Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2. Savaşlar ve Anlaşmalar

@yazarartemis

Herkese merhaba 2. Bölüm ile karşınızdayım umarum beğenirsiniz.Umarım beğenirsiniz.Desteklerinizi bekliyorum. Twitter kullananlar için #lanetlitaçisyan etiketiyle yorumlarınızı belirtirseniz beni çok mutlu edersiniz.🤍

Bölüm alıntıları ve iletişim;

ig: yazarartemis

tw: yazarartemis

tt : yazarartemis

*****

Hera, Ares'in sınır köylerine izinsiz girdiğini öğrenir öğrenmez hızla Oldor'dan ayrılmıştı. Portal ile Selenya ve Terebithia'yı ayıran sınır köyüne yani Gemgrove 'ye gelmişti. Sınırı belirleyen köy 2 kısımdan oluşuyordu bir taraf Selenya diğer taraf ise Terebithia tarafındaydı bu iki yeri ayıran ise Vistrix Nehri idi. Yönetimi ise 2 krallığın seçkinlerden oluşan bir meclise aitti.

Hera kılıcını alıp hızla Ares'e doğru ilerledi ve sinirle konuştu.

"Sen ne hakla benim halkıma izinsiz saldırırsın!"

Ares cevap verecekken kızıl ejderha araya girmişti. "Hera, lütfen sakin ol ve krallığa geri dön. Ares yaptığı hatanın farkında onunla konuşup senin yanına göndereceğim."

"Hayır! Bu olayın bir savaş sebebi olduğunu biliyorsun! Diyar yasaları böyle. Bedelini ödeyecek!"

"Hera! Beni dinle ve dediğimi yap." Hera sinirle Ares'e baktı ve arkasını dönüp açık olan portala doğru yürümeye başladı.

Portal kapandıktan sonra Ares, kızıl ejderhaya döndü. "Onun sakinleşeceğinden emin misin? Belki de yarın gitmeliyim."

"Hayır, Ares yaptığın hata ile yüzleşmelisin hem de en kısa sürede bu yüzden arkadaşların ile portala gir. Özür dile ve uzlaşmacı ol."

"Bir de bu sinirli prensesle iş birliği mi yapmamı bekliyor? Çok beklerler." Dedi huzursuz bir şekilde.

Kızıl Ejderha hafifçe gülümsedi.

"Siz iki genç kehaneti oldukça hafife alıyorsunuz majesteleri. Kehanet siz doğduktan sonra ortaya çıktı evet ama sizin kaderiniz kehanetten önce de birlikte yazılmıştı. Ne yaparsanız yapın. İsterseniz farklı ittifaklar, karşılaşmamak için farklı yollar deneyin. Yine de eninde sonunda Kara Kraliçe'ye karşı birlik olmalısınız. Ne Hera ne sen Ravenna'yı asla tek başınıza yenemezsiniz."

Ares kızıl ejderhanın dediklerine sinirle bir iç çekerek cevap verdi ve bir şey demeden portala doğru ilerledi.

Ares, sınır köylerine saldıran kişilerin Selenya askerleri değil, Kara kraliçe'nin askerleri olduğunu öğrenmişti. Yaptığı hatanın farkındaydı, Selenya askerlerinin ve halkın kızgın bakışları eşliğinde saraya girdi. Sadece birkaç kez gördüğü Hera'ya selam vermişti. Ve gözlerini ondan alamamıştı. Gri tahtın üzerinde beyaz parlak tacı ve siyah elbisesi ve bir gökyüzünü andıran gözlerini kendisine dikmiş, öfkeli bir şekilde bakıyordu. Hera konuşmasına fırsat vermeden sert bir sesle konuştu.

"Topraklarıma izinsiz bir şekilde girerken neyi amaçlıyordun prens? Diyarın kurallarını unuttun sanırım. Hiçbir krallık başka bir krallığın sınır köyüne ortak bir sınır olsa bile izinsiz giremez. Cezası büyüktür.

"Selenya askerlerinin sınır köyümüze izinsiz girdiğinin bilgisini aldım."

