Yeni Üyelik
21.
Bölüm

17. Bölüm

@yazarcerenoktay

30.10.2024, 00:26 🐺
Kurguma hepiniz hoşgeldiniz
ve keyifli okumalar!

Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.

Instagram : yazarcerenoktay Hepinizin profilimi takip etmesini, videolarım ve paylaşımlarıma beğeni, yorumlarını bırakmasını bekliyorum.

Ailesinin kendisinden sakladığı sırrı öğrenip evden kaçan Lee, koşmayı sürdürüyordu. O kadar heyecanlı ve o kadar tedirgindi ki karşısına çıkan insanı görmemiş ve ona çarpmıştı. Çarptığı bedenin sahibi yüzünden dengesini kaybedip kendini yerde bulduğunda titremesi daha da artmış ve bu zamana kadar tuttuğu gözyaşlarını salıvermişti. Daha öncesinde üst üste bu kadar korku yaşadığını hatırlamıyordu.

Görüşü ve hisleri bu kadar kuvvetli olmasına rağmen onu fark etmediğine şaşıran Jenny, annesine bakmış ve:

“Bu nasıl olur?” diye sormuştu.

Bayan Hale, bu konuyu açmamasını ve daha fazla konuşmamasını belli eden bir sesle homurdanırken kızının daha fazla soru sormayacağını, kendisini anlayacağını umuyordu.

Jenny, annesinin de beklediği üzere gereken mesajı almıştı ve daha fazla konuşmamış, hatta soru bile sormamıştı. Yerde ağlayıp sızlayan, ilk defa görmüş olduğu gence yeniden bakıp elini uzattıktan sonra kalkmasına yardım etmişti.

Lee, Jenny’nin kendisine uzatmış olduğu elini tutup tutmama konusunda kararsız olmasına rağmen tutma kararı almıştı. Jenny, onu neredeyse hiçbir güç uygulamadan rahatlıkla ayağa kaldırdığında hiç bu kadar güçlü bir kız görmediğini düşünmüş ve kızın yüzüne bakmaya başlamıştı.

Ona daha dikkatli bir şekilde baktığında evde görmüş olduğu bir fotoğraf aklına gelmişti. Bu fotoğraf aslında evde değil, işkence odası diye adlandırdığı odada yer alıyordu. Ailesi, bu kızın fotoğrafını oraya neden bırakmış olabilirdi? Yoksa onu da mı öldürmek istiyorlardı?

Bir şey söylemek için ağzını açtığı sırada Bayan Hale, kızını kolundan tuttuğu gibi çekiştirmiş ve yeniden koşmaya başlamışlardı. Lee, onların arkasından bakarken içindekileri daha fazla tutamamış ve:

“Ailem seni öldürmek istiyor!” diye bağırmıştı.

Jenny, genç çocuğun kendisine bağırdığını anladığı zaman koşmayı bırakmış ve donuvermiş bir şekilde birkaç saniye olduğu yerde hareketsiz kalmıştı. Bu çocuğun ailesi onu neden öldürmek istiyor olabilirdi ki? Yoksa kurt kadın olduğunu anlamışlar mıydı?

Bayan Hale, çocuğun sözleri üzerine kızını kaybetme riskini göze alamayacağından hızla hareket etmiş ve çocuğu bulunduğu yerin çok uzağında, neredeyse karanlık bir sokakta köşeye sıkıştırmıştı. Bu sokağa kasaba halkı “Görünmez” adını vermişti. Çünkü buraya girdiğiniz zaman kimse sizi göremiyordu. Sokağın neden böyle olduğuna dair kasaba halkı arasında pek çok hikâye anlatılagelse de kimse gerçek sebebini bilmiyordu.

Kendisini Bayan Hale ile sokağın içinde bulan Lee, daha da tedirgin olmuştu. Bu sokağın görünmez olduğuna dair beyni çeşitli uyarılar vermeye başlayınca debelenmiş ama kendisini Bayan Hale’den bir türlü kurtaramamıştı.

