Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@yazar_papatya

Akşam olmuş babam yine uydu dükkanında film izlemeye dalmıştı.

(Film)

"Ne düşünüyorsun? Sizce kendi başına hareket edebilir mi?"

"Evet, ben bugün kendi başıma haraket ettim. Baba seni çok seviyorum. Gel bana sarıl gözyaşlarımı sil baba.

"İşte mendil. Gözyaşlarını sil oğlum."

" Bu mendili hangi cebinde taşıyacaksın baba?

"Sumi, hiçbirşey hakkında endişelenmene gerek yok."

"Oğlun sorumluluklarının bilincinde baba."

Aradan İbrahim;

-İlyas amca.

Babam filme dalmış İbrahimi duymamıştı.

-İlyas amca! İlyas amca eve gidebilir miyim? Geç oldu.

Babam el işaretiyle filmden gözlerini almayarak git demişti. Tam İbrahim çıkacakken telefon çalmıştı. Babam parmağıyla telefonu işaret ederek İbrahimden telefonu açmasını istemişti. İbrahim telefonu açar.

- Meraba, Miraç kablo ve uydu.
........

-Evet, evet, evet.
...........

-Üzgünüm efendim, özür dilerim. Üzgünüm. Özür dilerim.
....... .......

- Ben onu yapacağım, diğerini de yapacağım efendim.

- Hemen efendim, evet en kısa zamanda yapacağım.

Babam şaşkın şaşkın İbrahime baktı. Telefon kapandıktan sonra İbrahime;

- Seni dövmem için bir neden mi var? Ne oldu?

- Aslında, sorun Sara teyze hakkında. Onun kablolu yayın alıcısı çalışmıyor. Değiştirecektim ben.

Babam;

-Üç gün önce not aldım ben.

İbrahim;
-Şey ama unuttum.

- Güzel! Yani dayağı hak ettin.

- Ben telefon çalmadan önce oraya gidiyordum.

İbrahim daha arkasını dönmeden tekrar telefon çaldı. Babam yine parmağıyla telefonu işaret ederek açmasını istedi.

- Unuttuğun başka işler var mı?

İbrahim hemen telefonu açtı babama bakarak.

-Meraba, ben... Ben...
......

- Evet, tabi tabi.

İbrahim telefonu kapatıp babama dönerek;

- Yetmişbeş yaşında ki Hayri amcanın bir isteği var. Bugün güzel bir yetişkin filmi istiyor.

- Ama o felç değil mi?

- Hadi ama İlyas amca! Onun sol tarafı felç oldu. Hayri amca zaten vücudunun sağ tarafını kullanıyordu.

Babam ayağa kalkarak;

-Hemen kaybol İbo!

İbrahimi kovalamaya başlarken İbrahim;

-Hayır yapma İlyas amca. Ben gidiyorum.

Diyip çıkmıştı. Babam filme dönmüştü tekrar.

"Biz babamızı kaybetmemeliyiz, biz onu kazanmak zorundayız. Seni seviyorum baba."

Telefon tekrar çalmış babam açmamıştı film izlemek için. Bir motosikleti vardı babamım, onunla gidip gelirdi. Sabaha karşı eve dönmüştü babam. Eve gelip ben ders çalışırken;

-Günaydın.

-Günaydın baba.

-Ders çalışmak nasıl gidiyor?

-İyi gidiyor şuan.

-Annen nerede?

-Mutfakta.

Annem mutfakta kahvaltı hazırlıyordu. Annemin arkası dönüktü babam masanın üzerinde duran meyve tabağından bir havuç alarak annemin boynuna doğru tutup sesini kısarak;

-Kasanın anahtarı nerede? Doğruyu söyle.

Annem korkup;

-Ne kasası? Be- benn gerçekten bilmiyorum. Gitmeme izin ver, lütfen.

- Kim biliyor? Eğer sen söylemezsen...
Annem, babamın ona şaka yaptığını anlamış hafif tebessüm ederek;

-İlyaaass.

Babam şakasına devam ederek;

-İlyasta kim?

- Beni havuç ile tehdit eden bir adam. Veya öyle görünüyor.