"Aldığının bilginin doğruluğunu araştırmadan sen de benim köyüme saldırmaya mı karar verdin? Baban Kral Lias ile konuşmam gerekiyor sanırım tahtını sana bırakmaması konusunda. İnanılmaz bir acemilik. Hiçbir veliaht prens böyle bir hataya düşmemeli." Hem sert hem de alaycı bir şekilde.

Ares, sakinleşmek için gözlerini yumdu. Ne kadar hoşuna gitmese de Hera haklıydı. Bilginin doğruluğuna inanmadan Kral'a haber vermeden hamle yapmıştı. Alice'nin dolduruşuna gelip. Bir veliaht prensin asla düşmemesi gereken bir hataydı.

"Ya da şey mi demeliyiz belki de cadı nişanlısının etkisinde kalmıştır." Dedi Layla alaycı bir şekilde Ares'e bakmıştı. Hera'nın yanında oturuyordu. Ares'in krallığa girdiğinde dikkatini çeken bu olmuştu. Gri tahtın iki yanında da yardımcıları olduğunu düşündüğü 4 kız oturuyordu. Onları Hera'nın tahtının yanında ayakta durmuş bir şekilde beklerken tahtta görünce şaşırmıştı.

"Majesteleri yardımcılarınıza kendilerini ilgilendirmeyen konularda konuşmaması gerektiği ile ilgili uyarmalısınız." Dedi Alec Hera'ya bakarak.

"Onlar benim yardımcım değil. Arkadaşlarım, kız kardeşlerim. Biz eşitiz sizin aksinize." Dedi Hera sert bir sesle, Ares Alec'e bir bakış atıp Hera'ya döndü.

"Haklısın Hera araştırmadan yaptım bir daha böyle bir şey olmayacak." Dedi. Sesindeki sabırsızlığı anlamıştı Hera bu kibirli prens kuru bir özürle olayın kapanacağını zannediyordu ama öyle olmayacaktı. Düşüncelere dalmışken Layla'nın sesiyle kendine geldi.

"Hera mı senin karşında Selenya Kraliçesi var haddini aşma prens!" dedi Layla öfkeli bir şekilde

Ares bu sert tepki karşısında afallarken cevap veremeden araya Alec girdi.

"Onun karşısında da Terebithia Prensi var tatlı kız."

"Saygı bekliyorsan önce saygı duymalısınız. İzinsiz topraklara girip ilk saygısızlığı siz yaptınız." Dedi Layla

Alec bu cevap karşısında susarken, atışmaya Edwin katıldı. Edwin Daisy'e bakarak "Kardeşini sakinleştirmeyi denesen iyi olur kızıl kafa" dedi alayla Daisy onun aksine sert bir şekilde cevap verdi;

"Bana bir daha böyle seslenirsen seni kurbağaya çeviririm." Edwin beklemediği bu tepki karşısında susarken onların bu atışmasından bunalan Ares araya girdi.

"Yeter bu kadar! Lütfen yardımcılarına söyle bizi yalnız bıraksınlar." Hera dudaklarını birbirine bastırdı.

" Son kez söylüyorum onlar benim yardımcım değil. Önce sen onlara burayı terk etmesini söyle yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim." Ares'in cevap vermesine fırsat vermeden tekrar konuştu

"Konumuza dönelim Prens bu hareketini diyar meclisine taşımamı istemiyorsan eğer sana iki seçenek sunacağım."

Ares, Diyar Meclisinin ismini duyunca huzursuzca kıpırdandı ve cevap verdi.

"Neymiş o 2 seçenek ?"

"ya 3 gün zindanda kalmayı kabul edersin ya da bu olayı anlaşmaya dökmek için kız kardeşini buraya çağırırsın ve ben bundan sonraki görüşmeleri onunla yaparım." Dedi.

"Feronia mı? Onun bu konuyla ne alakası var. O bir prenses böyle şeylerle işi olmaz olmamalı. Onun görevi-"

"Evet, onun görevi siz istediğiniz prenses ya da Lord kızıyla evlenirken kendisine asla fikrinin sorulmayıp sevmediği biriyle evlenip sadece çocuk doğurma görevi edinen ve hayatını mutsuzluğa mahkûm etmek ama öyle olmayacak. Önünde iki seçenek var ya 3 gün zindan da kalmayı kabul edersin ya da anlaşma için kardeşini buraya getirirsin."

