Yeni Üyelik
4.
Bölüm

A Singer With Family İssues

@yaseminforbooks

*Medyadaki Selin

Bayramın 2. gününün akşamı Ankara'ya döndük. Rahatladım. Biraz daha köyde kalsam sıkıntıdan kriz geçirecektim. Eve girer girmez gitarıma sarılmak isterdim ama annemin söylenmesin diye anneanneme gitmek için hazırlanıyorum. Dayımgil yine çok açık giyindiğimi falan söyleyecek ama sikleyen kim? Duvarda asılı duran stikerlarla dolu gitarım bana gülümsüyor.

"Özür dilerim, biraz daha beklemek zorundasın." diye mırıldandım. Herkes gitarıyla konuşabilir. Şizofren değilim.

Babam odaya girip yatağıma oturduğunda makyajımı yapıyordum. Babam beni süzdü ve "Üstündeki ne atlet mi?" dedi. Şaşırdık mı? Hayır.

"Crop."

"Bununla mı gideceksin?"

"Evet, baba."

"Çok açık bu. Neyse onun için gelmedim ben."

"Niye geldin?" diye sordum mecburen crobun üstüne pembe bir gömlek geçirirken.

"Nasıl geçti karne günü? Hiç anlatmadın."

"İyiydi. Biraz yorucuydu. Teyzem video çekmiş, izletirim size."

"Ee, mutlu musun okulundan?"

"Evet. Daha çok kendim gibi hissediyorum. Daha özgür gibiyim."

Babam derin bir nefes aldığında bir terslik olduğunu hissetmiştim. "Kızım, gel otur bir şuraya." Hayır ya. Hayır lütfen kötü bir şey olmasın. Yanına oturduğumda konuşmaya devam etti. "Annen senin eski okulunda devam etmeni istiyor."

"Baba."

"Dur bir tamamını dinle. Ben senin bunu istemeyeceğini bildiğim için şöyle bir teklif sundum. Seni dershaneye yazdıralım. Bu okulda devam et, okul çıkışlarında dershaneye git."

"Baba ama okul sonraları provalara falan kalmam gerekiyor."

"Dershane olmayan günler prova ayarlarsın."

"Ee, Yiğit ve diğerleri ne olacak? O zaman onlarla hiç görüşemem."

"Onlar da ders çalışıyor olur zaten. Biz annenle kararımızı verdik. Hem bu şekilde okuluna devam etmiş olursun."

"Dershane benim ne işime yarayacak? Okulda hallediyorum zaten dersleri. Ayrıca ben AYT'ye falan girmeyeceğim. Sadece TYT için dershaneye gerek yok."

"Annenle ben AYT'ye de girmeni istiyoruz."

"Ya baba şaka mısınız? Ben konservatuar okuyacağım, AYT'yi ne yapayım? Ha siz sınava soktuktan sonra istediğimiz bölümü de yazdırırız falan diye mi düşünüyorsunuz? Oldu bir de hobi olarak yine yaparsın diyin?"

"Selin haddini bil, çemkirme bana. İtiraz etsen de, bağırıp çağırsan da, ağlayıp zırlasan da yine dediğimizi yapacaksın."

Sinir tüm vücudumu ele geçirirken yapabileceğim bir şey yoktu. Başkası olsa kaçarsın, gidersin, hayatından çıkarırsın ama ebeveynlerin olunca yapabileceğin bir şey yok. Çantamı alıp kimseye bir şey söylemeden evden çıktım. Kaçacağımı falan sanıyorsunuz siz şimdi. Kaçacak bir yerim mi var amına koyayım. Gittim arabaya bindim. Nasıl olsa Yiğit'in yanına gideceğim biraz rahatlatır belki o beni. Gerçi onun derdi de başından aşkın. Yine tek başıma kaldım. Kimseyi kendi dertlerimle boğamam. Yine müziğe kaldım.

R.I.P. to my youth

And you could call this the funeral

I'm just telling the truth

And you can play this at my funeral

Wrap me up in Chanel inside my coffin

Might go to Hell and there ain't no stopping

Might be a sinner and I might be a saint

I'd like to be proud, but somehow I'm ashamed

Sweet little baby in a world full of pain

I gotta be honest, I don't know if I could take it

Everybody's talking, but what's anybody saying?

