Yeni Üyelik
13.
Bölüm

" Gelin Ata binmiş ,Ya Nasip Demiş " Bölüm 13...

@yazar_beratmd

Gaziantep, tarihinin en ilginç dönemlerinden birini yaşıyordu. Ergüçler ve Karahanlılar, şehirde yeniden belirmişti. Ergüçlerin konağında sevinç ve mutluluk hakimken, Karahanlı konağında ise derin bir durgunluk hissediliyordu. Bu durgunluk, herkesin içinde bir endişe yaratmaya başlamıştı. Cüneyt, iki gün sonra düğünlerinin olacağını duyurmak için bir adamını meydana gönderdi. Meydanda bu haberi duyan biri, hemen Karahanlılara bildirdi. Bu haberi alan Türkan, “Allah mesut bahtiyar etsin, ama bizim Aslı diye bir kızımız yoktur,” diyerek şaşkınlığını ve tepkisini dile getirdi. Bu beklenmedik sözler, olayların seyrini bambaşka bir yöne çevirecek gibi görünüyordu ...

Aslı, odasına girdiğinde her şey ona yabancı gelir; yatağı, yorganı, penceresi... Her şey. Ama Aslı, bu yeni hayata alışmak zorundadır çünkü bu hayatı kendisi seçmiştir. Eşyalarını yerleştirirken, kapıda kardeşi Mertcan belirir. Kerem, “Mertcan, dur! Girme. Ablanın seni görmesi iyi olmaz,” der. Mertcan ise sinirle, “Ablamı görmek istediğimde senden izin mi alacağım?” diye karşılık verir. O sırada Aslı, “O adam benim kocam olacak. Ondan izinsiz hiçbir şey yapmam. Hem sen ne cüretle buraya gelirsin, ne hakla? Kimsin sen?” der. Mertcan şaşkınlıkla, “Abla, o ne demek? Kardeşimsin sen benim,” der. Aslı ise acımasızca, “Kardeşlik bitti, evlatlık bitti. Siz ilan ettiniz düşmanlığımızı. Siz düşünün bundan sonrasını. Şimdi çık git evimden, Karahanlı,” der. Herkes Aslının Bu Sözlerine Şok olur , Mertcan hiddetle, “Demek öyle ha? Sen dünden razıymışsın bizle düşmanlığa. Bundan sonra olacaklardan biz sorumlu değiliz, Aslı Hanım,” der ve arkasını dönüp gider. Ortamda olan herkese göre, Gaziantep’te kıyamet kopacaktır; yer yerinden oynayacaktır ...

 

Antep'e karanlık çökmüştü. Karahanlı konağında herkes salona toplanmıştı. Neslihan, annesine titrek bir sesle "Anne, ne olacak şimdi? Kızım orada mı kalacak? Ben ne yaparım? Ne ederim? Yalvarıyorum, kızımı alalım oradan. Benim yavrum orada kalamaz," dedi. Türkan ise öfkeyle "Yeter artık! Bu konuyu uzatmayın. Ben bu konuyu bir daha duymak istemiyorum. Neslihan, senin kızın bizi düşünseydi bırakıp gitmezdi. Bundan sonra Aslı'nın adı bu konakta anılmayacak," dedi. Türkan odasına giderken, Neslihan da arkasından kalkıp gitti. Berivan ve Cihan da odalarına çekildi.

 

Bu ağır yükün altında kalan Mertcan, Fırat'la Dicle ve Merdan ile tekneye açılmıştı. Mertcan'ın içindeki fırtınaları sadece kendisi biliyordu. Dertli ve kederli olan Mertcan, "N'oldu gardaş, n'oldu?" türküsünü söylemeye başladı. Bu türkü, Mertcan'ın içindeki fırtınaların ne kadar büyük olduğunu gösteriyordu. Dicle ve Merdo, Mertcan'ı teselli etmeye çalıştı. Aslı'nın aldığı kararlar herkesi yıkmıştı, ama bundan sonra olacaklar gerçekten kıyamet gibiydi.

 

Antep'te gün ağarmaya başladı. Aslı, odasında geçmişini ve ailesiyle mutlu yaşadığı günleri hayal ediyordu. O sırada kapı çaldı. Gelen hizmetli, Aslı'yı Cüneyt Ağa'nın aşağıya çağırdığını söyledi. Aslı, aşağı indi. Cüneyt Ağa sakin bir sesle "Bak kızım, sen bizim kızımızsın. Biliyorum üzülüyorsun, ailenden uzaksın. Ama yarın bu düğün olacak ve ben bu düğünde senin baba evinden telin ve duvağınla çıkmanı istiyorum. Bugün babaannenle konuşmaya gideceğim ve seni yarın o konaktan telin ve duvağınla alacağım," dedi. Aslı umutsuzca "Boşuna gitmeyin Cüneyt Ağa, ailem kabul etmez. Sildiler beni," dedi. Kerem ise "Dedemin bildiği vardır. Gel kahvaltıya inelim, sonra alışverişe çıkacağız," dedi. Cüneyt "Şimdi çıkmayın, ben haber edeceğim sizlere," dedi. Ve sonra aşağıya indiler.

