Yeni Üyelik
8.
Bölüm

6. Bölüm

@yazarcerenoktay

Nathan, gelen mesajın etkisiyle telefonunun ekranına endişeli gözlerle bakmaya devam etti. Parmakları titriyor, kalbi hızla çarpıyordu. Mesajın her kelimesi zihninde yankılanırken kendisini kötü hissettiğini fark etti. Sakinleşebilmek için aldığı nefesi düzene sokmaya çabaladı.

Geçen birkaç saniye aranın ardından telefonu bir kenara koydu, odanın içinde volta atmaya başladı. “Sen kimsin?” diye mırıldandı kendi kendine. “Bana gerçekten yardım mı etmek istiyorsun yoksa beni tehlikeye mi çekmek amacın?”

Düşünceleri arasında gidip gelirken, aklına bir dizi olasılık geldi. Bu kişinin kim olduğunu bulmadan hareket etmenin tehlikeli olduğunu biliyordu, ama bunu nasıl yapabileceği konusunda hiçbir fikri yoktu.

Bir süre duraksayıp yatağın kenarına oturdu. Ellerini yüzüne koydu, derin derin nefes aldı. Kafasında, mesajı atan kişinin kim olabileceği ve niçin yardım etmek isteyebileceği hakkında yüzlerce düşünce dolaşmaya devam ediyordu. Nitekim tanımadığı biri olduğundan emin olduğu için kim olduğunu bulamıyordu.

“Mesajı atan kişinin kim olduğunu bulmak zorundayım, ama numarayı göremiyorum. Ne yapabilirim?”

Bir yandan endişe içinde kıvranırken, diğer yandan bir şeyler yapması gerektiğini bildiği için içindeki stres her geçen saniye daha da artmaktaydı.

Hızla telefonunu eline aldı, ekranı tekrar inceledi. Belki bir şeyler gözden kaçırmıştı. Mesajın gönderildiği zamanı ve içeriğini tekrar kontrol etti. “Acaba şu anda bulunduğum yeri biliyor mu?” diye düşündüğünde telefona tekrar mesaj gelmesini umdu. Nitekim mesaj gelmedi. Kendisini güvende hissetmediği için, bu kimliği belirsiz kişiye güvenmekte tereddüt ediyordu.

Nathan, ayağa kalktıktan sonra otel odasının penceresinden dışarı baktı. Hızla hareket etmesi gerekiyordu. İçeri girdiği anı, motorunu nasıl park ettiğini, otelin ana kapısından girerken yaşadığı ani panik anlarını düşündü. Her şeyi olması gerektiği gibi yapmıştı. O zaman nasıl bu mesaj kendisine gelmişti ve mesajı atan kişi yaşananları biliyordu? Dahası bulunduğu yeri de biliyor olmalıydı.

Kaşları çatık bir şekilde dışarıya bakarken, beyninde birden bire beliren bir ışık gözlerinin aydınlanmasına sebep oldu. “Tabii ya!” dedi heyecan içinde. “Beni bulmak için telefonumu takip ediyorlar. Kesin bu mesajı atanlar annemi öldüren kişiler. Başkasının olması imkansız.”

Derin bir nefes aldıktan sonra aldığı nefesi geri bıraktı. Yere bıraktığı el valizini ve diğer eşyaları aldıktan sonra telefonunu yere fırlattı. Üzerine iyice basıp telefonu kırmasının ardından odadan dışarı çıktı.

Otelin koridorunda adımları yankılandıkça, bu ses ona artık geri dönüşü olmayan bir noktada olduğunu hatırlatıyordu.

Otelin çıkış kapısına vardıktan sonra kararlı adımlarla ilerleyip adımlarını dışarı attı. Hızla motoruna yöneldi. Bulunduğu yerden uzaklaşmak, güvenli bir yer bulmak için başka bir yere gitmesi gerektiğinin farkındaydı.

Motorunu çalıştırıp otelden uzaklaşmaya başladığında birkaç tane aracın otele yaklaşmak üzere olduğunu gördü. Tam zamanında hareket etmişti. Bu kişilerin annesini öldüren kişiler olduğunu düşünüyordu. Hızını daha da arttırdı.

Ne yapması gerektiğini, nereye gitmesi gerektiğini bilmiyordu ama şehir değişikliği yapacak olmanın iyi olacağını düşündüğü için ilerlemeye devam etti. Gözleri yoldaydı, zihni ise ona yardımcı olmak için sürekli tetikteydi.

Mesajı atan kişiye güvenmemiş olmasının en iyisi olduğunu düşündüğünde aklına tekrardan yaşananlar ve geçmişe dair bir takım görüntüler gelmeye başladı. Bu görüntülerden biri garip olsa da Lara’ya aitti. Zihni ona Lara’ya gitmesi gerektiğini mi söylüyordu? Lara, neden aklına gelmişti?

Başını iki yana sallarken kızın evinin nerede olduğunu bilmediğini fark etti. Nitekim bulabilirdi. Bunu yapabilmek içinse arkadaşı Adrian’a ulaşabilmesi gerekiyordu.

Loading...
0%