Yeni Üyelik
10.
Bölüm

6. Bölüm

@yazarcerenoktay

02.10.2024, 14:40 🐺
Yeni bölüme hepiniz hoşgeldiniz
ve keyifli okumalar dilerim!

Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.

Instagram : yazarcerenoktay Hepinizin profilimi takip etmesini, videolarım ve paylaşımlarıma beğeni, yorumlarını bırakmasını bekliyorum.

Marie, Jenny'nin annesinin odadan çıkışını fark ettiğinde hâlâ genç kız ile konuşmaktaydı. Bu zamana kadar ki söylediklerinin hiçbirinde sorun görünmemesi bir yana her sorusuna çok mantıklı yanıtlar veriyordu. Sanki daha öncesinde kararlaştırılmış gibi...

 

Genç kız, Marie'nin şüphelendiği üzere sorduğu sorulara ustaca yanıt veriyor ama bir gerçeği saklıyordu. Okulun içinde gördüğü ve çığlık atmasının ardından bayılmasını sağlayan kurt adamı. Bunu diyemezdi, dillendiremezdi ki. Eğer ki bu yaratığı gördüğünü söylerse kesin delirdiğini düşünür ve onunla dalga geçerdi.

Marie, Jenny'nin ifade alımını tamamlamalarının ardından elinde tuttuğu kâğıdı genç kıza uzattı. İmzalamasını istedi. Jenny, ifadesinin bulunduğu kâğıdı imzalamasının ardından "Başka bir sorunuz var mı?" diye sordu. "Durumum malûm. Kendimi hiç iyi hissetmiyorum ve konuşmakta güçlük çekiyorum."

Marie, yanındaki polis memuruna dönüp başıyla kapıyı işaret ettikten sonra ellerini pantolonunun cebine soktu. "Hayır," dedi. Dış kapıya varmak üzere yürümeyi sürdürürken kendi kendine konuşan Bayan Hale'i duydu. Solgun yüzü ve söyledikleri kulağına fazlasıyla ilgi çekici gelmişti.

"Bir sorun mu var Bayan Hale?" diye sordu adımını dışarı atmasının ardından. "Çok solgun ve endişeli görünüyorsunuz."

Marie'nin duyduğu "Tahmin ettiğim şey gerçekleşiyor olamaz," cümlesi Bayan Hale'in üzerine gitmesini sağlamış, onun daha da endişeli görünmesine sebep olmuştu.

Bayan Hale, Marie'nin sesini duymasının ardından kendi kendine konuşmayı bırakıp bedenini ona doğru döndürdü. Gözlerindeki endişeli ifadeyi yok etmeye çalıştıktan sonra:

"Bir sorun olduğunu size düşündüren nedir acaba?" diye sordu. Çoktan Marie’nin söylediklerini duymamış olması için Tanrı'ya dua etmeye başlamıştı bile.

Marie, kısmış olduğu gözleriyle Bayan Hale'e bakmayı sürdürdü. Sessizlik hüküm sürmeye devam ederken birkaç araba yol üzerinden geçti, tam karşılarında oturan komşuları evinin kapısını kapatıp markete doğru yürümeye başladı.

Bayan Hale, Marie’den yanıt beklerken polis telsizine gelen bir anons kulaklarına çalındı. Sessizliği bölen bu anonstaki ses, bir cinayetin daha gerçekleştiğini söylüyordu. Bu defaki cinayet önceki cinayetten daha vahşiceydi. Parçalanmış insan cesedi birkaç kilometre ötede bulunan ormanın içinde bir avcı tarafından görülmüştü. Cesedi gören avcı hemen durumu polis merkezine bildirmişti.

Marie, durumun öneminin farkında olduğundan dolayı Bayan Hale ile uğraşmayı bırakıp elini omzundaki telsizine doğru götürdü. Başını telsize doğru çevirerek:

"Hemen olay yerine intikal ediyoruz. Olay yeri inceleme ekibi geldi mi?" diye sordu.

