Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@yazarbirseneker

Son Mektup Birsen Eker

1.BÖLÜM 

Eski posta kutusu, yılların pasını ve yağmurun izlerini taşıyordu. Kapak hafifçe aralıktı, içi boştu. Cemal, yıllardır bu sokaklarda dolaşan bir posta görevlisi olarak, son görev gününde geçmişin bir parçasını teslim etmenin huzursuzluğunu yaşıyordu. Elinde tuttuğu zarf, yıllardır unutulmuş ve postane arşivlerinin derinliklerinde kaybolmuş bir hazine gibiydi. Zarfın üstünde titrek bir el yazısıyla "Sibel Hanım" yazıyordu. Gönderici adı ise Cemal için bile bilinmezdi. İçinde ne olduğunu bilmese de, bu mektubun özel bir anlam taşıdığı kesindi.


Cemal, sokakların sessizliğinde adım adım ilerlerken, mektubun sahibine ulaşmanın heyecanı içindeydi. Yıllar boyunca başkalarının sırlarını taşıyan bir emanetçi gibi, şimdi son bir sır taşıyordu. Sibel Hanım'ın yaşadığı evin önüne geldiğinde, yaşlı ve kırılgan kapı tokmağına dokundu. Kapının ardında, mektubu bekleyen bir hayat vardı, belki de habersiz bir şekilde.


Kapıyı yaşlı bir kadın açtı. Gözlerinde yılların izleri, yüzünde ise beklenmedik bir ziyaretçinin getirdiği şaşkınlık vardı. Cemal, nazik bir şekilde selam verip mektubu uzattı. "Bu size gelmiş," dedi, gözlerinde merakın ince bir ışıltısı. Sibel Hanım, mektubu alırken elleri titriyordu. Zarfın üzerindeki tanıdık el yazısını gördüğünde, zaman bir an için durdu.


Sibel Hanım, yıllar önce yazılmış bu mektubu açarken, kalbi hızla çarpmaya başladı. Mektubun içinde gençlik yıllarından kalma bir aşk itirafı vardı. O an, Cemal usulca geri çekildi, bu özel anın tanığı olmaktan öteye geçmek istemiyordu.


Sibel Hanım, gözyaşlarını tutamayarak mektubu okudu. Eski bir aşkın, asla duyulmamış son sözleriydi bunlar. Belki de bir ömre bedel bir sevdanın, artık çok geç kalmış bir itirafı. Mektupta, kaybolmuş bir zamanın izleri, unutulmuş duyguların yankıları vardı. Sibel Hanım, mektubun yazarı olan genç adamın hayallerini ve pişmanlıklarını, satır aralarında hissetti.


Cemal, kapıdan uzaklaşırken, aklında yalnızca bir düşünce vardı: Zaman, insanları ve duyguları değiştirse de, bazı şeyler hep aynı kalıyordu. Bir mektup, bir anı, bir sevda... Hepsi zamanın ötesinde bir yerde saklı kalıyordu. Cemal, son görevini tamamlamış olmanın huzuruyla, arkasında unutulmuş bir aşk hikayesinin izlerini bırakarak sessizce uzaklaştı.


Sibel Hanım, mektubu okurken bir yandan da geçmişe bir yolculuk yapıyordu. Gençliğinde tanıştığı o adamın, hayatında ne kadar büyük bir yer kapladığını hatırladı. Ancak kader, onları ayırmıştı. Mektup, kaybolmuş bir zamanda sıkışıp kalmıştı, tıpkı o eski aşk gibi. Sibel Hanım, gözyaşlarıyla dolu gözlerini kapatıp mektubu kalbine bastırdı. İçinde hala genç bir kızın yüreği çarpıyordu, ilk aşkının izleriyle dolu.


O gün, Cemal sadece bir mektup teslim etmemişti; yılların ve unutuşun üzerini örttüğü bir sevdayı gün ışığına çıkarmıştı. Sibel Hanım, hayatının sonbaharını yaşarken, bir mektup sayesinde gençliğinin baharına dönmüş, ilk aşkının sıcaklığını bir kez daha hissetmişti.


Son Mektup, yalnızca kaybolmuş bir aşkın hikayesi değil, aynı zamanda zamanın ötesinde kalan hislerin ve anıların da bir kanıtıydı. Cemal, son görevini tamamlamanın huzuruyla, arkasında unutulmaz bir iz bırakarak, son kez sokakların sessizliğinde kayboldu.


Bu hikaye, ne bir başlangıç ne de bir sondu; sadece zamana karşı direnen bir sevdanın sessiz yankısıydı. Cemal, belki de son kez birinin hayatına dokunmuş, unutulmuş bir aşkı yeniden canlandırmıştı. Ve böylece, Son Mektup, yüreklerde yankılanan bir hatıra olarak kalacaktı.

Loading...
0%