Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@yazar.afila

Medya: Yargı Rana KARA

"Benim hikayem başlıyor gençler, yerinize oturun."

"Beni 6 yaşımda eğitme yurduna götürdüler. Ne istediğimi sormadılar ya da ne karar vereceğimi. 6 yaşındaki bir kızın kararı önemli olmaz. Ajan 1 beni eğitirken hep sert muamele gösterdi. Annemi hiç tanımadım. Babam ise o beni eğitirken canım yanarken izlerdi. Müdürünüz benim babam."

Herkes bir ağızdan şaşırmış nidalar çıkarıyordu. Biri konuştu ve kurduğu cümle ile sinir katsayım artmıştı.

"Bu acıları bize çektiren senin lanet olası baban, öyle mi? Ucube!!"

Yerimden kalkmaya yeltendim, lakin iki ajan çocuğu alıp götürüyorlardı. Onun bağırma sesi bana huzur veriyordu. Çünkü onların çektikleri acıdan iki kat fazla çekmiştim. Neyse, devam edelim.

"Nerede kalmıştık, evet." Öksürür gibi oldum, derin bir nefes aldım, ciğerlerimden giden nefesi hissettim ve başladım. Göğüs kafesimi şişirdim, devam ettim. Soğuk sesim odada yankılanıyordu.

"Sizin şu an ve bundan sonra çekeceğiniz eğitimleri ben 6 yaşımdan beri görüyorum. İki kat fazla çekiyorum. Soracaksınız, neden? Nasıl olur? Benim bünyem alışık bu durumlara. Cezalarımız bellidir. Ben buraya öncünüz olarak çıktım ama hepinizden nefret ediyorum. İyi ölmeler dilerim."

Dediğim söz ile herkes bana nefret dolu bakışlar atmıştı. Bu bakış çok güzel, inanılmaz derecede güzel. Yanımda duran Polen bana alınmış bir şekilde baktı. Gülümser gibi yapıp kürsüden atladım, kapıya yöneldim. Polen arkamdan geliyordu.

"Baban bu yaptığını hoş bulmayacak, biliyorsun değil mi, Yargı?" Yine başladı babamın laf taşımacılığını yapmaya. Bu kadından nefret ediyorum ama sırrını biliyor olduğumdan tehdit etmem kolay oluyor, çünkü fazla korkak. O kadar insanın kanı elimde, bir tehditten çekinecek değildim. Koridorda yürüyorduk, araya doğalgaz borusu yerine kolunu çevirip yasladım.

"Şimdi beni iyi dinle." Kolunu kurtarmaya çalışsa bile yapamadı. Bana baktı. Korkuyordu, benden korkuyordu. Kendinden 7 yaş küçük bir kızdan korkuyordu. Korkacaktı tabii, bu kız onun yaşadığı yıl kadar insan mezar etmişti.

"O konuşmanın bir kelimesini bile babamdan duyarsam, nasıl öpüştüğünüzü, hatta babamı tavlamak için attığın o fotoğrafları toplantıda Amerikalı iş adamlarıyla izlersiniz. Nasıl fikir? Bence harika." Yapabileceğimi bildiğinden gözlerini kaçırmadı, sadece baktı ve korkuyla kafasını olumlu anlamda salladı. Saçını elime alıp kıvırdım.

"Güzel, kiminle dans edeceğini iyi bil." Kazanmamın uğruna odamın yolunu tuttum. Sıra geldi sevdiğim ama göstermediğim o küçüklerin yanına yürüdüm. Derin bir nefes aldım. Başlıyoruz...

Kapıyı açtım, üzerime atlayan 5 kişi ile titremeye başladım. Hemen kalktılar, yer ile birbirimize özür dilercesine bakış attık. Hemen ayağa kalktım, kurtuldum.

"Yavaş ya, hayvan mısınız!" Sert tutumum karşısında veletlerin gözlerinde hüzün gördüm. Kırmıştım yine, ama zerre üzüntü yoktu, ne yapabilirim, yapım bu.

"Yargı abla, seni çok özledik biz." Kurduğu cümle ile sırıttım. Bu kızın ismi nedir, hiçbir fikrim yok, kesin unuttum.

"Özlemedim dedin ya bize Sargı Abla önceden söylemişti, eğer o 'özlemedim, sevmiyorum, nefret ediyorum' derse süratle tersini anlayın demişti. Öküzdür ama onun dilidir bu dedi."

Duyduklarımla göz bebeklerim büyüdü, ulan Sargı, bittin sen. Kaçmak için delik ara.

Arkamı döndüğüm gibi koridorda hızlı adımlarla yürümeye başladım. Sargı, babamın odasından çıkıyordu, hemen gidip kolunu tuttum ve kendime çektim.

"Buldum seni," dedim sinirli sesimle. Bana neşeli bir sesle "Bendee," diye karşılık verdi. Kulağımı tuttum çünkü cidden sesi acayip derecede cırtlaktı.

"Neyse, şaka değil, cidden önemli sebepten yanına gelmekteydim. Toplantı var, Yargı'ya yeni görev geldi."

