Yeni Üyelik
11.
Bölüm

4. Bölüm (Düzenlenmiştir)

@yazarcerenoktay

Selam kurt kadınlarım ve kurt adamlarım. Nasılsınız? Kurtarıcı Serisi 1 - Kanlı Geceler'in dördüncü bölümü sizlerle. Şimdiden keyifli okumalar dilerim. Yorum yapmayı ihmal etmeyiniz.

Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.

--------------------------------

ALEX

 

Alex, George'a bakmayı sürdürdü. Ne söyleyeceğini biliyordu ama kendisinden duymayı tercih etmekteydi. Oysa George, konuşmak yerine elindeki bardağı sıkıca tutmayı sürdürmüş ve adımlarını içki dolabına doğru atmıştı. Eline aldığı içkiden bardağa doldurmasının ardından içki şişesini yeniden dolaba koydu, içkisinden bir yudum almasının ardından yeniden Alex'in gözlerine baktı. Gözlerindeki ifade arkadaşı için ne kadar çok endişelendiğini belli etse de ses tonu tam aksini söylüyordu. Öfkeliydi, tehditkardı.


"Bu yaptığın hatanın geri dönüşü olmayacak biliyorsun değil mi?" diye sordu. "Yaptığın o kadar ahmakça ki, ölümüne sebep olacak! Kurallar oldukça nettir ve çiğnenmemesi gerekir."


Alex, sessiz kalarak George'u dinlemeyi sürdürdü. Arkadaşının haklı olduğunu biliyordu. Dahası kuralların ve yasaların çiğnenmemesi gerektiğini de. Tam ağzını açacaktı ki George'un elindeki bardağın kırılma sesi kuraklarını doldurdu. "Ne yapmayı planladığını bana söylesene!"


Alex, kırılan bardağın ardından hareket etti ama George, elini kaldırarak ayağa kalkmasına engel oldu. Tekrardan tekli koltuğa gömülen Alex, gözlerini devirdi. George, belli ki konuşmasını sonlandırmadan onunla konuşmak ve yanıt vermek akıllıca olmayacaktı.


Elindeki cam parçalarının ve kesiklerin yarattığı acıyı görmezden gelmeye çalışarak mutfağa doğru yürümeye başladı George. Alex, arkadaşının uzaklaşmasının ardından odanın içerisine göz gezdirdi. George, belli ki çok sinirlenmişti. Yerlerdeki kırık bardaklar ve içkiler bunu açıkça belli ediyordu.


Kaşlarını çatmasının ardından bakışlarını yeniden George'a doğru çevirdi.


Neler olduğunu, nasıl o hale geldiğini ve kimliğini neden ortaya çıkardığını düşünmeye başladı. George, açtığı suyun altına elini sokup kanayan elini yıkarken hiçbir şey söylemeden düşünmeye devam etti. Vivianne'e benzeyen kızla ailesini kasabaya girdikleri ilk andan itibaren takip etmesi, kızın peşinden bir türlü ayrılmaması, kızı takip etmeye devam ederken büyücü ile karşılaşması... Bütün bunlar, özellikle de büyücüyü görmesi kendisine büyü yapıldığını açıkça belli ediyordu. Demek ki bundan dolayı kızın karşısına gerçek kimliği ile çıkmış, kısacası etki altına alınmıştı.


Gerçeğin farkına vardığında, sıkıntı dolu bir nefes alıp nefesini bırakmasının ardınan "Siktir!" dedi. "Bunu cidden yapmış olamaz!"


Ellerini camlardan arındıran ve kanaması duran George, yeniden karşısına dikildiğinde bakışlarını arkadaşının gözlerine çevirdi. Kaşlarını çatmasının ardından tam düşündüklerini anlatacaktı ki onun "Büyücünün kontrolü altına girdiğine emin misin?" diye sorduğunu duydu.


"Eminim!" dediğinde sesi yırtıcı bir hayvan gibi çok güçlü çıkmıştı ve fazlasıyla gergin görünüyordu. Ellerini sarı saçlarının arasından geçirdikten sonra George'a bakmaya devam etti. George, elini kaldırıp çenesine götürdükten sonra sakalını sıvazlayıp "Neden bunu yaptığına dair aklına mantıklı bir sebep geliyor mu?" diye sordu.


Alex, bakışlarını George'dan çekip tekrardan odanın içinde gezdirdi. Kim bilir ne kadar bardak kırmış ve kaç bardak içki içmişti? Kırılan bardakları dikkatle analiz ettiğinde en az on bardak içtiğini anladı. Neden bu kadar çok içiyordu? İçmeden sorunlarını halledemiyor muydu? Kendisi, George kadar içki bağımlısı değildi. Dolayısı ile onun içmesinden nefret ediyordu. Bunu birkaç kez dile getirse de, George onu umursamayıp içmeye devam etmişti. Kısacası bildiğini okuyordu.


