@yazarcerenoktay
|
Lara, sabahın ilk ışıklarıyla uyandı. Başını kaldırıp pencerenin dışına baktığında gökyüzünün açık maviye dönmeye başladığını gördü. Gece yaşananlar zihninde hâlâ tazeydi, Nathan’ın söyledikleri aklından çıkmıyordu. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı, ama bu huzuru bulmasını sağlamadı. Yataktan kalktı ve odasındaki boy aynasına doğru yürüdü. Yüzündeki hafif şişlikler, gece boyunca dişlerini sıkmaktan oluşmuştu. Bu şekilde görünmeyi hiç istemezdi ama olan olmuştu. Kendine bakarken bir an duraksadı, yüzünde şişlik haricinde kırılgan bir ifade vardı. İçindeki öfke ve hayal kırıklığı, bedenine fazlasıyla yük olmuştu. Bunu anlamak, Lara için zor değildi. Başını salladıktan sonra banyoya gidip ihtiyacını giderdi. Ellerini sabunladıktan sonra üzerindeki kıyafetlerini çıkarıp ılık suyla duş aldı. Duştan çıktıktan sonra asılı olan havlusuna sıkıca sarıldı. Banyodaki aynaya doğru yürüyüp aynada yüzüne baktıktan sonra başını iki yana sallamadan yapamadı. Soğuk suyu açtı ve suyu yüzüne çarptı. Soğuk suyun ruh halini biraz olsun düzelteceğine inanıyordu. Nitelim işe yaramadı. Tekrar başını sallamasından sonra banyodan dışarı çıktı. Üzerini giyindi. Günün yeni bir başlangıç olduğunu kendine hatırlattı ve bu günün daha iyi geçmesini umut etti. Mutfağa girdiğinde, Maria'nın çoktan kalkmış olduğunu gördü. Kahve yapıyordu. Lara'yı görünce ona içten bir gülümseme gönderdi. “Nasılsın?” diye sordu. Gözlerinde Lara'nın run durumunun nasıl olduğunu anladığını belli eden ifade açıkça görülüyordu. Lara, Maria'nın sorusu üzerine bir süre sessiz kaldı. “Fena değil,” dedi, ama sesi kendisine bile inandırıcı gelmedi. Masaya oturduktan sonra Maria’nın uzattığı kahveyi eline aldı. Bir yudum içtiğinde sıcak kahve boğazından aşağı kaydı, içindeki ruh durumunu ortadan kaldırmak istercesine içine bir sıcaklık yaymaya başladı. “Dün gece olanları tekrar düşünmemeye çalışıyorum,” diyerek konuşmaya başladı Lara. Gözleri hala elindeki kahve fincanındaydı. “Nitekim o pisliğin söyledikleri beynimde yankılanmaya devam ediyor.” Maria, eline aldığı kahve fincanını sıkıca tutarak Lara'nın karşısına oturdu. “Biliyorum, ama kendini suçlamamalısın," dedi. "Onun zihniyetine sahip çok erkek ve maalesef kadın var. Eğer onların ne dediğini düşünürsen ve kafana takarsan hayat sana zindan olur. Unutma ki, sen onun söylediklerinden çok daha iyisin. Ne yaptığının da bilincindesin. Üstelik kimsenin sana zarar vermesine, sana dokunmasına, seni taciz etmesine izin vermiyorsun. Olması gereken bu.” Lara, arkadaşının sözlerini duyunca hafifçe gülümsedi. “Haklısın,” dedi. “Ama yine de o sözler... Sanki bir an için yaptığım her şeyin yanlış olduğunu düşünür gibi oldum. Nitekim bunu ona belli etmemek için elimden geleni yaptım.” “Bu onun hayatı değil Lara,” dedi Maria. Kaşları çatıktı. Nathan'ın nasıl bir insan olduğunu Lara'nın anlattığı kadarıyla bildiği için arkadaşının neler hissettiğini kesinlikle anlıyordu. “Bu hayat senin hayatın. Neyi ne zaman ve nasıl yapacağına ancak sen karar verirsin. Sakın onun gibilerin kararını ve yaşantını etkilemesine izin verme.” Lara, kafasını salladı. Maria’nın haklı olduğunu biliyordu, ama yine de içindeki rahatsız edici hislerden tamamen kurtulamıyordu. "Bugün çalışmaya devam edeceğim," dedi kararlı bir ses tonuyla. "Stüdyoya gittiğimde kendimi mutlu hissedeceğime ve zihnimi boşaltabileceğime inanıyorum." Maria, gülümsedi. Uzanıp Lara'nın elini tuttuktan sonra ellerini yumrum yapıp havaya kaldırdı. "İşte benim kızım!" dedi coşku içinde. "Bu iyi bir fikir. Kendine zaman ayırmak ve sevdiğin şeyi her zaman işe yarar." Lara, kahvesini bitirdikten sonra odasına döndü. Kıyafetlerini, bale ayakkabısını, bale elbisesini, duş için gerekli malzemelerini çantasına koyduktan sonra çevresine bakındı. Aynada kendisine baktıktan sonra üzerindeki kıyafetlerin dışarı çıkabilmesi