Yeni Üyelik
3.
Bölüm

1. Bölüm

@yazarcerenoktay

Yorucu bir görün ardından son anda aldıkları davet ikisi için de oldukça çekici gelmişti. Güzelce duşlarını almış, en güzel giysilerini seçmelerinin ardından hazırlanmaya başlamışlardı. Bu daveti kaçırma riskini kesinlikle almaları mümkün değildi. Hayat, böyle bir şansı karşılarına sadece bir kez çıkarırdı.


Genç kız, makyajını yaptıktan sonra saçını güzelce fönledi. Kahkülünün ve saçının dümdüz durduğundan emin olduktan sonra üzerini giyindi. En mest edici kokusunu sıktıktan sonra malzemeleri yeniden makyaj çantasına yerleştirdi. Kusursuz göründüğünden emin olduktan sonra makyaj çantasını çantasının içine koydu, kimliğinin yanında olduğundan emin olduktan sonra seslendi. “Ben çıkıyorum. Geç gelirim. Beni bekleme.


Arkadaşının “Tamam tatlım. İyi eğlenceler,” diyen sesini duymasından sonra kapıyı arkasından kapattı. Merdivenleri inerken içi içine sığmıyordu.


Genç kızın aksine onun hazırlığı daha kısa sürmüştü. Saçlarına şekil vermeyi sevmezdi. Sadece kurutması yetiyordu. Üzerine kıyafetleri arasında en güzeli olduğunu düşündüğü mavi renkteki gömleğini, altına siyah renkte kumaş pantolonunu giymeyi tercih etmişti. Gömleğinin üzerine tam olarak onun tarzını yansıtanı yapmış, çok sevdiği, ölen babasından hatıra kalan deri ceketi geçirmişti. Aynadan kendisine baktığında fazlasıyla mükemmel olmadığını fark etse de sıra dışı olmayı severdi. Aslına bakarsanız, kimsenin düşüncesini önemsediği yoktu. Bunu yıllar önce bırakmıştı.


Parfümünü sıktıktan sonra cüzdanını arka cebine koyup güneş gözlüklerini takmasının ardından saate baktı. Geç kalmamıştı ama acele etse fena olmazdı.


Evden çıkmasının ardından kapıyı kilitledi. Merdivenleri hızlı ama dikkatli bir şekilde inmesinin ardından binadan dışarı çıktı. Karşısına çıkan ilk taksiye binmesinin ardından gideceği barın adını söyledi. Taksici aracı sürmeye başladı.


Genç kız, aracını sürmeye başladığında içi içine sığmıyordu. Yıllardır hayranı olduğu adamı nihayet kanlı canlı görebilecekti. Acaba gerçekte nasıl biriydi? Oyuncuların çoğunda ego olduğunu ve çevrelerindeki insanları aşağılamaktan çekinmediklerini duymuştu. Bu doğru olabilir miydi? Bunu bara varıp onunla tanışınca öğrenecekti.


Kız aracını barın önünde bıraktığında valelerden birisi aracı aldı ve park etmek için yola çıktı. Genç kızı gören korumalardan birisi “Davetiniz var mıydı?” diye sordu.


Kız başını salladı. “Evet,” dedi. “Konuk listesinde adım yazıyor olmalı. Lara Santos.


Koruma, elinde yer alan konuk listesini incelemesinin ardından “Haklısınız. İyi eğlenceler dilerim,” dedikten sonra Lara’ya girebilmesi için kapıyı açtı.


Lara, içeri girdikten sonra müzik sesi hemen kulağına çalındı. Mekan çok ama çok kalabalık görünüyordu. Bu kalabalıkta arkadaşını bulabileceğinden emin değildi. Yine de pes etmeye niyeti yoktu.


Dikkatli adımlarla yürümeye başladığında birisi çarptı ve dengesini kaybetmesine sebep oldu. Sanki bu hiç olmamış gibi yürümeye devam etmesi Lara’yı sinirlendirdiği için adamın arkasından bağırdı ama sesini duyuramadı. Mekanın gürültüsü, sesini bastırıyordu.


