@yazar_as3s
|
"Niye sürekli mızkçılık yapıyorsun ki? Altı üstü bir kadeh rakı içeceğiz o kadar!" Derya bitmek tükenmek bilmeyen serzenişlerine devam ederken ben salata yapmaya başlamıştım. Bu gün günlerden Cuma. Yani biz kızların toplanıp haftaın bombalarını konuştuğumuz gün. biz genelde bu taplanmalara 'Cuma Toplantısı' deriz. Eskiden Cuma Toplantılarında güzel yemekler yer haftamızın nasıl geçtiğini konuşur sakin ve huzurlu bir gece geçirir ve bundan mutluluk duyardık. Ama dediğim gibi bu eskidendi. Şimdiyse bu sakinlik bizi tatmin etmediği için büyümenin vermiş olduğu yetkiyle gecelerimize alkol de dahil etmiştik.Bu arada büyümenin dediğime bakmayın daha on sekizimizimizi yeni doldurmak üzereyiz.Ama bu aramızda kalsın. Ben alkolden oldum olası haz etmezken kızlar bayılıyorlardı. Bu arada kızlar demişken size çılgın arkadaş gurubumu tanıtayım. Derya: Kendisi hemşirelik adayımız. Kumral,yeşil gözlü,zayıf bir kız. Genel ruh hali hep sinirli. Biraz aceleci, biraz paldımsız, biraz dobra ve birazda manyak. Hayır! lafımı geri alıyorum. Biraz değil baya manyak bu kız. Hobileri arasında: Kavga etmek, kavga izlemek, kavga çıkarmak ve kavga ayırmak yaygın.Biraz gömmüş gibi oldum ama özünde iyi kızdır Derya.Yabancılara 'hır' dostlarına 'mır'. Guruptaki lakabı: Çılgın Hemşire. Buse: Kendisi moda tasarımıyla ilgileniyor. Sarışın, ela gözlü, Türklerin deyimiyie balık etli bir kız.Genel ruh hali neşeli. Biraz paronayak, biraz utangaç, biraz sulu göz. Pardon, yanlış söyledim. Biraz değil baya bir sulu göz. Hobileri arasında: Aldatılmak, üzülmek, ağlamak ve herkese aşık olmak yaygın.Aramızda kalsın ama Buse biraz şıpsevdi. kuşum iyi niyeti yüzünden çok kırıldı bu zamana kadar. O bizim küçük kızımızdır. Onu üzen bizi üzmüş sayarız. Guruptaki lakabı: Manken. Biliyorum biraz mantıksız ama biz seviyoruz. Zeynep: Kendisi araba sektörüde. Evet! yanlış duymadınız. Bu kız tam bir araba delisi. İleride ailesini işlettiği galerinin başına geçmek istiyor. kızıl saçlı, kahverengi gözlü, ideal kilosuna sahip bir kız. Genel ruh hali hep heyecanlı. Biraz dikkatsiz, biraz şaşkın, biraz anne. Hı hı kendisi tam bir annedir. Her şeye karışır. Ve bir anne gibi hepimize yol gösterir. İyi niyetli ve olgun bir kişiliğe sahip. Guruptaki lakabı: Cici Anne. Ve bendeniz Efnan. Aslında kendimle alakalı söyleyecek pek bir şeyim yok. Hayalim Türkçe öğretmeni olmak. Siyah saçlı, siyah gözlü, ve ideal kiloma sahip bir kızım. Size bir sır vereyim mi? Kendimle alakalı en sevdiğim şeylerden biri vücudum olabir. Siz söyleyin 90-60-90 bir vücuda sahip olsanız beğenmez miydiniz? Genel ruh halim hep sakin. Biraz neşeli, biraz manyak, biraz gerginimdir. Tamam, doğruyu söylemek gerekirse ben biraz değil baya gerginimdir. Öyle ki şuan salata yaparken bile gerginim. Bu gurupta en düzgün hobilere sahip olan benim galiba. Genelde kitap okur, şarkı dinler ve nadiren söylerim. Etliye sütlüye karışmam. Kendi halimde takılırım. Kimseye karışmadığım gibi banada karışılmasına izin vermem. Bana sorulmadığı sürece her lafa atlıp karışmam. Yani ben