"Bir prensi zindana atmakla mı tehdit ediyorsun sen?" dedi Drake şaşkın bir şekilde Hera'ya bakarak.

"Anlaşılan Prensiniz gibi sizde cahilsiniz. Zeki biri olsaydınız Diyar yasalarında izinsiz bir şekilde bir krallığa giren kimsenin o krallığın zindanlarında 7 gün kalacağını bilirdiniz. Ama tabi Hera sizin prensinize acıdı ve 3 gün dedi. Ne yapacaksınız şimdi de Diyar Yasalarına mı karşı geleceksiniz?" dedi Aria

Ares sinirli ve kararsız bir şekilde gözlerini yumdu. Eğer zindanı kabul ederse halkın gözünde de düşecekti çünkü kendisinin aksine Terebithia halkı Selenya halkı ile uyumlu bir ticaret akışını sahipti. Ayrıca kendisi karşısında ki kadını ne kadar küçümsese de halkı Hera'ya büyük bir hayranlık ve saygı duyuyordu. Bu olayın Diyar Meclisine taşınmasını sadece Kral değil halkı da hoş karşılamayacaktı.

Arkasına dönüp Drake ve Elvis' döndü.

"Krallığa geri dönün ve kimseye çaktırmadan Feronia'yı alıp gizli yoldan buraya getirin." Drake ve Elvis onaylayıp gidecekken Hera'nın sesiyle durdular.

"Bekleyin Aria ve Lina da size eşlik edecek."

"Neden?"diye sordu Alec merakla.

"Bir oyun kurup yine bize saldırmayın diye. Ayrıca siz farkında değilsiniz belki ama Selenya halkı size çok kızgın bu yüzden kızların sizinle gelmesi daha iyi."diye cevap verdi Layla.

"Sizinle gelmeleri anlaşmaya varıldığını göstereceği için size karşı bir hamlede bulunmayacaktır."diye devam etti Daisy

" Biz veliaht prensin adamlarıyız bir şey yapamazlar Diyar yasalarına ay-" diyecekken sustu Drake. Kendileri en büyük yasaya karşı gelmişken bundan bahsetmesi gülünç durmuştu. Lafını devam ettirmeyip sessiz kaldı ve Hera'nın önünde tekrar eğilerek kızların arkasından Elvis ile birlikte yürümeye başladı.

Onlar gittikten sonra Hera, Layla ve Daisy'e döndü.

"Kızlar siz diğer misafirlerimizi, misafir odasına yerleştirin ben de prens ile bir konu hakkında görüşüp arkanızdan geleceğim. Antrenman yapacağız hazırlanıp bekleyin beni.

Layla ve Daisy, Alec ve Edwin ile birlikte dışarı çıkarken Hera oturduğu yerden kalkıp Ares'e doğru ilerlemişti. Her ne kadar bu konu hoşuna gitmese de açmak zorundaydı. Karşısında ki bu kibirli prensle iş birliği yapmak zorundaydı. O yüzden ilk adım atmak isteyen o oldu ve konuya girdi.

"Evet, yalnız kaldığımıza göre ikimizin de hoşuna gitmeyen ama konuşmamız gereken konuyu açıyorum. Biliyorsun kehanet Kara Kraliçe'yi yenmemiz için yan yana durmamız gerekiyor ve bizim de-"

Ama sözünü kesen yine Ares'in alaycı ve kibirli sesi bozmuştu.

"Bu kehaneti gerçekleştirecek tek kişi benim" dedi. Ares sesinden kibir akan bir tonla. "Sana ihtiyacım yok. Halkını savaşa hazırla ve benden haber bekle." Dedi. Daha az önce Kızıl ejderhadan nasihat dinlememiş gibi alacı ve kibirli bir şekilde konuşması Hera'yı öfkelendirmişti.

Hera Ares'in dediklerine kahkaha attı. Kılıcını çıkarıp hızla Ares'e doğru yürümeye başladı. Diğer 4 asker önüne geçip engel olmaya çalışmıştı ancak Hera bir parmak şıklatmasıyla hepsini yere çivilemişti. Ares ise daha kılıcına uzanamadan boynunda bir kılıçla kendini kolona yapışmış bir halde buldu.