için yeterli olduğunu düşündü. Saçını sıkı bir topuz yaptıktan sonra cep telefonunu, anahtarını ve çantasını alıp odadan çıktı. Dış kapıdan çıkmak üzereyken gördüğü Maria'dan kendisi için dua etmesini istedi. Maria "Şans seninle olsun biriciğim," dedi. "Dediğim gibi sen değerlisin. Başkaları yüzünden sakın kendini üzme." Lara, Maria'nın sözleri üzerine hafifçe gülümsedi. Kapıyı açtıktan sonra minnettar bir şekilde bir şekilde baktıktan sonra, el salladı. Apartmandan dışarı çıktıktan sonra biraz daha iyi hissediyordu. Nathan’ın ona yaşattığı kötü anları geride bırakıp güzel bir gün geçireceğine dair kendisine söz verdikten sonra yürümeyi sürdürdü. Karşısına çıkan ilk taksiye binmesinin ardından telefonunun ekranını açtı, Instagram'a girdikten sonra uygulamada biraz gezindi. Herkes ne kadar da mutlu görünüyordu. Oysa Lara biliyordu ki, hepsinin bu mutluluğu sahteydi. Asla gerçeği yansıtmıyordu. Stüdyoya vardığında, taksiciye ücreti ödeyip taksiden indi. Stüdyo'ya girmesinin ardından soyunma odasına doğru ilerledi. Çantasındaki kıyafetlerini çıkardı. Soyunduktan sonra önce Underwear'ini giydi*1. Daha sonra Tights'ını*2 üzerine geçirip onun üstüne Leotard'ını*3 geçirdi. Classical Tutu'sunu*4 da giydikten sonra aynada kendisine şöyle bir baktı. Oturduktan sonra Ballet Slippers'*ını*5 giyip sıkıca bileklerini sardı. Çantasını ve çıkardığı kıyafetlerini dolabına koyup dolabını kilitledikten sonra stüdyaya girmek üzere ilerledi. Stüdyoya girdikten sonra derin bir nefes aldı. Lara, adımlarını yumuşak ama kesin bir şekilde atarken, parmak uçlarında yükseldi ve vücudunu müziğin ritmine bıraktı. Kollarını zarifçe havada döndürerek, başının üzerinden geçirdi ve ardından hızla aşağıya indirdi. Her hareketinde, kaslarının esnediğini, gerildiğini ve gevşediğini hissediyordu. Bir pirouette*6 ile hızla dönmeye başladı. Dengesi mükemmeldi, vücudu bir makine gibi kusursuz çalışıyordu. O an, Nathan’ın söyledikleri zihninden silindi; sadece müzik ve hareket vardı. Zıpladı, havada süzüldü, sonra zarif bir inişle yere indi. Bu ona özgürlüğü hatırlatıyordu, hayattaki tüm ağırlıklardan kurtulması iyi geliyordu. Bu hareketinin ardından bir arabesque*7 pozisyonunda parmak uçlarında yükseldi. Bacağı geriye doğru uzanırken, elleri yavaşça ileriye doğru uzandı. Ayna karşısında durduğunda, bu anın mükemmelliğini yakaladığını hissetti. Bu stüdyo, onun her şeyi unuttuğu, kendini bulduğu yerdi. Lara, en sonunda yavaşlayıp nefesini düzenlediğinde, taze bir başlangıç yapmış gibi hissediyordu. Gözlerini aynaya çevirdi ve bir an için kendi yansımasına baktı. Bu dans, onun yeniden doğmuş gibi hissetmesine sebep oluyordu. Lara, tekrar dansın gücünü hatırladı ve yeniden hareket etmeye hazırlandı. *1 : Underwear, Genellikle iç çamaşırlarını temsil eden bir terimdir. *2 : Tights, dans ve spor giysilerinde sıkça kullanılan, vücuda tam oturan, elastik ve genellikle ince kumaşlardan yapılmış bir iç giysidir. *3 : Leotard, balerinlerin ve diğer dansçıların bale, jimnastik, ve diğer performans sanatlarında giydiği vücuda oturan bir üst kıyafettir. *4 : Classical Tutu, balerinlerin en bilinen kostümüdür. Düz bir bel kısmı ve kısa, sertlyen frillerden oluşur. "Tutu" adını bu frillerin etrafında dönen ve bacakları çevreleyen yapısından alır. Genellikle dansçının hareketlerini sergilemesi için geniş bir etek kısmı içerir. *5 : Ballet Slippers, balerinlerin balesi sırasında giydiği özel ayakkabılardır. *6 : Pirouette, dansçının tek bir ayağı üzerinde dönerek yaptığı bir hareket olup, genellikle bir veya birkaç dönüş içerir. Pirouette, "dönmek" anlamına gelen Fransızca kökenli bir terimdir. *7 : Arabesque, dansçının bir bacağı geride uzatılmış ve diğer bacağı yerle temas halinde olduğu bir pozisyondur. Kollar genellikle zarif bir şekilde açık veya yukarıda olur, vücut ise dengede ve hafif eğilmiş olarak kalır. |
0% |