Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Bölüm Üç: Katil Damgası

@yazaarcizeer

Merhabalar!

Up uzun bir aradan sonra yeni bölümle karşınızdayız.

Tatil ve hastalıklar üst üste gelince böyle bir aksama oldu. Affınıza sığınarak merak edenler için uzatmadan İdil'le bölüme geçiyorum.

Bölüm sonunda görüşürüz canlarım.

Keyifli okumalar.

 

****

 

Girdiğim kapıya sırtımı verdikten sonra içinde olduğum odayı incelemeye başladım. Karşımdaki duvarda küçük, üzerinde demir parmaklıklar bulunan, dikdörtgen pencere odayı aydınlatan tek şeydi. Pencereden süzülen güneş ışığı, gözlerimle direk temasa geçince gözlerimi birkaç kez kırpıp yerimden kalktım. Az önce yaşadığım olayın etkisiyle etrafı birazcık dağıtmışım sanırım. Sinirlenince bir şeyleri fırlatmak iyi geliyor bana, biraz şiddet sevdalısıyım diyebilirim.

 

Peki bu iyi bir şey mi? Tabiki de değil. Siz siz olun sakın bir şeyleri kırıp döküp etrafa saçmayın.

 

Devirdiğim sıra ve sandalyeleri düzeltmeye başladım. Kırık raflı küçük kitaplıktan alıp attığım kitapları ve yırtılan sayfalarını toplayıp koydum. Sol tarafa döndüğümde oldukça büyük bir koli içinden çıkmış birkaç okul forması, yırtık pırtık perdeler ve daha neler neler...

Onları da tıktım bir güzel kolinin içine, tamam.

 

Cebimden telefonu çıkarıp saate baktım. Bir ders saati bitmek üzere ve evet ben derse girmedim. Ağlamam yaklaşık yirmi dakika önce bitti ama yüzümün kızarıklığı eminim hala geçmemiştir.

 

Ne olurdu sanki ağlasak ve bitse, yok! Grip değilsem bile gripmişim gibi burnum akmaya başlıyor bir kere! Peçetem de yok burnumu çeke çeke bir hal oldum.

 

Herkes dersteyken kalkıp bir tuvalete gitsem, yüzümü yıkasam iyi olacak burnumu da silerim hem.

 

O da ne!

 

Allah'ım biri geliyor. Kaç İdil kaç kaç!

 

Nereye kaç, şey yapayım, şu kolinin arkasına geçeyim... Derken ayağım takılıp düşmeseydim iyiydi.

 

"Ah! "

 

" Kim var orada! "

 

Adam elini duvar üzerinde gezdirerek ışığı buldu ve açtı. Gelen adamın yüzünü gördüğüm an içim rahatladı resmen. Ah be Nuri Amca, korkuttun beni.

 

" Kızım senin burada ne işin var dur bir bakayım dizine? " diyerek yanıma çöktü.

 

"Bir şeyim yok Nuri Amca pantolon yırtılmamış bile o kadar sert düşmedim ki "

 

Cümlemin bitişine doğru kafamı kaldırdım, Nuri Amca'ya bakıp gülümsedim. Çok sevimli bir adamdı. Sanırım hakkımda söylenenler daha hademelerin kulağına gitmemişti ki hala bana normal davranıyordu.

 

Nuri Amca bana dikkatlice bakıp elini yanağıma koydu, sanki gözyaşım varmış gibi baş parmağını göz altımda gezdirdi.

 

"Gözlerin kızarmış, düştün diye ağlayacak bir kız değilsin. Söyle bakalım niye kaçtın benden? "

 

İyi soruyorsun, güzel ilgileniyorsun da Nuri Amca, ne diyeceğim ben sana. ' Annemi öldürdüm ve üvey kardeşim bunu bütün okula söyledi herkes benim katil olduğumu biliyor! ' mu ? Diyemem ki.

 

Yanağımdaki elini tutup indirdim, iki elimle tuttum elini Nuri Amca'nın. Gözlerine bakıp gülümsedim sonra. O da gülümseyince daha çok gülesim geldi.

Nuri Amca tonton bir şey, bir de gülünce gözleri elmacık yanakları tarafından kıstırılıyor ve yumuk yumuk gözleri oluyor. Sevmemek elde değil yani.