"Sen karşındaki düşmanı basit biri mi sanıyorsun? Senin kılıçların Ravenna'nın büyülerinin karşısında dayanabilir mi sence? Seninle birlik olmak benim hoşuma gidiyor mu sanıyorsun? Emin ol aptal kehanet yüzünden senin aptal egona ve kibrine katlanmam anladın mı beni?" Dedi ve sertçe Ares'i itti tekrar

"O yüzden beni hafife alma. Sakın" Elleri hala Ares'in yakasındaydı ve o sırada içeriye aniden Alec, Edwin ve kızlar girmişti. Alec Hera'yı vurmak için okunu fırlatmıştı ama Layla ondan hızlı davranıp "ruh oklarıyla" gönderdiği oku paramparça etti. Alec karşısında ki kıza şaşkınlıkla bakakalmıştı.

"Sen... Sen ruh oklarını mı kullanıyorsun?"

"Şuan buna mı takıldın gerçekten?" dedi alaylı bir şekilde Layla.

Hera, ellerini Ares'in yakasından çekip Alec'e doğru ilerledi.

"Prensimizi zindanda yalnız bırakmak istemiyoruz deseydiniz anlayışla karşılardık."

Ares sıkıntıyla gözlerini kapatıp derin bir nefes verdi. Hata üstüne hata yapıyordu, yapıyorlardı.

"Hera bak öyle dememeliydim özür dilerim. Benim hatam sözlerimle ileri gittim."

"Artık hiçbir özrün cezanı aklamayacak prens. Anlaşma sağlanacak ama yine de sen ve arkadaşların 3 gün zindan da kalacaksınız. Yoksa bu yolun sonunda savaş var bunu bil."

Askerlerine döndü. "Sevgili Prens Ares'i ve arkadaşlarını 3 gün misafir edeceğiz. Yan yana koyunda sıkılmasınlar. Bugünlük bu kadar yeter daha fazlasını çekemeyeceğim." Dedi ve arkasını dönüp yürümeye başladı.

Ares ise Hera'yı durduracakken Daisy önüne geçip kılıcını doğrultmuştu.

"Uzak durun, sevgili prens yoksa bir daha ki sefere bu kadar nazik olmayacağız."

Layla ise komutan Aurelia'ya dönüp konuştu. "Hera'yı duydunuz sevgili prens, arkadaşlarını ve askerlerini misafir edeceğiz."

Aurelia, askerlere baş hareketiyle komut verince, Ares'in ve diğerlerinin yanına ilerlediler.

******

Feronia yatağına uzanmış şekilde bu evlilikten nasıl kurtulacağını düşünüyordu. Evet, Hera onu kurtaracaktı ama Hera'nın da bilmediği bir şey vardı. Feronia zaten evliydi ve bunu ondan saklamak kendisini kötü hissettiriyordu. Hera'nın onu kurtarma planı başarısız olsa bile Aker ile evlenemeyecekti ama Hera'ya yalan söylemek işte bu durum işin içinden çıkılmaz bir hal yaratıyordu. Prens Orion Selenya Krallığının Prensi, meclis buluşmalarına gidip gelirken onunla yakınlaşmışlar ve en sonda Orion ona evlenme teklifi etmişti. Babasına gidip Orion ile ilişkisini açıklayacakken babası ondan önce davranıp Ateş Krallığı Prensi Aker ile nişanlanacağını söylemişti. Ona sormamıştı zaten ne zaman kendisine fikirleri sorulmuştu ki.

Bu düzenden nefret ediyordu. Abilerinden, babasından. Tek kıyamadığı kişi annesiydi. Annesi çoğu olayda sessiz kalsa da onu korumaya çalıştığını biliyordu. Belki de annesi de susmak zorunda kalıyordu. Bu yüzden annesini asla suçlamıyordu. Abileriyle ne kadar güzel bir ilişki kurmaya çalışsa da asla başaramamıştı. Abisi Ares ile iyi anlaşıyordu ama Chris ile asla iyi anlaşamamıştı. Çocukluğundan itibaren aralarında yüksek duvarlar ve soğukluk vardı. Bu yüzden onunla iyi ilişki kurma çabasından vazgeçmişti ama Ares... Abisi Ares'i sevmesine rağmen onunla da asla hayal ettiği bir ilişki kuramamıştı. Onu en çok üzen de buydu zaten.

