Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Rüya mı hakikât mi?

@yasinbingol

Nalan'ın rüzgarda salınan saçlarının kokusu taa dükkanıma kadar geldi. Kapıdan içeri giren bu kokunun bende yarattığı etkiyi heybemdeki kelimelerle anlatmam mümkün değil. Kokunun beynim ve kalbimle muhabbetinin koyulaştığı sırada Nalan'ın heykelimsi vücudunu gördüm karşımda. Elinde iki hafta önce benden almış olduğu kitabı vardı. Üzerine yine her zamanki gibi hafif bir şeyler almış, tenini insanlık için özgür bırakmıştı. Beyaz atletinin ön kısmının açık duran bölümünden dışarı fırlayan göğüsleri, net bir şekilde görünüyordu. Kot pantlonu bacaklarına yapışmış, vücudunun şeklini almıştı. Ben bu tabiri caizse Tanrıçayı, saf bir ifadeyle izlerken o konuşmaya başlamıştı bile.

" Bu kitabı bitirdim. Bana önerebileceğin başka bir kitap var mı?" Heyecanımı belli etmemek için çaktırmadan derin bir nefes aldım. Ve duygularımı içime yutarak cevapladım kendisini.

" Palto kitabı güzeldir. Okumak isterseniz bir günde bitirir ve bence pek memnun kalırsınız."

"Yazarı kim?"

"Gogol"

"Peki o zaman. Verin de okuyayım." Heyecanla kitabı aramaya başladım. Fakat bu kitap raflarda yoktu. Bütün kitaplıkları didik didik ettim. Ama 'Palto'yu bulamadım. Gerçekten ilk defa paltosuz kalmış bir garip gibi üşüyordum.

"Kitap maalesef yok. İsterseniz başka kitap önerebilirim. Ya da depoya bakabilirim."

" Depoya bakın size zahmet. Merak ettim Gogol'un Paltosunu..."

Acele bir şekilde depoya indim. Kitapların arasında gezinip durdum. Fakat lanet olası bu kitap ölmüş ve gömülmüştü sanki. Dakikalar ilerliyor ve Nalan beni bekliyordu. Ben telaşla kitabı ararken sırtıma bir el dokundu. Bir adım öne sıçrayıp korkuyla bağırdım. Yüzümü döndüğümde Nalan'ı gördüm. Birbirimize bakıyorduk. Kitabı bulamıyorum demeye çalışıyordum ama konuşamıyordum. Nalan'ın gözlerinin büyüsü beni ya dilsiz etmiş ya da konuşmayı unutturmuştu bana. Fakat o da konuşmuyordu. Sadece niyetini pek anlamadığım ateşli bakışlar atıyordu yüzüme. Deponun kapısına doğru yürüyüp kapıyı üstümüze kapattı. Ve bana doğru adımlamaya başladı. Bu sırada yavaşça soyunuyordu. Beyaz atletini çoktan çıkarmıştı bile. Nalan'ın sütyen giymeyen bir kadın olduğunu o vakit anladım. Pantlonunun düğmesini açtı. Fakat onu indirmedi. Beni göğsümden güçlü bir şekilde itti. Yerde duran yüzlerce kitabın üzerine sırtüstü düştüm. Nalan üzerime uzandı. Dudaklarının arasından sessizce bana fısıldayan nefesleri beni çoktan kılıçtan geçirmişti. Sol kolumun hizasında duran kitapların altından bir yastık çıktı. Bu benim evdeki yastığımdı. Fakat buraya nasıl gelmişti? Biraz sonra yorganımda çıktı kitapların arasından. Ne olduğunu anlamayan ben Nalan'a bakıyordum. Fakat Nalan da yavaşça gidiyordu. Depo birden odam olmuştu. Ve ben maalesef bir rüyadan bir gerçeğe geçişin acısını hissediyordum. Ve bu gerçek andan nefret ediyordum.

Keşke gerçeğim de rüyalarım kadar yaşanılır olsaydı...

Loading...
0%