İçindeki öfkeyi bastırmak için “Sakin ol Lara. O burada. Bugün nihayet onunla tanışacaksın,” derken bir yandan da gözleriyle çevreyi taramaya devam ediyordu.


İçimde bulunduğu bar, tamamen ünlülere özel olduğu için buraya girmek neredeyse imkansızdı. Ancak özel bir davetle girebilirdiniz. Adınız ya davetliler listesinde yer alacaktı ya da bara giriş yapabilmek adına davetli olduğunuzu belli eden kartı gösterecektiniz. Ünlüler, kendileri için özel olarak hazırlanan kartları okutarak girdikleri için diğer insanların mekana girebilmesi adına böyle karar alınmıştı.


Yeniden yürümeye başladığında gözüne filmlerden tanıdığı pek çok sima çarpmıştı. Onları böylesine canlı bir şekilde görmek heyecanını katlasa da hislerini bastırmaya çalıştı. Sanki sıradan bir mekandaymış gibi düşünmeye çalışarak yürümeyi sürdürdü.


Arayışı biraz uzun sürdüğü için yorulduğunu hissettiğinde bir el omzuna dokundu ve bakışlarının kendisine dönmesine sebep oldu. Arkadaşını bulamamış olsa da arkadaşı onu bulmuştu. Bu iyiydi. Nihayet oturacak ve dinlenebilecekti.


Tanrıya şükürler olsun! Mekan o kadar kalabalık ki, sizi bulamayacağım diye korkmuştum. Eğer bir süre daha karşıma çıkmasaydın eve gidecektim.


Sözlerinde haklıydı. Bunu kesinlikle yapardı. Vakit onun için çok kıymetliydi. Böyle saçma sapan olaylardan dolayı zamanını daha fazla kaybedeceğine eve gidip çalışmasına devam etmeyi yeğlerdi.


Seni o kadar iyi tanıyorum ki, bunu yapacağını tahmin etmiştim. Hoş geldin balım!” dedikten sonra genç adam, arkadaşına sıkıca sarıldı. Birlikte bir süre yürümelerinin ardından nihayet kendileri için ayırtılmış olan alana vardılar.


Lara, sadece üç kişi olacaklarını düşünüyordu. Diğer yabancı her kimse onun olacağından hiç haberi yoktu. Bundan neden bahsetmişti? Bahsetmeyi mi unutmuştu yoksa? Adrian, böyle şeylere çok dikkat ederdi. Kimseyi zor duruma düşürmek istemezdi. O halde ya bilerek bahsetmemişti ya da gerçekten bunu unutmuştu.


Sizi tanıştırma zamanı nihayet geldi!” dediğinde sesi şen şakraktı.


Eliyle, oturmakta olan arkadaşını işaret etti. “Nathan, Lara bugün bizimle olacak. Kendisine borçlu olduğum için bu anı erteleyemezdim,” diyerek anlatmaya başladı. Lara’nın adının Nathan olduğunu öğrendiği genç adam, hala oturmaya devam ediyordu. Kalkma zahmetinde bile bulunmamıştı.


Lara, böyle adamlardan nefret ederdi. Bu egoist pislik ile aynı masada, hayranı olduğu ünlü ve arkadaşı da dahil olacak şekilde mi oturacaktı?


Lanet olsun!” dediğinde Lara, dudaklarından çıkan sözcükleri kendisi bile zor duymuştu.


Bana bundan söz etmemiştin,” dediğinde Nathan, Adrian elini boynuna götürdü ve mahcup bir şekilde boynunu ovdu. “İnan yapabileceğim bir şey yoktu. Ayrıca sizi tanıyorum. İkiniz de böyle bir şeyi hayatta kabul etmezdiniz.


