Yeni Üyelik
25.
Bölüm

18. Bölüm (Düzenlenmiştir)

@yazarcerenoktay

Selam kurt kadınlarım ve kurt adamlarım. Nasılsınız? Kurtarıcı Serisi 1 - Kanlı Geceler'in 18. bölümü sizlerle. Şimdiden keyifli okumalar dilerim. Yorum yapmayı ihmal etmeyiniz.

Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.

 

--------------------------------

 

JENNY, BAY ve BAYAN HALE, MARİE

 

Jenny, büyükannesinin resminden gözlerini ayırdığında odasının kapısının açıldığını duydu. Bakışlarını kapıya çevirdi. Kapıyı açan kişi, annesiydi.

"Başına gelenler için çok üzgünüz," diyen sesini duyduğunda annesinin gözlerini devirmeden yapamadı. Kaşlarını çattıktan sonra ağzını açtı ama annesinin konuşmaya devam etmesi konuşmasına engel oldu. “Bir şeyler yemek istemediğinin farkındayım ama yemelisin.”

Jenny, annesinin sözleri üzerine başını iki yana salladı. Gözlerini annesinden çektikten sonra büyükannesinin resmine bakmayı sürdürdü. Büyükannesinin yüzünde gördüğü ifade artık orada değildi. Şaşırdı. “Sanırım kafamda kuruyorum,” dediğinde bunu duyan annesi “Neyi kafanda kuruyorsun? Ayrıca neden büyükannenin resmine bakıyorsun?” diye sordu.

Jenny, yaşananlardan dolayı kendisini hâlâ iyi hissetmiyordu ve yemek yeme isteği yoktu. Bundan dolayı “Yemek yemeyeceğim,” dedi. Sonrasında annesinin sorduğu soruya yanıt vermek için “Büyükannemin resmine bakmam yasak mı?” diye sordu. Ses tonu aksi ve durumdan rahatsızdı.

“Ha… Hayır,” diye kekelediğinde annesi "İznin olursa üstümü değiştirip uyumak istiyorum. Bugün beni fazlasıyla yordu. Dinlenmeye ihtiyacım var." Dedi.

Kızının uyumak istediğini söylemesi üzerine Bayan Hale, onu alnından öptü. "Pekâlâ. Sen dinlen kızım. Ben kurt gibi açım. Babanın yanına gidiyorum," dedi. Odadan dışarı çıktıktan sonra kapıyı kapattı.

Odadan çıkmasının ardından yürümeyi sürdüren Bayan Hale, eşinin yanına varıp sandalyeye oturdu. Ellerini çenesinin altında birleştirmesinin ardından "Onu yalnız bıraktım ama doğru mu yaptım hiç bilmiyorum," dedi. Sesi endişeliydi. Gözleri endişesinden ötürü titriyordu. "Okulda her ne yaşandıysa bilmiyoruz. Bu onun için endişelenmeme sebep oluyor.”

Bay Hale, eşi kadar yaşananları takan bir insan değildi. Çayından bir yudum aldı. Sonra neredeyse aldırış etmez bir ses tonuyla konuşmaya başladı. "Merak etme. Bir şey olmaz. Şunun şurasında ne kaldı? Yeni yaşına girdiğinde zaten pek çok ceset ile karşılaşacak." dedi.

Eşinin rahatlığının kendisini rahatsız ettiğini fark eden Bayan Hale "Lanet olsun sana!" diyerek öfkesini kusmaya başladı. "O daha bir çocuk. Söylediklerini kulağın duyuyor mu? Kim bilir nasıl bir psikoloji içerisinde? Ona destek olmak yerine burada hiçbir şey olmamış gibi çayını içmene anlam veremiyorum."

Bay Hale, eşinin sarf ettiği sözlerden rahatsız olduğunu fark edince, elindeki bardağı sinirle masaya bıraktı. "Sen onu ne kadar düşünüyorsan ben de o kadar düşünüyorum. Sen onu ne kadar seviyorsan ben de o kadar seviyorum. O senin canın, benim de öyle. Sakın bana bir daha böyle ithamlarda bulunma! İleride gerçek kimliğini keşfedeceği zaman yaşayacakları daha ağır olacak. Sırf ölü bir adam gördü diye bu kadar tepki göstermenin ve bana saldırmanın bir anlamı yok. Zamanın az kaldığını sen de biliyorsun!"

Bayan Hale, eşine yanıt vermek için ağzını açtığı sırada dış kapıya vurulduğunu duydu. Eşi ondan önce davranıp kapıyı açmak üzere ayağa kalktı. Gelen her kimse Bay Hale’in öfkesinden o da nasibini alacak gibi görünüyordu.