gurubun binevi etkisiz elemanıyım. Lakabım: Ayaklı TDK Derya, bana bakıp oflaığında sinirlenmeye başlamıştım. Dedim ya ben insanlara karışmadığım gibi banada karışılmasını sevmezdim. "Bak Der-..." Lafımı kesen Manken oldu. Muhtemelen sinirlendiğimi anlamış ve ortamı yumuşatmak istiyordu. " Tamam, sakin olun lütfen. Derya, lütfen Efnan'ı rahat bırak. O yetişkin bir birey. Ne yapıp yapmayacağına kendisi karar verebilir.Sonuçta herkes senin gibi alkol almayı sevecek değil. " dedi. Onun sözleriyle mutfak sessizliği büründü. Ben salataya tuz koyarken, Zeynep'in çığlık atmasıyla dikkatimiz ona döndü. Kendisi balık kızartıyordu ve muhtemelen eline yağ sıçramıştı. Bilirsiniz rakı ve balık ayrılmaz ikilidir. Zeynep elini suya tutarken ağızının içinde bir şeyler mırıldanıyordu. Galiba küfür ediyor. İyi olduğunu anlayınca hepimiz kendi işlerimize döndük. Ortam ben ve Derya yüzünden gerilmişti. Zeynep'te durumu aymış olacak ki "Oyun oynayın." dedi. Ne dediğini anlamadığım için 'ne oyunu' der gibi kafa salladım. "Diyorum ki oyun oynayın. Oyunu Derya kazanırsa Efnan içer, kaybederse Efnan gİbi o da içmez. Kabul mü?" Aslında fena fikir değildi. Oyunlarda strateji yapmayı iyi bilirdim. "Kabul, ben varım." Dedim. "Bende." Diye bağırdı Derya. "O zaman taş-kağıt-makas oynayın." Bunu diyende tabii ki Buse'ydi.Derya oyun adını duyar duymaz elindeki işi bırakıp koşarak önüme geçti ve ellerini hazırladı. "O zaman başlayın bakalım. Üçte biter." Zeynep onayı verince başladık. Aynı anda " Taş- kağıt-makas" dedik. Kahretsin! ben taş, o kağıt yaptı. "Derya:1" Buse keyifle söyledi. "Taş- kağıt-makas" İşte bu! O kağıt, ben makas yaptım. "1-1" *BEŞ DAKİKA SONRA... Şuan elimdeki rakı bardağı ile bakışmamızın beşinci dakikasındayız. İğrenç bir kokusu var. Bunu değil içmek elime bile almak istemiyorum. Ama oyunu kaybettim ve cezamı çekmeliyim. "Efnan elindeki rakıyı artık içer misin?" Derya şimdiden sarhoş olduğu için bağırarak konuşuyordu. Ona sadece kafa sallamakla yetindim. Ağızıma bir lokma balık atıp elimdeki rakıyı dudaklarıma yaklaştırdım. Kızlar bana beklentiyle bakarken ben bardağı kafama diktim. Hepsinini bir dikişte bitirdim. Ama keşke bitirmez olaydım. Boğazım alev alev yanarken, gözlerim dolmuştu. Sakin kalmaya çalışıp rakının yanına koyduğumuz şalgamıda kafama diktim. Allah'ım sana geliyorum. Şalgamda acılıymış.Beyaz ışık göründü dostlarım. Helvam fıstıklı olsun. "Efnan, iyi misin?" "Sence Buse? Kız öteki tarafa uğrayıp geldi resmen." Zeynep yine olgunluğunu konuşturdu. "Aşkım bana bir bardak daha katın." Ohooo Derya kafayı bulmuş. "Tamam, iyiyim ben. Bir bardak daha koyun. Madem başladım bir anlamı olsun." "Emin misin Efnan'cığım?" Buse'm benim üzümlü kekim endişelendi. "Eminim, balım. Gönderin gelsin." "Allah'ım sonumuzu hayır et." Cici Anne dertli. Zeynep, Derya ve bana bir bardak daha doldurup mutfağa kalan balıkları almaya gitti. *********** İkinci bardağı bitireli baya olmuş hatta üçüncüye geçmiştim. Başım feci halde dönüyordu. Derya ve ben masanın üzerine çıkmış dans ediyorduk. "yalnız bişiy diyim