 

" Eskileri hatırladım Nuri Amca, kötü oldum. Biraz yalnız kalayım dedim. Gelen kişi bana kızar diye korktum, kaçarken de takılıp düştüm işte ama iyiyim şimdi sağol. "

 

Nuri Amca da öteki elini elimin üstüne koyup "E be sakar kız, ne diye kızayım ben sana. Hadi git bir yüzünü yıka sonra da doğru sınıfına. Bir daha derse girmemezlik yapma kızım. Üç günlük dünya üzüldüğüne, bu gözyaşlarına değmez. " dediğinde tekrar gülümsedim. Ayağa kalkıp teşekkür ettim. Çıkarken düşündüğüm şey çok saçmaydı ama Nuri Amca'nın evli olup olmadığını düşünüyordum.

 

Ne, saçmalamayın tabiki de bana değil! Dedem yaşında adam yani. Ben bizim Fatma Teyze için şey ettim.

 

Tamam tamam onca derdin arasında bu ne şimdi değil mi? Oldu olacak İdil Çınar'la izdivaç diye program falan açayım. Ama açsam da işlemez zaten 'ay bizi bir katil tanıştırdı bu evlilik yürümez' diyalogları falan olur.

 

Of ne diyorum ben. Kendine gel İdil, iyice saçmaladın ha.

 

Aklımdaki saçma düşünceleri, yüzümden sinekleri kovarcasına elimi sallayarak yok ettikten sonra kızlar tuvaletine girip elimi yüzümü yıkadım. Baş parmaklarımı dizime bastırıp bir şey var mı diye baktım, ağrı falan yoktu. Üstümü başımı da tozdan arındırdıktan sonra tuvaletten çıkıp sınıfa doğru yürümeye başladım. Zilin çalmasına saniyeler vardı. Yirmiden geriye saydığımda bizim kata gelmiştim.

 

Zil çalar çalmaz sınıf boşalmaya başladı. Beni görenler, inanamamış gibi tekrar dönüp bakıyor ve konuşmaya başlıyorlardı. Bizim sınıfın önüne gelince hocanın çoktan çıkmış olduğunu görüp sınıfa girdim. Bilin bakalım kim önümü kesti.

 

" Ay! Bakın beyler bayanlar kimler gelmiş. Gittiğini sanmıştık İdil, çok üzüldük. "

 

Pis pis sırıtışına sadece gözlerimi devirdim. Hele ağzını yaya yaya adımı söylemesi yok mu! Şeytan diyor çak bir tane ağız yayılması neymiş görsün.

 

Tuğçe'nin sinir bozuculuğu yetmezmiş gibi yanına gelen Boyalı Kız korkmuş gibi konuştu bu defa.

 

" İnanamıyorum sınıfımızda katil var! "

 

O an, sınıftaki uğultulara gözlerimi kapadım. Arkamdan bir erkek sesi kulağıma doğru " Annesini öldüren bir katil! " dediği an yerimden sıçradım resmen. Çocuk arkamdan önüme doğru gelirken Tuğçe ve Boyalı Kız kahkaha atıyordu.

 

" Ne o korktun mu güzelim, bakınız arkadaşlar katiller de korkarmış! "

 

Tuğçe ile Boyalı Kız'ın kahkahalarına bir de bu çocuk eklendi. Bu çocuk daha demin bahçede de önüme çıkan çocuklardan biriydi. Hah (!) nerede bu daltonların dördüncüsü.

 

Ama hayır ya (!) yine gözlerim acımaya başladı. Muhtemelen bir kaç dakika sonra dolacaklar ve ben bunun olmasını istemiyorum. Gözlerimin acısı biraz olsun dinsin diye kapatıp tekrar açtım. Sesimin ayarı nasıldı bilmiyorum ama mümkün olduğu kadar sakince söze başladım.

 

" Önümden çekilin, yerime geçeyim. "

 

Bir kahkaha daha patladı bizim Süslü'den.

 

" Hadi ama İdil! Diyecek tek sözün çekilin mi? Nerede bizim Antakya'daki kavgacı kızımız? "

 

" Hadi canım bu kız kavga mı ediyordu. Yoksa annesini de saçlarını yolarak mı öldürdü. "

 

Boyalı Kız bunu söyleyip Süslü ile birlikte gülerken tek düşündüğüm ikisinin fazla benzediğiydi. Yani al birini vur ötekine.

