@yazarcerenoktay
|
30.10.2024, 00:38 🐺 Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen. Instagram : yazarcerenoktay Hepinizin profilimi takip etmesini, videolarım ve paylaşımlarıma beğeni, yorumlarını bırakmasını bekliyorum. Kasaba şerifinin kasabaya gelmesinin ardından cinayetlerle ilgili incelemeler daha da hızlanmıştı. Şerif yapılan DNA analizi sonucunda ortaya çıkan sonuç karşısında şaşırırken Louis’in söylediği benzer analiz sonuçları hakkında inceleme yapmış ve bu durumun üzerinde yarattığı etkiyle epey sersemlemişti. Böyle bir şeyin olmasının imkânı olmadığını sürekli dile getiriyordu. DNA analizini pek çok kez tekrarlattırmış ama her defasında aynı sonuç ile karşılaşmıştı. Bu sonuçlar sadece iki kişide tamamen farklı çıkmıştı. Hale ailesinin komşusu olan Bay Lukas ve Bayan Rachel ’da... Onların DNA analizi sonucunda ortaya çıkan DNA sadece kendilerine aitti. Kasaba şerifi her iki DNA sonucuna bakıyor ve bu farklılığa bir anlam vermeye çalışıyordu. Diğer kurbanların katiline ulaşmaları imkânsızken belki Bay Lukas ve Bayan Rachel’ı öldüren kişi ya da kişilerin kimliğine ulaşabilirlerdi. Ama bunu yapabilmek için evlerinde ve evlerinin çevresinde inceleme yapmaları gerekiyordu. Hemen talimat verdi ve olay yerinde daha detaylı incelemeler başlatıldı. Bundan önce yapılan incelemede olay yeri inceleme ekibi kurbanların kim tarafından öldürüldüğü bilgisini elde edememişti. Olay yeri inceleme ekibi incelemelerine tekrardan başladığında kasaba şerifi ve görevlendirdiği polis memurları da kasaba halkı ile konuşuyordu. İnsanlardan bilgi alıyorlar, onlarla sorunu olan birilerinin olup olmadığını tespit etmeye çalışıyorlardı. Ne kasaba içinde ne de kasaba dışında onlarla sorunu olan kimseyi tespit edememişlerdi. Bay Lukas ve Bayan Rachel ’ın otopsi sonucu çıktığında öldürülmelerinin bedenlerinden ayrılan kafalarından kaynaklı olduğu ortaya çıkmıştı. Ortadaysa bu cinayetin işlenmesinde kullanılan cinayet silahı yoktu. Cinayeti her kim işlediyse ne evde ne de evin dışında işlenen cinayete dair yani kendisinin cinayeti işlediğine dair bir iz bırakmamıştı. Cinayet silahını sürekli aradılar ama bulamadılar. Olay yerinde de zaten onların DNA’ları dışında başka bir DNA bulunmuyordu. Bu durum cinayet soruşturmasını bir çıkmaz içine sokuvermişti. Bir süre daha inceleme yaptılar ama elde ettikleri bilgiler dışında başka bir bilgiye ulaşamamışlardı. Dosya faili meçhul olarak kaldı.