mi? Bemin kafam filaket aşkimmm" Benim konuşmamla Zeynep'in kahkaha atması bir oldu. "Buse şunun videosunu çeksene! Yarın izletiriz." "Bu onuncu videosu Zeynep. Eğer şuan Türkçeyi nasıl katlettiğini görseydi ağlardı." "Bana mı gülüyorsunuz siz?" Alınmıştım doğrusu. "Tabi akıllım. Senden başka kime gülecekler." Derya bana laf mı sokmuştu. "Sen önce kendi haline bak. Çırpı bacak!" Deyip dil çıkardım. Ohh olsun ona. "Bana bak seni yolarım kız!" Üstüme gelen Deryadan korkup kaçmaya başladın. "Gelme.. GELLLMEEE. KATİLLL..." Bağıra bağıra Zeynep'in arkasına saklandım. "Yeter! DURUN ARTIK! Bebek misiniz siz?" Zeynep'in bağırmasıyla ikimizde durduk. "Ama Zeynep... O benlene dılga geçti." Dedim. Zeynep tüm ciddiyetiyle yüzlerimize bakıp "Bu kadar yeter. Gidiyoruz." dedi. Kafam feci halde dönüyordu ve ben onlara gitmeyin demedim. En iyisi bu geceyi ayrı geçirmekti. Ben sessizce koltuğa oturup yeri izlemeye başladım. Yaklaşık yarım saat sonra arkadaki sesler kesildi. Kafamı arkaya çevirdiğimde Zeynep'in her yeri pırıl pırıl yaptığını fark ettim. Ona teşekkür edercesine gülümseyip önüme döndüm ve kafamı koltuğa yasladım. Biraz sonra Zeynep yanıma geldi ve bana geceliklerimi giydirdi.İşi bitince anlıma küçük bir öpücük bırakıp, "Yarın sabah uyanır uyanmaz beni ara. İyi olup olmadığından beni haberdar et." Ona elimle tamam işareti yapıp uzanmaya devam ettim. Bir kaç hışırtıdan sonra kapı kapanma sesi gelince gittiklerini anladım. Aniden gelen istekle yerimden zıplayıp televizyondan radyoyu açtım ve çıkan şarkıyı bekledim. Radyoyu sunan kadın biraz konuştuktan sonra şarkı başladı. Demet Sağıroğlu-Arnavut Kaldırımı Yalpalaya yalpalaya mutfağa doğru ilerledim ve dolaptan kalan rakıyı aldım. Tam mutfaktan çıkmak üzereydim ki dolabın üzerindeki telefon numarası dikkatimi çekti. Kimin numarasıydı acaba? Dolaba yapıştırdığım kağıdı alıp mutfaktan çıktım. Odaya geçip yere çöktüm ve sırtımı koltuğa yaslayıp kağıdı incelemeye başladım. Arkasında bir isim yazıyordu ama hafif silinmiş olduğu için ne yazdığını anlayamadım. Boş boş yere bakarken içimdeki ağlama isteğini durduramıyordum. En sonun da kendimi kasmayı bırakıp ağlamaya başladım. İçin için, acı acı ağladım. Sebepsizce. Blkide büyük sebepler yüzünden. Göz yaşlarım görüşümü bulanıklaştırırken görmekte zorlanıyordum. Elimdeki kağıtta yazan numarayı telefonuma kayıt ettim. Ve belkide hayatımın en saçma kararını verip ona yazdım. Gönderen: siz Biliyor musun? Rakı beni ağlatıyormuş. Gönderen: siz Biliyor musun? Rakı beni üzüyormuş. Gönderen: siz Biliyor musun? Rakı beni kırıyormuş. Gönderen: siz Bir dakika ya nereden bileceksin ki? Gönderen: siz Hııhhhh! Sen neyi biliyorsun ki zaten. Gönderen: siz Özür dilerim. Sen her şeyi bilirsin. Gönderen:siz Banane. Özür falan dileyemem. Bir zahmet her şeyi bil! <3 **************************** Selam, yeni bir yolculuğa benimle çıkar mısınız? Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyoruz. Sizce bir bardak rakı insana neler yaptırabilir? Bir sonraki bölüme kadar sevgiyle kalın....♥️ S.Su YÖRDEM.
"
|
0% |