Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm: MİRAS

@yazar_as3s

Mutluluk nedir? diye sorsalar bu soruya en son cevap verecek insan bile değildim. Elbette nutlu olduğum anlar oldu. Fakat bu anlar o kadar kısa sürdü ki ben mutluluğu hiç anlamadım. On sekiz yaşında olmama rağmen daha bir kere annemin sevgisine şahit olmuşluğum yoktur mesela. Ya da on sekiz yaşında olmama rağmen bir kere bile babamın arkamda durduğunu görüp, o sonsuz baba güvenini hissetmişliğim yoktur. Uzun yıllar boyunca içimdeki aile özlemiyle yanıp tutuştum. Bir annem olsun yatmadan önce saçımı okşasın ya da hata yaptığımda bana yol göstersin diye kendimi paralayıp durdum. Yıllar boyunca içimde ince bir sızıyla yaşadım. Neyin nesi olduğunu anlamadığım bu acı yakamı bir türlü salmadı.Yıllar geçti. yollar geçti. Geceler aktı gündüzlerine kavuştu. İçimdeki acı da her şey gibi büyüdü. Büyüdükçe canımı daha da çok yaktı. Gitsin istedim bu acı. Ben gitmesini istedikçe o daha da çok içime oturdu. Sonra da ben ona alıştım. Onunla yaşamayı öğrendim. Hayat ya bu bana içimdeki ince sızıyla yaşamayı öğretti. Mutsuzluk annem, Gerginlik babam, huzursuzluk kardeşim ve mutlulukta düşmanım oldu.

Yaklaşık altı yaşındayken annem, ben ve babamla beraber İstanbul' dan Trabzon'a giderken bir trafik kazası geçirdik. Babam benim ısrarlarım üzerine radyodan şarkı açarken yolu takip edememiş, karşıdan gelen tıra çarpmıştı. Kaza sırasında üzerime kapanan annem beni canı pahasına korumuş,kılıma bile zarar gelmesine müsaade etmemişti. Babam. Babam da annemin üzerine kapanmıştı. Ben o gün son kez annemin saçlarımı okşamasının verdiği huzuru hissetim. Ben o gün son kez babamın kolları arasında güvende olduğumu hissettim. Ben o gün her şeyin son olduğunu anlamışım gibi onrara sıkı sıkı sarıldım. Defalarca kez onları sevdiğimi söyleim. Annem son kez gözlerimin içine baktığında sanki hissetmişti olacakları.

"Eğer bir gün bize ihtiyaç duyarsan, içine derin bir nefes çek. Aldığın her nefeste biz içinde yaşayacağız. Sevgimiz her nefeste içine dolacak. Ve aldığın her nefeste sana yol göstereceğiz. Sana gökyüzünde olduğumuzu söyleyenlere inanama Efnan. Biz senin içinde tam kalbinin ortasındayız. Oraya bir başkası gelene kadar biz hep oradayız. Seni kuşlar kadar çok seviyoruz. Çünkü sen kuşlar kadar özgür bir kızsın"

Gözlerindeki acıyı hayatım boyunca başka kimsenin gözünde görmemiştim. O acının tarifsiz bir acı olduğu kesindi. Çünkü gözlerindeki acı bir annenin çaresizlinin en saf örneğiydi. Annemin son sözleri benim için yeni bir sayfanın ilk sözleriydi. Şiddetli bir çarpma yüzüme sıçrayan kan. Sahi acaba yüzüme sıçrıyan kan kimindi? Annemin mi? babamın mı?

Annem... Annem... Kokusu nasıldı acaba?

Babam... Babam... Gülüşü nasıldı acaba?

Gözlerimi açtığımda sessiz bir hastane odasındaydım. Yanı başımda annemin kardeşi Şebnem Teyzem vardı. Gözlerindeki acı tarifsizdi. Bana olan bakışlarından merhamet akıyordu. Uzun uzun baktı bana. Gözleriyle anlattı derdini. Derdimizi. Zaten bildiğim gerçekleri onda görmek beni bitirdi. Siz hiç içinizden ağladınız mı? Ben o gün ilk defa içimden ağlamayı öğrendim. İçimde keskin bir vedanın yasını tutmayı öğrendim. Saliseler saniyelere,saniyeler dakikalara, dakikalar saatlere dönüştü. Biz sadece bakıştık içimiz yandıda dudaklarımızı kıpırdatamadık. Bir bakış büyüttü beni. Bir bakış beni annemin sıcak kollarından alıp, hayatın acımasızlığına bıraktı. Ölüm benden ruhumu çaldı. Bedenim kalsa ne olur ki... Benim ruhum yandı. Uzun bakışlar bitti. Teyzem ayağa kalktı. Bana yaklaştı.

"Gittiler."

Tek bir klime hayatıma mıhlandı.

Gittiler...

Gittiler...

Gitmişler...

Gitmek kolay olandı. Zor olan kalabilmekti. Ama her giden isteyerek gitmezdi ki...

"Biliyorum."

Kendi geçeğimle yüzleştiğim ilk an.

"Son kez görebilir miyim?"

Bu aslında gittiklerine emin olabilir miyim? Demekti.

"Görmesen olmaz mı?"

"Niye? istemezler mi beni?"

"Onları öyle görmeni istemezlerdi."

"Olsun. Bu son görüşüm olacak."