“Kim kızımı öldürmek istiyor?” dediğinde Bayan Hale, ses tonu öfkesinden kıpkırmızı kesilmiş bir boğadan farksızdı. Lee’den yanıt gelmesini bekledi ama o yanıt vermek bir yana ağlayışını daha da şiddetlendirmişti.

Bayan Hale, bir kez daha Lee’nin sırtını sertçe duvara çarptıktan sonra: “Sana kim öldürmek istiyor diye sordum!” diye bağırdı. Öfkesinden gözleri kıpkırmızı kesilmişti ve Lee yanıt vermemeye devam ederse dönüşümünü gerçekleştirip onu öldürecekti. İlk defa elini kana bulayacaktı.

Lee, gözyaşları yanaklarından dökülmeye devam ederken sesli bir şekilde yutkunmaktan başka bir şey yapamamıştı. Bedeni zangır zangır titriyor, dili konuşmak için çabalasa bile bir türlü ses çıkaramıyordu. Kasaba halkının söylediği her şeyin doğru olduğunu kendi gözleriyle bir parça da olsa görmüş olması, düşünce sistemini tamamen durdurur hale gelmişti. Bu kadına ne diyecekti? Onu öldürme planı kuranların ailesi olduğunu söylese ailesini katletmez miydi? Elbette katlederdi. Doğaüstü yaratıklar aklında her zaman kötü oldukları düşüncesiyle yer edinmişti. Onlar, kimseye en ufak bir acıma duygusu beslemez, sadece kendilerini düşünürlerdi.

Bayan Hale, uzayan tırnaklarını genç adamın tenine batırdığında Jenny:

“Anne, yapma!” diyerek araya girmişti. Artık kimsenin ölmesini istemiyordu. Kasabada rahat ve huzurlu bir hayat sürmeyi, insanlarla iyi geçinebilmeyi istiyordu. Geçmişin önemi yoktu. Geçmiş geçmişte kalmıştı. Belki geleceği değiştirebilirlerdi.

Bayan Hale, kızının sesini duyduktan sonra ortaya çıkan tırnaklarını geri çekerek genç adamı serbest bırakmıştı. Üzerindeki baskının azalmasıyla rahatlayan Lee, kendisini yere doğru kaydırarak tozla kaplı zemine oturuvermişti. Şu anki yaşadığı korku bu zamana kadarki korkularından daha beterdi. Zar zor nefes alıyordu.

Jenny, Lee’nin zar zor nefes aldığını fark ettiğinde ona doğru birkaç adım atarak tam önünde dizleri üzerine çöktü ve sağ elini onun omzuna koydu. “Annemin kusuruna bakma,” dedikten sonra:

“Sana zarar vermek istemiyoruz.” diyerek konuşmasını bitirdi.

Lee, gözlerini Jenny’nin omzunda olan eline kaydırdığında omzunda normal bir insan eli görmenin rahatlığını tüm bedeninde hissetmişti. Az önce omzunda olan parmaklar normal bir insanın eli bile olsa şimdi fazlasıyla rahatsız hissediyordu çünkü niyeti sadece onları uyarmaktı. İyi niyetinin karşılığı saldırıya uğramak olmamalıydı.

Yavaş yavaş nefes alışverişinin düzene girdiğini hissettiğinde bakışlarını Jenny’ye yöneltip genç kızın güzel, kahverengi gözlerine baktı. Onunki kadar güzel gözleri daha önce hiç görmemişti. Onun için endişeli bakan gözlerde sanki buradan, bu dünyadan olmadığına dair işaretler vardı. Hiçbir insanda, hatta Bayan Hale’in gözlerinde bile böyle bir düşünce oluşturmaya yetecek kadar belirti yoktu.

Lee, gözlerini Jenny’nin gözlerinden ayırmadan ona bakmaya devam ederken:

“Sen…” demişti ancak ağzından başka da hiçbir kelime çıkmamıştı. Konuşmasına devam etmek istiyor ama devam edemiyordu. Bayan Hale’in orada olması, üzerinde azalan korkuyu tekrardan arttırıyor, beynini kaplayan sis bulutlarının aklını iyice karıştırmasına neden oluyordu.

