Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@yasunuzgeldii

Oğuzun berbat ötesi cırtlak sesiyle uyanıyorum.... -ciddiyim berbat artık sus lütfen- gozlerimi açar açmaz yumruk atma pozisyonuna geçiyorum ama tabiki atmıyorum...-ölmek istemeyiz- "ne var!? sabah sabah niye bağırıyosun yine!" oğuz göz devirince iç çektim bu kadar sinir bozucu olmak zorundamısın ya "yalnız şuan sende bağırıyosun" yatağımda oturur vaziyete geçtim

"bak kuzucuk sabah sabah bana bulaşma germe adamı"...

"niye yav sizi germek çok eğlenceli"...

"oğlum bak ciddiyim döverim seni ozaman ben daha çok eğlenirim görürsün"...

"hatırlatayım istersen barış kavga istemiyor ceza almak istemiyorsan kapa çeneni"

"ay barış çokta si-" katı insan lafının üstüne gelirmiş..

barış odaya girdi saat 5 ama o gayet uyanık üstünü giyinmiş ve şaşırılmadık bir şekilde katı duruyordu... tek farklı gelen şey "umm...barış sen uzadın mı...? şuan benden 40cm büyük duruyorsun" diyince oğuz gülmemek için kendini zor tuttu barış göz devirdi ve iç çekip kolumu tuttu ve beni ayağa kaldırdı "ayağa kalkmadığın için olabilir mi kurt?" aslında ismim beren ama o bana böyle seslenir "ay unutmuşum şu gerizekalı akıl mı bıraktı insanda sabah sabah geldi dibimde bağırıyor"

"sensin be gerizekalı!"

barış ikimize de sanki adam öldürmüşüz gibi baktı...-sanki yapmadigimiz bir sey-

"ben sizi kesmeden önce kesin sesinizi"

birinin bana emir vermesi yapması gereken son şeydir...gözlerimi kıstım ve başımı eğip ona dik dik baktım...

"bana emir vermemen konusunda seni kac kere uyarmıştım?"

"ah lütfen ben uyarırım uyarılmam"

"ozaman uyarıları dikkate alsan iyi olur yoksa-"

"yoksa...? beni tehdit mi etmeye çalışıyorsun...?"

ikimizde birbirimize çok yakındık ve ikimizde sinirliydik

"ne tarafından anlamak istersen..."

oğuz ikimizin arasındaki gerginliği fark etti ve aramıza girdi

"ne inatçısınız be! uzak durun birbirinizden"

barış derin nefes aldı ve göz temasını devam ettirdi

"bırak...bırakta şu spastik düşünceliye kimin lider olduğunu göstereyim" bunu demesi üzerine kolumu geri çektim ve sakinleşmeye çalıştım "neyse ne ya ne istiyorsun?" barış birazda olsa sakinleşti

"bir görev için Japonya'ya gitmemiz gerekiyor" bunu duyunca oğuzla ilk önce birbirimize daha sonra Barışa şaşkın gözlerle baktık. "japonya?" barış tepki vermedi "evet japonya yarın hızlıca zaman kaybetmeden gidiyoruz"

"Barış şaka yapıyorum de lütfen... ya bizim ne işimiz var oradaki adamla ya Türk birini bulamadık mı amına koyayım ya!"

"Bak, hani sizin gerizekalılığınız yüzünden 2 görev önceki adamı elden kaçırdıkya o adamı buldum konumu japonya da"

oğuz yutkundu

"vay be adamda iyi para var."

daha sonra barış hiç bir şey demeden odadan çıktı ben hemen kendime bavul hazırladım.oğuz ise kendine sadece bir sırt çantası hazırlamıştı.günün geri kalanında tabiki oğuzla uğraşmaktan geri durmadım hatta...

sanırım kör ettim... ama bu benim suçum değildi bok varmış gibi işime karışıyodu işte filli boya gibi olmuşsun, boya markası ne? gibi şeyler diyordu bende onu bağlayıp makyaj yapıyodum ama...kremi gözüne sürdüm....

neyse hak etmişti.

ve tam bir iyilik Meleği olduğum için onun makyajını silmesine yardım ediyordum ama o ahlaksız olduğu için tabikide terbiyesizce konuşuyordu...kalbim kırıldı...

"Senin avradının yedi sülalesinin ceddini-"

hemen onun sözünü kestim "devamını getir bak napıyorum sana"..."bak şansını zorlama valla barış'a derim seni"...kaşlarımı çattım sanki barıştan korkuyormuşum gibi konuşuyordu -tamam kabul ediyorum bazen sadece ufacık tırsıyorum o kadar- "Barıştan korkan senin gibi olsun ne diyim"..."böyle diyorsun ama sesi yükseldiğinde kedi yavrusuna dönüyorsun beren hanım" göz devirdim sadece bir kaç kez tırstım ve sanki ondan korkuyormusum gibi konusuyordu..."bak o gün suçlu olduğum için öyle duruyordum yoksa ben o yavşaktan mı korkacağım? asla...onun üzerine bir tencere sıcak sıcak ıspanak döktüğüm için suçlu hissediyordum o kadar..."..."ayy ıspanak demişken akşama yapsana!" kıkırdadım "Oğuz çok mu salaksın sen? bu akşam Japonyaya gideceğiz" oguz bana "aydınlandım resmen bu kadar mı fark eder" dercesine bir bakış attı tam gülecekttimki..

Barış banyonun kapısını tıkladı

kafamı çevirip kapıya baktım "Ne?"..."oçeri giriyorum?"..."gir" daha sonra içeri girdi "Kitaplarımı gördünüz mü?" göz devirdim "Barış Lütfen...Japonyaya gidiyoruz Ve sen yanına kitap mı götüreceksin?" barış bana bir 'Side eye' attıktan sonra konuştu "evet? ayrıca savunmak içinde güzel silahlar" silah kelimesini duyunca Oğuzla birbirimize baktık Oğuz anlamamış bir şekilde sordu "Silah?"..."Hiç Aslı Arslan okumadınız dimi?...şaşırmadım 800 sayfalık kitabı kafanıza yiyince anlarsınız ne demek istediğimiz" Benim ağzım sonuna kadar açıldı oĞuzunkide aynı şekilde "800 SAYFA!? lan benim en son okuduğum kitap 30 sayfalık bir şeydi" dedi Oğuz..." o yine iyiymiş ben en son 20 sayfalık kitabı yarıda bıraktın" dedim..Evet burdan da anlaşılacağı gibi Barışın kalın kafalı olması kalın kitaplar okumasından kaynaklıymış...

Loading...
0%