Sakin ol İdil sadece seni sinirlendirmeye çalışıyorlar. Kavga çıkarsa ceza gelir, sakın gaza gelme.

 

Ben kendimi sakinleştire durayım, Süslü de buna engel olsun. Başka işi ne ki!

 

" Yok annesini silahla vurmuş, korkmayın ama silahsız zararı yok."

 

Onlar gülerken dengesizliklerinden yararlanıp Boyalı Kız'ı ittirdim. Sırama doğru geçerken Asi'yi göremeyince yavaşladım. Derse mi girmemişti acaba yoksa teneffüse mi çıkmıştı. Kafamı yana çevirdiğim zaman yerimde oturan esmer çocuğa baktım. Bana tebessüm edip elini yanındakinin omuzuna vurdu.

 

" Ben yerime geçiyorum o zaman Ali. "

 

O kalkınca ben de yerime oturdum. Adının Ali olduğunu daha demin öğrendiğim çocuk, kahvenin sıradan tonuna sahip gözleriyle yine bana bakıyordu. Oğlum zaten sinirliyim ne bakıyorsun tren görmüş öküz gibi! Bir hışımla dayanamayıp dönüp sordum.

 

" Ne var !? "

 

Birkaç saniye daha öylece bakıp kafasını çevirdi. Ben de sıraya kafamı koydum. Tabi ki de bakacak İdil. O da duydu katil olduğunu. Çocuk zaten tek oturmak istiyordu 'bir de katille mi oturacağım bugün aman Allah'ım' der gibi baktı zaten. O nasıl bir bakış şu an tam şey edemedim ama öyle işte. Neyse...

 

Zil çaldı ve hoca sınıfa girdi. Sanırım ders matematik, nereden mi anladım. Sınıfın çoğu oflamaya başladı, sırayı yastık niyetine kullananlar, dersi kaynatmaya çalışanlar, kulaklıkları takıp dersten kendini soyutlayanlar falan... Hoca ise kimseyi takmayarak tahtaya konuyu yazıp anlatmaya başladı.

Bir defter ve bir kalem çıkarıp not aldım. Matematiği severdim, bulmaca gibi gelirdi bana hep. En iyi yapabildiğim şey matematikse eğer salıp da tek bir yanlış bile yapmamam lazım. Bu sene TYT-AYT var hey! Unutmamalıyım, benim tek kurtuluş yolum, özgürlüğe açılan kapım bu.

 

.....

 

Benim için ilgi çekici ve bir o kadar eğlenceli ama genel sınıf için berbat bir dersten sonra hocayla birlikte sınıftan çıktım. Birkaç soru sormam lazımdı dersle alakalı. Bir yandan da Tuğçe ve sınıftan kaçıyordum işte.

 

Teneffüsü Mehmet Hoca' nın yanında soru çözerek geçirdim. Sınıfa girdiğimde çoktan hoca girmişti. Özür dileyip yerime geçtim. Yanımdaki çocuk yoktu. Asi'nin yanında oturan çocukta yoktu. Hatta ön sırası da boştu. Toplu kaçış yaptılar heralde. Aman canım banane!

 

Okul bitine kadar teneffüsler de kimseyi duymamak adına kulaklık takıp müzik dinledim. Yanımdaki ve arkadaşları üçüncü dersten sonra hiç gelmemişlerdi. İlk günden okul asmak ne kadar doğru. Zaten serseri gibiler. Niye serseriler yakışıklı olur ki. Filmlerde de öyle...

 

Hayır yani bir dakika sırf yakışıklı dedim diye ondan hoşlandığımı falan sanmayın. Tamam kabul yakışıklı olabilir ama ben sadece onun için demedim yakışıklı diye. Neyse ya nereden açıldı bu konu!

 

Son dersin de zili çalınca çantamı topladım. Tuğçe, Asi'ye seslenince tüm dikkatimi diyeceği şeye verdim.

 

" Annemin haberi var, ben Nevin'le biraz dolaşıcam, eve tek git sen bay." dedikten sonra Boyalı Kız'ı da koluna takıp çıktı. Aman zaten Asi'nin de çok şeyindeydin ya!

 

Asi de gözlerini devirip bana bir şey söylemeden hızlı hızlı çıktı. Ne bekliyordum ki, benimle birlikte eve gitmesini mi. İkizin senden nefret ediyor İdil, ara sıra unutsanda bu böyle! Çünkü annesini öldürdün!