Telsizin diğer ucunda bulunan, durumu bildiren polis memuru Luke: "Yola çıktılar. Birkaç dakikaya orada olurlar." dedi. Bakışlarını önündeki dosyaya çevirdi. Gelen ihbarı not almıştı ve karakoldan çıkmak üzere hareketlenip aracına doğru yürümeye başladı.

İhbarı duyan Bayan Hale'in yüzündeki endişe daha da artmış ve göz bebekleri büyümüştü. Daha kasabaya geleli bir gün olmuştu ve şimdiden iki cinayet işlenmişti bile. Acaba kasabada bu cinayetleri işleyen bir psikopat mı vardı yoksa sürekli aklında yer tutan şey mi hüküm sürmeye devam ediyordu? Oysa annesi vefat ettiğinden beri cinayetlerin gerçekleşmediğini sanıyordu. Kasabadaki lanetin ortadan kalktığını... "Ya ortadan kalkmadıysa?" diye endişeyle düşünürken yüreği kabarmış, kalbi küt küt atar hale gelmişti.

Bakışları aracına doğru ilerleyen polis memuru Marie’ye kaydı tekrar. Marie, Bayan Hale'den sorusunun yanıtını alamadığı için rahatsız olmuş ve gelen ihbarla birlikte daha da karanlık bir ruh haline bürünüvermişti.

Kasabada ardı ardına işlenen iki cinayet... İlk cinayette kurbanın vücudu ortadan ikiye bölünmüş ve bu parçalar okulun farklı yerlerine konmuş halde bulunurken, şimdiki ceset ise parçalanmıştı. Kasabadaki bu cinayetler Bayan Hale ile aynı şeyi düşünmesine sebep olurken "Ya gerçekten bir psikopatla karşı karşıyayız ya da tahmin ettiğim şey yeniden ortaya çıkıyor." dedi.

Marie, yanındaki polis memurunu unutarak konuşmuş ve dikkati üzerine çekmişti. Onun söylediklerini duyan Leonardo: "Tahmin ettiğin şey nedir Marie?" diye sordu kafası karışık bir halde. Marie, neyi tahmin ediyor olabilirdi ki?

Marie, sesli düşünmüş olduğunu Leonardo'nun kendisine sorduğu soru ile fark etmiş ve belli belirsiz titremişti. Araca binmesinin ardından emniyet kemerini bağlayıp anahtarı kontağa taktı. Anahtarı çevirip el frenini indirdi, aracı hareket ettireceğine dair sinyali verdikten sonra yola çıktı.

Leonardo, Marie’den yanıt alamadığı için sorusunu yenileyip yenilememe konusunda düşünmeye başladı. Sorusunu yenileyebilirdi, lâkin bu yolda araç sürerken konuşmaktan hoşlanmayan Marie'nin sinirlenmesine yol açardı. Bu yüzden önüne bakıp sessiz kalmayı ve sorusunu yenilememeyi tercih etti.

 

***

 

Kasaba halkı işlenen cinayeti çoktan duymuştu ve olay yerine gidip çektikleri görüntüleri internette paylaşmaya devam ediyorlardı. Olay yerine bir süre sonra gelen gazeteciler ve basın mensupları olayla ilgili bilgi almaya çalışırken birkaç kasabalı ile görüşmüş ve yaptıkları kısa süreli canlı yayınlarla insanlara bilgi vermeye başlamışlardı.

İkinci cinayet haberi henüz taze olduğu için kasaba halkının bu cinayetten haberi yoktu. Zaten ilk cinayetle ilgili olarak ortaya asılsız iddiaları atarlarken bir de bu cinayet duyulursa ortalık daha da karışabilir ve olayın önünü almak zorlaşabilirdi.

