@yazar_as3s
|
Bölüm şarkısı: Bu Saatten Sonra 🍂 "İyi olduğundan emin misiniz?" "Eminim. Annem de her şeye bayılma potansiyeli olduğu için alışkınız, merak etme." Müstakbel kayınvalidem yaklaşık on dakikadır salondaki koltukta baygın bir şekilde yatıyordu. Ben doktor çağırmak konusun da oldukça ısrarlıyken, Yamaç istemiyordu. Neymiş annesi hep baylırmış. Önemli değilmiş. Tabi o, annesizlik ne bilmiyor. Nasıl anlasın beni? Annesiz biri olarak annesizliğin zorluklarını Allah'ın her günü çekiyorum. Ve annelere karşı zaafım var. Hiç bir annenin üzülmesini ve zarar görmesini istemem. Belki de bunu aşmam gerek. "Diyorum ki, yemek mi yesek çocuklar?" Ahhh, bu adam tam bir obur! Burada karısı baylmış iki saattir 'Yemek mi yesek' diye sorup duruyor. Hayır yani acaba ben mi çok evhamlıyım diyorum ama bence değilim. Yani... "Ahhh, be baba. Menekşe Sultan burada bayılmış sen ne diyorsun." "Banane ondan. Ben, küstüm ona." "Sebep?" "Sabah kalkınca beni öpmedi. Benim öpmemede izin vermedi." Karşımda ki yaşlı ama karizmatik adam, dudaklarını büzmüş küçük bir çocuk gibi mızmızlanırken kendimi gülmemek için zor tutuyordum. "Acaba niye böyle yaptı?" Yamaç, zor bir denklemi çözüyormuşçasına kaşlarını çatmış ve halıya doğru bakarak dalmıştı. Ahh, keşke bana bakarak dalsaydı. Hayaller, Hayatlar. "Buldum!" Yaşlı adam heyecanla Yamaç'a döndüğünde meraklanmıştım. "Geçen gün benden bir çanta almamı istemişti ama ben onu unuttum. Ondan yaptı sanırsam." Yamaç, babasına 'Hadi ordan' der gibi bakıyordu. Ben olaya Fransız kaldığım için saf saf Yamaç'a bakıyordum. "Sen ve bir şeyi unutmak. Hayatta inanmam! Söyle hadi niye almadın?" "Senden de bir şey kaçmıyor bakıyorum." "Kaçmaz benden bir şey." Gözlerime baakarak kurduğu cümle yutkunmama sebep oldu. N'oluyor ya bana? "Hııhıııımmm" Yaşlı adam boğazını temizler gibi yapıp bizi uyardığında, Yamaç hiç bir şey yokmuş gibi babasına döndü. "İstediği çanta on bin lira!" Adamın dehşetle telafuz ettiği rakam gülmeme sebep oldu. "Sorun ettiğiniz şey bu mu? Benim biricciğimi üzmeye değer mi? Söyleyin bana ben alırım ona." Vayyy be! Adam gibi adam. "Bana bak hergele, ben karıma bir çanta alamaz mıyım sanıyorsun. Hatırlatırım bir zamanlar içine giydiğin donu bile ben alıyordum. Gerçi hala ben alıyorum. Orası ayrı. Almadım çünkü, zaten almıştım. Doğum gününü bekliyorum." Vayyy be, adama bak. Şaşırdım doğrusu. "Baba, ayıp oluyor kıın yanında." Yamaç homurtulu sesiyle konuşurken ben gülüyordum. "Ne konuşmayacakmışım. Asıl bu kız duysun bunları da seninle evlenmeyi iyice düşünsün. Bak kızm, bu daha donunu bile kendi almaz. Sen düşün gerisini. Maşşallah, güzel de kızsın elini sallasan ellisi bırak bu hergeleyi." "Babacığım. Sus da!" "Susmasın. Ne güzl anlatıyor adam. Fikrim yavaş yavaş değişiyor gibi. Haberin olsun, aşkım." Sadece yamaç'ın duyabileceği bir sesle konuştum. Kafası yavaşç bana dönerken, sağ gözünün seyirdiğini fark ettim. "Senin, o fikirlerine iyi bir ders vermek lazım ki değişmesinler. Aşkım." Son kelimeyi özellikle bastırark söylemişti. Valllahi bana hava hoş. "Verelim. Derse ihtiyacı olan her şeye ders verebiliriz. Aşkım." "Hımmm, o zaman ilk fikirlerine sonra da ellerine verelim. değil mi?" Ellerim ne alakaydı