Bay Hale, nihayet dış kapıya vardığında elini kapı koluna uzattı ve kapıyı açtı. Kapıyı kendisine doğru çektiğinde karşısına çıkan kişiyi yani Şerif Yardımcısı Marie’yi görmek şaşırmasına sebep oldu. Şaşkınlığını belli edecek bir ses tonuyla "Bu kadar erken gelmenizi beklemiyordum," dedi.

“Maalesef ki üssümden almış olduğum talimattan dolayı kızınızın bir an evvel ifadesini almam gerekiyor,” diyerek açıklama yaptı Marie. "Kızınız eğer daha iyiyse cinayet soruşturmasının hızlı bir şekilde ilerleyebilmesi ve katili bulabilmek adına onunla konuşmam gerekiyor. Merak etmeyin. Çok yormayacağım. Sadece kendisine sormam gereken birkaç soru var. Bu sorulara yanıt alınca gideceğiz."

Bay Hale'in geriye çekilip kapıyı daha da açmasının ardından Marie, yanındaki polis memuru ile içeri girdi. Daha içeri adım atar atmaz burnuna pişmiş domuz pastırması kokusu çalındı. Çevresini dikkatli gözlerle incelerken "Sanırım yemek yiyordunuz,” dedi. “Devam edin lütfen. Biz size engel olmayalım.”

Bay Hale, dış kapıyı kapattıktan sonra önlerine geçip "Jenny’nin yanına gitmeniz için size eşlik edeyim,” dedi. Yürümeye başladıktan sonra Marie ile yanındaki polis memurunun kendisini takip eden ayak seslerini duydu.

Marie, evi incelemeye devam ederken bu zamana kadar gördüğü en iyi tasarıma sahip yer olduğunu düşündü. Bu tasarımı yaptırmalarında en büyük etken Marie bilmiyor olsa da maddi kazançlarıydı. Her ne kadar uygun muayene yapıyor gibi görünseler de çoğu meslektaşlarından daha fazla kazanıyorlar ve kazandıkları paranın her bir kuruşunu hak ediyorlardı.

Marie, koridorda ilerlemeye devam ederken asılı olan çerçevelere bakmadan yapamadı. Çerçevenin içinde yer alan resimler, onların ataları olsa gerekti. Buna hiç şüphe yoktu. Resimlere bakmaya devam ederken bir tanesi çok dikkatini çekti. Sanki onu daha önce görmüştü. Hatta görmekle kalmamış, onunla uzun uzadıya muhabbet etmişti. Bu garipti. Neden böyle düşündüğünü anlayamadığı için bakışlarını resme daha da dikti ve Bay Hale’e sordu. "Bu bayan kim acaba?" Sesi çok ilgili, bir o kadar da meraklı çıkmıştı.

Bay Hale, kendisine sorulan soru karşısında şaşırmıştı. Şaşkınlığını belli ederek konuştu. "Eşimin annesi. Neden sordunuz?"

Marie, resme dikkatle bakmayı sürdürdü. Evet, bu kadını kesinlikle tanıyordu. Düşüncesinde yanılmıyordu. Bu kadın Bayan Vivianne'di. Vivianne Risotty. Kasabada yaşayan ve kendisini ustalıkla gizlemeyi başaran kurt kadınlarındandı. Geçmişte pek çok insanı öldürmüş, kasabaya korku salmış, sonrasındaysa birdenbire ortadan kaybolmuştu. Bu kayboluşa sebep olan neydi? Avcılar mıydı yoksa diğer kurt adam kabileleri miydi? Marie, bunun yanıtını asla öğrenememişti, şimdiyse öğrenmenin yakın olacağını hissediyordu.

"Sanki onu tanıyor gibiyim. Acaba kendisi Bayan Vivianne mi?"

Bay Hale'in yanıt verirken ortaya çıkan sesi oldukça kesindi. "Evet. Ta kendisi."

Marie, düşüncesinde haklı olduğu için hem şaşırmış, hem endişelenmiş hem de garip bir şekilde ürpermişti. Eğer ki bu kadın gerçekten Jenny’nin büyükannesiyse Jenny ve Bayan Hale, genlerini ondan almış olmalıydı. Bu çok yakında bir dönüşümün gerçekleşebileceğini düşünmesine sebep olduğunda, karnına saplanan ağrı rahatsız hissetmesini sağladı.

Bayan Hale'in ve Jenny’nin genlerini Vivianne’den alıp almadığını hemen öğrenmeliydi. Peki, bunu nasıl yapacaktı? Direkt olarak soramazdı. Böyle bir soru karşısında kendisine delirmiş gibi davranacaklarından adı gibi emindi. Kimliklerini gizli tutabilmek için bunu yapmaktan başka şansları olmadığını biliyordu.

DEVAMINI OKUMAK İÇİN BÖLÜM 19'A GEÇİNİZ.

Loading...
0%