 

***

 

George, hassas kulaklarının da yardımıyla ikinci cinayetin işlendiğini öğrenmiş ve daha fazla içki içmeye başlamıştı. Korkuyordu ve korkusunu belli etmemek için elinden geleni yapıyordu. Eğer ki en büyük korkusu gerçekleşir de işlenen cinayetler üzerlerine kalırsa ölümden kaçışları olmayacaktı.

George, Jenny'nin karşısına çıkan arkadaşına dikkatli gözlerle bakmaya devam etti. Bu defa gözü onun üzerinde daha başka duruyordu. Yaptığı hiçbir hareketi kaçırmak istemiyordu ve ne düşündüğünü bilmek istiyordu. Arkadaşının düşüncelerini okuduktan sonra konuşmak için ağzını açtı lâkin konuşamadı. Arkadaşı düşüncelerini okuduğunu fark edip ondan önce davranmıştı.

"Bu cinayetlerle bir ilgim yok. Olay yerine gidebilirsek bunu kimin yaptığını öğrenebileceğimizi düşünüyorum. Üstelik sana, bunu bana yaptıran kişiyi bulduğumu söylediğimde beni dinlememiştin. Bence bunu bana yaptıran da Jenny’nin karşısına çıkmama sebep de ormanın içinde yaşayan büyücünün ta kendisi. Ondan başka birinin bunu yaptırması, beni kontrol altına almasının imkânı yok."

George, akrep ve yelkovan hareket ettikçe kulağını delip geçen tiktak sesinden rahatsız olmaya başlamıştı. Ortamda çok fazla ses vardı ve beyni bu tip sesleri daha da güçlü algılıyordu. Sesler birbirine karışmaya devam ettikçe rahatsızlığı gözle görülür hale gelmişti.

Uzun süredir bu kasabada yaşayan ve işlenen cinayetlerden asla sorumlu olmayan, nitekim içi bir türlü rahatlamayan George, yüz yıl önce dünyaya gelen bir kurt adamdı. Annesi ile babası, atalarından gelen kurt adam genlerini ona aktarmış, avcılar tarafından öldürülene kadar onu en iyi şekilde yetiştirmeye çalışmışlardı. Kendisini avcılardan ve insanlardan nasıl korumaları gerektiğini en ince ayrıntısına kadar anlatmış lâkin karşılarına aniden çıkan saldırıdan kurtulmayı başaramamışlardı.

Bu saldırıda sadece onlar ölmemişti. Onların dışında yetmiş sekiz tane kurt adam daha hayatını kaybetmişti. Bu uzunca zamandır gerçekleşmeyen saldırıların ardından gerçekleşen en vahşi saldırı olmuştu.

Saldırının avcılar tarafından yapıldığı sanılsa da aslında gerçek çok başkaydı. Onlarla iletişimde olan ve her şeylerini en ince ayrıntısına kadar bilen bir kurt adam bu saldırının düzenlenmesine sebep olmuştu. Çok uzunca bir süredir öğrendiği bilgileri Black Furies adındaki sadece kadınlardan meydana gelen klana anlatıyor ve onların bir şekilde güvenini kazanmaya çalışıyordu.

Black Furies isimli bu klandaki kadınlar, erkek kurt adamlardan nefret etmekteydi. Onları sadece çiftleşmek için kullanırlardı ve hamile kalmalarının ardından yaptıkları doğumla dünyaya gelen kurt çocuk eğer erkek olursa onu öldürürlerdi. Dünyada kurt adamlardan nefret eden ilk ve tek klan bu klandı. Erkek düşmanı olan kurt kadınlar, bu klana girmek için ellerinden geleni yapar, başarılı olurlarsa onlarla birlikte kan akmasına sebep olmaya devam ederlerdi.

George'un ailesinin ve diğer kurt adamların ölmesine sebep olan bu hain, epeyce zamandır onları izlemekteydi. Kendisini ustaca gizlemeyi başarmış ve doğru zaman geldiğinde bu grubun lideriyle iletişime geçmişti. Onlar hakkında ne biliyorsa anlatmış, güvenlerini kazanmış ve sonrasında bu hain saldırının düzenlenmesine sebep olmuştu.