Lara ve Nathan, birbirine öfkeli gözlerle bakmaya devam ettiğinde onların burada olmasına sebep olan yakışıklı oyuncu konuşmaya başladı.


Lütfen gerginlik olsun istemiyorum. Oturun ve anın tanıdı çıkarın. Adrian, ikinizden öyle bir bahsetti ki sizleri tanımak için sabırsızlanıyorum.


Lara, öfkeli gözlerini Nathan’dan çektikten sonra Hugh Jackman’a çevirdi. Haklıydı. Bir an evvel sakinleşmeli ve anın tadını çıkarmaya çalışmalıydı. Kim bilir onu bir daha ne zaman görebilecekti? Belki de bu andan sonra onu görme imkanını elde edemeyecekti.


Hiçbir şey demeden oturduktan sonra Nathan’a bakmamaya çalıştı. Bakışlarını Bay Jackman’a çevirdikten sonra “Sizinle tanışabilmek benim için büyük bir onur,” dedi. “Sizin büyük bir hayranınızım.


Bay Jackman, duyduklarının ardından güldü. “Açıkçası böylesine güzel bir bayanı görmeyi beklemiyordum. Adrian’ın anlattığından daha da güzelsiniz,” dedikten sonra elini uzattı ve Lara’nın elini tuttu. Narince tuttuğu elini dudaklarına götürmesinin ardından öptü. Lara, o anda nefesinin kesileceğini düşündü. Gözleri irileşirken ne diyeceğini bilemiyordu.


Lara’nın yaşadığı şaşkınlığın farkında olan Bay Jackman, yeniden güldü. “İlk defa mı bir ünlüyle vakit geçiriyorsun?” diye sorduğunda alacağı yanıtı az çok tahmin ediyordu.


Genç kız, ünlü bir balerindi. Gösterilerinde çok fazla ünlü insan görmüş olabileceğini düşündü. Genelde gösterilerden sonra gösteri sonrası isteyen kişiler, sahne arkasında gösteri yıldızı ile zaman geçirebilirdi. Buna Backstage derlerdi gösteri dünyasında.


Aslını isterseniz pek çok ünlüyle tanışma fırsatı elde ettim ama sizinle tanışıyor olabilmek benim için çok başka.


Ne işle meşguldün tatlım?” diye sorduğunda Nathan, Lara iç dudağını dişledi. Gerçekten konuşmak ve sinirini bozmak zorunda mıydı? Dahası nasıl ona tatlım derdi? Daha onu tanımıyordu bile.


Lara, öfkeli bakışlarını ona döndürdükten sonra sıktığı dişleri arasından “BEN SENİN TATLIN DEĞİLİM!” diyerek bağırdı. Parmağını öfkeyle ona doğru sallarken “Sakın bir daha bana tatlım deme cüretini gösterme bile!” diyerek öfkeyle konuşmaya devam etti.



Nathan, şaşırmıştı. Ne demişti ki? Genelde insanlarla böyle konuşurdu. Tatlım sözcüğünü kullanmak sorun muydu? Daha önce hiç kimse onun gibi tepki göstermemişti.


Anlamaya çalışan gözlerle Lara’ya bakmaya devam ettiğinde “Bunda bu kadar öfkelenecek ne var anlayamadım?” demiş ve şaşkınlığını belli etmek istemişti.


Bay Jackman, Lara’nın bu kadar sinirlenmesine bir anlam veremiyordu. Aynı şekilde Adrian da. Açıkçası Adrian, Lara’yı daha önce bu kadar öfkeli görmemişti. Nathan’ın tatlım diyerek bir suç işlemediğini düşündü. O böyle birisiydi. İnsanlarla oldukça rahat konuşurdu.


