Yeni Üyelik
19.
Bölüm

12. Bölüm (Düzenlenmiştir)

@yazarcerenoktay

Selam kurt kadınlarım ve kurt adamlarım. Nasılsınız? Kurtarıcı Serisi 1 - Kanlı Geceler'in dördüncü bölümü sizlerle. Şimdiden keyifli okumalar dilerim. Yorum yapmayı ihmal etmeyiniz.

Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.

--------------------------------

JENNY, MARIE, BAY VE BAYAN HALE


Polis memurlarının kendi aralarındaki konuşmalarını duyan Marie, duyduklarından hiç hoşnut olmadı. Söylediklerine göre kasabaya cesedin bulunduğuna dair haber kısa sürede yayılmıştı. Bakışlarını genç kızdan çekip okulun dışına çevirdiğinde gördüğü kalabalık bunu doğruladı.


Bay ve Bayan Hale, kızlarının okulda olduğunu henüz bilmiyorlardı. Arabalarından eşyaları taşımaya devam ederlerken duydukları ikisini de şok etmiş ve endişelenmelerine sebep olmuştu. İnsanlar onlara nefret dolu gözlerle bakarken kendi aralarında konuşuyor ve yabancı bir kızdan söz ediyorlardı. Bu kız hiç kuşkusuz Jenny’ydi. Başkası olamazdı.


Bay Hale, elinde bulunan eşyayı evin içine bırakmasının ardından yeniden dışarı çıkıp kapıyı arkasından kapattı. Eşi çoktan araca binip onu beklemeye başlamıştı. Hızla ayaklarını araca doğru yönlendirdi. Arabaya binmesinin ardından derin bir nefes aldı ve sakinleşmeye çalıştı.


Kasabaya gelmelerinin üzerinden daha birkaç saat anca geçmişti ve bu kadar kısa sürede böylesine korkunç bir cinayetin işlenmesi her ikisinin de tüylerini diken diken etmiş, kızları için endişelenmelerine sebep olmuştu. Yanılıyor olamazdı ya Bay Hale. Kesin kızı okuldaydı. Başka yerde olduğunu sanmıyordu.


Bay Hale aracı çalıştırmasının ardından okula doğru sürmeye başladı. İlerlemeye devam ederken gördüğü yüz ifadeleri, beklediği gibiydi. Kasaba halkının bazıları endişeliyken bazılarıysa öfkeli görünüyorlardı.


Kasabanın büyük çoğunluğu işlenen cinayetten dolayı Hale ailesininin kızlarını sorumlu tutmaktaydı. Bay Hale, bunu kulaklarıyla duymuştu. Onlar geldikten sonra ilk defa bu kadar korkunç bir cinayet işlenmişti. Cinayeti işleyen kişi eğer ki kızlarıysa onu öldürmekten başka şansları olmadığını düşünüyorlardı. Bu Bay Hale ile Bayan Hale’in daha da endişelenmesine sebep oluyordu.


Kasaba halkının söylediğine göre geçmişte işlenen cinayetler, ancak bu şekilde durdurabilmiş ve tekrarı olmamıştı. Taa ki Hale ailesi gelene dek…


***

 

Marie, kurbanı herkes gibi yakından tanıyordu. Öldürülen kişinin adı Richard Leon’du. Tüm kasaba halkı tarafından sevilen bir insandı. Polis memurlarından bazıları onun çok sakin bir insan olduğunu, cinayete kurban gitmesinin koca bir talihsizlik olduğunu söylediklerinde Marie, konuşmalarına engel olmak istedi ama sustu. Konuşmalarına Hale Ailesi’nden söz etmeleri ve birbirlerini gaza getirmeleri rahatsız edici olsa da herhangi bir müdahalede bulunmadan genç kız ile yürümeyi sürdürdü.


Dışarıdaki öfkeli bağrışlar kulağına çalındığında, içindeki gerginlik daha da arttı.


"Ben biliyorum katilin kim olduğunu. Kesin onların kızı bu cinayeti işledi," diyen kişinin adı Barnie’ydi. Orta boylu, hafif göbekli bir adamdı. Kasabada beden eğitimi öğretmenliği yapıyordu. Marie de dahil olmak üzere tüm kasaba halkı ona kibirli Barnie derdi. Böyle denmesinin sebebi herkese tepeden bakan bir karaktere sahip olması ve bunu davranışları ile belli etmesiydi.


