Yeni Üyelik
21.
Bölüm

14. Bölüm (Düzenlenmiştir)

@yazarcerenoktay

Selam kurt kadınlarım ve kurt adamlarım. Nasılsınız? Kurtarıcı Serisi 1 - Kanlı Geceler'in 14. bölümü sizlerle. Şimdiden keyifli okumalar dilerim. Yorum yapmayı ihmal etmeyiniz.

Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.

--------------------------------

JENNY ve MARIE

 

Genç kız, çekmiş olduğu acıya dayanamayıp bilincini kaybettiğinde Marie’nin endişeli bakışları Astrid’i takip etmeye başladı. Astrid, genç kızın bayılmasının ardından onu hemen ambulansa taşıyıp kendisine gelmesini sağladı ama bunun olması zaman aldı. Henüz adını bilmedikleri genç kız; solan yüzü, ağlamaktan şişen gözleri ve alnında atmaya başlayan damarları yüzünden oldukça kötü görünüyordu.

 

Marie, Astrid’in genç kıza “Kendini nasıl hissediyorsun?” diye sorduğunu duyduğunda hemen ambulansın içine girdi. Soruyu duyan genç kızın soruya yanıt vermemesi, Marie’nin merakını daha da arttırdı. Bakışları Marie’ye döndüğünde, Marie Astrid’in “Kendini nasıl hissediyorsun?” diyerek sorduğu soruyu tekrarladı.

 

"Kendini nasıl hissediyorsun?"

 

Jenny, Marie'nin bu sorusu üzerine yavaşça doğrulmaya çalıştı ve başının hafiften döndüğünü hissetti. "Biraz başım dönüyor." dedikten sonra bakışlarını Marie’den çekip yanındaki sağlık personeline çevirdi.

 

Kadın, Jenny’nin serumuna bir şeyler enjekte ettikten sonra bakışlarını Marie’ye çevirip "Sizi baş başa bırakayım," dedi. Ambulanstan çıkmak üzere yürümeye başladı.

 

İsmini bilmediği kadının ambulanstan çıkmasından sonra Jenny, bakışlarını katlı tabureye oturan Marie’ye çevirdi. Kadın, hem endişeli hem de hoşnutsuz bir şekilde kendisine bakıyordu.

 

"Ben..." dedi Jenny ve duraksadı. Bir şeyler söylemek için giriş yapmıştı ama kelimenin devamını nasıl getireceğine dair en ufak bir fikri yoktu.

 

Marie, yumuşacık ellerini uzatıp Jenny'nin ellerini tuttuktan sonra "Evet?" diye sordu. “Seni dinliyorum.”

 

Jenny, beyninin kendisine oyun oynayıp oynamadığından ve gördüğü şeyin gerçek olup olmadığından hala emin değildi. Nitekim işlenen cinayet bir yandan da gördüğü şeyin gerçek olduğunu düşündürüyordu. Beyni kurt adamın görüntüsünü tekrar tekrar gözlerinin önüne serdiğinde kalbinin hızla atmaya başladığını hissetti. Ne zaman düzene girecekti ve bu lanet durumdan kurtulmasına sebep olacaktı? Bilmiyordu.

 

Yaşananlar Jenny için çok ağırdı. Genç kız, o andan beri ne ağlayabilmiş ne de olanlardan söz edebilmişti. İkisinden birini yapabilse rahatlayacağının farkındaydı ama olmuyordu. Yapamıyordu.

 

"Ah, bu lanet kasaba!" diye kendi kendine mırıldandığında sesi beklediğinden yüksek çıkmış, Marie’nin dikkatini çekmişti.

 

Marie, vakit kaybetmeden "Bu kasabanın nesi var?" diye sorduğunda kaşları belli belirsiz çatılmış ve hafifçe öne eğildiği için sırtı az da olsa kamburlaşmıştı.

 

Jenny, sözlerini dile getirmek istediği ses tonundan daha yüksek söylediğini fark ettiğinde bakışlarını Marie’den kaçırıp anne ve babasının ne yaptığını düşünmeye başladı. Acaba hâlâ dışarıda kızlarını görmek için çabalıyorlar mıydı? Böyle olmasını umdu. Zira, kızlarını bırakıp gitmelerini asla istemezdi.

 

Jenny, başını üzüntüyle salladıktan sonra yanıt bekleyen Marie'ye baktı. "Üzgünüm," dedi. Rol kesmekten başka seçeneği olmadığı için bunu yapmaya çabaladı. Gerçeği anlatamazdı. "Kasabaya geleli çok zaman olmamasına rağmen bir cinayet işlenmiş durumda. Eğer buraya gelmeseydim bu olay yerinde olmayacak, dolayısıyla da bu durumda olmayacaktım. Her şeyin sorumlusu bu kasabanın ta kendisi.”

 

Marie, genç kızın sözleri üzerine bir an için düşündü. “Teknik olarak haklı olabilirsin,” dedi sağ eli ile çenesini ovalarken. “Nitekim buradasın ve cinayet işlenmiş durumda. Şimdi bu konuyu konuşmayı bırakalım da kendini nasıl hissettiğinden söz et bana.”

 

Jenny, Marie’nin sözleri üzerine “Hala kendimi iyi hissetmiyorum. Konuşuyorum ama her sözcükte beynim oyuluyor gibi. Üstelik düşüncelerim de birbirine karışmış durumda. Bana dinlenmem adına biraz zaman tanısanız, sizinle daha sonra konuşsam olur mu?” diye sordu.

