Yeni Üyelik
10.
Bölüm

Caught in Between

@yaseminforbooks

Evde iki üç saat temizlik falan yapıp geri Yiğitlere gittim. Biraz erken gittiğim için henüz diğerleri yoktu. Biz de Yiğit ile oturup muhabbet etmeye başladık.

İki lafından biri Yağız. Asla aklından çıkmıyor, her konuyu onunla bağdaştırıyor, sürekli onu özlüyor... Asla affedilmeyecek şeyleri o yapınca görmezden geliyor. Acaba bir insanı çok sevdiğinde hep böyle mi oluyor? Benim asla tadamayacağım duygular. Kimseyi bu kadar çok sevemem. Çünkü kimse beni bu kadar çok sevmedi.​

​​​​"O kadar lafını ettik özledim." dediğinde gözlerimi devirdim.​

"O meymenetsizin nesini özlüyorsan?"

"Ya şöyle deyip durma ona. Seviyorum ben onu."

"Kusura bakma Yiğit ama sana yaptıklarını sen unutsan da benim unutmam pek mümkün değil. Biliyorsun geçmişe çok takılan biriyim."

Yağız'dan öldüresiye nefret etme sebebim yine Yiğit'e olan küçük zaafım. Çocuğumu az üzmedi orospu çocuğu. Kendini bastırmak için homofobik rolü yapan piçin tekiydi işte. Aklınıza gelebilecek her türlü boku yapmıştır pislik. Sürekli sıkıştırdı, dövdü, klostrofobisi olduğunu bildiği için birçok kez dar yerlere kilitledi, laf zorbalığından bahsetmiyorum bile. Nasıl affeder ki bir insan bunları?

"Ya Selin ya. Bari onun yüzüne karşı böyle yapma."

"Dobrayımdır ben." dediğimde dudaklarını büzdü. "Hem kızların olayı budur koçum. En yakın arkadaşlarının sevgililerinden haz etmezler."

Zil çaldığında konuşmamız bölündü. "Geldi herhalde seninki." dedim ayağa kalkıp girişe doğru ilerlerken. Yiğit de peşimden gelmişti.

Biz gittiğimizde Semih Abi çoktan kapıyı açmıştı. Yanılmamışım. Gelenler Yağız ve Kübra'ydı. Yağız Yiğit'i her zamanki gibi sıkıca kucaklarken Kübra da Semih'e yönelmişti. Sadece kısa bir şekilde sarılıp ayrıldıklarında garipsedim. Tamam Yağız ile Yiğit kadar yapış yapış değillerdi ama en azından bir yanaktan falan öperdi Kübra, en az beş dakika sarılırdı. Araları mı bozuk ki?

Çok sorgulamadan Semih'ten ayrılıp bana dönen Kübra'ya sarıldım. "Selam kız. Ayy yiycem seni bu nasıl bir güzellik?" Kübra sevgiline bu kadar şey yapmadın, sal beni.

Yanaklarımı slime oynar gibi mıncıkladığında isyan ettim. "Kübra bırak beni. Sevmiyorum dedim kaç kere."

"Aman siz de hiç sevilmeye gelmiyorsunuz." diyerek benden uzaklaşıp kollarını kavuşturdu. Semih Abi mutfak kapısına yaslanmış Kübra'ya bakıyordu. Ama böyle aşık aşık. Yıllardır hayran olduğu bir ünlüymüş ya da bir şarkının en güzel partıymış gibi. Kübra birden ona döndüğünde gözlerini kaçırıp hala dipdibe olan Yiğit ile Yağız'a döndü.

"Yağız, kardeşime yapışma." Abi sen daha ne kadar yapıştığını bilsen şaşarsın.

"Aman be yemedim kardeşini." Yedi. "Hem sevgiliyiz biz niye karışıyorsun?"

"Abisiyim çünkü."