"Hale ailesi uğursuz. Onları öldürmeliyiz!" diyen bir başka adamın sesi duyuldu. Marie, başını iki yana sallamadan yapamadı. Bu adam Barnie’ye göre daha zayıf ve uzundu. Elindeki sigarasını dudaklarının arasına götürüp tüttürürken çok öfkeli ama bir o kadar da endişeli görünüyordu. Kıvır kıvır saçlarını uzatıp arkasından bağlardı. Saçının açık olduğu nadir görülmüştü. Sağ kulağının üstünde yer alan sigarasını içtiği sigarası biter bitmez hemen içmeye koyuldu. Kasabanın en yaşlısı olan Timgli'nin en büyük torunuydu. Çok sevilmese de saygı gören bir adamdı.


"Tekrardan cinayet işlenmesine izin veremeyiz," diyen bir kadın sesi araya girdiğinde onu: "Tabii ki izin veremeyiz. Onlar geldikten sonra bir cinayet işlendiyse kesin bir bağları vardır." diyen bir ses takip etti. Bu ses Lukas’a aitti.


"Ben o kızı gördüm. Vivianne'e sizce de çok benzemiyor mu? Kesin onunla kan bağı var. Bu da demek oluyor ki..."


Marie, konuşmalara kulak kesilmeye devam ederken düşünmeden yapamamıştı. Bugün işlenen cinayetten çok uzun zaman önce yine benzeri şekilde cinayetler işlenmişti. Kasaba halkı geçen zamandan dolayı o cinayetleri çoktan unutmuş olsa da, bugün işlenen cinayet kendisi de dahil akıllara o günleri getirmişti. Kendisi de dahil neredeyse tüm kasaba halkının düşündüğü aynıydı.


Eğer bu kızın onunla bir bağı varsa cinayeti o işlemiş olabilir miydi?


Bunu düşünmek ürpermesine sebep oldu.


***


Bay ve Bayan Hale nihayet okula vardıklarında okulun çevresinin sarı güvenlik bandı ile sarıldığını görmüş ve hızla arabadan inmişlerdi.


Güvenlik bandının üzerinde büyük harflerle CRİME SCENE DO NOT CROSS yazıyordu. Sarı şerit olay yerine girilemeyeceğini belli etmekteydi. Girmeye çalışan insanlar polis memurları tarafından engelleniyorlardı.


Bay Hale, alabalığı yarıp polis memurlarından birisine "Kızımın burada olduğunu düşünüyoruz. Eğer buradaysa onu görmek istiyoruz!" dedi. Eşinin hemen yanında soluğu alan Bayan Hale, bir polis memuruna bir eşine baktı. İkisi arasında geçen diyaloğa dikkat kesildi.


Bay Hale’nin isteğini anlayan lâkin kurallar çerçevesinde hareket etmek zorunda olan polis memuru eli ile arkasındaki sarı şeridi işaret etti. "Olay yerine giremezsiniz. Lütfen bekleyin." dedi. Ses tonu çok keskindi.


Bayan Hale, polis memurunun verdiği yanıt karşısında fazlasıyla sinirli olduğunu hissetti. "Sanırım size kendimi yeterince açıklayamadım! Kızım buradaysa onu görmek istiyoruz!" diyerek bağırdı. Kendisine hakim olmakta zorluk çekiyordu.”


Polis Memuru, aynı sözcükleri sarf ettiğinde öfkeden deliye dönmemeyi istedi. "Yanıt vermek bu kadar mı zor? Eğer buradaysa annesi ve babası olarak onunla konuşmak hakkımız!"


***


Jenny, yarısı bahçede duran cesede bakmayı bırakıp Marie ile yürümeyi sürdürdü. Okulun içine girmek için tırmandığı basamaklardan aşağıya doğru inerken duyduğu erkek sesi çok tanıdık geldi. Sesin sahibi kendi adını söylüyordu ve polis memurunu ikna edebilmek için bağırmaya devam ediyordu.


Jenny, gözleri dolmaya başladığında titrek bir sesle "Baba..." dedi. "Tanrı'm! Buraya gelmişler. Benim iyi olduğumu bilmeden buradan asla gitmeyeceklerdir."