 

Okuldan çıktıktan sonra sahile döndüm. Havanın fazla esintili olmasına rağmen sahil havası almanın iyi geleceğini düşündüm. O yüzden evin yolunu biraz uzatıp sahilden yürümeyi seçtim. Kulağıma kulaklığı takıp telefondan rastgele bir müzik açtım. Müziğin bir önemi yoktu çünkü, kafamdaki düşünceleri, etraftaki nefret içeren, korku ve alay dolu sesleri, hayatımdaki tüm olumsuzları uzaklaştırmak için kullandığım bir araçtı sadece. Müzik bitince pek işe yaramadığını anlıyordum tabi. Alkol gibi düşünebiliriz. İçtiğin an sarhoşsun unutuyorsun, etkisi geçince yine aynı leş dünyandasın. Benim için müzik de böyle işte...

 

Yaklaşık bir saat süren yürüyüşten sonra eve geldim. Anahtarla kapıyı açmaktansa mutfak kapısından girip Fatma Teyze'nin böreklerini biraz yesem sorun olmaz diye düşünüyorum.

 

Mutfak kapısı her zamanki gibi açıktı ve Fatma Teyze'm ortalıklarda yoktu. Hemen koşup fırını açtım ve bir iki tane patatesli börek indirdim mideye. Üçüncüye uzanırken Fatma Teyze elime vurdu.

 

" Seni gidi cadı seni. İzinsiz börek yemek he! " dedi gülerek. Ben de ona kocaman sarıldım.

 

" Ne yapayım Fatma Teyze akşam yemeğine daha bir saat var, çok açım ben." diye dudak büzdüm. Kaşlarımı da yere indirmeyi unutmamıştım tabi.

Fatma Teyze'm dayanamazdı surat asmama hemen bir börek daha kesti uzattı bana.

 

" Bir tanesin sen Fatoş! " deyip yanaklarını sulu sulu öptüm. Tam yiyordum ki Asi bir çığlık attı mutfak kapısından.

 

" İnanmıyorum torpil var! Ben de istiyorum banane! "

 

Fatma Teyze, Asi'nin tepkisine kahkaha atarken fırına uzanıp tepsiyi çıkardı.

 

" Al başımın belası al, sen de ye biraz "

 

Asi gülerek tepsiye uzandı. Onun elleri mi soyulmuş. Sahi Asi niye geç geldi oysa benden önce çıkmıştı okuldan bide ben sahilden yolu uzattım. Yoksa birileriyle mi dövüştü? Sorsam cevaplar mı ki.

Neyse İdil boşver, ikizin seninle ne zaman konuştu ki şimdi oturup başından geçenleri anlatsın. Sen en iyisi sus ve odana çık.

 

" Fatma Teyze'm ellerine sağlık ben bir odama çıkayım. Üstümü değişip geleyim yardım ederim sana " deyip koşar adım odama çıktım.

 

Aklımda sadece Asi'ye ne olduğu vardı. Tahmin yürütmeye çalışıyordum kendimce. Muhtemelen gelirken birileri Asi'ye laf atmıştı ve Asi de dayanamayıp dövmüştü. Evet evet büyük olasılıkla böyledir. Başka ne olabilir ki...

 

****

 

 

 

Ali'den...

 

Ders zilinin çalmasıyla uyandım. Zaten uyumuyordum. Sadece göz dinlendirdiğim doğrudur.

 

Saçmalama Ali utanmasan horlayacaksın be oğlum.

 

Yanımdaki kız kalkarken kolundan tutunca geri oturmak zorunda kaldı. Bu sıranın bana ait olduğunu ve tek oturmayı tercih ettiğimi bilmeliydi.

 

"Evet?"

 

Umursamaz, hımm hoşuma gitti. Boş gözlerle bakıyordu.

 

"Diyeceğin bir şey yoksa kolumu alabilirim."

 

Ben hala bir şey demeden kendisine bakıyordum. Kolunu bıraktım. Canını acıtmış mıydım acaba? Çok sıkmadım ki. O kadar narin de durmuyor oysaki. Amma sorguladın kendini Ali, sanane oğlum!

 

"Biraz daha bakmaya devam edersen bana aşık olduğunu düşüneceğim" dediğinde istemsizce gülümsedim. Ben kim sana aşık olmak kim! Güzel bile... Güzel Ali güzel. Sıçmadan şu meşhur cümleni söyle de git artık.