 

Marie, genç kızın sözleri üzerine anlayışla başını salladı. Kızın iyi olması demek ifadesini sağlıklı bir şekilde alması demekti.

 

“Astrid, buraya gelir misin?” diyerek kadına seslendikten sonra yeniden genç kıza döndü.

 

Astrid, Marie'nin sesini duyar duymaz içeri girdi. Marie’nin ve genç kızın dikkatli bakışları eşliğinde kontrolleri yapmayı sürdürdü. "Ağrın var mı?" diye sorduktan sonra genç kızın "Önceki kadar dayanılmaz olmasa da hem boynumdaki hem de başımdaki ağrı devam ediyor." dediğini duydu. “Mide bulantım da rahatlamış sayılmaz.” Konuşurken sesi çok yorgundu.

 

Astrid, aldığı yanıtın ardından "Bir süre önce enjekte ettiğim ilaçlar seni hem rahatlatacak hem de ağrılarına iyi gelecek,” dedi.

 

Marie, bütün bunlar olurken ikisini seyrediyordu. Olay yerinde bir tek Jenny'nin olması olanlar hakkında bilgi sahibi olan tek kişinin o olduğunu düşünmesine sebep olduğundan kızdan bir an önce ifadesini almak istiyor ama yaşananlardan dolayı ona ısrar edemiyordu.

 

***

 

Serum nihayet bittiğinde Jenny, ayağa kalkmak için hareketlendi. Ayakları yer ile temas ettikten sonra kalkmak için çabaladı ama dengesini koruyamadı. Durumun farkında olan Marie, hemen kolunu uzattı ve genç kıza ayakta durması adına destek oldu.

 

Jenny, ayakta tek başına zar zor dursa da bunu başarabildiğinde Marie’nin "Pekâlâ," dediğini duydu. Konuşurken sesi ifadesizdi. "Aileni ve seni daha fazla yıpratmayalım. Eve gidip dinlenebilirsin. Ben daha sonra gelip ifadeni alacağım. Ayrıca kasaba halkının size zarar vermesini engellemek için evinizin önünde bir ekip arabası olacak. Muhtemelen olay yerinde olduğun için tüm kasaba halkı katilin sen olduğunu düşünüp zarar vermeye kalkışacaklardır."

 

Jenny, halsizlik ve hafif acının verdiği ıstırapla belli belirsiz "Teşekkür ederim," dedi. Marie’nin hemen solundaki kağıtları eline aldığını gördüğünde meraklı gözlerle bakmaya başladı.

 

Marie, elindeki kağıtları genç kıza doğru uzattıktan sonra “Bu kağıdı imzalaman gerekiyor,” dedi. “Burada kasabayı terk etmeyeceğine ve ifadenin sonrasında alınacağına dair şeyler yazılı.”

 

Jenny, Marie’nin kendisine uzattığı kağıdı aldı ve yazanlara göz gezdirdi. Haklıydı. Kağıdı imzalamasının ardından birlikte ambulanstan çıktılar, Jenny’nin ailesine doğru ilerlemeyi sürdürdüler.

 

"Benim için endişelenmenize gerek yok. Ailemin yanına kendim gidebilirim."

 

Marie, buna izin vermedi. Birkaç saniye önce ismini öğrendiği genç kızı yani Jenny’yi güvenli bir şekilde ailesine ulaştırmak istiyordu.

 

Jenny, Marie ile birlikte anne babasının yanına vardığında endişeli gözlerle kendisine baktıklarını gördü. Marie, konuşmalarına fırsat bırakmadan "Kızınızın ifadesini alamadık ama kendisinden daha sonra ifadesini alacağımıza dair, ayrıca kasabadan ayrılmayacağına dair imzasını aldık. Detayları bu kağıttan okuyabilirsiniz,” diyerek elindeki kağıdı uzattı.

 

Jenny, babasının eline aldığı kağıdı okumasını sessiz bir şekilde izledi. Daha sonra anlayışla başını salladığını gördü. Marie, konuşmasını sürdürdü. “Şimdilik onu dinlenmesi için evine gönderiyorum. İfadesinin alınması için sizi daha sonra rahatsız edeceğiz. Ayrıca kasaba halkının size zarar vermesini engellemek adına evinizin önünde bir polis ekibi bulunacak."

 

Jenny, babasının "Hadi gidelim kızım,” dediğini duyduktan sonra onlarla birlikte yürümeye başladı. Kızına doğru hafifçe eğildikten sonra başını öptü ve “Bu deli saçması insanlarla aynı ortamda kalmak ne kadar zordu bilemezsin. Senin için katlandık.”

 

Hale ailesinin uzaklaşmasının ardından Marie, tekrardan ekibinin yanına döndü. Attığı her adımda düşünmek istemediği ama kendisine mantıklı gelen şeyler beliriyordu. "Yıllar sonra yeniden mi başlıyor yoksa?" diye sordu kendine. Bu düşüncesinde yanılıyor olmayı umdu. Eğer ki düşündüğü gibi bütün bunlar yeniden başlamanın işaretiyse ortalık daha da kanla kaplanacaktı.

 

Devamını okumak için 16. bölüme geçiniz.

Loading...
0%