Mama said if I really want it, then I can change it, yeah

​​​​​​Yol boyunca hiç konuşmadım. Annem veya babamın da umrunda olmadım. Sadece inerken annem "Şu suratını bir yıka. İnsan içine böyle çıkma." dedi.

​​​​​​Küçük bir bayramlaşma faslından sonra topladığım harçlıkları kullanmak adına Yiğit ile dışarı çıktık. Annem izin vermeyecek gibi olmuştu ama Semih Abi sayesinde verdi.​​ Semih Abi'yi seviyor annem. Ne istese tamam der.

Markete gidip yiyecek bir şeyler aldıktan sonra parka oturduk. "Abim ile Kübra çok tatlı değiller mi? Bir iki haftadır Kübra'ya doğum günü için alınacak hediye arıyor ve ilk defa biri için bu kadar çabaladığını gördüm. Benden sonra tabi." Arkamdaki ağaca yaslanmış önümdeki cipsten yerken Yiğit'in dediği şeyle kendime kızdım. Kübra'nın doğum günü bugündü ve ben unutmuştum.

"Siktir, bugündü değil mi doğum günü?"

"Evet, unuttun mu?"

"Off. Ben bir arasam iyi olacak."

"Tamam."

Telefonumu çıkarıp mesaj attım.

Siz: ​​​​Aşkım müsait misin? Arayayım mı?

Balım: Müsaitim aşkım. Ara.

'Balım' aranıyor. Ne var? Bal gibi kız.

"Alo, Selin bir şey mi oldu?"

"Yok, bir şey olmadı. Doğum gününü kutlayayım diye aradım. Kusura bakma daha önce arayamadım."

"Sorun değil ya. Teşekkür ederim."

"Ne zaman döneceksiniz? Döndüğünde buluşup kutlayalım."

"Büyük ihtimalle pazar günü döneriz. Yarın Antalya'ya ineceğiz de." Tamam. Pazartesi de Yiğit'in doğum günü ikisini birlikte kutlarız.

"İyi. Fotoğraf at bize."

"Atarım. Aşkım benim şimdi kapatmam gerekiyor. Sonra arayım mı?"

"Olur balım. Bayramın mübarek olsun. Evdekilere selam söyle."

"Söylerim, görüşürüz."

Telefonu kapatınca tekrar ağaca yaslandım ve "Millet geziyor lan. Biz anca köyden köye." diye söylendim. "Kübra Antalya'ya gidecekmiş Yusuf da Bartın'daydı. Bir biz kaldık burada."

"Sen en azından Aydın'ı falan gördün. Ben eskinden Kırşehir'e gidebiliyordum, artık o da yok." dedi gergince dudağındaki piercing ile oynarken. Bu çocuğun bebek yüzüne piercing gitmiyor ya. Hep Yağız'ın işleri. "Babamı aradım sabah, bayramını kutlamak için. Açmadı. Sonra dedemi falan aradım, tüm sülaleyle konuştum ama babam telefonu alıp iki laf etmedi."

"Boşver. Kutlamayıver o şerefsizin bayramını."

"Öyle olmuyor işte."

Yiğit'in annesi ve babası yeni boşanmıştı. Zaten Yiğit yönelimini açıkladığından beri babasıyla araları pek iyi değildi. Boşanmadan sonra babasıyla tüm iletişimi kesildi. Şu sıralar iyice morali bozuldu o yüzden.

​Ona sarıldım ve teselli etmek için sırtını sıvazladım. Bir süre başını omzuma gömüp ağladı sonra biraz sakinleşti ama hala ağlamak ister gibiydi. Ona iyi gelecek kişi ben değilim ki.

Bir çözüm ararken piknik örtüsü niyetine yere serdiğimiz gömleğimin yanındaki sert kapaklı defteri gördüm. "Beni çizsene ya. Uzun süredir çizmedin."​​​​​ Yiğit çizim yapmayı severdi. Karakalem portre çiziyor çoğunlukla.

