Yeni Üyelik
23.
Bölüm

16. Bölüm (Düzenlenmiştir)

@yazarcerenoktay

Selam kurt kadınlarım ve kurt adamlarım. Nasılsınız? Kurtarıcı Serisi 1 - Kanlı Geceler'in 16. bölümü sizlerle. Şimdiden keyifli okumalar dilerim. Yorum yapmayı ihmal etmeyiniz.

Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen. Bölüm sonundaki sorulara yanıt vermeyi ihmal etmeyin.

 

 

--------------------------------

JENNY

 

Jenny, yol boyunca ve eve varmalarının ardından kendisini soru yağmuruna tutan anne ve babasına yanıt vermedi. Hızla yürümeye devam etti, kendisine ait olan odayı bulabilmek için kapıları tek tek açtı. Nihayet odasını bulduğunda içeri girdi ve kapıyı arkasından kapattı.

 

Orada olanlar ve gördükleri hakkında konuşmak istemiyordu. Hem yorgunluğu hem de kendisine inanmayacaklarını düşünmesi buna sebep oluyordu. Yatağının üzerine oturduğunda hâlâ kaşları çatıktı.

 

Bakışlarını odasında duran ve kendisine bakmayı sürdüren büyükannesinin resmine çevirdiğinde derin bir nefes almadan edemedi. Daha önce yaşadığı evlerdeki odasında da ölen büyükannesinin resmi olurdu ve bu resme bakarak pek çok kez derdini anlatmıştı. Onu kaybedeli dört yıl olmuştu ve yokluğunu bugün her zamankinden daha fazla hissediyordu.

 

Geçen her sene Jenny'nin yüreğini kor gibi yakıyordu. Büyükannesi olmadan yaşamak çok zordu. Onun anlayışlı halleri, cana yakın tavırları, sıcacık kalbi en çok özlediği şeylerdi. Ailesine söyleyemediği şeyleri ona söyler, bütün gizli sırlarını onunla paylaşırdı. İlk kez bir erkek arkadaşı olduğunda bunu ailesinden önce o öğrenmişti. O kadar çok sevinmişti ki bu duruma Jenny'yi sürekli tebrik edip durmuştu. Vivianne’e göre bu durum büyüdüğünü belli ediyordu. Bunu Jenny’ye söylemekten geri durmamıştı.

 

Jenny'nin anne ve babası, Büyükanne Vivianne kadar şen şakrak değildi. Her konuda onun gibi anlayışlı olmuyor, çoğunlukla Jenny'nin üzerine gidiyorlardı. Genç kızın aldığı her karara karşı çıkmak onlara zevk verir gibiydi. Ne zamanki Jenny bunalıma girse duruma Büyükanne Vivianne el atar ve onları anında sustururdu. Bay ve Bayan Hale, Büyükanne Vivianne’in sözleri karşısında boyunlarını eğer, seslerini çıkaramazlardı. Bu durum o ölene kadar devam etmişti.

 

Büyükanne Vivianne’in vefatının ardından rahatlayan Bay ve Bayan Hale, Jenny'yi umursamadan sürekli taşınmaya başlamışlardı. Nasıl ki Büyükanne Vivianne yaşarken sesleri çıkmıyorsa yine Jenny’ye karşı sesleri çıkmıyor, söz konusu taşınma olduğundaysa esip gürlüyorlardı.

 

Jenny, sürekli taşınmalarıyla ilgili söz hakkına sahip olmadığı için bu durumdan hiç memnun değildi. Taşınmaktan nefret ediyordu. Taşınmayı, hayatını, arkadaşlarını, bütün anılarını geride bırakmayı sevmiyordu.

 

Bu kasabaya gelirken her şeyin geride kaldığını ve bir daha taşınmayacaklarını umuyordu. Şimdiyse buradan gitmek için dua eder halde bulmuştu kendini.

 

Jenny, aklındaki her kötü düşüncenin ruh durumunu daha da çıkmaza sürüklediğini ve mutsuz olmasına sebep olduğunu biliyordu. Üstelik bitmeyen lanet olasıca baş ağrısı ile ruh durumu birleşince daha da kötüleşmişti.

 

Bakışlarını büyük annesinin resminden çekip ayağa kalktı. Geçmişi düşünmeyi bıraktı. Odasındaki banyoya girip ihtiyacını gidermesinin ardından lavaboya yöneltti adımlarını. Baş ağrısının ardından ortaya çıkan mide bulantısı tansiyonunun düştüğünü düşünmesine sebep oldu. Baş ağrısı, halsizlik ve mide bulantısı geçirdiği günün zorluklarından kaynaklanıyor olabilir miydi? Belki de üşütmüştü. Bu ihtimali elemeyi tercih ettiğinde lavabonun kenarlarına tutundu. Biliyordu ki kolay kolay hasta olmazdı. Çok nadir hastalığa yakalanmıştı, o durumlarda da hızla toparlamıştı. Dolayısı ile hasta olmayacağını düşünüp diğer ihtimali kabul etmek daha mantıklı geldi.

 

Lavabonun kenarlarına birkaç saniye daha tutunduktan sonra musluğu açtı. Akan suyu avuçlarının arasına doldurdu, sonrasında suyu yüzüne çarpıp kendine gelmeye çalıştı. Soğuk suyun rahatlatıcı etkisi ortaya çıkmak yerine Jenny'nin durumunu daha da kötüleştirdi. En sonunda bu duruma dayanamayıp musluktan akan suyu kapattı, ellerini hemen solunda bulunan havluya uzattı. Havluyu eline alıp yüzünü kurulamasının ardından tekrardan yerine astı.

 

Banyonun dışına çıktıktan sonra annesinin kendisine seslendiğini duydu. Gözlerini devirmeden yapamadı. Hala neler olduğuyla ilgili konuşmak mı istiyorlardı? Anlatamıyordu işte. Neden üstünde baskı kuruyorlardı?

 

"Jenny, tatlım. Hadi, gel. Bir şeyler yiyelim. Bu lanet kasabaya geldik geleli yemek yemeye fırsatın olmadı."

 

Jenny, annesinin beklediğinin aksine yemek yemesini istemesiyle şaşırdı. Kaşları şaşkınlıkla havaya kalkarken hem mide bulantısı hem de baş ağrısından kaynaklı bir şey yemek istemediğini düşündü. Daha sonra suratını buruşturup hiçbir şey şey söylemedi. Yatağına oturdu, büyükannesinin resmine yeniden baktı. Gördüğü ifade sonrasında şok oldu. Kendisine üzgün ve yorgun gözlerle bakıyordu sanki. Oysa bu imkânsızdı. Jenny'nin birkaç dakika önce baktığı resimde büyükannesi capcanlıydı ve insanın içini ısıtıyordu. Şimdi ise durum tam tersiydi.

 

Devamını okumak için 18. bölüme geçiniz.

Loading...
0%