@yazar_papatya
|
Dicleden Rojda, sürekli gelen mesajlar ve videolar karşısında sessiz kalmama anlam veremiyordu. Bir gün dayanamayıp sordu: -"Dicle, neden Fırat'a cevap vermiyorsun? Adam deli gibi aşık sana!" Rojdadan gözlerimi kaçırıp; -"Bilmiyorum Rojda. Korkuyorum. Ya beni gerçekten sevmiyorsa? Ya sadece dış görünüşüme aldanıyorsa? Hem ailem ne der?" Rojda içini çekip; - "Dicle, Fırat aylardır vazgeçmiyor. Nereyedeyse 1 yıl oldu. Bu kadar çaba gösteren birini görmezden gelmek haksızlık değil mi?" Rojda benim en yakın arkadaşımdı, sırdaşımdı. Fakat ona Fırat'a karşı olan hislerimi söylemiyordum. Çünkü onu bir içimde yaşıyordum onu içimde yaşıyor, dışıma saklıyordum. Civan Fırat'ın çocukluk arkadaşıydı onun duygularını anlayan ve ona sık sık akıl veren biriydi. Ve Azad abi Fırat'ın abisi daha olgun ve tecrübeliydi. Fırat'a karşı koruyucu bir tavrı vardı. Zaten Fıratın ailesinden tek kalan kişi Azat abiydi. Fırat, Civan'a; -"Mahbube'ye olan aşkım beni bitiriyor. Neden bana cevap vermiyor anlamıyorum." Civan Fırat' ın omzunu sıvazlayıp. -"Sabırlı ol dostum. Belki de zaman gerekiyor. Ya da seni sınamak istiyordur." Fırat başını sallayıp. -"Umarım haklısındır kardeşim. Onsuz bir hayat düşünemiyorum, o cevap vermese de, sessiz kalsa da bana onu sevmekten geri duramıyorum." O sırada Azat abi istemeden konuya dahil olmuştu. Fırat'a dönüp: -"Mahbubem sana göre iyi bir kız gibi görünüyor olabilir fakat yine de dikkatli ol. Kalbini kırmasından korkuyorum ve en önemlisi cevap almadığın bir kıza aşıksın." Fırat gülümseyerek abisine; -"Merak etme abi. Mahbube diğerleri gibi değil. O farklı çok farklı. Başka birine yazsaydım çoktan cevap verirdi fakat o cevap vermedi o basit biri değil." Azat abi, Fırat'ın kararlılığını görünce içini çekti. Kardeşinin mutluluğunu istiyordu ama aynı zamanda onu korumak da istiyordu. -"Umarım haklısındır Fırat," dedi. -"Ama yine de dikkatli ol. Aşk insanı kör edebilir." Fırat, abisinin sözlerini duydu ama kalbi Mahbube'ye yani bana aitti. Benim ona karşı sessizliğim bile Fırat'ı durduramıyordu. Bir gün bana ulaşmanın bir yolunu bulacağına o kadar inanıyordu ki. Günler haftalara dönüşürken, Fırat'ın bana olan aşkı daha da büyüyordu. Her gün bana yeni bir mesaj gönderiyor, videolar paylaşıyor, hatta şiirler yazıyordu. Ama hepsi benimle sessizliğe gömülüyordu. Rojdayla birgün otururken. Fırattan bir video daha geldi. Rojda, sessizliğime daha fazla dayanamayıp. Beni öyle bir sıkıştırdı ki. -" Kızım neden Fırat'a bir şans vermiyorsun? Adam senin için deliriyor!" Başımı önüme eğip; -"Bilmiyorum Rojda." Rojda, ellerimi tutup yüzümü yerden kaldırdı. -"Dicle, Fırat neredeyse bir yıldır peşini bırakmıyor. Bu kadar çaba gösteren birini görmezden gelmek doğru değil. En azından ona bir şans vermelisin artık. Zamanı gelmedi mi artık sence?" Rojda'nın sözlerini düşündüm durdum. Belki de haklıydı. Belki de Fırat'a bir şans vermeliydim. Ama ya böylesine güzel ifade eden sevgisini onunla olursam esirgeseydi benden? Diye düşünmektende alıkoyamıyordum kendimi. Telefonumun bildirim sesi beni düşüncelerimden uyandırmıştı. