@yarrens
|
Zara'nın bakış açısı “Günaydın,” dedi Fırat, bakışlarını odanın diğer ucuna sabitleyerek. “Uykun nasıldı?” “Sanırım… iyi uyumuşum,” diye mırıldandı Zara. Gecenin yorgunluğu üzerindeydi, ama Fırat’ın yanında bu kadar savunmasız bir halde yakalanmak onu biraz huzursuz etmişti. Fırat, göz ucuyla ona baktı ama belli etmemeye çalışarak tekrar yüzünü başka yöne çevirdi. “Bir şeyler yemek istersen kahvaltı hazır,” dedi Fırat, kendine hakim bir tavırla. Zara, başını salladı ve onunla birlikte yemek odasına doğru yürüdü. Yemek odası oldukça büyük, yüksek tavanlı ve görkemli bir tasarıma sahipti. Zarif detaylarla bezenmiş masanın ortasında kahvaltılık tabaklar dizilmişti. Zara, biraz tereddüt ederek masanın karşısına oturdu. Fırat ise sessizce, Zara’nın gözlerini izlemekten kaçınarak önündeki çatal-bıçakla ilgileniyordu. Bir süre sessizlik içinde kahvaltı yaptılar. Fırat’ın yüzündeki düşünceli ifade, Zara’nın merakını cezbetmeye başlamıştı. Zara, bu derin sessizliğin nedenini merak ederek ona bakınca, sonunda Fırat, derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. “Babam,” dedi Fırat, gözlerini tabağından ayırmadan, “benden ona varis vermemi istiyor. Ailedeki işleri devralmamı ve onun kurallarına göre yaşamamı istiyor. Geçmişten gelen bir yük bu… belki de kendi seçimim bile olmayan bir sorumluluk.” Sesi soğuktu ama altında bir öfke ve huzursuzluk gizliydi. Zara, Fırat’ın bu samimi itirafı karşısında şaşkındı. Kısa bir süre düşündü ve yavaşça, “Benim de ailemde yüküm var aslında,” dedi, derin bir nefes alarak. “Anneannem yıllardır hasta… onun sorumluluğunu ben üstlendim. Tedavisi pahalı ama onu yalnız bırakmak istemiyorum. Çocukluğumdan beri yanımda olan tek kişi o.” Fırat, Zara’nın sözlerini dikkatle dinliyordu. Yüzündeki ifadesizliğin altında, hafif bir merak belirmişti. “Bu yüzden mi… bu işte çalışıyorsun?” Zara, gözlerini yere indirdi. “Onun için elimden geleni yapmak istiyorum. Belki de bu yüzden bazı şeylere katlanıyorum.” Zara, Fırat’ın sert tavrının ardında bir kırılganlık olduğunu sezinleyerek ona içtenlikle bakmaya başladı. Bu adamın hayatındaki ağır sorumluluk, onun da kendi yüklerini taşıdığını fark etmesine neden olmuştu. Fırat, Zara’nın sözlerinden etkilenmiş gibi, hafifçe başını salladı. “Her birimiz bir yola zorlanıyoruz,” dedi kısık bir sesle, gözlerini Zara’dan kaçırarak. “Ama o yolda ne olacağını kimse bilmiyor.” Kahvaltının sonunda, Zara ve Fırat arasında sessiz bir anlaşma var gibiydi. İkisi de yüklerinin ağırlığını ve yollarının belirsizliğini kabul ederek, aynı sofrada kısa bir an için de olsa omuz omuza vermişlerdi.