Zil tekrar çaldığında aralarından geçip kapıyı açtım. Yusuf'u karşımda görünce gülümsedim. "Hoş geldin. Ve iyi ki geldin. Ortamdaki tek sap bendim."

Gülerek ayakkabılarını çıkardı ve içeri girdi. "Merak etme ben senden de sapım."

Semih Abi Yağız'a sataşmayı bıraktı ve "Herkes geldiğine göre yemek yiyip çıkalım." dedi.

Bu fikre hepimiz sevinmiştik çünkü Semih Abi'nin yemekleri güzeldir. Kolaya kaçmaz ve her seferinde mükemmel şeyler yapar. Anneleri genelde geç geldiğinden çoğu şey onun üstüne kaldığı için bu tür evle alakalı şeylerde beceriklidir.

Yusuf yanındaki Yağız'a "Enişte aynı performansı senden de bekliyorum. Bak favori eniştem konumunu kaybetmek üzeresin." diyerek takıldı. Hadi Yiğit mal onu anladım da bu Yusuf ve Kübra nasıl Yağız ile anlaşıyor çözmüş değilim. Yağız şerefsizi de sıfır çaba sıfır sürünme ile tatlı bir sevgili artı kafa arkadaşlara sahip oldu lan.

Bu arada sürekli Yiğit çok tatlı falan diyorum da Yusuf da en az onun kadar tatlı. Gözleri gözlükten dolayı bir bebeğinki gibi büyük duruyor, burnu fındık gibi, dudakları sürekli nemli ve renkli, yüz hatları o kadar sert değil, aşırı derecede uzun değil ama Yiğit kadar kısa da değil. Gözlerim Yusuf'a kaydı ve yeni yeni belirginleşmiş kaslarına baktım. Sıfır kol denebilecek siyah bir üst giyiyordu. Akşam eser oralar, üşümesin.

"Aa, Yusuf ben senin ceketini getirmiştim onu vereyim." diyerek ayaklandım ve Yiğit'in odasına bıraktığım ceketi almaya gittim.

Geri dönecekken bir anda önümde beliren bedeniyle korktum. "Manyak mısın? Sessiz sessiz yaklaşıyorsun."

"Özür dilerim. Korkutmak istememiştim."

"Neyse al ceketin." deyip elimdekini uzattım.

Alıp üstüne geçirirken "Acelesi yoktu. Keşke yemeğini bitirseydin önce." dedi.

"Unuturum sonra aklıma gelince vereyim dedim. Tekrar teşekkür ederim, ceket için."

"Sorun değil."

Semih Abi "Selin ve Yusuf gelip şu yemeğinizi bitirin." diye bağırana kadar aramızda gergin ve sessiz bir ortam oluşmuştu.

Yusuf biraz garipti. Yani diğerlerinin yanında yine aynıydı ama şuan farklı duruyor. Yüzündeki gülümseme zoraki gibi. Burnu muhtemelen silinmekten kızarmış. Hasta mı yoksa?

Ben mutfağa doğru giderken bir anda sarılmasıyla öylece kaldım. Bir şey dememe izin vermedi ve "Bir süre böyle kalabilir miyiz?" diye sordu. Kafasını omzuma gömdüğü için sesi boğuk çıkıyordu.

Kollarımı sırtına doladım. "Olur."

"Teşekkür ederim."

Semih Abi tekrar seslenene kadar ayrılmadık. Mutfağa döndüğümüzde Yusuf yine her zamanki Yusuf olmuştu. Kübra bana imalı gözlerle bakıyordu. Sonra telefonunu işaret ettiğinde telefonuma baktım.

Balım: Ne oldu?

Siz: ​​​​​​Bir şey olmadı.

Balım: O kadar süre ne yaptınız?

Siz: Ceketini verdim.

Balım: Sadece?

Siz: Evet, sadece ceketini verdim.

Balım: Tabi. Sonra anlat bana.