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Ekrana bakmış ve Fırat'tan yeni bir video olduğunu görmüştüm.Derin bir nefes aldım ve videoyu açtım "Ben ücrayım, sokaklarında cüdayım, ruhum revan ama sen... Sen ki kademle çevrili gözlerimin yansımasında muhhayel bir şûrasın. Gerçeksin, nüsha'sın. Ama yaşanamayacak bir rüyasın. Burası karanlık! Burası şuride! Burası kalbinden nasibini alamamışların dünyası. Hüzünlenme, ağlama Mahbube. Henüz bilmiyorsun ama gülüşünden düşen yıldızlar, koyu mavi gökyüzünün duası..." -"Günaydın Mahbubem" -"Umarım günün güzel başlar." Sözleri, kalbimin derinliklerine dokunuyordu. Fırat'ın aşkı, her kelimesinde kendini gösteriyordu. gözlerim dolup yaşlar firar etmek için çaba sarf ediyordu. "Artık daha fazla bekleyeme Dicle." Dedi içimden bir ses çığlık gibi." Ona cevap vermelisin."Titreyen parmaklarımla mesaj kutusuna tekrar girdim ve yazmaya başladım: -"Günaydın. Teşekkür ederim."
O andan itibaren, mesajlar ardı ardına gelmeye başladı. Fırat'ın mutluluğu, mesajlarından anlaşılıyordu. Ben ona ne yazacağımı bilmiyordum. O gün deli divane gibiydim. Kimseyi, görmüyor duymuyordum. Sanki sadece Fırat vardı ve ben geri kalan herkese sağır olmuştum. Konuştukça, birbirimizi daha iyi tanımaya başladık... Birkaç hafta sonra, Fırat beni ilk kez aramak istedi. Telefon çaldığında, heyecandan ne yapacağımı bilemedim. Derin bir nefes aldım ve telefonu açtım. -"Alo?" dedim titreyen bir sesle. Dicleden Rojda, sürekli gelen mesajlar ve videolar karşısında sessiz kalmama anlam veremiyordu. Bir gün dayanamayıp sordu: -"Dicle, neden Fırat'a cevap vermiyorsun? Adam deli gibi aşık sana!" Rojdadan gözlerimi kaçırıp; -"Bilmiyorum Rojda. Korkuyorum. Ya beni gerçekten sevmiyorsa? Ya sadece dış görünüşüme aldanıyorsa? Hem ailem ne der?" Rojda içini çekip; - "Dicle, Fırat aylardır vazgeçmiyor. Nereyedeyse 1 yıl oldu. Bu kadar çaba gösteren birini görmezden gelmek haksızlık değil mi?" Rojda benim en yakın arkadaşımdı, sırdaşımdı. Fakat ona Fırat'a karşı olan hislerimi söylemiyordum. Çünkü onu bir içimde yaşıyordum onu içimde yaşıyor, dışıma saklıyordum. Civan Fırat'ın çocukluk arkadaşıydı onun duygularını anlayan ve ona sık sık akıl veren biriydi. Ve Azad abi Fırat'ın abisi daha olgun ve tecrübeliydi. Fırat'a karşı koruyucu bir tavrı vardı. Zaten Fıratın ailesinden tek kalan kişi Azat abiydi. Fırat, Civan'a; -"Mahbube'ye olan aşkım beni bitiriyor. Neden bana cevap vermiyor anlamıyorum." Civan Fırat' ın omzunu sıvazlayıp. -"Sabırlı ol dostum. Belki de zaman gerekiyor. Ya da seni sınamak istiyordur." Fırat başını sallayıp. -"Umarım haklısındır kardeşim. Onsuz bir hayat düşünemiyorum, o cevap vermese de, sessiz kalsa da bana onu sevmekten geri duramıyorum." O sırada Azat abi istemeden konuya dahil olmuştu. Fırat'a dönüp: -"Mahbubem sana göre iyi bir kız gibi görünüyor olabilir fakat yine de dikkatli ol. Kalbini kırmasından korkuyorum ve en önemlisi cevap almadığın bir kıza