Bakışlarını Marie’ye çevirdikten sonra kadının "Baban mı?" diye sorduğunu duydu.


Jenny, "Evet," dedikten sonra öksürdü. Hala nefes almakta zorlanıyordu. Tam anlamıyla toparlamamıştı.


Jenny'nin vermiş olduğu yanıt üzerine bakışlarını kalabalığa çeviren Marie, onları görmek istedi ama göremedi. Önlerinde bulunan polis memurları görüş alanını kapatıyorlardı. Birkaç saniye sonra iki kişinin sarı güvenlik şeridini geçmeye çalıştığını gördü. Bu iki kişiyi daha önce hiç görmemişti.


Kadın simsiyah saçlara sahipti, adam ise kızıl saçlıydı. Bu insanlar genç kızın gerçekten anne ve babası mıydı? İnsan biraz olsun evladına kendi genlerinden aktarmaz mıydı? Görünüşe göre Jenny ya evlatlıktı ya da aile büyüklerinden herhangi birinin genini aldığı için onlara benzemiyordu.


Marie, bakışlarını onlardan çektikten sonra genç kıza dönüp "Onların yanına hemen gidemezsin," dedi. "Öncelikle muayene olman gerekiyor."


Jenny, Şerif Yardımcısı Marie'nin bu ısrarcı ve sert tavrı karşısında sinirlendiğini hissetti. Dişlerini birbirine sıkıca bastırdı, hemen ardından kaşlarını öfkeli bir şekilde çattı. "Muayene olmama gerek yok. Ben iyiyim," dedi. Aslında iyi olmadığının farkındaydı. Konuşmasına "Anne ve babamın yanında olmak istiyorum. Onların yanında olmak bana daha iyi gelecek. Bundan emin olabilirsiniz." diyerek devam etti.


Jenny'nin kullanmış olduğu cümlenin hemen ardından Marie, kendilerine doğru hızla ilerlemeye devam eden birisini gördü. Bu kişi olay yeri inceleme görevlilerinden birisiydi ve Marie ile çok yakındı.


Adam, elinde tutmaya devam ettiği delil torbasını Marie’ye doğru uzattığında, Jenny’nin gözleri taktığı eldivene kaydı. Bu eldivenler bildiği kadarıyla bulunan deliller üzerinde parmak izlerinin olmasını engelliyordu. Kısacası delil zarar görmüyor ya da bozulmuyordu.


Marie de Jenny gibi delil torbasına bakmaktaydı. Gözlerini delil torbasından çektikten sonra torbayı tutan adama çevirdi. Adamın konuşmaya başlamasının ardından söylediği her bir sözcüğü dikkatli bir şekilde dinlemeye başladı. Her bir sözcük cinayet soruşturması ile ilgili büyük bir önem barındırıyordu.


"Kurbanın üzerinde birkaç adet saç teli bulduk. Bu saç tellerini ve diğer bulduğumuz delillerin bir kısmını incelenmesi için laboratuvara gönderiyorum."


Marie, adamın cümlesini bitirmesinin ardından "Acele et," dedi. "Delil bekletilmez. Bakalım incelemeler sonucunda katilin kim olduğuna ulaşabilecek miyiz?"


Genç adam elindeki delil torbası ile birlikte tam geriye dönmek için adım atmıştı ki bakışları Jenny'nin üzerindeki kan kaplı kıyafete takıldı. "Bu nasıl oldu?" diye sorduğunda fazlasıyla meraklıydı.


Marie, olay yeri inceleme görevlisinin sorusu üzerine "İstersen sorgulama işlemini bize bırak Louis," dedi. İşine bir başkasının burnunu sokmasından nefret ediyordu.


Marie, ateş saçan gözlerle Louis’e bakmaya devam ederken genç adam onun sinirlediğini anladığı için arkasını döndü ve yürümeye başladı. Attığı ilk adımı da dâhil olmak üzere bütün adımlarının hepsinde öfkesi belli oluyordu.


Louis adındaki bu genç adam Marie'nin erkek arkadaşıydı. Marie, görev zamanlarında aşkı işe karıştırmayı sevmediği için genç adama her zaman sert ve öfkeli davranırdı. Onu kırdığının farkında olsa da asla davranışlarında geri adım atmıyordu ve atmayacaktı da.


Devamını okumak için Bölüm 13'e geçiniz.


Loading...
0%