*** Lee, yer altındaki gizli yerlerine indiğinde Bay ve Bayan Hale’i görmüş, hemen onlara yardım etmek üzere harekete geçmişti. İlk işi onları serbest bırakmak oldu. Bağlı oldukları ipleri kesti. Onları tek başına ayağa kaldıramayacağı için ayağa kalkmalarını sağlamak adına onlarla konuştu. Ne kadar çok hızlı hareket ederlerse o kadar çabuk buradan çıkar ve özgür olurlardı. Lee’nin kendilerine cesaret vermesine rağmen ne Bayan Hale ne de Bay Hale’in ayağa kalkacak kadar dermanı yoktu. İkisi de en ufak bir çaba göstermemişlerdi. Hem güçsüz düşmeleri için verilen ilaçlar hem de gördükleri eziyetler onları dermansız bırakmıştı. Lee, merdivenlere doğru gidip tekrardan bir ses duyup duymadığını kontrol etti. Aile fertlerinin ayakta olduğuna dair en ufak bir belirti hissetmemişti. Tekrardan Hale ailesinin yanına gitti ve yine dil dökmeye başladı. “Lütfen ayağa kalkıp bana yardımcı olun Bay ve Bayan Hale. Bana yaptığınız iyiliğin karşılığını ancak bu şekilde ödeyerek size yardımcı olabilirim. Eğer ki ayağa kalkmaz ve buradan çıkmazsanız beni de tehlikeye atmış olacaksınız. Ailemi sevmiyorum, onlar bana yalan söyledi ama siz söylemediniz, hatta beni öldürmediniz de. Lütfen ama lütfen sözlerimi duyun ve beni mutlu edin, borcumu ödememi sağlayın.” Bayan Hale, en sonunda zar zor gözlerini açmış ve sesin sahibine, Lee’ye bakmıştı. Genç adam gerçekten de sözünü tutuyordu. Onları kurtarmaya gelmişti. Aradan biraz zaman geçince genç adamın hem eşini hem de kendisini bağlı oldukları iplerden kurtardığını anladı. Zorlana zorlana dirsekleri üzerinde doğruldu ve daha sonra ellerinden destek alarak dizlerinin üzerinde yükseldi. Başını kaldırıp eşinden yana döndüğünde onun hâlâ kendinde olmadığını gördü. Bu hiç de garibine gitmedi. Lee, Bayan Hale’e yardım etmek için elini uzattı. Bayan Hale, Lee’nin yardım etme isteğine karşılık verdi. Ayakları yerle temas ettiğinde gerçekten de özgür olduğunu hissetmişti. Bayan Hale, hâlâ baygın olarak yatmakta olan eşini kucakladı, Lee’ye teşekkür ettikten sonra derin bir şekilde soluk alıp hızla merdivenlere doğru koşmaya başladı. Merdivenleri tırmanıp gizli geçitten çıktıktan sonra evin çıkışını tespit etmeye çalıştı. Evin çıkış kapısının yerini bulduğunda daha da hızlı hareket etti ve evden çıkıp evine, kızının olduğunu umduğu yere doğru neredeyse görünmez olmalarını sağlayacak bir çeviklikte koşmaya devam etti.
*** Şaman, Alex’in yanına vardığında genç adam kusmaya devam etmekteydi. Kusmak onu o kadar yormuştu ki almış olduğu zehrin de etkisiyle vücudu morarmaya yüz tutmuş görünüyordu. “Ah, canım benim!” diyen şaman, hemen onun yan tarafında dizlerinin üzerine çöktü. Ellerini kaldırıp genç adamın omzuna dokunduktan sonra gözlerini kapadı. Bir süre sonra tüm vücudu sarsılmaya başlamış, Alex’in vücudundaki zehir kendi vücuduna geçmek üzere harekete geçmişti. Daha öncesinde böylesine güçlü bir zehir ile karşılaştığını hiç hatırlamıyordu. Pek çok zehri tedavi etmiş, pek çok insanı ölümden döndürmüştü ama bu defaki çok kuvvetliydi. Üstelik canının yanmasına sebep oluyordu. Faith, onları biraz uzaktan sessiz kalarak izlemeyi sürdürdü. Şaman her ne yapıyorsa bu şey geçen her saniyede Alex’in daha da rahatlamasına sebep oluyormuş gibi görünüyordu. Genç adamın kusması kesilmiş, vücudunu saran morarmalar kısa sürede yok olmuştu. Şaman’ın yaptığı işlem tamamen sona erdiğinde Alex kendisini yeni doğmuş bir bebek kadar dinç ve kuvvetli hissettiğini fark etti. Ona doğru döndüğünde şamanın kusmaya başladığını ve ten renginin morardığını gördü. Bu durum çok uzun sürmedi. Zehrin etkisi kurt adam ve kurt kadınlarda daha ağır olduğundan şaman kısa sürede buraya gelmeden önceki haline dönmüştü. Bakışlarını genç adama çevirip onun iyi olduğundan emin olunca elini giymiş olduğu pelerininin hemen altına, sağ tarafına doğru götürdü. Oldukça küçük, camdan bir şişeyi bağlı olduğu yerden çıkardı ve Alex’e uzattı. “Al bunu,” dedi. “Sadece su. Ağzındaki kusmuk tadının giderilmesini sağlar.” Alex, şamanın söyledikleri zihninde yankılanınca elini uzatıp şamanın elindeki şişeyi aldı. Ağzını çalkaladı birkaç kez ve kusmuk tadının gittiğinden emin olunca: “Teşekkür ederim,” dedi. “Bana her zaman olduğu gibi yine yardımcı oldun. Sana karşı o kadar çok borcum var ki... Bu borçları nasıl ödeyeceğimi hiç bilemiyorum.” Şaman hışımla: “Vivianne Risotty’yi öldürmem için yardımcı olursan bana karşı bir borcun kalmaz,” dedi. “Bu hale düşmeme o sebep oldu. Ben ona yardım ettim, o ise beni yüz üstü bıraktı. En büyük düşmanım o ve onu kaybettiğimden beri intikam hırsım daha da kabardı.” Alex’in zihninde yankılanan her sözcük ondan ne kadar nefret ettiğini, onu öldürmek için uzun zamandır beklediğini ama bu beklediği fırsatı bir türlü elde edemediğini belli ediyordu. “Onu ben de öldürmek istiyorum. Eğer onu öldürürsek kasabada güvenli bir hayat sürebiliriz.”