Aksiyon hayatımın bir parçası artık; kop desem kopmuyor, git desem gitmiyor. Hatta "seni sevmiyorum" dedim, gitmedi. Oysa kime desem gider. Gurursuz, ne yapacağız, bilmiyorum. Sargı'nın sesi bir daha duyulduğunda acil olduğu anlaşılmıştı.

Toplantı odasına yürüdüm, kapıyı açtığımda bu toplantı öncekiler gibi olmayacaktı. Masada Robert James olduğunu gördüm. Kendisi Amerika'da bir holding işletiyor, bir yerleri çökertmeye çalışan iş birliğinin kurucusu. Seviyor muyum? Kesinlikle hayır. Nefret de etmiyorum ama adamın bakışları beni bulduğunda sahte bir gülümseme suratımda yer etti. Elini bana uzattı; babam olacak kişi karşımda beni izliyordu. Elini sık diyordu, ama yapmayacaktım. Onun dediklerini yaptığımda hep aynı kelimeyi söylüyordu.

"Aferim, böyle uysal bir kız ol, Yargı."

O bana Yargı derdi, bu tesiste bana ismimi bastırarak söyleyen tek kişi. Babam, psikopat herifin teki ne beklerdim ki? Gözlerimi akıllı tahtaya diktim; tahtada yazan talimata göre yeni bir tesis yapıyorlardı, ama ne için? 25 tane tesis neyine yetmiyordu? Anlamıyorum. Polen tam karşımda duruyordu; göz göze geldiğimizde hemen kafasını çevirdi, ben sırıttım. Boş bir koltuğa oturdum, Polen anlatmaya başladı:


"Bu tesis, hepsinden farklı olacak. Kimse yerini bilmeyecek, öğrenmeyecek çünkü üstü kapalı olacak. Artık yeni gelen öğrencilerimiz için daha güvenli bir bölge haline gelecek. Sadece Yargı ekibi oraya girebilecek. Başkası giremeyecek. Yargı, yeni gelen üyelerden yanına almak istediklerini belirleyecek ve onları eğitecek. Bu tesis, bunun için yapıldı. Yeni yönetmenimiz Vuslat Yaman, bu tesiste yönetmen olacak. Sargı sadece görev alışverişlerinde yardımcı olacak."

Yani kısacası, bu çocukları kendi düşmanlarına silah yapmak istiyorlardı ve benim eğitmemi istiyordu. Benim.Ben, yani kısaca ben, nasıl yapacağım hakkında tek bir fikrim yok.Elimi kaldırdım. Babam şaşırmadığını belirten nidalar çıkardı ağzından. Umursamadım. "Öncelikle bu çocukları neye hazırlıyoruz, hâlâ anlamıyorum. 16 yaşındaki çocukların bizim gibi insanların elinde mahvolması gerçekten meclisin hoşuna gidecek mi? Siz, bayım, buraya saçınızdaki aklarla konuşmaya geldiniz ya, siz." Gözlerim durdu, aynı sözlerim gibi. Onu tanıyor olabilir miyim diye baktım, yok aslında hiç görmemiştim. Boynuna doğru süzdüğümde et benini fark etmem uzun sürmedi. Oydu. Ajan 1 sayesinde aldığım eğitimlerden dikkat en önemli kuraldı. Polen yüzünden göremediğim adamı şimdi görüyordum. Yakışıklı yüzü bana bakarken fazla sert ve umursamazdı. Olamazdı değil mi? O olamazdı, o kişi olamaz. Çocukluğumda beni kurtaran kişi olamaz. Kokusuna bakmalıydım; beni kurtaran kişi pis sigara kokuyordu, çok içiyordu sigarayı. Şu an bile elinde sigara vardı. Kalbimi hızlandıran tek kişi olduğu gerçeğini değiştiremezdim. O gece gördüğüm gözler o olabilir miydi? Bana baktığındaki o derin bakış çok şey anlatıyordu. Beni kurtaran kişi o olabilirdi. O sisli gecede beni o tacizciden kurtaran kişi o olabilir miydi? Beni tanımadı değil mi? Onu tanımak çok zor. Yapılı vücudu ve yüz hatlarına fazlasıyla bakmıştım.

