Yeni Üyelik
5.
Bölüm

3. Bölüm Kısım 2

@yazarcerenoktay

Nathan, telefonu kapattıktan sonra içkisini yeniden yudumladı. Ama aklı, geçmişte yaşadığı o karanlık anılara dönmekten kurtulamıyordu. Annesinin yankılanan sesi, yıllar sonra bile hala kulaklarında çınlıyordu.

Nathan, telefon görüşmesinden sonra içkisini yudumlamaya devam etti. İçkinin etkisiyle sakinleşmeye çalıştı, nitekim bu işe yaramadı. Annesinin sesi, yıllar boyunca bir türlü unutamadığı bir yankı gibi kulaklarında çınlıyordu. Üstelik az önce onun sesini duymak, travmalarını yeniden tetiklemişti…

İçkisini bitirmesinin ardından hızla üzerini giyindi, anahtarı alıp evden dışarı çıktı. Garajda bekleyen motorunun üzerindeki tozlu örtüyü kaldırdı, kaskını takıp ceketini giydi. Motorun deri koltuğuna oturduğunda, anahtarı kilit yuvasına soktu ve çevirdi. Motorun güç dolu titremesi ve uğultusu, sanki içinde birikmiş tüm öfkeyi ve gerginliği dışa vuruyordu. Gözleri, motorun farlarına odaklandı; bu ışıklar gideceği yolu aydınlatacak ve onu Flatborn Caddesi’ne götürecekti.

Garajın kapısının açılmasıyla garajdan dışarı çıktı, kapıyı tekrardan kapattıktan sonra moturunun gazına basarak ilerlemeye devam etti. Yol boyunca düşünmemeye çalışsa da bu pek mümkün değildi. Annesi, bütün dengesini altüst ediyordu.

Nihayet, motoruyla Flatborn Caddesi'ne vardığında çevredeki ışıkların çoğunun sönmüş olduğunu fark etti. Caddenin sessizliği, kendisine bir huzur vermektense, geçmişin yankılarının daha da yüksek sesle çınlamasına neden oluyordu.

Cadde boyunca ilerlerken çevresine dikkatli gözlerle baktığında annesini görmek ve her ne istiyorsa onu duymak, sonra da yeniden evine gitmek istiyordu. Bir süre ilerlediğinde nihayet onu görebildi.

Motordan inmeden kaskını çıkardıktan sonra, annesinin kendisine doğru gelmesini bekledi. Öyle de oldu. Annesi yanına geldikten sonra “Nahthan,” dedi titrek bir sesle. “Gelmeyeceğini düşünmeye başlamıştım.”

“Ne oldu?” diye sordu Nathan, soğuk bir ses tonuyla. “Neden beni buraya çağırdın?”

Annesi, derin bir nefes aldı ve Nathan’a doğru yöneldi. “Kötü durumda olduğumu biliyorsun,” diyerek açıklama yaptı. “Ama son zamanlarda işler daha da kötüleşti. Yardımına ihtiyacım var.”

Nathan, annesinin gözlerinin içine bakarken, ona karşı duyduğu karışık duyguları kontrol etmeye çalıştı. Bir yanda, çocukken yaşadığı travmalar vardı; diğer yanda ise bu kadının hala bir şekilde yardıma ihtiyacı olduğunu görebiliyordu.

“Ne tür bir yardım?” diye sordu Nathan kaskını sıkıca tutmaya devam ederken. “Bana açıkça söyle, ne yapmam gerekiyor?”

Annesi, gözlerini bir süre Nathan’ın yüzünden ayırmadan sessizce oğluna bakmaya devam etti. “Paraya ihtiyacım var,” dedi sonunda. “Bu seferki her zamankinden daha büyük bir meblağ. Ödeme zamanı geldi, çattı. Eğer ödemezsem beni öldürecekler.”

Nathan, annesinin açıklamasını dinledikten sonra birkaç saniye sessiz kaldı. Daha önce annesine birçok kez yardımlarda bulunmuştu; genellikle sadece mesajlar gönderir, aramaktan kaçınırdı. Ancak bu sefer, annesinin yüz yüze görüşme isteği ve şimdiki çaresizliği, durumun ne kadar ciddi olduğunu gösteriyordu.

“Tamam,” dedi Nathan, sesinin donuk ve soğuk bir tonda çıkmasını sağlarken. “Yardım edeceğim, ama önce bana ne kadar para gerektiğini söyle.”

Annesi, gereken miktarı belirttiğinde, Nathan’ın yüzü aniden soldu. Bu kadar parayı bulmak, oldukça zor olacaktı. Üstelik bulması gereken süre cidden kısıtlıydı. “Lanet olsun!” dediğinde kulaklarını delen bir silah sesi duydu. Hemen peşinden birkaç silah sesi daha geldi. Nathan, paniğe kapılarak annesinin suratına baktı. Annesinin ağzından kan süzülmeye başladığında, paniği daha da attı. Birkaç saniye geçtiğinde, annesinin vurulmuş olduğunu fark etti.

Annesinin vücudu cansız bir şekilde yere yığıldığında, silah sesleri duyulmaya devam ediyordu. Vakit kaybedemezdi. Annesinin başına gelen bu ölümcül bela her neyse, kendisine de zarar verebilirdi. Bir an evvel buradan uzaklaşmalıydı.

Hızla hareket etti; kaskını kafasına geçirdi, motorunun anahtarını döndürdü ve gazı kökledi. Motorun hızı, geceyi delip geçerken adeta Nathan’ın öfkesini ve çaresizliğini temsil ediyordu. Annesinin son sözleri ve ölüm anı zihninde yankılanırken, Nathan’ın gözleri sadece ilerideki karanlığı görüyordu.

Loading...
0%