Bakışlarını zar zor Jenny’den çektikten sonra başıyla Bayan Hale’i işaret etmiş ve titrek çıkan sesiyle:

“Ondan korkuyorum,” demişti. “Onun benden uzak durmasını istiyorum. O… O bana saldırdı.”

Bu cümlenin üzerinde bıraktığı etkiden dolayı bakışlarını genç adamdan çekip annesine dönen Jenny:

“Anne…” demişti yalvaran ses tonuyla. “Lütfen. Bırak, onunla ben konuşayım.”

Bayan Hale, kızının isteği üzerine kendini biraz daha geri çekerek gönülsüz bir şekilde konuşmalarına izin vermişti. İkisi konuşmaya başladıklarında genç çocuk görmüş olduğu odadan, odanın içinde yer alan işkence aletlerinden ve Jenny’nin fotoğrafından söz etmişti.

Bayan Hale, ikisi hâlâ konuşmayı sürdürürken ağzından çıkan hırlama ve küfüre engel olamamıştı. Bu insanların, kasaba halkından bazılarının daha öncesinde pek çok tehlikeye sebep olduğunu, hatta kendi türünden olanları öldürdüklerini duymuştu ama kendilerini ustaca gizlediklerinden kim olduklarını öğrenememişlerdi. Kendilerini bu kadar ustaca gizliyor olmaları peşinden daha pek çok tehlike geleceğine dair işaret olabilirdi.

Belki de bu genç adam onların ortaya attığı bir piyondu. Onu kullanarak güvenlerini kazanacak, sonra da planladıkları gibi onlara yeniden saldıracaklardı. Bu düşünce Bayan Hale’i daha da çıldırtmaya, yeniden saldırı dürtüsünün ortaya çıkmasına sebep olmuştu.

Jenny, annesinin dönüşüm geçirmeye başladığını fark ettiğinde kendisini hızla ondan yana döndürmüş ve kollarını kullanarak bedenini genç adama siper etmişti. Bedeninin arkasında kalan Lee, görmüş olduğu yaratıktan dolayı korkuyla olduğu yere daha da sinerken:

“Lütfen beni öldürme, lütfen beni…” diyerek yalvarmaya başlamıştı. Korkusu gözlerini kapamasına sebep olurken ellerini önünde birleştirip yumruk yapmış ve Tanrı’nın kendisini kurtaracağını umarak dua etmeye başlamıştı.

Jenny, annesinin genç adama atıldığını fark ettiğinde ellerini öne doğru uzatmış ve annesinin göğüs kafesine dokundurmuştu. Bu hareketi annesinin bedeninin savrulmasına ve arkasında yer alan duvara çarpmasına sebep olmuştu. Çarpmanın etkisiyle duvarda büyük çaplı bir göçük meydana gelirken Bayan Hale, kendisini çok çabuk toparlamış ve yeniden ayaklanmıştı.

Annesi kendisine kötü olmadıklarını söylerken yalan mı söylemişti? Eğer ki kötü biri değilse neden bu çocuğa saldırmıştı? Bütün bu olanlara, bu şekilde bir tavır sergilemesine anlam veremiyordu. Hareketlerinin, davranışlarının, hatta ve hatta nefes alışverişinin çıkardığı ses bile çok anlamsız geliyordu.

Jenny, başını iki yana salladıktan sonra:

“Anne!” derken sesinin tonunu kontrol etmeye çalışıyordu. Kaşları çatılsa da dudakları hâlâ düz bir çizgi gibiydi. Ne dişlerini gıcırdatıyor ne de yeniden annesine saldırmak için harekete geçtiğini belli eden bir tavır sergiliyordu.

