış daha sonra ise devam etmiştim.Üzerimdeki baskıların sebebi de buydu zaten.Velasılkelam benim şans olarak gördüklerim ailem için kaygı uyandıracak şeylere sebep olmuştu.Benim başıma bir şey gelecek korkusuyla yaşıyorlardı ve bu konuda yapabileceğim bir şey yoktu.

"Evet,konusu açılmışken şu polislikti,terördü mevzusunun gelelim asıl merak ettiğimiz soruya.Yıllarca bize cevabını vermediğin soruya."

"Baba konuyu sen açtın.Sırf soruyu sorabilmek için değil mi?"

"Evet öyle.Söyle bakalım biz neden senin polis olduğunu bunca zaman sakladık?"

"Ba-"

"Söyle Nevra uzatma."

"Peki.Ama şunu söylemeliyim ki ben sizden sadece mahalledekilere söylemeyin dedim.Yani herkesten gizlemenize gerek yoktu."

"Kızım sen bizimle dalga mı geçiyorsun?" diye lafa girdi annem ve davam etti " Bizim mahalledekilerden başka çevremiz mi var? Hadi onu geçtim 10 yıllık arkadaşımdan sakladım ben senin polis olduğunu."

'on yıllık arkadaşım' diyerek bahsettiği kişi sanıyorum ki melek teyzeydi yani onun annesiydi.Ben 16 yaşımdayken mahalleye taşınmışlar ve annemle sıkı bağ kurmuştu.Babam ve Asım amcada baya yakınlaşmışlardı en son hala da öyle olduğuna emindim aksi taktirde telefon görüşmelerimizde bana onlardanda bahsetmezlerdi.

"Tamam anne anlatıyorum işte." diyerek derin bir nefes aldım.Aklımdan söyleyeceğim yalanları sıralarken acaba direkt 'Ben sevdiğim kişi nedeniyle buralardan uzaklaşmak istedim.Ama bunu tek benim çabamla değil sizinde yardımınızla yapmam gerekiyordu çünkü kendime güvenmiyordum her an çıkıp gelebilirdim' gibi bir giriş mi yapsam diye düşündüm.Düşüncelerimin aptallığıyla bir şeyler uydurdum bende aileme.

"Anne ben kendime güvenemedim.Biliyorsunuz özgüveni yüksek bir çocuk değildim ve okulu başarıyla bitiremezde yarıda bırakıp gelirsem rezil olurum diye düşündüm o nedenle söylemenizi istemedim."

"Hayatımda duyduğum en saçma sebep." diyen annem ve "E o zaman okul bittikten sonra niye söyleyemedik?" diyen babamla duraksadım.Neden her şeyi sorguluyorlardı ki sanki?

"Babam,beni yanlış anlamayın ben sizinle her zaman görüşmek istedim yalnız burada görüşmek istemediğim kişiler vardı.Uzak durmak istediğim kişiler.Eğer Melek teyzeler veya diğer kişiler beni bilirlerse onlardan uzaklaşmama gerek kalacak bir durum olmayacaktı ortada yine 'bizim kız' kiye sarmalayacaklardı beni.O zaman uzak durmak istediğim kişilerden uzak duramayacaktım.Aslında amacım araya biraz mesafe koymaktı ama sonra baktım ortada saklanan 2-3 senelik yalan var ve ben işler nedeniyle gelemiyorum buralara...Buraya bir daha gelmem sanıyordum ben baba.Yalanımın ortaya çıkacağını düşünmemiştim.Onlara karşı bir sorumluluğum yok artık diye düşünerekte bunca zaman saklanan bir sırrı söylemenin anlamı yoktu." derin bir nefes aldım sonuca bağlamak için konuşmamı zaten onlarda pür dikkat beni dinliyorlardı.Belki de uzaklaşmak istediğim kişi kim diye düşünüyorlardı.

"Ben işlerin buraya geleceğini bilemedim.Özür dilerim.Çocukluk yaptım.Ergenlikten başka bir şey değildi yaptığım,üzgünüm."

"İş ne zaman başlıyor?" diye konuyu değiştiren babama minnetle baktım.Bu konu burada kapanmıştı.Beni anlıyorlardı ve kararlarıma saygı duyuyorlardı.

"Üç gün sonra."dedim gülümseyerek.Anneme gözümü değdirdiğimde bana öpücük attı.Canım annem gülüşümü daha da genişletmeme sebep olmuştu.Bu aileye sahip olduğum için çok mutluydum ve çok şanslıydım. Hatta istediğim mesleği istediğim şekilde yapmama neden olan şanstan daha büyük bir şanstı bu.Bir daha onları üzecek bir şey yapmamaya söz verdim kendime.Onlar benim şansımdı ve bana armağanlardı.Onları üzmek bana yakışmamaktan çok benim haddime değildi.

Loading...
0%