aşıksın." Fırat gülümseyerek abisine; -"Merak etme abi. Mahbube diğerleri gibi değil. O farklı çok farklı. Başka birine yazsaydım çoktan cevap verirdi fakat o cevap vermedi o basit biri değil." Azat abi, Fırat'ın kararlılığını görünce içini çekti. Kardeşinin mutluluğunu istiyordu ama aynı zamanda onu korumak da istiyordu. -"Umarım haklısındır Fırat," dedi. -"Ama yine de dikkatli ol. Aşk insanı kör edebilir." Fırat, abisinin sözlerini duydu ama kalbi Mahbube'ye yani bana aitti. Benim ona karşı sessizliğim bile Fırat'ı durduramıyordu. Bir gün bana ulaşmanın bir yolunu bulacağına o kadar inanıyordu ki. Günler haftalara dönüşürken, Fırat'ın bana olan aşkı daha da büyüyordu. Her gün bana yeni bir mesaj gönderiyor, videolar paylaşıyor, hatta şiirler yazıyordu. Ama hepsi benimle sessizliğe gömülüyordu. Rojdayla birgün otururken. Fırattan bir video daha geldi. Rojda, sessizliğime daha fazla dayanamayıp. Beni öyle bir sıkıştırdı ki. -" Kızım neden Fırat'a bir şans vermiyorsun? Adam senin için deliriyor!" Başımı önüme eğip; -"Bilmiyorum Rojda." Rojda, ellerimi tutup yüzümü yerden kaldırdı. -"Dicle, Fırat neredeyse bir yıldır peşini bırakmıyor. Bu kadar çaba gösteren birini görmezden gelmek doğru değil. En azından ona bir şans vermelisin artık. Zamanı gelmedi mi artık sence?" Rojda'nın sözlerini düşündüm durdum. Belki de haklıydı. Belki de Fırat'a bir şans vermeliydim. Ama ya böylesine güzel ifade eden sevgisini onunla olursam esirgeseydi benden? Diye düşünmektende alıkoyamıyordum kendimi. Telefonumun bildirim sesi beni düşüncelerimden uyandırmıştı. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Ekrana bakmış ve Fırat'tan yeni bir video olduğunu görmüştüm.Derin bir nefes aldım ve videoyu açtım "Ben ücrayım, sokaklarında cüdayım, ruhum revan ama sen... Sen ki kademle çevrili gözlerimin yansımasında muhhayel bir şûrasın. Gerçeksin, nüsha'sın. Ama yaşanamayacak bir rüyasın. Burası karanlık! Burası şuride! Burası kalbinden nasibini alamamışların dünyası. Hüzünlenme, ağlama Mahbube. Henüz bilmiyorsun ama gülüşünden düşen yıldızlar, koyu mavi gökyüzünün duası..." -"Günaydın Mahbubem" -"Umarım günün güzel başlar." Sözleri, kalbimin derinliklerine dokunuyordu. Fırat'ın aşkı, her kelimesinde kendini gösteriyordu. gözlerim dolup yaşlar firar etmek için çaba sarf ediyordu. "Artık daha fazla bekleyeme Dicle." Dedi içimden bir ses çığlık gibi." Ona cevap vermelisin."Titreyen parmaklarımla mesaj kutusuna tekrar girdim ve yazmaya başladım: -"Günaydın. Teşekkür ederim."
O andan itibaren, mesajlar ardı ardına gelmeye başladı. Fırat'ın mutluluğu, mesajlarından anlaşılıyordu. Ben ona ne yazacağımı bilmiyordum. O gün deli divane gibiydim. Kimseyi, görmüyor duymuyordum. Sanki sadece Fırat vardı ve ben geri kalan herkese sağır olmuştum. Konuştukça, birbirimizi daha iyi tanımaya başladık... Birkaç hafta sonra, Fırat beni ilk kez aramak istedi. Telefon çaldığında, heyecandan ne yapacağımı bilemedim. Derin bir nefes aldım ve telefonu açtım. -"Alo?" dedim titreyen bir sesle. |
0% |