Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Sana günaydın ve geri kalan herkese iyi akşamlar

@yazar_papatya

Günler böyle geçiyordu. Ben cevap vermek istiyordum ona ama hep birşey engel oluyordu sanki. "Dur Dicle dur zamanı değil şimdi." Diyordu içimde ki ses. İçimde ki sese inat hergün mesaj alıyordum Fırat'tan, vazgeçmiyordu hiç. Sanki vazgeçmek nedir bilmiyordu.
Ben yazdığım sözlerden etkilendiğini, fotoğraflardan etkilendiğini düşünüyordum. En basit yönden eğlenmek istiyor sanıyordum. Ama Fırat'ın tanımadığım tarafınada yenik düşüyordu kalbim. Yazdıkları beni etkiliyordu. İnsan nasıl birisi sürekli yazıyor diye etkilenirdi ki? Etkilensem de kendimi kontrol altında tutuyordum. Ona yazmıyordum o mesaj isteklerine görüldü atıp duruyordum ve o buna rağmen yazmaktan hiç üşenmiyordu. Birgün yine mesaj isteğim vardı bu sefer mesaj yazmamıştı fakat bir video yollamıştı. Açıp açmamakta terredüt içerisine girdim. O gün o videoyu açmadım. Ama videoda ne vardı merak ediyordum. Sabah erkenkenden uyanmıştım hafta sonu olmasına rağmen. Telefonu elime alıp mesaj isteğine girip videoyu açtım. Çok yakışıklı bir adam. Oturmuş birşeyler söylüyordu. Sözleri de onun gözleri gibi can alıcıydı.

"Sana günaydın ve diğer herkese iyi akşamlar. Yazmak basit olsun diye aşık oldum akşamdan. Hazır ölmek ve özlemek arasında ki benzerlik yakınken sonra karar verdim ki; dedim atarım kendimi kirpiklerinden, intihar süsü verip yaşarım. Saç diplerinde beslenir, gözyaşlarında da kana kana susarım. Dudak payında oturur, gözlerinin rengarenk mehtabını izler o göz kapaklarında ritmini bestelerim kulaklarına. Dinler misin? Bu sıralar epey bir dolandım nefesinde. Bir ara kesilir gibi oldu. Grip misin? Ahh... Sen gribe bende sana hasta oldum. Sen gibi bir hastalık besledim gülüşümün en güzel yerinde. Yani hastayım. Ziyarete gel ve afiyeti ihsan eyle."

Bu sözler, karşımda oturan adam. Sanki yanımdaymış ve gözlerimin içine bakarak konuşur gibiydi. Beni gözyaşlarına boğmustu o sabah. Tam yazacak gibi oldum. "Neden?" Diye yazacaktım. "Neden bunları bana yazıyorsun" diye de soracaktim ki, vazgeçtim. O videoyu telefonuma indirdim gidip gelip izledim. Bütün günümü o videoyla geçirdim. Odamdan hiç çıkmadım. Acıkmadım, susamadım, kimseyi görmedim. Gözlerim o videoyu arayıp durdu. Ben, ben kendimi bile unutmuştum acılarımı, babamı, yaramı dahi unutmuştum. "Yazmak basit olsun diye aşık oldum akşamdan." Bu söz, bu söz beni benden ediyordu. Ona yazmadım ama o videodan birkaç gün sonra günlüğüme ilk defa babamdan sonra birinden bahsetmiştim hemde hiç tanımadığım ama hayallerime eklemeye başladığım birini.

Diclenin saklı sayfaları
2014-URFA

"Sanada günaydın ve diğer herkese iyi akşamlar. Akşamdan aşık oldun ve ben seni tanımadan hayallerime ortak etmeye başladım. Henüz yazmadım sana, yazamadım fakat. Bir rüyadan uyandım. Gecenin kör karanlığında oturuyorum... Rüyam mı daha karanlıktı Yoksa gece mi? İnan bilmiyorum. Yoksun ama varsın sanki. Kalbimin pencere önü kenarında ki bahçede varsın, karanlıkta varsın sessizlikte ve sessizliğin yanındaki sensizlikte bile varsın. Hiç olmadığın kadar varsın. Gecenin en kuytusuna yüzün gizlenmiş sanki. Rüyada ki senden kaçabildim ama heryerimi çoktan sarıp sarmalayan seni hesaba katamadım...Yine odanın ışığını yaktım, babamın bende eksik bıraktığı, ruhuma açtığı yara için değil bu sefer. Ben hayali senden yansıyan kadarıyla yetiniyorum bu sefer. Bugün babamdan sonra ilk defa buraya başka birinden bahsettim. Bir ilk oldu. Seninle tanışmak, tanımak istiyor seni kalbim. Ama engel olan birşey var. Dur Dicle dur. Ruhuna bir yara daha verme diyor. Korkuyorum aslında. Ondan bu sessiz kalışlarım, ondan bu cevap vermeyişlerim. Nasıl oluyor bilmiyorum ama kalbime de engel olamıyorum... Ne kendime, ne kalbime söz geçiremiyorum ben...

 

 

 

 

Loading...
0%