 

"Genelde yalnız otururum. Yarından itibaren kendine boş sıra bul." dedim ciddi bir tavırla.

 

Gözleri hala umursamaz bakıyordu. Ama sözleri kızmış gibiydi.

 

"İlgilenen birine söylerim boş sıra getirir, bu mu sorun?"

 

Gitti. Lafını söyledi ve gitti. Ben ise şaşkınlıkla arkasından bakakaldım. Daha önce tanıştığım hiçbir kıza benzemiyordu. Hayatı boş vermişlik vardı tavırlarında. Merak mı ediyordum ben?

 

Hasan'ın "Abi bahçeye çıkıyoruz gelmiyor musun?" demesiyle daldığım yerden çıktım.

 

"Geliyorum koçum."

 

Sanki tatil hiç olmamış gibiydi. Niye kimse büyüdüğünü kabul etmeyip ergen gibi davranıyor. Hep aynı muhabbetler hep aynı geyikler... Bizimkiler birden gülmeyi kesip okulun girişine bakınca merakla ben de o tarafa döndüm. Herkes şu yeni kıza bakıyordu. Fazla mı gizemliydi yoksa gerçekten güzelliğiyle mi dikkat çekiyordu?

 

Hasan derin bir nefes alıp konuşmaya başlayınca grupça söyleyeceklerine odaklandık. Anlaşılan yeni dedikodular vardı.

 

" Şu yeni gelen ikizlerden karamel olan, kapıdaki... Annesini öldürmüş, öyle diyorlar."

 

"Herkesin hayatta öldürmek isteyeceği bir kişi olabilir, o annesini seçmiştir."

 

Ağzımdan bir anda dökülen sözler her ne kadar bizimkileri biraz afallatsa da gerçek düşüncelerimdi. Çünkü ben de beni doğuran anneden nefret ederek büyümüş bir çocuktum. Onu öldürmemiş olmam öldürmek istediğim gerçeğini değiştirmez değil mi.

 

Hasan "Ali'den seçmeler..." deyip zevzekliğe başlayınca herkes güldü. Benim dikkatimse hala kapıdaki karameldeydi.

 

Adını henüz bilmediğim kız okulun içine girdi. İnsanların rahatsız edici konuşma ve bakışlarından sonra yapılabilecek en güzel çözüm kaçmaktı.

 

"Başka dedikodu yok mu Hasan? "

 

Soruyu soran Yiğit'in yüzündeki sırıtışı ve sorusundaki amacını anlamamak mümkün değildi. Aklı da fikri de başka çalışıyordu bu çocuğun. Ne zaman akıllanacaktı çok merak ediyorum.

 

"Öğrenmek istediğin karamel mi yoksa yanında oturan afet mi bilemiyorum." dedim sırıtarak.

 

"Kızları bu kadar güzelse ölen kadını düşünemiyorum" dedi. Haklıydı fazlasıyla güzeldi kızları.

 

" Ben birazdan gelirim. "

 

Karamel'in bodrum kata indiğini gördüm. Nedense içimden bir ses peşinden gitmemi söylüyordu. Gitmem doğru değildi. Kendini tut Ali!

 

...

 

Aşağıya indim. İçimdeki sesleri genel olarak dinlemem aslında da bu, bir başka söylüyordu işte. Merakıma yenilip biraz daha yaklaştım depoya.

 

Odadan ağlama sesi geliyordu. Birde etrafa saçılanların sesi... Yalnız bırakmak en doğrusuydu.

 

Neden ağlamıştı ki. Annesini öldüren, umursamaz görünen o kızın içinde aslında masum bir kız vardı da kimse mi bilmiyordu? Fazlasıyla merak etmeye başlamıştım. Beni fark etmesinler diye tekrar bizimkilerin yanına döndüm.

 

Derse girmişlerdi çoktan. Sadece dışarıda yeni kızın ikizi vardı. Bu kız kulaklıkla mı yaşıyordu cidden. Neden kardeşinin yanında değildi? Belki de annesini öldürdüğü için bozuktur araları. Aman ya beni ne ilgilendiriyorsa!

 

Ders tarihti ve ben derse girmeyi aklımdan bile geçirmedim. Sözel dersleri sevmediğimden spor odasına gittim.