Orion'un kurtaracağını biliyordu. Aslında kendisi de kurtulabilirdi. Hera'nın ona öğrettiği ilk şey ne olursa olsun aşık bile olsan bir erkeğin seni kurtarmasına izin verme mottosuydu. Ama dışarısı çok tehlikeliydi üstelik kendi başına iş yaparsa Ravenna peşine düşebilirdi ya da Alice. Güçlerini kullanmayı ve kendisini korumayı öğrenmişti. Ama yine de kontrol etmekte zorlanıyordu.

Bu yüzden bu planı Orion ile gizli bir şekilde yapmışlardı. Orion ise kendisinin aksine ablasıyla mükemmel bir ilişkisi vardı. Bu yüzden Orion durumlarını sakladığı için daha kötü hissediyordu. Aslında Hera'ya söylemeleri durumunda Hera'nın onlara kızmayacağını aksine destek olacağını ikisi de farkındaydı ama yine de saklamayı seçmişlerdi. Sonunda sürekli düşünmekten sıkıldığı için oflayıp yataktan kalktı ve masasında duran Hera'nın çalışması için verdiği büyü kitabını okumaya başladı.

Aria, Lina, Drake ve Elvis ise gizli yoldan hızlıca Feronia'nın odasının önüne gelmişlerdi. Aria iki elini duvara koydu ve fısıldadı.

"vetisa campus"

Duvarda ki gizli kapı açılırken büyü kitabını okuyan Feronia panikle üzerine kapatmış ve kılıcını alıp saldırı pozisyonuna geçmiş ama Aria ve Lina'yı görünce rahatlamıştı. Lina ve Aria hafifçe Feronia'nın önünde eğilmişti. Drake ve Elvis ise şaşkınlıkla birbirlerine bakmışlardı Ares'e olan tavırlarının herkese geçerli olduğunu düşünmüşlerdi çünkü Lina onların şaşkın bakışlarına gülmek istese de kendini tuttu ve konuşmaya başladı.

"Majesteleri korkuttuğumuz için özür dileriz. Ancak bizimle Selenya'ya gelmeniz gerekiyor."

"Majesteleri abinizin yaptıklarını biliyorsunuzdur. Kızıl ejderha Kraliçe Mary ve size haber verdiğini söylemişti. Hera anlaşma yapmak için sizi istediği için onun isteği ile sizi almaya geldik. Tabi sizin de izninizle" Dedi Aria devam ederek.

"Elbette abimin yaptığı hatayı düzeltecekse seve seve gelirim. Ama gizli yoldan geri dönmemiz doğru olmayabilir. Annem kendisine haber vermemi istemişti. Önce onunla konuşmalıyız."

Kızlar onaylarken, Drake ve Elvis Feronia'nın bu güçlü ve kendinden emin cevabıyla bir şok daha yaşamışlardı.

Beraber Kraliçe'nin odasına giderken Prens Chris ile karşılaştılar. Feronia, Aria ve Lina sıkıntıyla birbirine baktı bu aptal prensle karşılaşmaları kendilerine zaman kaybettirecekti.

"Kardeşim misafirlerimiz olduğunu bilmiyordum." Dedi sesini sert tutmaya çalışarak.

"Abimin yaptığından dolayı Hera ile anlaşma yapmak için Selenya'ya gidiyorum. Aria ve Lina da bana eşlik etmek için geldiler sevgili abicim." Son cümlesini alaycı bir sesle söylemişti.

"Bu anlaşmayı yapacak bir statü de değilsin sen. Git ve düğün hazırlıklarına devam et. Ben giderim senin yerine." Dedi aşağılayıcı bir sesle.

"O zaman sizde sevgili kardeşiniz Ares ile zindanlarda misafir olursunuz sevgili prens. Çünkü Hera sadece Feronia ile anlaşacağını söyledi. Aksi durum da kardeşinizin yaptığı bu hata diyar meclisine taşınacak." Dedi Lina sert bir sesle Feronia'yı arkasına almış ve bir adım öne çıkmıştı.

Aria ise sinirden gözleri dolan Feronia'yı sakinleştirmeye çalışıyordu.

