Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@yasunuzgeldii

Japonya'ya geleli 3 gün olmuştu...

hedef kişiyi tam olarak nerde bulacağımızı

bilmiyorduk...yani en azından Oğuz ve ben...Barış bir anda salona girdi elinde bur kaç kağıt vardı onları okuyordu "hedefin ismi şeref bozkan 182 boylarında sarışın kaheverengi gözlü adam en son bu caddelerde görülmüş" bozkan soyismi garibime gitmişti gülmek istedim ama o cesareti bulamadım Barış kağıtları önümüzde duran madaya koydu

"Şanslısınız...siz 3 gündür evde yan gelip yatarken lideriniz Barış Soylu adamın iş yerini buldu.." benimde Oğuzunda gözleri parladı! ilk defa araştırma işi bana verilmemişti! çok mutluydum ta ki... "yalnız...bu görevde kurt sana ihtiyacımız var...adam bizim yüzümüzü gördü görevi riske atamam bu yüzden planı senin üstünden kurdum..." gözlerimi irileştirip ona baktım "peki neye göre bu planı yaptın?" "kendime göre yaptım planımı eğer izin verirsen anlatacağım" barış beni baştan aşşagı süzdü iç çektim ve anlatmasını bekledim "Güzel...senin burdaki işin kaleyi içten feth etmek olucak...kendini o adama bir şekilde beğendireceksin..." Bu sefer patlıyacak gibiydim ne demek beğendireceksin!? " Bune ne demek ya!? hayır! işte burda hayır! istemiyorum ya adam piskopatın tekiyse!? burdaki can mal güvenliğimi kim sağlıyor!? HAYIR ve ASLA-" barış yüksek ciddi ve soğuk bir sesle lafımı kesti "KURT! burda ne zamandan beri benim planlarım yargılanır olmuş!? ben ne dersem o! konu kapanmıştır!" daha sonra Barış bana dahi bakmadan odadan çıktı ve arkasından sertçe kapattı...

Oğuz'a baktım çok sessizdi...fazla sessizdi... " Oguz lütfen bana bir gram fikir ver ben ne yapacağım...ben adam piskopatsa diye korkuyorum ama alışığım zaten evde bir tane besliyoruz..." Oğuz kıkırdadı ve elini omzuma atıp beni kendine çekti "boşver be güzelim merak etme ben seni korurum eğer senin kılına zarar gelirse o adamı yakarım ben...ayrıca.. Barış illaki bir şey düşünmüstür seni onların ellerine lop diye vermez...seni korur.." gülümsedim...

Ama korkak bir şekilde...

kendine gel kurt! sen her şeyi yaparsın!

bir adamdan mı korkuyorsun?....Evet...

korkuyorum...

 

°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•

 

bugün plana başlayacağımız

-selamın okunacağı- gündü...şansımıza onun çalıştığı yerde bir asistan aranıyordu...

bizde fırsatı değerlendirdik Oğuz bana güzel ve şık bir elbise almıştı -göğüs dekolteli-

Barış çok beğenmemişti neymiş bana yakışmamış zaten içinde bir şey yok nie göğüs dekolteli alıyosun vs vs zırvaladü moralimi bozdu...daha sonra Oğuz iş yerinin biraz ötesinde beni bıraktı gözlüğüme bir kamera yerleştirdi bu sayede olan bitenden haberi olucak bana zarar gelirse neler oldugunu bilicekti...

ben iş yerine girdiğimde lobby'deki bayan beni Direk Ümit Bozkanın odasına yönlendirdi...korkuyordum...gergindim...

odanın kapısını tıkladım ve içeri girdim Ümit masada bazı kağıtlarla uğraşıyordu ben içeri girince dikkatini bana verdi ve beni baştan aşşağı süzdü daha sonra dudaklarının kenarı şerefsizce evet açık açık şerefsizce bir sırıtış ile büküldü..."oturmaz mısın?"..." ah pardon tabii" hemen masanın önündeki koltuğa oturdum gergin olduğumu anladı " biraz gergin gibisin ha? merak etme sana bir güzellik yapacağım ve...işe girişini direk ben ele alacağım" gülümsedim ne yani bu kadar kolay mıydı? "n-nasıl yani? gerçekten işe mi alındım şuan!? ama neden? daha hiç soru sormadınız" gülümsedi ve ayağa kalkıp oturduğum koltuğun arkasına geçti elini omzuma koydu...

"şirketimizde...güzel sayısı artsın isterim...ayrıca listede bir tek sen varsın yani kaçış yok" bugün kü şansımın diğer günlere de yansıması dileğiyle...

"teşekkürler efendim çok sevindim"

eliyle omzumu yumuşakça sıktı

"dürüst bir insanımdır...bir nehirin duruluğu kadaf dürüst..."..."şimdi ne zaman işe başlamam gerekiyor?" "ah hemen iş konuşmamıza gerek yok önce birbirimizi tanısak daha iyi olmaz mı...?" hayır olmaz senin kan gurubuna kadar biliyorum zaten...

"umm...tabii ben ber-beril!" az kalsın gerçek ismimi söylüyordum..."beril ha? güzel isimmiş...nerelisin beril?"..."istanbulluyum" bir kaşını havaya kaldırdı "istanbul...peki japonya'ya gelme sebebimi öğrenebilir miyim?" hassiktir...bunu düşünmemiştim...

düşün kurt düşün! "ben gezen birisiyim bu yüzden ülke ülke geziyorum.." sırıtışü genişledi "gezmeyi seviyorsun ha..? ama ben seni kıskanırım...gittiğin her yerde bir sürü erkekle tanışıyorsundur...değil mi...?" senin ben sülaleni- lan daha yeni geldim bune yavşaklık! "yani biraz a-sosyal birisiyim"..."güzel..." evet güzelim... "efendim benim halletmem gereken bir kaç işim var...yani şimdi gitmem gerekiyor" güldü ve yerine oturdu kapıyı eliyle hafifçe gösterdi "tabii sonra görüşürüz yarın saat 3'te seni sungho parkından alırım" gülümsedim ve hafifçe ayağa kalkıp gittim...

dışarıda Oğuz'u arabada gördüm sinir

küpüne dönmüş resmen.. arabaya bindim

"ne oldu?" ofkeyle iç çekti "yok bir şey..."

aklıma ilk gelen şeyi söyledim "Barış?"...derin bir nefes aldı..."evet...sana söylemesi gereken bir şey var ve onun yerine ben söyleyeceğim..."...ona meraklı ve kaygılı gözlerle baktım "adamın...ruh sağlığı raporu varmış bu yüzden adamı sinirlendirmemeye çalış en son başka bir kızla kavga etmiş ve kızın yüzünün yarısı erimiş...asit dökmüs.."

Loading...
0%