Fırat'ın bakış açısı Kahvaltıdan sonra, Fırat Zara’ya evine bırakmayı teklif etti. Zara kısa bir tereddütten sonra kabul etti ve Fırat’ın lüks aracına bindi. Yol boyunca Fırat sessizce onu izliyor, ara sıra Zara’nın yüzünde beliren düşünceli ifadeye göz ucuyla bakıyordu. Sessizliği sonunda Fırat bozdu. “Ailenden bahsetmiştin,” dedi yavaşça. “Sadece anneannen mi var?” Zara derin bir nefes aldı ve uzaklara bakarak, “Annem ve babam uzun zaman önce bir kazada hayatlarını kaybetti,” diye fısıldadı. Gözleri, içindeki hüznü belli eden bir ifade ile dolmuştu. Fırat, başını hafifçe sallayarak kendi geçmişine dair küçük bir pencere açmaya karar verdi. “Benim de annem uzun yıllar önce öldü. Babam kısa sürede başka biriyle evlendi ve o kadına anne demem beklendi,” dedi. “Ama hiçbir zaman… gerçek bir aile gibi hissetmedik.” Bir süre sessiz kaldılar, Zara’nın evine doğru yol alırken ikisinin de yüzlerinde geçmişin ağır yükü okunuyordu. Nihayet Zara’nın evine geldiklerinde, Fırat arabadan indi ve ona kapıyı açtı. “Kendine dikkat et,” dedi, gözlerinde hem koruyucu bir ifade hem de bastırılmış bir mesafe vardı. Zara, hafifçe gülümseyerek başını salladı. “Sen de, Fırat,” dedi ve uzaklaştı. Fırat’ın gözleri Zara arkasını dönene kadar onun üzerinde kaldı. Fırat, Zara'nın evine giden yolu izlerken dudaklarının kenarında soğuk bir gülümseme belirdi. Kendine fısıldadı: "Kimse bu oyunda ne kadar ileri gidebileceğimi tahmin edemez." Bu düşünce, onun ne kadar tehlikeli olabileceğinin yalnızca bir başlangıcıydı. ---- Fırat, malikâneye döndüğünde bahçedeki birkaç çalışan saygıyla başını eğdi. Evin içine girdiğinde, babası ve üvey annesinin onu beklediğini gördü. Yüzlerinde ciddi ifadeler vardı. Babası, Fırat’ın gelişini fark edip doğruca ona döndü. “Fırat,” dedi babası, tok bir sesle. “Artık ciddi bir şekilde konuşmamızın zamanı geldi." Fırat'a oturmasını işaret etti. Fırat oturunca konuşmaya devam etti. " Aileyi devam ettirecek bir varis istiyorum. Evlenip bir çocuk sahibi olman gerekiyor.” Üvey annesi de hafif bir gülümsemeyle onayladı. “Baban haklı, Fırat. Artık sorumluluklarının farkında olmalısın. Ailemizi güçlendirecek bir eş bulmalısın.” Fırat bir an düşündü, sonra kararlı bir şekilde, “Biri var,” dedi. Babasının ve üvey annesinin şaşkın bakışları arasında devam etti: “Evleneceğim kişi belli… Zara.” Üvey annesi kaşlarını kaldırarak Fırat’a baktı. “Zara mı?” diye sordu alaycı bir tonla. “Peki bu kızın senin gibi bir adam için uygun olduğuna emin misin?” Fırat soğukkanlılığını koruyarak, gözlerinde hafif bir alayla, “Zara’nın kim olduğu önemli değil,” dedi. “Onu yalnızca evlenmek ve bir çocuk sahibi olmak için kullanacağım. Gereken her şeyi sağladıktan sonra, onunla ilgilenmek zorunda değilim. Bu aileye varis vermem yeterli olacak.” Babasının gözlerinde memnuniyet parladı. “Bu çok daha iyi, Fırat,” dedi gururla. “İşte benim oğlum! Kendi çıkarlarını korumayı ve aileye sadık kalmayı öğreniyorsun.” Fırat, içindeki sertliği hissetti. Zara’nın gözlerinin önüne gelmesine izin vermeden, yüzündeki soğuk ifade değişmeden, odadan çıkmak için arkasını döndü. Fırat, odanın karanlık köşesine çekilmiş bir koltukta oturdu, derin bir nefes aldı. Gözleri tehlikeli bir şekilde parıldıyordu. Kendi kendine "Bu sadece bir başlangıç," dedi, sesinde soğuk bir güvenle. "Bazen insanlar, göründüklerinden çok daha fazlasını taşır. Herkesin bir sırrı vardır; önemli olan, onları ne kadar derin gömmüş olduklarıdır. Unutmayın, bir bağlantı kurmak, kalbinizi riske atmaktır. Benim bağlantılarım ise, hayatta tutmaktan çok daha fazlasını ifade ediyor." Gözlerini yere dikip, düşüncelerine daldı. "Zara'nın kaderi benim elimde, ve bu hikaye daha yeni başlıyor." Ancak aklında tek bir düşünce vardı: Zara’ya dair kurduğu bu plan, onu kendi karanlık yollarına doğru sürüklemekten ibaretti. Bu işin sonunda zarar görecek biri varsa, bu sadece Zara olacaktı…
sevgili okur,
Bu bölümde Zara ve Fırat’ın ilişkisini daha derinlemesine keşfettik. Karakterlerin geçmişleri ve taşıdıkları yükler, onları şekillendiren temel unsurlar olarak karşımıza çıkıyor. Fırat’ın karanlık tarafını yavaş yavaş gözler önüne sererken, Zara’nın naifliği ve merakının onu tehlikeli bir yola sürükleyebileceğinin altını çizdim. İlerleyen bölümlerde bu dinamiklerin nasıl gelişeceğini görmek için sabırsızlanıyorum. Umarım sizler de bu karmaşık ve tehlikeli ilişkinin her anında benimle birlikte olursunuz!
ilerleyen bölümlerde görüşmek üzere...
|
0% |