"Olur. Hatta sana yeni çizdiğim resimleri de göstereyim." Modu yerine gelmişdi. "Bu Yağız, bu Yusuf. Bu tekrar Yağız. Bu Yusuf ile Kübra. Bu abim ile Kübra. Bu Süheyla Hoca. Derste dersi dinlemek yerine bunu çizmiştim. Bu yine Yağız."

"Yağız dışında bir şey gösterir misin artık?"

"Tamam be." Sayfaları hızlı hızlı geçerken bir yerde durdu. "Aa bak geçen çizmiştim seni. Gitar çalarken."

Yüzüm belli olmuyordu, önüme gelen saçlar kapatmıştı. Onun dışında elbisemin desenlerinden tut gitarımın üstündeki stikerlara kadar tüm detaylar vardı. Yeteneğine hayran olurken "Bunu alabilir miyim?" diye sordum.

"Defteri koparmayı sevmiyorum da. Ben sana başka bir kağıda geçirip veririm."

Resimde ilgimi çeken şey ben değildim. Sahnenin önüne çizdiği seyircilerin arasına karışmış gibi gözüken ama gözleri parlayan çocuktu. Resimde renkli kalemle boyanmış tek şey onun ve benim saçlarımın arasındaki pembelerdi.

***

Bayram bittikten bir gün sonra nihayet eve dönmüştük. Odama girdiğimde yaptığım ilk şey gitarımı alıp akort etmeye başladım. Güzel gitarım tozlanmıştı kaç gündür.

"Selin, daha yeni geldik annecim. Rüyanda mı gördün gitarı? Başım ağrıyor benim. Sonra çalarsın."

"Anne kaç gündür sıkılıyorum zaten."

"Sıkılıyorsan git arkadaşlarınla dışarı falan çık."

Offf. Kiminle çıkayım? Yiğit sevgilisiyle buluşmaya gitti zaten iki gündür beraberdik. Kübra daha dönmedi. Güneş bir haftalığına yurtdışındaki halasına gitti. Mete şehrin öbür ucunda yaşıyor, ani buluşma ayarlayamam. Başka. Bu kadar mı arkadaşım var benim?

'Patlıcan Reçeli' arıyor. Yusuf. Evet o var bir de. Dönmüşler midir ki?

"Alo, müsait misin Çalıkuşu?"

"Müsaitim Yusuf."

"Ee naber? Ne yapıyorsun?"

"İyi eve geldik. Oturuyorum öyle işte. Sen ne yapıyorsun?"

"Ben de evde oturuyorum. Dün döndük de şey diyecektim ben. Müsaitsen bir Kızılay'a falan mı çıksak? Ben daha Kübra'yla Yiğit'e hediye alamadım da. Beraber bakalım mı diyecektim." Bu çocuk hissediyor bence.

"Biliyor musun ben de daha almadım. Hazırlanayım şimdi. Bir saat kadar sonra Kızılay'da buluşuruz o zaman."

"Tamam. Görüşürüz."

"Görüşürüz." deyip telefonu kapattım.

"Anne, ben Yusuf ile Kızılay'a gidiyorum." diye bağırdım.

"Niye?" Hasbi Allah. Manyak bu kadın.

"Anne sen dedin ya sıkılıyorsan arkadaşlarınla dışarı çık diye. Ben de Yusuf ile çıkıyorum işte."

"İyi çık. Baban gelmeden dönmüş ol."

"Tamamdır."

Hazırlanıp çıkacakken masanın üstüne bıraktığım, dün Yiğit'in A4'e geçirip verdiği resmi gördüm. Çalışma masamın kenarına astım ve son bir kez bakıp çıktım.

🤘🤘🤘

Baba sorunları ressamları, anne sorunları yazarları, aile sorunları müzisyenleri ortaya çıkarır.

Bu bölüm biraz kısa oldu ama olsun. İdare ediverin beni.

Bölümde geçen şarkı:

R.I.P 2 My Youth - The Neighbourhood

Loading...
0%