ki şimdi. Kafamı eğip ellerime baktım. Allah kahretmesin! Ellerim, Yamaç'ın pantalonunun fermağuarıyla oynuyordu. Hayır, bunu yapmasını ben istememiştim. Ellerim ne amandan beri benden izinsiz çalışıyordu. Lanet olsun! Ellerimi hızlıca çektim ve arkama sakladım. Offff! Sadece ikimizin duyabileceği bir ses tonun da konuşuyorduk. Yoksa çoktan rezil olmuştuk. "Uyandı." "Sonunda." "İyi misiniz?" Sorumla yerinden hızlıca doğrulan kadın, kocamn gülümsedi. "Ohhh, biran rüya gördüm diye çok korktum. Sizi-bizi kaldır. 'Anne' diye seslen bana." "Peki." "Hadi yemek yiyelim. Size çok güzel şeyler hazırladım." Daha az önce baygın yatan kadın o değilmiş gibi enerjik ve hareketliydi. Şaşkınca Yamaç'a baktım. 'Ben sana demiştim' der gibi bakıyordu. "Eee, hadisenize." "Tamam." diyen Yamaç'la hepiiz yemek odasına geçtik. Gerçekten de dediği gibi bir sürü yemek vardı. Çoğunluğun Karadeniz mutfağının yer aldığı masada ufak tefek Ege yöresine uygun yemeklerde görünüyordu. "Yavrum, sen ne seversin bilmedim. O yüzden hem sizin oradan hem bizim buradan bir şeyler yaptım. Umarım beğenirsin." "Severim. Hepsi çok güzel görünüyor. Şimdiden ellerine sağlık, Menekşe anne." Kadının yüzü mutlulukla aydınlandı. "Oyyyyy, senin o anne diyen ağzını yerim ben." Ayyy, kayınvalidem bal. "Eeee, hadi başlayın." Yamaç, tabağıma bğeneceğimi düşündüğü şeylerden koyarken sessizce onu bekliyordum. "Yavrum, annen babanlar nasıllar?" Yüzüm hafifçe düşsede belli etmemeye çalıştım. Gülümseyerek, Menekşe anneye döndüm. "Sizlere ömür." "Çok üzüldüm, yavrum. Bilemedim." "Lütfen sıkmayın canınızı. İlk günki kadar acıtmıyor artık. Alıştım. Uzun zaman oldu. Ben, altı yaşlarındayken. Trafik kazasıydı." "Anladım, canım. Onlar gitmiş ama geriye pırıl pırıl bir kadın bırakmışlar. İçinin güzelliği, yüzüne vurmuş. Nur yüzlü kızım." Sadece gülüümsemekle yetindim. Yaaklaşık bir kaç dakikadır sessiz duran Yamaç'a döndüğümde,şaşırdım. Çünkü sarmayla aşk yaşıyordu. O nasıl iştah öyle. Bunu doyuramam ben. "Kaç yaşındasın, Efnan?" Diye sordu Semih baba. "On sekizimi doldurmak üzereyim." Cevabımı duyan adamın yüz hatları hafif gerilirken bu konuda sorun yaşayacağımızı hissettim. "Ne okuyorsun? Ya da okuyor musun?" "Türkçe öğretmenliği okuyacağım." Yüzündki gerginliğin yerini tatlı bir gülümsemeyle değişen adam içimi rahatlattı. "Ne güzel." Yemeğine dönen adamla bir nebze olsun gerginliğim azaldı. Menekşe anne bana doğru baktı. Ahhh, geliyor yeni bir soru. "Peki evlenince okulunu nasıl yapacaksın? Okulun bitmesini baklemeniz daha doğru olur gibi." Tamamiyle iyi niyetiyle söylediğine emin olduğum soru beni germedi. "Bunu daha konuşmadık." Yamaç sağolsun sarmayla yaşadığı yasak aşkı bitirip bize döndü. "Bu konuyu bize bırakın." Dedi. Otoriter sesi sayesinde içime bir güven doldu. Bana ne oluyorsa sanki! "Peki, evladım." Menekşe anne çok iyi bir insandı. Bunu istemediğim bir konuyun kapatmasından bile anlayabilirdim. "Yavrum, seni sikmsk istemem ama annen babandan sonra sana kim baktı?" "Teyzem ve eniştem. Baba tarafı pek gönüllü olmadı. Ananemler de kronik rahatsızlıklarından dolayı istemelerine rağmen alamayınca, teyzem aldı." "Ahhh, güzel kalpli bir kadın olduğunu görmeden hissettim. Sene