*O Gece*

Yağmur yağıyordu. Koşarak tesise yetişeceğim diye yere düştüm, dizlerim acıyordu. Yetişemediğimden derin nefes aldım, yürümeye başladım. Herkes yağmurdan kaçıyordu ama ben yağmurda gidiyordum, seviyordum. Karanlık sokaklara öyle alışmıştım ki artık tek yürümekten çekinmiyordum. Eve gitmiyordum; hayatımı mahveden tesise gidiyordum. Uzaktaki Issızlar Sokağı'na girdiğimde, ismi gibi ıssızdı. İlerlediğim zaman boyunca yere bakıyordum. Sonra kafamı kaldırana kadar. Karşıda gördüğüm gölge ile bekledim, bana yaklaşmıştı. Tam karşımdaydı. Yüzü netleştiğinde, tanıdığım yüzle olduğum yere çivilendim. Daha 12 yaşında olan bedenim kaskatı kesilirken neyin ne olduğunu idrak edemiyordum. Karşımda duran adam, bundan bir yıl önce bana saldıran kişiydi. Polis sirenlerini duyunca kaçmıştı ve ben de kurtulmuştum. Ama bu sefer polisin bile girmek istemeyeceği bir sokaktaydım. Bedenimin titremesiyle korkum kat kat artıyordu. Biri neden bir çocuğa bu kadar takıntı yapar, anlamıyorum. Karanlıkta gördüğüm o siyah gözler beni korkutmaya yetiyordu. Bir anlığına gözleri vücuduma değdi, öyle bir süzdü ki kendimi çıplak gibi hissetmeme sebep oldu. Üstümdeki sarı tişörtüm ve beyaz pantolon ile uyumluydu. Bile isteye giymiştim aslında. Seviyordum. Konuşmanın sonunda duymuştu. Geri geri gitmekten ayağım ağrımıştı. Bırak, kaçayım işte.

Çıkmaz sokakta nereye kaçacaksın? Yargı, salak misin? Adam tam dibinde. Ne halt yemeği planlıyorsun?

"Bak bak bak, kimleri görüyorum burada. Senin yüzünden ayağım topal bir şekilde yürüyorum, aptal velet." Ayağını fark etmemiştim bile. Sonunda yer bitmişti, sırtım Islak duvara değdiğinde yolun sonuna gelmiştim. Korkuyordum, çok korkuyorum. Yeni yeni dövüş eğitimleri alıyorum ve hiçbir becerim yok. Bana düşmanlarla savaşmayı öğrettiler. Sarhoş kafasıyla tecavüzcü bir aptalla değil.

Adımları hızlandığında gözlerimi sıkıca kapattım, korkumu dindiriyordu. Evet, bu bir rüya. Gözünü açacaksın ve her sey bitecek, bir iki üç. Kursun sesiyle olduğum yere çivilendim. Suratıma sıçrayan şeyin kan olduğunu yeni idrak ettiğimde, karşımda tam da burnumun dibinde benden biraz uzun olsa bile yaşının fazla olmadığını anladığım kişi durdu. Dudaklarım kulaklarıma değdiğinde, sigara kokusu ile yüzümü ekşittim. Fazla mi? Sigara içiyordu. Bu gözlerine baktığımda hayranlıkla onu izliyordum. Gözleri çok güzeldi, hiç olmadığı kadar güzeldi. Kehribara dönük olan sarıları, ayda çok güzel parlıyordu. Bir kurt misali. Kalbimin hizlanması ile olduğum yerde durdum, kıpırdayamadım. Ellerimi kaldırıp yüzünü avuçlarımın içine aldım. İlk ürperse de belli etmedi. Ellerim boynunda indirmeye başladım. Bir ipucu istedim. Bir daha karşılaşırsak, tanımak için bir detay istedim. Ve son attığım boynunun omzuna doğru çıkan köprücük kemiğinde ufak bir et beni vardı fark ettiğimde kıkırdadım. Kokusu kötü olsa bile gözleri ve yapılı vücudu fazlasıyla çekiciydi. Biliyorum, 12 yaşında bir kız için fazla bilgiler. Ama bana kimse karışamazdi. Hislerimi kontrol altında tutmak benim işimdi, değil mi?

Bir anda kendime geldim, titredim. Ve benden uzaklaşmadığını fark ettim. 0 benim boynuma nefes mi üflüyor? Cilız kollarımla onu var gücümle ittim. lk bana baktı ve nasıl yaptığıma şaşırdı,

"Beni kurtardın diye teşekkür edecek değilim. Bir daha sakın bana o pis sigara kokunla yaklaşma, suratına sırıtma ekledi ve süzdü.

"Bir daha benim mekanımda işin olursa, tek parça halinde çıkamazsın buradan. $imdi git, evine."

Arkasını döndüğünde aklıma gelen şarkıyla kıkırdadım. "Gidiyor gönlümün efendisi, durdurun, onsuz olamam artık." Kendi kendime sırıttığımda kolumdaki saate baktım. Çok geç kalmıştım. Kesin ceza alacaktım. Var gücümle tesisin kapısına koşmaya başladım

Yargı.

Gözlerime merakla bakıyordu herkes ne bekliyordu anlayamıyordum bana kaşlarını çatmış halde bakan polene göz devirdim, dur bir dakika ben sözümü kesmiş ve adama bakıp durmadım değil mi?

¨Kızım biraz unutkandır siz devam edin, Yargı yanıma gelir misin?¨ Bugün ceza çekmemek ümidiyle ona doğru yürüdüm. İri cüssesi önünde durdum kulağımı eğdim.

"Bu yaptığını şeyi güzel bir şekilde çekeceksin ,

O adama karşı olan bakışlarını görmedim zannetme yargı"

Umarım beğenmişsinizdir.


Loading...
0%