"Peki..."

Yattığım sıcacık hastane yatağından çıkıp,o soğuk odaya gidişimiz on dakikmızı aldı. Doktor beyaz örtüyü yavaşça açtığında göründü annemin yüzü. Teni beyazlamış. Yer yer morarmış. Dudakları kurumuş ama hafif tebessüm ediyor. Doktor odanın dışına çıkıp bizi beklemeye başladı. Teyzem kahrından odaya giremedi. Minik ellerim yüzünün her köşesinde dolaştı. Her milimini sardı sarmaladı.

"Doktor amca beni annemin yanına oturtur musun?" İçeri giren adamın gözleri yaşlı.

"Tamam." Dedi. Sesi titriyordu. Beni kollarımın altından tutup annemin yanına oturttu. Ve tekrardan çıktı.

Derin bir nefes çektim içime.

"Anne sevgin içimde." Elini alıp kalbime getirdim

"Bak tam buradasın."

Uyku bastırdı. Uzun uzun esnedim. Anne karnında ki bebekler gibi iki büklüm oldum annemin yanına yattım. Hayatımın en huzurlu son uykusunu annemin ölü bedeninin yanında uyudum.

⛓️

Aradan çok zaman geçi. Teyzemle kalmaya başladım. Kendisi de eşini kanserden dolayı kaybetmişti. Biz birbirimize yoldaş olduk. Baba tarafım beni istemedi. Anne tarafından da ananemler yaşlı oldukları için Tek çare teyzem kaldı. Ananemler her gün arayıp sormuş, sevgilerini eksik etmemişlerdi. Ama diğer tarafta durumlar aynı değildi. Sadece bayramda seyranda aradılar.

Teyzem İzmir de yaşadığı için bende İstanbul'dan İzmir'e yeni bir hayata atıldım. Aradan beş yıl geçti. Teyzem o gün hastanede annemin yanına oturmama yardım eden doktorla evlendi.

Selim ağabey...

Çok iyi adamdır. Beni de kendi çocuğu gibi severdi. Evliliklerinin ikinci yılında teyzem hamile kaldı. Eve minik bir bebek gelecek olması hepimizi çok mutlu etti. Özelliklede ben çok mutlu oldum. Aylar sonra teyzem doğuma girdi.

Üç kişi çıktığımız evden yine üç kişi olarak girdik.

Doğumda sırasında gerçekleşen bir komplikasyon sonucu bebeği kaybetmişlerdi. Dokuz ay boyunca bebeğine bağlanan teyzem bu ani kayıbı hemen atlatamadı. O günden sonra evde gecelerini ağlayarak geçirdi. Selim ağabey çocuğunu kaybetmenin acısını yaşayamadan karısının acısını dindirmeye çalıştı. Yaşadıkları zor günler onların erkenden çökmesine sebep oldu.

Sonra zamanla iyiye gittik. Zor oldu ama düzeldik. İkiside bana daha da bağlandılar.Kendi evlatları gibi gördüler. Teyzemin bir daha çocuğu olmayacağını öğrendiğimde içimden tek bir şey geçti o zaten benim annemdi. İşte ben o zaman ona anne dedim. İkimizde biliyorduk ki o benim öz annem değildi ama öz annem olsa beni ancak bu kadar sevebilirdi. O benim Şebnem annem oldu. Selim ağabey karısına o kadar aşıktı ki cocukları olmaması onun sevgisinden hiç bir şey eksiltmedi. Ona da Selim baba dedim. Gözlerinde ki mutluluk görülmeye değerdi. Ben onları anne-baba yaptım. Onlarda beni iyi bir insan yaptılar.

🍂💅

Yıllar geçti. Ben büyüdüm. Onlar yaşlandı. Bu yıl üniversiteyi kazandım. Tekte yapabilmek için gecemi gündüzüme kattım. Başardım da. Üniversiteyi yaşadığım şehirden kazanınca evden ayrılmamı istemediler ama ben kendi ayaklarımın üzerinde durmak için Küçük ama güvenli bir sitede onların yardımıyla eve çıktım. Sonrada küçük bir kitapçıda işe başladım. Hayatım olabilecek olduğu en iyi halinde yaşama başladm.

🍂

Bu sabah baba tarafının olduğu WhatsApp gurubundan aldığım bir mesaja göre; dedem ilk evlenen torununa mirasını bırakacakmış. Okuduğum anda kafam da yanan şimşekler bana bu mirasın benim olması gerektiğini söylüyordu. Fakat mirası alabilmem için önce evlenecek bir adam lazımdı. Hayatımda erkek sinek bile istemeyen ben kiminle evlenecektim. Ayrıca daha on sekizimi yeni dolduruyor sayılırdım.Evlenmek için çok küçüktüm. Ama miras en çok benim hakkımdı. Yıllardır benden çaldıklarını almanın vakti gelmişti.

BÜTÜN GÖRÜCÜLERE SESLENİYORUM; ACİL KOCA ARANIYOR!!!

                                                    

Umarım beğendiğiniz bir bölüm olmuştur.

Oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin.

Kitap şimdiden 28 okumaya ulaşmış çok mutluyum.

Lütfen yorum yapın. Kitapta nasıl sahneler görmek istersiniz?

Sizleri seviyorum.

Bir sonraki bölüme kadar sevgiyle kalın...

<3

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%