farkında olmalısın ki bir çocuğun sorumluluğunu almak çok zordur. Hele ki o çocuk senin değilse. Teyzenle tanışmayı çok isterim." "Elbette, o da çok istiyor." "O zaman en kısa zaman da." "İyişallah." "Ben lavaboyu kullanabilir miyim?" "Tabi, düz yürü ikinci kapı." "Teşekkür ederim." Masadaki telefonumu cebime sıkıştırıp, yemek odasından çıktım. Dedeği gibi ikici kapı lavaboydu. İçei girip kapıyı kapattım. Elime yüzüme su çarptım. Biraz gerilmiştim doğrusu. Tam çıkacakken çalan telefonumla admlarım durdu. Bir elim kapının kulbunu tutarrken diğer elimle gelen aramayı cevaplandırdım. "Efendim, anneciğim." "Kızım, nasılsın?" "İyiyim, anneciğim. Sen nasılsın?" "İyiyim, yavrum ben. Sen, beni düşünme. Bebek nasıl aman dikkat et." Oyyy, bu konu başımıza büyk brla oldu. "iyi o da. Bir şey yok. Rahat ol biraz." "Yavrun, istemiyorsan söyle. Mecbur değilsin. bu gün istemiyorum de hemen ayarlarım doktor. Yeter ki sen mutlu ol." Annem bütün iyi niyetiyle konuştu. Eğer bu durum gerçek olsaydı onu aldırmazdım.Sonuta bebek Yamaç ve benim olacaktı ve sadece ben karar veremezdim. "Bu konuyu sonra konuşalım,anneciğim. Olur mu?" "Olur yavrum. Canın bir şey istiyor mu? aşeriyor musun?" "Yok anneciğim ne aşermesi." Banyonun içinde ileri geri yürüken ayağım paspaa takıldı ve hafif sendeledim. "Ayyy!" "Ne oldu Efnan?" Annem endişeyle konuşu. "İyiyim, anneciğim. Merak etme." "Dikkat et be yavrum. Söyle o mendebura seni doktora götürsün ne olur ne olmaz." "Abartma anne." "İki canlısn sen ona göe davran." Offf! "Tamam." "Yemek yedin mi? Aç kalma sakın." Telefonu kapatcak bir neden bulunca şeytani bir gülümseme belirdi yüzümde. "Yaa doğru söylüyorsun. Ben ve ninik bebeğimiz acıktı gidipte karnımı doyurayım. Öptüm, hoşçakal." "Görüşürüz, deli kız." Hızla telefonu kapatıp. Kapıyı açtım. Lakin karşımda bana donmuş bir halde bakan Menekşe anneyi görünce çok şaşırdım. "Sen, hamile misin?" Gözleri dolu dolu bana bakarken ne cevap vereceğimi bilemedim. Birbirimize şaşkı şaşkın bakarken kadın arkaya doğru sendeledi. Onu tutmak için ileriye doğru atıldım, fakat yetişemedim. Kadın, arkaya doğru devrildi. Onun düşüşüyle ağızımdan koca bir çığlık çıktı. Çığlığımla yemek odasında birkaç hışırtı geldi. Sonrada yeri inleten adım seslerini duydum. Donmuş gibiydim. Ne bir milim öne ne de arkaya gidebiliyordum. Görüş açıma ilk Yamaç girdi. Arkasından Semih Bey. İkiside şaşkın şaşkın bir bana bir menekşe anneye baktılar. Yamaç şaşkınlığnı kısa tutup Menekşe annenin yanına eğildi. Kafasını hafifçe havaya kaldırdığında "Menekşe!" Diye bağırdı, gür sesiyle Semih Bey. Nee olduğunu kavrayamamıştım. "Anne!" Yamaç en az babası kadar gür sesiyle bağırdığında dah da korktum. Ayaklarımı zar zor bir adım atmaya ikna edip Meenekşe anneyi görüş açıma aldım. "Aman Allah'ım" Mnekşe anne, yerde kanlar içinde yatıyordu. 🍂 Selam!👋 Ben geldim, dostlarım.🙋 Biraz geç oldu. Bilgisayarımdaki sorunu halledip aranıza döndüm.✍️ Oy verip yorum yapmayı unutmayın.🙏 Bir sonraki bölüme kadar sevgiyle kalın...🫶 (Bilgisayardaki sorun tam anlamıyla çözülmüş değil. Yazım yanlışları ya da noktalama işaretleri hataları varsa özür diliyorum.) <3 Bir sonraki bölüm neler olabilir?🤷 Fikirlerinizi bekliyorum.💁
|
0% |