Chris'in konuşması ve tavırları hepsinin sinirlerini bozmuştu. Feronia ellerinin titrediğini fark ettiğinde panikle Aria'ya baktı. "Aria yardım et."

Sonunda Elvis müdahale etmek için öne çıktı ve konuşmaya başladı.

"Chris lütfen zorluk çıkarma. Olayın büyümemesi ve Ares'i kurtarmamız için tek yol bu. Hadi yol ver gidelim artık zamanımız azalıyor. Daha Kraliçe ile konuşacağız." Sakin bir sesle.

"Sen ne hakla benimle böyle konuşabiliyorsun! Benim dediğim olacak Feronia'yı hemen odasına götürün." Dedi askerlere bakarak Askerler aldıkları emirle Feronia'ya doğru ilerlediklerin de Aria ve Lina öne geçmeye çalışmıştı ki ikisi de beklemedikleri bir darbeyle yere yağıldı.

Alice Chris'in arkasında durmuş sinsi bir gülümsemeyle kendilerine bakıyordu. Feronia ile yaşadığı panikle nefes alış verişleri sıklaşmaya başlamıştı. Askerler koluna girdiğinde içinde tutmaya çalıştığı güç ortaya çıktı.

"Yeterrr !" ellerinden çıkan beyaz ışık herkesi yere sermişti.

"Vay vay vay küçük prensese bakın siz. Sonunda güçlerini ortaya çıkardı. Seninle çok eğleneceğiz prenses." Dedi elleri Feronia'ya doğru uzatıp fısıldadı.

"disal sol- " Feronia korkuyla elleriyle yüzünü kapatmaya çalışmış ve o sırada beklemediği bir ses duydu.

"Una Flucta" Alice bir anda havalanarak sertçe yere düşmüştü. Feronia arkasına baktığında annesini gördü. "A-Anne sen... Sen nasıl ?" kızlara kalkması için yardım etmiş. Drake ve Elvis de kendine gelip ayağa kalktı. Aria ve Lina selam verecekken Kraliçe onları durdurdu.

"Kızlar saygı göstermenin sırası değil acele etmelisiniz." Dedi ve bir portal açıp tekrar kızlara döndü.

"Majesteleri siz- Sizi Alice ile yalnız bırakamayız belli ki Chris de onun etkisinde." Dedi Aria Kraliçe'ye bakarak. Drake ve Elvis hala yaşadıklarının şokundaydı.

"Bu cadı ile ben ilgilenirim. Chris de burada kalacak. Hera'ya bu mektubu verin sadece" dedi ve elindeki kâğıdı Lina'ya uzattı

Feronia korkuyla annesine baktı. "Anne sen...Sen nasıl büyü yapabiliyorsun? Ben anlamıyorum. Tüm bunlar-." Kraliçe kızına sarılıp saçlarını öptükten sonra omuzlarından tutup kendisine çevirdi.

"Feronia şimdi beni dinle. Sen basit bir prenses değilsin anladın mı? Asla olmadın çünkü sende kehanette geçiyorsun. Kralın, abilerinin dediklerini artık asla düşünme bu zamana kadar seni koruyamadığım için affet ama bunu yapmak zorundaydım. Neyse ki Hera geldi ve senin içindeki cesareti ortaya çıkardı. Sen Feronia Dyrad perilerinin soyundan geliyorsun çünkü bende öyleydim. Her zaman özel bir çocuktun. Sadece Hera'ya güven anladın mı?" diye sessizce fısıldadı kızına.

Feronia neler olduğunu anlamasa da sessizce onayladı annesini. Annesi kızından ayrılıp Aria ve Lina'ya döndü. "Kızlar anlaşmayı yaptıktan sonra kızımı tekrar güvenli bir şekilde geri getireceğinizi biliyorum. Ayrıca davetiye gönderdik ama düğüne gelmeyi unutmayın."dedi göz kırparak ve hafifçe gülümsemişti. Aria, Lina ve Feronia göz göze geldi. Bu hareketin anlamını sadece kendilerini anlamıştı. Kraliçe Mary Feronia'yı düğünden kaçırma planlarından haberdardı. Sonunda Lina kendisine gelip kapanmakta olan portalı tekrar açtı ve Feronia'nın koluna girdi.