Alex, yeniden George'a baktığında başını salladı. "Bilmiyorum," dedi. "Ama o kızın karşısına çıkıyor oluşum ve kendisinin de kılıp değiştirip kızın karşısına çıkması boşuna değil. Buna eminim."


George, öfkeden kararan gözlerle Alex'e bakmaya başladığında Alex "Endişeni anlıyorum. Çok ama çok haklısın," demeden yapamadı. Bunun üzerine George, en büyük endişesini dile getiren şu sözcükleri sarf etti. "Umarım bu durum Arnold'un kulağına gitmez. Sesi son derece katıydı. "Eğer ki onun kulağına giderse klanın ileri gelenlerini toplar ve büyük ihtimalle infazına karar verirler. Üstelik en acı şekilde."


Alex, George'un haklı olduğunu biliyordu. Haklı olduğunu biliyordu bilmesine ama geçmişi değiştiremeyeceğinin de farkındaydı. Peki, kendisini nasıl temize çıkaracaktı? Dahası bu düşüncesini eğer gelirlerse Klanın İleri Gelenleri'ne anlatıp onları nasıl ikna edecekti? Düşünüyor, düşünüyor ama aklına hiçbir şey gelmiyordu.


George, bakışlarını Alex'ten çekip yürümeye başladığında adımları bahçeye doğru gitmekteydi. Kırık cam parçalarını es geçip yürümeye devam ettiğinde Alex de ayaklandı ve arkadaşının peşimden yürümeye başladı.


Alex ve George, kasabada bulunan en büyük villada yaşıyorlardı. Bu villa, kasabanın geneline kıyasla fazlasıyla lüks kalmaktaydı. Kasaba halkının büyük kısmı lükse önem vermez, atalarından kalma yaşadıkları evlerin restorasyonlarını görünüşüne zarar vermeden hallederlerdi. Tarihi yapılarını korumak büyük önem arz ediyordu.


Alex ve George'un yaşadığı Villa, büyüklüğünü daha görkemli kılacak olan çok geniş bir bahçeye sahipti. Bahçenin içerisinde ikisinin de sıkça kullandığı havuz, havuzun kenarlarında güneşlenmek için uzandıkları şezlonglar vardı. Şezlongların hemen arkasına bakıldığında mutfağa açılan kapı göze çarpıyordu. Bu kapının her iki yanındaki beyaz pencereler çok büyüktü ve perde takılı olmadığı için evin içi rahatlıkla görünmekteydi.


Bahçenin içinde en dikkat çekici olan şey hiç kuşkusuz Batı Sarıçamı adı verilen ağaçlardı. Bu ağaçlardan dört tane vardı. Yerlerdeki çimlerin üzerindeyse birkaç adet papatya ve Lewisia Cotyledon bulunuyordu. Bu eyalet içinde sıkça bulunan ve ekilen bir çiçek türüydü.


George, Alex'e kıyasla bu bahçeyi çok seviyordu ve ne zaman çok gerilse adımlarını bahçeye yöneltir, temiz havayı içine çekerdi. Yine öyle yapmak için bahçeye doğru yürümeye başlamıştı.


Alex, bahçeye çıktıklarında George ile yaptığı konuşmayı düşünmeye devam etti. Sağ gözü endişesinden dolayı seğirmeye başladığında, oflamaktan kendini alamadı. George'a göz ucuyla baktıktan sonra tekrardan evin içine girdi, içki dolabını açıp kendisine bir bardak içki koymasının ardından içkiyi hızla içti. Yeniden doldurduğu bardağı da içmesinin ardından bir bardak daha içki doldurdu.


Kurt adam oldukları için çok şanslı olduklarını düşünürken içki şişesini dolaba koydu ve dolabı kapattı. Eline aldığı içki dolu bardakla yeniden bahçeye çıktı, şezlonglardan birine oturdu. George'un öfkesinin biraz olsun yatıştığını anladığında ağzını araladı. Derin bir iç çektikten sonra "Sence bunu öğrenmişler midir?" diye sordu.


George, aşağılayıcı bir şekilde gülümseyip ondan yana döndükten sonra: "Bilmiyorum," dedi. "Öğrenip öğrenmediklerini zamanla öğreneceğiz."

Devamını okumak için Bölüm 6'ya geçiniz.


Loading...
0%