Bayan Hale’in bedeninin duvara çarpmasıyla gözlerini açan Lee, dua etmeyi bırakmıştı. Jenny’nin kendisini korumak için çabaladığını ve annesini karşısına aldığını anlaması hiç zor olmamıştı. İlk defa bir doğaüstü varlık –ve hiç kuşkusuz karşılaştığı ilk doğaüstü varlıklardı onlar- onu kurtarmıştı. Oysa sorsalar tam tersinin olacağını, hiçbirinin ona zarar vermeden yaşayamayacağını söylerdi. Onlar vahşi yaratıklardı ve yaratılış dürtülerinden dolayı beyinleri, vücutları öldürmeye komutlanmış olmalıydı. Az önceki şeyse bütün bunların tam tersi olabileceğini gösteriyordu. Doğaüstü varlıklar arasında filmlerde gördüğü gibi insanlara yardım edenler de vardı demek ki.

Bayan Hale, kızının bir insan için böyle bir saldırı gerçekleştirmesine anlam veremiyordu. Kendisi, annesi, büyük büyük annesi ve diğer kurt adamlar ve kurt kadınlar bile düşmanlarını korumak için çaba sarf etmemişti. Aklının karıştığını hissederken:

“Bunu neden yaptın?” diye sordu kızına.

Jenny, annesine cevap vermek yerine ilkin kaşlarını kaldırdı ve yapmamam gereken bir şey mi yaptım acaba diye düşündü. Annesinin bu tuhaf bakışlarını daha önce hiç görmediğinden biraz da tedirgin olmuştu doğrusu.

Bayan Hale, kızının yanıt vermeyeceğini anladığında daha açıklayıcı olabilmek adına:

“Sen bir insanı koruyorsun. Bir insanı koruyabilmek için kendi türünden olan bir varlığa, annene saldırmayı göze aldın. Üstelik bu şey,” diyerek Lee’yi işaret etti. Ondan bahsederken az daha kusacakmış gibi görünüyor, onun üzerindeki yarattığı iğrenme hissi açıkça belli oluyordu.

Jenny, gözlerini annesinden ayırmadan:

“Ben yapmam gerekeni yaptım,” dedi. “Bir insanın, özellikle de beni korumaya çalışan bir insanın zarar görmesine göz yumamazdım.”

Eğer ki kurt adamlar ve kurt kadınların farklı ırkları varsa –ki vardı- Jenny, hiçbirine uymuyordu. O hem aşırı derecede korumacı, hem de oldukça inatçıydı. Genç adamı korumayı kafaya koyduğu için annesine saldırmış, bu da yetmemiş gibi meydan okuyan gözlerle bakmaya başlamıştı.

Bayan Hale, kızının sözleri üzerine tüm benliği şeytani bir yaratık tarafından ele geçirilmiş gibi bakmıştı kızına. Eğer şeytan şu anda burada olsaydı kızının söylediği cümleleri söylemez, hatta bu genç adamı korumazdı bile. Bütün bu olanlar, Bayan Hale’i daha da huzursuz etmeye ve kızı ile arasındaki iletişimin yeniden eskisi gibi olmayacağını hissetmesine sebep olmuştu.

Bayan Hale, bunun gerçekleşmemesi için elinden geleni yapacak ve her ne kadar bu durumdan nefret etse de gözünü dört açıp çevreden gelebilecek herhangi bir saldırıya karşı kızını koruyacaktı.

Jenny, belli ki bir şeyler hissetmişti ve bu çocuğa güveniyordu. Kızının hislerine güvenme kararı aldığında buruşturmuş olduğu yüzü biraz olsun yumuşamıştı.

“Pekâlâ,” dedi Bayan Hale tanımlanamayacak ses tonuyla. “Hayatımda bir kez olsun kızıma güvenmem gerekiyor sanırım.” Bu konuda zincirlerini ilk defa kırıyordu.

Lee, bütün bu yaşadıklarından dolayı içindeki tüm benliğin sakatlandığını hissederken kendisini ailesinin yanında olmak isterken buldu ama sonra bu düşünceden vazgeçti. Ailesi kötüydü, bunu söyledikleri yalanlardan ve odada gördüklerinden dolayı pek çok kez anlamıştı. Hangi tarafa güvenmesi gerektiğini bilmiyordu. Bir tarafta doğaüstü varlıklar vardı, diğer taraftaysa işkence etmek için binlerce alet kullanan yalancı ailesi.

 

Loading...
0%