 

Karahanlılar sofrada oturuyordu. Türkan, "Mertcan, gece neredeydiniz? Size de soruyorum, neredeydiniz? Kimleydiniz?" dedi. Mertcan, "Ablamı görmeye gittim, ama beni yıktı geçti. Bundan sonra bizim düşmanımızmış," dedi. Türkan, "Demek öyle ha? Duy Neslihan, duy! Kızın ne demiş," dedi. Neslihan sessiz kaldı.

 

Cüneyt Ağa, Karahanlılar'a doğru yola çıktı. Bakalım bu gidişat hayır mı, değil mi...

 

Aslı ve Yazgı avluda sohbet ederken, Aslı'nın bebeği tekme attı. Aslı ve Yazgı heyecanlandı. Kerem aşağı inerken, Yazgı abisine seslendi. Kerem geldi ve Yazgı, abisinin elini tutup Aslı'nın karnına götürdü. Kerem ve Aslı göz göze geldi ve aşkları o bakışlarla harlandı.

 

Cüneyt Karahanlı konağına geldi. Türkan, Cüneyt'i görünce sinirlendi. "Hayırdır ağa, yolunu mu şaşırdın? Ne işin var senin burada? Çık evimden!" dedi. Cüneyt, "Türkan kadın, konuşacaklarımız var. Az hele in aşağıya, konuşalım yalnız," dedi. Mertcan, "Yok öyle şey ağa, çık evimden, dün gördük göreceğimizi," dedi. Türkan, "Tamam Mertcan, geçin siz içeri," dedi. Ve Cüneyt Ağa ile aşağıdaki salonda konuştu.

 

Cüneyt Ağa, konuyu uzatmadan lafa girdi. "Bak Türkan, uzatmayacağım. Aslı kız yapayalnız kaldı. Ben derim ki yarın bu konaktan gelinliğiyle çıksın. Yazıktır, yetimdir. Ne kadar yanlış yapsa da senin torunundur," dedi. Türkan hiddetle "Olmaz ağa! Aslı bizi çiğnedi. Onun adı geçmez bundan gayrı bu konakta. Var mı diyeceğin başka bir şey?" dedi. Cüneyt, "19 yıl öncenin hatırını düşün. Bak Hünkar Atakan her an dönebilir. Onun için soyumuz soylansın. Ne kadar çoğalırsak o kadar iyi. Atakanlara karşı güçlü olmamız lazım," dedi , 19 yıl önce yaşanan trajik olay, üç aile arasında derin bir düşmanlık yaratmıştır. Cüneyt'in oğlu Kenan, Neslihan'ın kocası Mehmet Raşit'in itirafı sonrası aralarında başlayan gerilim, Mehmet'in Raşit'i vurmak için Atakanlara gitmesiyle doruğa ulaşır. Bu sırada Yazgı, Serhatve Kerem'in Babası Kenan ile Annesi Sumru 'da orada bulunur ve çıkan arbede sonucunda Kenan, Sumru, Mehmet ve Raşit hayatlarını kaybeder. Bu olay, Atakanlar, Karahanlılar ve Ergüçler arasında yıllardır süren dostluğun sona ermesine ve düşmanlık ilan etmelerine yol açar. Raşit'in oğlu Mertcan'ın kim olduğunu ise sadece Neslihan, Hünkar, Türkan ve Cüneyt bilmektedir ve bu sır tam 19 yıl boyunca saklı kalır. Bu sır, ailelerin hayatlarını derinden etkileyen ve geçmişin gölgesinde yaşayan bireylerin hikayesinin merkezinde yer alır.

 

Aslı ve Kerem haber beklerken, Cüneyt aradı. "Aslı kızımıza söyle, annesi ile bacısı geliyor. Alışverişe çıkacaklar," dedi. Aslı bu haberi duyunca çok heyecanlandı.

 

Neslihan ile Dicle geldi. Aslı, annesini görünce çok sevindi. Herkes bu evliliği kabul etti, ama Mertcan kabul etmedi. Aslı ve annesi ile Dicle düğün alışverişine çıktı.

 

Düğün günü geldi. Aslı konaktan gelinliğiyle çıktı. Herkes mutlu iken Mertcan geldi. "Çok güzel olmuşsun abla, ama bil ki bu gelinlik bize, ailemize uğur getirmeyecek. Dilerim Allah'tan yüzün hep gülsün, ama bil benim rızam yok," dedi. Aslı'nın yüzü düştü. Neslihan, "Öyle bir şey olmayacak. Her şey çok güzel olacak," dedi. Ve konaktan çıktılar.

 

Akşam çöktü Antep'e. Gaziantep, tarihin en görkemli düğününü gördü. Aslı ile Kerem'in nikahı kıyıldı. Herkes mutluyken Hünkar Atakan ve ailesi düğün yerine bomba gibi düştü. Neslihan şoka girdi. Mertcan, "Kimsiniz siz? Davetliler arasında yoksunuz. Tanımıyoruz sizi," dedi. Hünkar, "Beni anan ile babaannen çok iyi tanır oğlum," dedi. Hünkar'ın gelişi yeri göğü titretmişti. Bakalım neler olacak...

 

Neslihan iç ses: "Kader her yerden vuruyor insanı. Yanlışların her yerden gelip bulması, evlatların ile sınanması yakar insanı. Dilerim Allah'tan kimse evlatları ile sınanmasın."

 

Devamı 14. Bölümde ...

 

Loading...
0%