Anlatılacak bir şey yok ki. Yine kendi kafasında kuruyor. Kübra'nın olayı da bu. Sürekli kafasında kuruyor.

Yemekten sonra çıktık. Arabada Kübra önde gittiği, Yiğit ve Yağız da kucak kucağa oturdukları için sıkışmadan rahat rahat gittik.

Konser alanı kalabalıktı. İyi bir yer bulabilmek için kalabalığı yararak ilerledik. Konser de biz geldikten yarım saat sonra başlamıştı. Semih ile Kübra bizden ayrı takılmak için biraz daha ileriye gitmişti. Yiğit'i daha rakat görmesi için omzuna bindiren Yağız'a baktım. Milletin görüşünü kapatıyor mallar. Yanımdaki Yusuf başlayan şarkıya eşlik ediyordu.

O gün çıkma teklifini kabul etsem nasıl olurdu ki? Bir kere denesek. Sonra eski halimize döner miydik ya da bir ilişkiyi devam ettirebilir miydik? Bilmiyorum. İkimiz de her şeyi kendi içimizde yaşıyoruz. Özellikle Yusuf, onu açmak çok zor. Bir sorun olduğunda ikimiz de kendimiz çözmeye çalışır ve her şeyi berbat ederdik. Şuan da öyle değil mi?

Aniden beni kolumdan tutup kendine çekti. Arkama baktığımda bunu biri bana çarpmak üzere olduğundan yaptığını anladım. "Dikkat etsene. Millete çarpıyorsun."

"Dalmışım."

"Bana yakın dur sonra kaybolursun." dediği için kolumu bıraktığında uzaklaşmadım. Yeni bir şarkının introsu girdiğinde Yusuf heyecanlanmıştı. "Güzel şarkı bu. Sana gelsin."

Orada bi' adam var

Adamın içi dapdar

Beyni başı patlar

Kendinden geçer

Onu bunu bilmez

Bildiğini görmez

Görmeden inanmaz

Kendinden geçer yeter, yeter

Yalnız mı kaldın?

Bi' tek sen mi varsın?

Yalnız mı kaldın?

Belki aşman lazım

Belki alışman lazım

Lazım, lazım, lazım

Belki alışman lazım

Yalnızlığa

"Seni hala seviyorum." diye bağırdı şarkı çalmaya devam ederken. "Bir şey demek zorunda değilsin. Sadece aklında bulunsun diye söylüyorum. Seni hala seviyorum ve sevmeyi bırakmayı da düşünmüyorum."

Nereden çıktı bir anda şimdi? Zaten beni sevdiğini biliyorum. Sürekli hissettiriyor. Sanki hala ona dönmemi bekliyor gibi. Ben, ne hissetmem gerektiğini bilmiyorum.

Düşüncelerimi dağıtan şey Yağız'ın omzunda zıplayıp duran Yiğit'in düşecek gibi olmasıydı. "Düşeceksin gerizekalı."

Yiğit yerine Yağız cevap verdi. "Sakin ol, yenge. Tutuyorum ben onu."

"Yenge nereden çıktı amına koyayım?"

Yağız bir Yusuf'a bir bana baktı. "Ha, olmadı mı o iş?" Yusuf Yağız'a 'sıçtın bir de sıvama' der gibi bakıyordu.

Yiğit "Neyse biz biraz şu taraflara gidelim." dedi Yağız'a. Sonra bize döndü. "Abim sorarsa hep sizin yanınızdaydık uslu uslu durduk."

Onlar giderken Yusuf yine kızarmıştı. Rahatlaması için hiçbir şey yokmuş gibi davranarak konsere döndüm.

Gecenin geri kalanı normal geçti. Yusuf çalan her şarkıya eşlik etti. Ben bilmediklerimde durup onu izledim ki o hep beni izliyordu. Ve bir günü de böyle bitirdik.

🤘🤘🤘

Bölümde geçen şarkı

​​​​​​- Belki Alışman Lazım / Duman

Loading...
0%