Senin tatlın olmadığım için benimle bu şekilde konuşma hakkın yok Bay Gerizekalı. Sadece bana değil, hiçbir kadına bu şekilde konuşma hakkın yok. Siz erkekler sözlerinizle ne kadar kadını rahatsız ettiğinizin farkında mısınız? Pek çok kadın sesini çıkarmasa da sizlerin kullandığı tatlım, balım, güzelim gibi sözcüklerden rahatsız olmaktalar. Konuşmalarınıza dikkat edin ve tanımadığınız hatta tanıdığınız kadınlarla bile mesafenizi koruyarak konuşmaya dikkat edin. Hatta resmi bir dil kullanmanız sizler için daha iyi olacaktır!


Lara'nın tepkisi tamamen haklıydı; pek çok kadın, bu tür hitap ve davranışlar yüzünden sınırlarının aşıldığını hissediyor, fakat genellikle sessiz kalıyorlardı. Ancak Lara, sessiz kalmayı tercih etmeyenlerden biriydi ve bu konuda kararlıydı. Kendisini nesneleştirmesine asla izin vermeyecek ve Nathan'ın hatasını anlamasını sağlamak için cesurca dik duruşunu sürdürecekti.


Nathan, yaşadığı şoktan dolayı birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra ellerini havaya kaldırdı. “Pekala,” dedi. “Özür dilerim. Haddimi aştığımın farkındayım.


E bi zahmet,” dedikten sonra başını iki yana salladı.


Nathan, Lara’nın son söylediği sözler üzerine sinirlense de bir şey demedi. Dördü birlikte konuşmaya devam ederlerken Adrian yanlarından ayrıldı. Bir süre sonra geri geldiğinde elinde bir bardak içecek vardı. İçeceği Lara’ya uzatırken “En sevdiğin,” dedi. “Merak etme. İçinde alkol yok.


Lara’nın gözleri içeceği görünce ışıldadı. Elini uzatıp bardağı eline aldıktan sonra “Ne kadar mutlu olduğumu tahmin bile edemezsin,” dedi ve içecekten bir yudum aldı. Gözleri daha da ışıldarken keyifle bir nefes verdi. “Tanrım! Bu lezzete bayılıyorum.


Nathan, Lara’ya dikkatli gözlerle bakarken dayanamadı ve sordu. “Cidden bunu alkolsüz mü içiyorsun?” Aslında sorusunda hiçbir kötü niyet yoktu ama Lara, yine ona ters bir cevap verdi.


Seni neden ilgilendirsin ki alkollü ya da alkolsüz içtiğim? Kendi işine baksana.


Nathan, çenesinin kasıldığını hissetti. Yumruğunu masaya vurmamak için kendisini zor tuttu. Nathan’ın sinirlendiğini fark eden Adrian, ortamı yumuşatmak için araya girdi. “Lara, gösterinize ne kadar kaldı?


Sorduğu soru Bay Jackman’ın da dikkatini çekmişti. Sessizlik içinde kalıp onları dinlemeye ve içeceğini yudumlamaya devam ederken genç kızdan gelecek yanıtı bekliyordu. “Üç gün sonra gerçekleşecek.


Vay canına!” dedi Adrian. “Harika bir gösteri olacağına eminim. Gösteri yıldızı sen olacağın için harika olmaması imkansız!


Lara, neşe içinde kıkırdadı. Taa ki neşesini Nathan’ın sarf ettiği cümle bozana dek. “Tam olarak ne iş yapıyorsun?


Lara, kaşlarını çattıktan sonra Nathan’a döndü. Bunu gerçekten merak ediyor muydu yoksa sormak için mi sormuştu? Anlamakta güçlük çekiyordu.


O bir balerin,” diyerek araya girdi Adrian. Olası bir tartışmayı önlemek için Lara’dan önce konuşması gerektiğini düşünüyordu.


Lara, başını salladı. İçeceğinden bir yudum daha aldıktan sonra bakışları yeniden Nathan’a kaydı. Suratının buruştuğuna yemin edebilirdi. Yoksa balerin olmasından rahatsız mı olmuştu? Onun ne haddineydi?