"Hadi majesteleri yeterince geç kaldık." Aria ve Lina Feronia'nın koluna girerken Drake ve Elvis de arkalarından gitmişti. Portal kapandığında Kraliçe rahat bir nefes verdi. Önce askerlerin, Chris'in hafızasını sildi. Sonra da askerlere Alice'yi zindana götürmeleri için emir verdi ve odasına doğru ilerledi.

*****

Hera antrenmandan sonra üzerini değiştirmiş ve tekrar bahçeye çıkmıştı. Bahçe de dolaşırken ağacın altından dalgın bir şekilde oturan kardeşini fark etti ve yanına ilerledi.

"Hey! İyi misin?" dedi yanına oturup. Orion düşüncelerinden ablasının sesiyle kendine geldi.

"İyiyim abla dalmışım sadece."

"Orion bugünler de çok dalgınsın. Bir şey söylemek isteyip ama söyleyemiyor gibisin sanki. Bana anlatabileceğini biliyorsun değil mi? Ne olursa olsun yanındayım." Deyip kardeşinin yüzünü okşadı.

"İyiyim abla... Aslında bir şey var ama nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Konu Feronia ile ilgili."dedi sonunda cesaretini toplayıp söylemeye karar vermişti. En başından beri saklamanın yanlış olduğunu biliyordu ama sonunda söyleyecekti.

"Feronia mı? Eğer planın düzgün ilerleyip ilerleyemeyeceğinden endişe ediyorsan merak etme her şey yolunda ilerleyecek." Dedi gülümseyerek.

"Hayır, konu o değil. Konu ben ve Feronia ile alakalı. Biz... Biz Feronia ile-" ama sözünü kesen portalın açılmasıydı. Portaldan önce Feronia, Aria ve Lina çıktı arkasından ise Elvis ve Drake. Hera gelenleri görmesiyle ayağa kalktı, Orion da onunla birlikte. Feronia kardeşine döndü. "Bu konuyu daha sonra tekrar konuşalım olur mu akşam yemeğinden sonra odama gel." Dedi ve kardeşinin yanağından öpüp Lina'ların yanına ilerledi.

Orion ise ablasının arkasından bakıp derin bir nefes alıp verdi.

"Üzgünüm ablacım ama bu konuyu sen zaten düğünde öğreneceksin." Dedi ve odasına gidip hazırlıklarını yapmaya başladı.

*****

TEREBİTHİA-DÜĞÜN TÖRENİ -5 GÜN SONRA

Üzerinde ki beyaz gelinliğe baktı tiksintiyle. Evliliğin hiçbir şekilde olmayacağını bilse dahi bu gelinliği giymek zorunda olmaktan nefret ediyordu. Terzi gelinlik üzerindeyken son dokunuşları yaparken içeriye Aker girdi. Hizmetliler ve terzi Aker'e selam verirken genç kız gözlerinin devirmişti.

"Hanımlar bize 5 dakika müsaade eder misiniz?" demesiyle hizmetliler sırayla odayı boşaltmaya başlamıştı.

Genç prens, Feronia'nın karşısına geçti. "Hazır mısın sevgili eşim?" Feronia yüzünü buruşturup soğuk bir sesle cevap verdi. "Ben senin eşin değilim ve olmayacağım da"

Aker alaylı bir şekilde cevap verdi. "5 dakika sonra bu odadan çıkacaksın ve abinin kolunda bana geleceksin tabi bir mucize olup engel çıkmazsa ki çıkmayacak." Feronia karşısında ki prensin kendinden emin duruşuna istemsizce sırıttı.

"Mucize der misin bilmiyorum ama bir engel çıkacağından eminim majesteleri." Dedi az önceki soğuk cevabının aksine alaycı bir şekilde konuşmuştu.

"Göreceğiz sevgili eşim." Dedi Aker ve Feronia'yı odada yalnız bıraktı.

Ares kardeşini odadan almaya geldiğinde. Feronia tepkisiz bir şekilde abisinin koluna girdi. Ares kardeşinin sessizliğine dayanamadı ve odadan çıkmadan önce durdurup kardeşine baktı.

"Benden nefret etme lütfen Feronia. Bu evlilik senin için de iyi olacak."

