Yeni Üyelik
27.
Bölüm

20. Bölüm (Düzenlenmiştir)

@yazarcerenoktay

22.08.2024, 22:40 🐺
Yeni bölüme hepiniz hoş geldiniz,
ve keyifli okumalar!

Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.

 

ALEX, GEORGE VE BÜYÜCÜ

 

Alex ve George, ne zaman hareket etse çevrelerini saran çemberin ortaya çıkardığı görünmez duvara çarpıyordu. İkisi de bu olay karşısında afallarken ne olduğunu anlamaya çalışıyor, sürekli çabalamaya devam ediyorlardı.

“Seni lanet olasıca cadı!” diye bağırdı Alex en sonunda. “Sen ne yaptığını sanıyorsun? Hemen bizi serbest bırak!”

Cadı, oldukça çirkin bir kahkaha attığında sesi tüm ormanda yankılandı. “Kendini çok akıllı sanıyorsun, değil mi? Bu ormanda kontrol tamamen bende. Bana tuzak kurabileceğini mi sanıyordun? Aklından bu geçtiğine göre, Petrofowtlar’a yem olma vaktiniz geldi demektir.”

Cadının bahsettiği Petrofowtlar, ormanın en korkulan yaratıklarından ilk sırada geliyordu. Üst bedeni insan görünüşüne sahipti, alt vücudu yılandan oluşmaktaydı. Sürekli tıslayıp saldıran bu yılan dilediği zaman çoğaltabildiği, kırkayağı andıran ayaklarını ortaya çıkartıyor ve bu sayede daha hızlı hareket ediyordu.

Bu yaratığın kaslı kolları, en ufak bir tehlike ya da saldırı hissettiğinde hızla belindeki kılıcı kınından çıkarır ve düşmanını etkisiz hale getirmek için harekete geçerdi. Eğer düşmanı yaralamak ya da öldürmek mümkün olmazsa, kılıcıyla daha da vahşileşirdi.

Petrofowt’un kılıcı, düşmana sadece temas ettiğinde bile etkiliydi. Kılıç, dokunduğu an bedenine yayılan zehir, birkaç saniye içinde düşmanın kalbini durdurur ve ardından beynini etkileyerek onu yaşayan bir ölüye dönüştürürdü.

Düşmanın bedeni bu hale geldiğinde kemikleşir, üzerindeki seyrek kaslarla korkunç bir görünüme bürünürdü. Artık tamamen Petrofowt'un kontrolü altına giren bu yaratık, ormanda yaşayanların korkulu rüyası haline gelirdi.

Kasabadaki hiç kimsenin bu yaratıktan ve ormanda yaşayan diğerlerinden haberi yoktu. Alex ve George, bu yaratığın varlığını öğrenen ilk kişilerdi. İkisi de gerginliğini belli etmemek için olağanüstü çaba gösterse de pek işe yaradığı söylenemezdi.

Alex, içgüdüsel bir hareketle elini tekrardan cebine götürdü ve parmakları telefonunu sıkıca kavrayıp avucunun içine almasına sebep oldu. Çevresine dikkatli gözlerle baktıktan sonra: “Bizim ne olduğumuzu biliyorsun değil mi?” diye sordu.

Cadının elbette bunu bildiğini biliyordu ama onu bir şekilde oyalayarak buradan gitmenin yolunu arıyordu. Dosdoğru bir şekilde önüne baktıktan sonra “Senden bir yanıt bekliyorum,” dedi. İçindeki endişeyi bastırmaya çalıştı.

Büyücü yanıt vermedi.

George, Alex’i sözlerinin üzerine dirseğiyle dürttü. Ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordu. Daha öncesinde hiç görmedikleri, belki de kendilerinden daha güçlü olan bu yaratıkla karşı karşıya gelme niyeti hiç yoktu doğrusu.

Buna rağmen Alex "Buradan gidebilmek ve zarar görmemek için bir yol arıyorum,” dediğinde parmakları telefonunu daha sıkı kavramıştı. Boşta kalan elini çenesine götürüp çenesini ovaladıktan sonra alçak sözle birkaç cümle sarf etti. Bu cümlelerin ardından dönüşümünü gerçekleştirip hapsedildiği yerden dışarı çıkmaya çalıştı lakin başarılı olamadı.

Devamını okumak için BÖLÜM 22'ye geçiniz.

Loading...
0%