*** Bay ve Bayan Hale’i hiç kimse fark etmemişti koştukları süre zarfında. Her ikisi de güçsüz olmasına rağmen Bayan Hale’in sarf ettiği efordan dolayı kısa sürede evlerinin bulunduğu sokağa varmışlardı. Bayan Hale, koşmaya devam edip nihayet evlerinin önünde soluğu aldığında dış kapının açık olduğunu görmüş ve burnuna gelen yabancıların kokusu ile gerildiğini hissetmişti. Eşi kucağında, oldukça temkinli bir şekilde evin içine girdikten sonra kulağına gelen yabancı sesleri dikkatli dinlemeye koyuldu. Bu seslerin arasına Jenny’nin sesi karıştığında kızının iyi olduğunu anlaması çok zamanını almadı. Salona doğru attığı her adımda kalbi küt küt atıyordu. Vücudunuysa rahatsız edici bir sıcaklık kaplamıştı. Birkaç adım daha attıktan sonra temkinli bir şekilde fısıldayarak Jenny’nin dikkatini çekmeye çalıştı. Kızının kendisini duyacağından ve onlara doğru geleceğinden neredeyse çok emindi. Tam da tahmin ettiği gibi olmuştu. Jenny, annesinin sesini duyunca ilkin yanlış duyduğunu düşünmüş ama tekrardan sesini duyunca sesin geldiği yere doğru hızla adım atmıştı. Annesi ile göz göze geldiğinde yaşadığı sevinç gözlerinden okunuyordu. Tüm benliğini kaplayan kavuşma duygusunun verdiği rahatlık ve onları sapasağlam bir şekilde görmesinin etkisiyle dizlerinin bağı çözülmüş, dizlerinin üzerine çökmüştü. “Anne…” dedi zar zor konuşarak. “Siz yaşıyorsunuz.” “Evet,” dedi Bayan Hale ve eşi kucağında, yatak odalarına doğru yürümeye başladı. Evin içindeki yabancıların bir tehlike oluşturmadığını kızını görünce hemen anlamıştı. Onlara yandan bir bakış atıp yatak odasına girdikten sonra eşini yatağın üzerine bıraktı ve Jenny’ye döndü. “Sana anlatacak çok şeyimiz var. Babanı bir an evvel iyileştirdikten sonra kendimizi savunabilmek için hazırlanmamız gerekiyor. Senin için de geleceklerdir. Bu riski artık göze alamayız.” Jenny, annesinin neden bahsettiğini anlamamıştı. “Tehlikede miyiz?” diye sordu kaşlarını çatarak. Bakışlarını babasına yönlendirdi. “Lee’nin bahsettiği kişiler mi saldıracaklar yoksa?” Bayan Hale, bakışlarında tarif edemeyeceği bir ifade belirdiğinde “Evet,” dedi. “Kasabada bulunan avcılar tarafından baban kaçırıldı ve onu bulmaya çalışırken ben de pek çok eziyete maruz kaldım. Ayrıca bu avcılar Lee’nin ailesinin ta kendisi.” Jenny, hem annesini hem de babasını iyice süzdü ve vücutlarında pek çok yaranın olduğunu fark etti. Bazıları oldukça kötü durumda görünüyordu. “Size işkence uyguladıklarına inanamıyorum. Onları mahvedeceğim!” dedikten sonra Jenny, yatağın üzerine oturdu. Elleri öfkesinden dolayı terlemeye başlamıştı. Birkaç kez derin derin soluduktan sonra: “Artık fazla olmaya başladılar!” diye söylendi. Babasının elini tuttu ve sinirle dişlerini gıcırdattı. “Keşke bütün her şeyi daha öncesinde bilseydim. O zaman sizi koruyabilirdim.” Bayan