Feronia alayla güldü abisine karşı koluna sertçe çekti ve bütün hissettiklerini Ares'in yüzüne vurdu.

"Hayır, olmayacak neden biliyor musun? Çünkü ben bu evliliğe senin yüzünden mecbur bırakıldım, mahkûm edildim sen ve Chris istediğin bir Lord kızı ya da prensesle evlenirken ben istemediğim bir evliliğe senin egon yüzünden mecbur bırakıldım. O baloda o aptal prensle bir ego savaşına girmeseydin böyle olmayacaktı. Bana olan sevgine inanmıştım ama artık inanmıyorum çünkü sen gerçekten beni sevseydin beni bu evliliğe mecbur bırakmazdın Kralı ikna ederdin en kötü ihtimalle etmeye çalışırdın ve ona bile razıydım biliyor musun? Bunu denemene. Gözünün içine baktım ama sen tek bir adım bile atmadın. O küçümsediğin Hera senden daha iyi bir kardeş ve eminim onun kardeşi olsaydım senden daha çok sahip çıkardı bana ki kardeşi olmasam da çıktı. Ama bundan sonra sizi düşünmeyeceğim. O gölgelerde bıraktığınız Feronia yok karşınızda."Ares'in bir şey demesine izin vermeden odadan çıktı. Ares ise hissettiği ağır pişmanlık ve duyduklarının ağırlığı ile odada baş başa kalmıştı.

Kapının önüne geldiğine arkasında bıraktığı abisinin yanına gelmesini beklemişti. O gelince hiçbir şey söylemeden tekrar abisinin koluna girdi. Kapı açılınca misafirler ayağa kalkmıştı.

Feronia Aker'in karşısında durduğunda gözlerini etrafta gezdirdi. Hera ve arkadaşları oradaydı. Hera hafifçe gözlerini kapatıp açtı her şey yolunda der gibi. Feronia hafifçe gülümsedi.

Rahip söze başlayınca ortamda ki uğultular kesilmişti.

"Bugün burada 2 krallığın varisini birleştirmek için toplandık. Terebithia varisi Feronia Raelsster ve Ateş Krallığı varisi Aker Stormligh sizi Posedion ve ışık birliği tanrıçalarının önünde-" Sözünü kesen bir ejderha sesiydi. Misafirler panikle bir yerlere kaçmaya çalışırken askerler savunma pozisyonu almıştı hatta Hera ve arkadaşları bile.

Sonunda ejderhanın üzerinde ki kişiyi görünce şaşkınlıkla gözlerini büyüttü Feronia. Bu Orion'du ve bir ejderha kullanıyordu. Üstelik bu ejderha bir Nyxar 'dı. Hera'nın da onu fark ettikten sonra şaşkınlıkla baktığını gördü. Ejderha yere iniş yaptı. Orion ejderhanın üzerinden inip hızlıca yanlarına doğru ilerledi.

Orion yanlarına geldiğinde Feronia'nın elini tuttu ve kendisine çekti.

"İzninizle sevgili eşimi almaya geldim." Orion'un konuşmasıyla fısıltılar artarken Ares engel olmak için karşılarında durmuştu ki Feronia elinden beyaz ışık çıkartıp abisinin dengesini bozdu. Misafirlerin şaşkın bakışları eşliğinde ejderhaya binerken Chris yanlarına gelip bağırmıştı.

"Feronia hemen buraya geliyorsun. Sen bir prensessin ve senin görevin-"

"Akorte tavisa" Abisinin sesini kıstığında kendisine gülerek bakan adama baktı. "Hak etmişti."

Gözlerini son kez etrafta gezdiğinde babasının hareket etmeden kendisine baktığını gördü neden olduğunu anlamamıştı ama onun arkasında duran annesine baktığında şaşkınlıkla kaşları havalandı. Annesi kendisine gülümseyerek bakıyordu. Gözleri bu sefer Hera'ya çevirdiğinde genç kızın şaşkınlıktan hareket edemediğini gördü.

Orion Nyxar'a doğru eğildi.

"Gitme vakti Nyxar." Ejderha yavaşça havalandı ve gözden kayboldu.

 

BÖLÜM SONU

 

Loading...
0%