 

Kum torbasıyla yaşadığım aşkı kimseyle yaşamıyordum. Benim için yaşam biçimiydi. Ama şimdi canını çıkartmaya, okul müdüründen de azar işitmeye hiç gerek yoktu.

 

Biraz antrenman yaptıktan sonra yorulduğumu hissedip oturdum. İçim geçmiş. Gözlerimi açıp saate baktığımda ikinci dersin bitmesine bir dakika vardı. Üzerimi değiştikten sonra spor odasından çıkıp sınıfa doğru ilerledim. Zil çalmış ve hoca sınıftan yeni çıkıyordu. Hocaya baş selamı verip sınıfa girdiğimde karamelin sınıfta alay konusu haline gelmiş olduğunu fark ettim. Sınıftaki herkes onu konuşuyordu.

 

Acaba depoda sağlam bir şey bırakmış mıdır? Yerime geçtim. Yiğit de hemen yanımda bitti.

 

"Derse gelmedin abi."

 

Bu kesinlikle bir tespit değildi. Cevap isteyen gözlerle bakıyordu.

 

"Uykusuzdum. Senin gibi zevk uğruna uykusuz kalsak derse girerdik koçum." dedim sırıtarak.

 

"Yap abi, yapma diyen mi var. Kapıda Ali diye ölen kızları zor uzaklaştırıyorum. Azıcık acı bana, yardımcı ol..."

 

Bu çocuğu gerçekten çok seviyordum. Her zaman arkamı toplar, bana sadık kalırdı.

 

"Onu bunu bırak, ben şu yeni kıza nasıl baktığını gördüm. Sen uzunca göz teması kurmazsın hayırdır, bilmediğim durumlar mı var?"

 

Beni en iyi o tanıdığı için boşuna lafı dolandırmanın alemi yoktu.

 

" Fazla dikkatimi çekiyor. Hayatı da öyle. Hakkında söylenenler... "

 

"Geldi seninki..."

 

Dayak mı istiyorsun oğlum sen, nereden benimki!

 

"Kapa çeneni..."

 

Üvey kardeşi alay etmeye başlamıştı bile. Peşinden sınıftakiler...

 

Üvey kardeşi kavga edebildiğini söyleyince depodaki seslerden sonra bir gösteri bekledim açıkcası ama bu kız benim beklentilerime göre hareket etmiyordu. Alaycıları aşıp sonunda sıraya kadar gelebilmişti.

 

Yiğit "Ben yerime geçiyorum o zaman Ali. " diyerek yerinden kalktı.

 

İstemsizce ona bakmaya devam ediyordum. Niye bakıyorsam? Seni de diğerleri gibi sanacak. Aman umurumda mı? Bana ne onun hayatından ya da ne sanarsa sansın!

 

En sonunda dayanamayıp " Ne var ?" diye sordu. Ne diyecektim ki? Fazla güzelsin gözlerimi senden alamıyorum mu? Hayatın fazla adrenalin dolu merak ediyorum seni mi?

Asla tahmin ettiğim gibi davranmıyorsun bu beni çekiyor mu?

 

Birde evlenme teklifi et tam olsun Ali. Bu ne ilgi alaka kendine gel!

 

Ben Karamel'e cevap vermeyince kafasını sıraya gömdü. Zil çalmıştı. Hoca geldi.

En sevdiğim ders matematik. Ve sınıf benimle aynı fikirde değil. Yanımdakine göz ucuyla bakınca aynı şeyleri düşündüğümüz çok belliydi. Küçük not defterimi ve kalemimi çıkardım. Sadece soruları çözdüm.

 

Teneffüs ziliyle birlikte telefonumda çaldı. Ekrandaki ismi görünce Yiğit'e baktım. Yiğit bana döndüğünde kaşlarını çattı. Muhtemelen ben de aynı onun gibiydim. Hiçbir şey demeden ahizenin öteki ucunu dinleyip kapattım.

 

Şu an, Yiğit ile aynı şeyleri düşündüğümüze adım gibi emindim.

 

****

 

Eveet!

Nasıl bulduk?

Gidişat güzel mi, heyecan var mı?

Sizce Asi'ye ne olmuş olabilir? İdil tahmininde yanılmış olabilir mi?

Ali'ye gelen mesaj ne?

Tüm sorularınızın cevabı parmaktan sonra... Şaka şaka yeni bölümde :)

Kendinize iyi bakın

Yeni bölümde görüşmek üzere 🤍

Loading...
0%