Yeni Üyelik
29.
Bölüm

22. Bölüm (Düzenlenmiştir)

@yazarcerenoktay

26.08.2024, 21:55 🐺
Yeni bölüme hepiniz hoş geldiniz,
ve keyifli okumalar!

Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.

 

ALEX, GEORGE ve ORMAN HALKI

 

George, hapsedildiği kalkanı kırmak için hızla dönüşümünü tamamladı ve harekete geçti. Ancak, tüm çabalarına rağmen kalkanı kırmayı başaramadı. Defalarca denemiş olmasına rağmen, her seferinde başarısız olması onda derin bir hayal kırıklığı yarattı. Aynı şekilde, Alex de başarılı olamıyordu.

Onların bunu hak etmediğini düşünen ve durumdan rahatsız olan bir varlık aniden ortaya çıktı, kalkanı hedef alarak saldırıya geçti. Alex ve George, bu yaratığın onlara saldıracağını düşündü, ancak yanılıyorlardı.

Bu yaratığın baş kısmı, balinalar kadar büyüktü ve sağında solunda bir sürü tüy yumağı bulunuyordu. Bu tüyler, yaratığın arka kısmını da tamamen sarmalıyor ve ona korkutucu bir görünüm kazandırıyordu. Vücudunun arka tarafı timsaha benzese de, üst kısmı ince kemiklerin birleşmesiyle oluşmuştu. Bu kemiklerin arasında, çürümüş gibi görünen deri parçacıkları asılı duruyordu.

Yaratığın başının üzerinde, ortası cama benzeyen ve oldukça görkemli görünen bir taç vardı. Tacın hemen altında, yüzlerce iskelet parçacığı birbirine karışmış bir şekilde yer alıyordu. Bu iskeletlerin altında tekrar tüyler bulunuyor, onların hemen altında ise her iki yana doğru uzanan, oldukça keskin görünen dişler sıralanıyordu.

Bu yaratık, görünmez kanatları sayesinde havada rahatça süzülebiliyordu.

Alex ve George’un içine hapsolduğu görünmez kalkana çarptığında kalkan saniyesinde kırıldı, bunu fark eden Alex ve George’un dışarı çıkabilmesine imkan tanıdı.

Yaratık sayesinde serbest kalan George, artık ormana tamamen hâkim olduğunu hissediyordu. Hareket ettikçe önüne çıkan ağaçların çevresinden dolanıyor, çimenleri, tozu, toprağı delip geçiyordu.

Alex, George’un kalkandan çıktığını görünce onu takip etmeye başlamıştı. George gibi pek çok ağaçla karşılaşsa da oldukça hızlı hareket ediyordu.

Bu hızları bir süre devam etti. Ta ki onu görene kadar… Karşılarına Petrofowt denilen varlık tekrardan çıkmış, donup kalmalarına sebep olmuştu.

Vücudunun üst kısmı insana benzeyen, alt kısmıysa yılandan meydana gelmiş bu yaratığın sürekli tıslama sesi kulaklarını doldurdu. Sesi oldukça rahatsız ediciydi, kulaklarını kapatma istediğine kapılmalarına sebep oluyordu.

Alex, yılanı daha dikkatli bir şekilde incelerken vücudunda yer alan kındaki kılıcı fark etti. Yaratık gerçek gücünü bu kılıçtan mı alıyor acaba, diye düşündüğünde gözlerini hala kılıçtan ayırmamıştı. İçinden bir ses tehlikenin bu kılıçtan geleceğini, kılıçtan uzak durmaları gerektiğini söylüyordu.

İçindeki sese güvenerek George’a “Kılıca sahip. Kılıca dikkat et!” diyerek bir uyarıda bulundu.

Alex’in uyarısı üzerine George, bakışlarını kılıca yöneltti. Tam o sırada Petrofowt elini kılıcına attı, kılıcı kınından çıkardıktan sonra saldırmak üzere hareketlendi.

George ve Alex, kendisini koruyabilmek adına tekrardan koşmaya başladı. Onların koştuğunu gören Petrofowt, onları takip etmeye devam etti.

Koşmaya devam eden Alex ve George, onun bu kadar hızlı hareket etmesini beklemiyorlardı. Kıl payı kılıcı ile yaptığı saldırıdan kurtulmuş, koşmaya devam etmişlerdi.

Koşmaya devam ettikleri süre zarfında pek çok defa yaratığın saldırısından kurtulmayı başarmış, bunu hep şanslarına yormuşlardı. Eğer ki şans yanlarında olmasa çoktan öleceklerini biliyorlardı.

Ormanın çıkışına az bir zaman kala, peşlerindeki yaratığın acı içinde bağırdığını duydular ve biraz daha ilerleyip arkalarını döndüler. Yaratığın neden bağırdığını anlamaya çalışırlarken Alex, vücuduna saplanmış olan okları gördü. Bakışları bunun üzerine çevresini taradı.

Petrofowt’un az ilerisinde bir ağacın üzerine tünemiş olan Anoctiqa, eline almış olduğu başka bir oku hızla yayına yerleştirmeye çalışıyordu. Bu işlem iki saniye gibi kısa bir sürede gerçekleştiğinde Petrofowt dikkatini Alex ve George’dan çekip tamamen ona yöneltti.

Petrofowt’un ormandaki en büyük düşmanı Anoctiqa’lardı. Dişileri yaklaşık on beş santim boyutundayken erkeklerinkinin boyutuysa yirmi beş santime kadar çıkıyordu. Ormanda kendilerine ait olan bölgeleri ne zaman işgal edilse ortaya çıkıp saldırı gerçekleştirirlerdi. Kendilerini ellerinde bulunan ok ve yayla korurlardı. Atış sağladıkları yayın en büyük özelliği ne zamanki oku yerleştirseler zehirli bir hâl almasıydı. Zehir o kadar güçlüydü ki ok isabet ettiğinde dayanılmaz bir acı verirdi. Zehir ancak birkaç günde etkisini kaybeder ve asla ölüme sebep olmazdı.

Petrofowt, Anoctiqa’ya saldırmak için harekete geçtiği sırada ortaya birkaç tane daha Anoctiqa çıktı ve peş peşe ellerindeki okları atmaya başladılar. Birbiri ardına isabet eden okların vermiş olduğu acıya dayanamayan Petrofowt, kılıcını kınına koydu, ardından geri çekildi. Alex ve George’u takip ederek ilerlediği yoldan geri dönmeye başladığında, rahatlayan Anoctiqa’lar derin bir nefes aldılar.

Petrofowt’un gözden kaybolmasının ardından, Alex Anoctiqa’lara teşekkür etti ve George ile birlikte koşmaya devam etti. Ormanda kısa bir süre daha ilerledikten sonra nihayet ormanın dışına çıkmayı başardılar. İnsan formuna geçip kimliklerini gizlemek için koşmayı sürdürdüler. İlk hedefleri, aracı bulundukları yerden alıp sonrasında eve varmaktı.

Loading...
0%