Hale, bütün sızılarına rağmen kızının önünde diz çöktü. Ellerini uzatıp Jenny’nin elini tuttuktan sonra: “Bundan sonra yardımın bize daha çok dokunacak kızım. Savaş kapımızda. İnsanlar rahat durmayacaklardır. Avcılar geçen zaman zarfında oldukça güçlenmişler. İlkel işkence aletleri dışında eminim ki gelişmiş olanlarına da sahiplerdir,” diyerek düşüncelerini öne sürdü. “Eğer ki Lee olmasaydı oradan kurtulamayacaktık. Onun bize olan yardımı sayesinde şu anda hayattayız ve bize yardım ettiğini öğrenirlerse sağ kalmasına izin vermeyeceklerdir.” Jenny, yüzünü buruşturdu. “Lanet olsun! Pekâlâ. O zaman ne yapabileceğimize bir bakacağım. Sen burada kal ve babamla ilgilen. Ben birazdan geleceğim.” Arnold ile Efrain’in aralarında geçen konuşmalar Jenny’nin gelmesi ile son bulmuştu. İkisi de onların genç kızın ebeveynleri olduğunu hemen anlamışlardı. Arnold’un en yakın arkadaşı Efrain ayağa kalkıp onları görmek için yürümeye başladı ve yatak odasına girdi. Onları gördüğünde vücutlarında yer alan yaralar gözünden kaçmamıştı. İşkenceye maruz kaldıkları çok belli oluyordu ve bunu yapan her kimse hiç acımamıştı belli ki. Efrain, yeniden Arnold’un yanına gelip onunla göz göze geldiğinde onun: “Avcılar,” dediğini duydu. Efrain, Arnold’u onayladı. “Bay ve Bayan Hale’in uğradığı işkencenin izlerine bakılırsa avcılar dışında birilerinin olma ihtimali çok düşük görünüyor. Bir de Jenny ile annesi arasında geçen konuşmaya bakılırsa saldırı yapmayı planlıyorlarmış. Bunun olmasına izin veremeyiz. Onlara destek olmamız gerek.” Efrain’in desteği ile ayağa kalkan Arnold, birkaç adım attığı sırada Jenny’yi yeniden anne ve babasının yanına gitmek üzere ilerlerken görmüştü. İkisi arasında geçen konuşmaları duymuşlardı ve onlara yardımcı olmaları gerektiğini anlamışlardı. “Jenny,” dedi Arnold, uyarıcı bir ses tonuyla. “İnsanlar tehlikelidir. Hele ki avcılarsa daha da tehlikelilerdir. İnan bana, ellerinde bulunan gelişmiş işkence aletleri ve saldırı silahlarıyla sizi anında yok ederler. Onlara karşı yalnız direnemezsiniz. Başarılı olamazsınız. Anne ve babanın durumuna bakılırsa da direnebilmeniz oldukça güç görünüyor.” “Umrumda değil,” dedi Jenny. Gözleri ateşler saçarak Arnold’a bakmayı sürdürdü. “Anne ve babamı, sevdiklerimi korumak için gerekirse ölürüm. Bu yaptıklarını yanlarına bırakamam.” Arnold, pofurdandı. Bu kız gerçekten de çok inatçı ve düşüncesizdi. “Sana onları koruma diyen olmadı zaten. Sadece bunu yalnız yapamazsınız. Size destek olacağız. Birlikte çok daha güçlü oluruz.” Jenny’den bakışlarını çekip Efrain’e döndü. “Onların yaralarını hızlıca iyileştirmemiz gerek. Yardımın gerekiyor.” Efrain, Arnold’un sözünü ikiletmedi. Yaralarının durumunu kontrol edebilmek için yatak odasına doğru yürürken: “Dikkatli olun,” diyerek onları uyardı. |
0% |