Bir sorun mu var?” diye sorduğunda Nathan’dan gelecek yanıtı bekliyordu.


Nathan, sırtını oturduğu kanepeye iyice yasladıktan sonra “Açıkçası işinin çok gereksiz ve vakit kaybı olduğunu düşünüyorum,” dedi. “Söylesene bana insanların karşısına yarı çıplak bir şekilde çıkmak ve pek çok erkeği tahrik edecek şekilde danslar yapmanın neresi mantıklı?


Lara, duyduklarına inanamadı. Bu ne kadar çirkin bir yorum ve düşünce yapısıydı? Böyle düşünen erkeklerden nefret ederdi. Sadece erkeklerden değil, kadınlardan da. Herkesin bedeni kendisine aitti ve onu dilediğince kullanma, istediği mesleğe imkanlar el veriyorsa sahip olmaya özgürdü. Hangi hakla böyle iğrenç cümleler sarf edebilmişti?


Sen kim oluyorsun da böyle iğrenç cümleler kurma hakkını kendinde görüyorsun? Seni ne ilgilendiriyor benim ne yaptığım ya da yapacağım? Vücut benim, hayat benim. İstediğimi yaparım! Ne beni ne de bir başka bir kadını hiçbir şekilde linç edemez ve böyle konuşamazsın lanet olasıca mahlukat!


Sen hangi hakla bana lanet olasıca diyorsun? Ağzından çıkanları kulağın duysun!


Esas senin ağzından çıkanları kulağın duysun!” diyerek bağırdı Lara. Elini öfkeyle masaya vurdu. Ayağa kalkıp Nathan’a doğru hafifçe eğilmesinin ardından parmağını uzattı ve tehditkar bir ifadeyle salladı. “Boks yaparak, insanları yaralayarak para kazanan bir adam çıkmış bana laf söylüyor. Senin yaptığın benim mesleğimden kat be kat kötü. Kimse bir başkasına zarar vererek para kazanmamalı! Önce kendine bak, sonra başkalarına laf söyleyebilir miyim diye düşün. Bu kafayla gidersen çevrendeki insanları bir bir kaybedersin. Bana, karşındaki kadına saygısı olmayan senin başka insanlara, hatta arkadaşlarına bile saygın olduğunu düşünmüyorum.


Nathan’ın suratı duyduklarının ardından iyice asıldı. Öfkesinden dolayı hafifçe morarmaya başladığında sözlerini tamamlayan Lara’nın çantasını alıp masadan ayrılmasını izledi. Çok şey söyleyebilirdi, altta asla kalmazdı ama böylesine çirkef kadınlarla uğraşmayı asla sevmezdi.


Sen ne yaptın Nathan?” diye sorduktan sonra Adrian başını iki yana salladı ve Lara’nın peşinden gitmek için yürümeye başladı. Onu bu tartışmadan sonra asla yalnız bırakamazdı.


Nathan ile aynı masada oturmaya devam eden Bay Jackman, olanlardan dolayı hiç memnun görünmüyordu. “Gitmeni istemek durumundayım,” dediğinde Nathan’ın şok olmuş gözleri ona döndü.


Söylediklerin hiç hoş değildi,” diyerek konuşmayı sürdürdü Bay Jackman. “Senin gibi seviyesiz bir adam ile aynı masada oturup sohbet edecek değilim.


Nathan, öfkeyle yumruklarını sıktıktan sonra “Hepinizin canı Cehenneme!” dedi ve ayağa kalktı. Öfkeli adımlarını atmaya başladığında Lara adındaki kadının bir daha karşısına çıkmamasını umuyordu. Eğer bir daha karşısına çıkarsa ona söylediği sözlerin hesabını soracaktı. Tabii bunu yaparken asla şiddet uygulamayacak, çenesini kullanarak onu rahatsız edecekti.


İkinci bölüm 300 okunma ve en az 30 oy olduğunda gelecektir.


Loading...
0%