Babama yüzünü dönüp;

-senter kokuyorsun.
Babam;

- Banyo yaparım ama sen suyumu açarsan.

- Banyoya git! Orada herşey var zaten suyunu da açabilirsin.

Babam arkasını dönüp gidecek gibi olurken dönüp anneme arkadan sarılmış ve konuşmaya devam etmişti.

-Sende gel.

-Bırak beni, yaramaz seni!

Babam anneme sarılmaya devam ederken annem;

-Git hadi!

Şakadan el hareketiyle babamı itikleyerek göndermişti banyoya.

Babam banyoya gitmiş annem masayı kurmuştu. Bütün aile masadaydı. Babamda duştan çıkmış masaya geçmişti.


-Urfa güzellik kraliçesi nerede?

Bende gülümseyerek;

-Aynanın karşısında prova yapıyordur büyük ihtimalle.

Annem kardeşimi çok sevdiği için Anu derdi.
Biraz sonrasında annem kardeşime seslenip;

-Anu!

-Geliyorum anne.

Kardeşim okul için hazırlanmış babama;

-Günaydın baba.
Babamın yanağına bir öpücük kondurmuştu.

Babam;

-Günaydın prensesim.

Annem çayından yudumlayıp babama;

-Dün gece seni aradım. Ama ses vermedin. Telefon geri mi döndü.

Babam kekeleyerek;

- E- evet.

- Neden bir cep telefonu satın almıyorsun?

- Kullanım dışı, orada hat çekmiyor.

- Gerçekten mi? Peki Yusuf ' un telefonu nasıl çekiyor? Tamam öyle olsun! Bizden uzak durmak için bahaneler buluyorsun. Üçümüz burda yalnızız. Sen...

Babam annemin sözlerine müdahale ederek;

-Bir dakika! Üçünüz bir arada yalnız olmuş olmaz ki.

Ben ve Anu babamın söylediklerine başımızı eğip gülmüştük. Annem babama bakıp;

- Aptalca şakalar yapma. İşte sorun bu! Sen sürekli film izlemek istiyorsun.

Arkasına yaslanıp öyle konuşmaya devam etmişti annem;

- Sende bize karşı sorumluluk duygusu yok. En azından arada bir de olsa bizi düşünmelisin.

- İyi tamam. Ne istiyorsun?

Annem trip atar gibi konuşmamıştı. Babam;

-Sevgili karıcığım! Konuş!

Annem hafif gülümseyerek;

-Biz Urfa'ya gitmek istiyoruz.

Babam lokması ağzında;

-Neden?

- Şş alışveriş yapmak için.

- Biz daha iki ay önce alışveriş yaptık.

- Evet, bizi götürdüğün mağazada tasaruf etmek için ucuz giysiler aldın. Onların renkleri soldu.

- O zaman burada alışveriş yapalım.

- Hayır, bizi Urfa'ya götür. Biz sadece alışveriş yapmak istemiyoruz. Birde gezmek istiyoruz, sonra... Sonra da film izlemek istiyoruz ve pizza yemek istiyoruz.

Anu aradan atılarak;

- Ve dondurma?

Annem;

-Eveeet, dondurma!

Babam da sandalyeye yaslanarak annemin yüzüne baktı annem daha babam konuşmadan;

-İnsanlar ailesi için herşey yapar. Sen neden yapmıyorsun? Sen bize bir dondurmada mı alamazsın?

Babam;

-Saçmalamayın. Siz Mustafa amcadan da dondurma alabilirsiniz. Neden Urfa bu kadar özel?

Annem başını sallayıp;

- Sen bizim isteklerimizi red mi ediyorsun? Tamam, çoğunluk kazanır ve sen hâlâ direniyorsun. Göreceğiz!

Babam bir gülüş atarak;

- Ben. Ben hayır demedim ki. Sadece nedenini sordum.

Anu;

- Doğru mu anladım, Urfa'ya gidecek miyiz?

- Evet.

- Emin misin?

- Biz bu pazar Urfa'ya gideceğiz. Mutlu musunuz?

Annem başını sallayıp gülücük atarak evet demişti. Bütün aile mutluydu. Sohbetler edip gülüştük. Kahvaltı masamız neşe doluydu...

Loading...
0%