Bu hainin tek isteği avcılar tarafından katledilen ailesinin intikamını almaktı. Ailesi onların kan ve et düşkünlüğü yüzünden avcılar tarafından pusuya düşürülmüş, akla gelmeyecek işkencelere maruz tutularak katledilmişti. Bunu hiçbir zaman unutmamış, en doğru zamanın gelmesini bekleyerek yıllar öncesinde amacına ulaşmıştı.

Bütün bunlardan ne George'un ne de diğer kurt adamlarla kurt kadınların ve önde gelenlerin haberi yoktu. Kimse gerçeğe ulaşamamış ve saldırıyı avcılar tarafından yapıldı diyerek kabullenmişlerdi.

Alex, arkadaşının tepkisiz kalmasına öfkelenmeye başlamıştı. Onu omzundan tutup kendisine çevirdikten sonra "Sakin olabilmen için ne yapabilirim?" diye sordu.

George, Alex’in sesini duyduğunda ellerini yumruk yaptığının ve uzayan tırnaklarının avuç içine battığının farkına vardı. Ne zaman ailesinin başına gelenler aklına gelse gerilirdi. Kimliklerini gizlemenin önemini o günden beri çok iyi biliyordu ve bunun için elinden geleni fazlasıyla yapmıştı.

Gözlerini birkaç kez kırpıp avucunu açtıktan sonra oluşan yaraya baktı.

"Alex..." dedi dişlerini gıcırdatırken. Konuşmasına devam etmek yerine sustu. Arkadaşı sakin olmasını istiyordu ama sinirlenmesine en çok sebep olan kişi kendisi değil miydi? Jenny adındaki kızın karşısına çıkmasaydı eğer kimliği de açığa çıkmayacaktı. Kendisi de bu kadar öfkeli olmayacaktı.

Avuç içindeki yara saniyeler içinde iyileşirken Alex'in söylediği cümleyi düşündü. Olay yerine gidip de cinayeti kimin işlediğini öğrenebilirlerdi. Lâkin bunu nasıl yapacaklardı? Olay yerinde bir sürü polis olmalıydı. Normal bir vatandaş olarak olay mahaline giremezlerdi ya.

George, gözlerini kısıp uzayan tırnaklarını birbirine vurmaya başladıktan sonra "Nasıl olay yerine gitmeyi planlıyorsun? Sahip olduğumuz meslekler oraya girmemizi sağlayamaz. Bunu biliyorsun," dedi. Haklıydı. İkisinin de mesleği olay yerine girmelerini sağlayamaz, anında kovulurlardı. Acilen bir şey yapmaları gerekiyordu ama ne olduğunu düşünüyor, düşünüyor, bir türlü bulamıyordu.

Sadece birkaç saniye sonra öfkeyle soluyan Alex’in gözlerine derinlemesine baktığında arkadaşının “Bence bana bunu yaptıran da Jenny’nin karşısına çıkmama sebep olan da ormanın içinde yaşayan büyücünün ta kendisi. Ondan başka birinin bunu yaptırması, beni kontrol altına almasının imkânı yok,” dediğini hatırladı.

Eğer Alex tahmininde haklıysa ve büyücü onu kontrol altına alıp Jenny’nin karşısına çıkmasını sağladıysa, Alex’in kendinde olmadığını ancak büyücünün yaşadığı yere gidip onu konuşturarak kanıtlayabilirlerdi. Böylece ne Alex ne de kendisi ceza alırdı, eskisi gibi özgürce yaşamayı sürdürürlerdi.

 

***

 

Marie, olay yerine varmalarının ardından aracı ağaçlardan birinin yanına park etti ve kapıyı açıp dışarı adımını attı. Peşi sıra kapıyı açıp araçtan inen Leonardo, çevresine dikkatli gözlerle bakmaya başladı. Ormanın içindeki kuşların sesini duydu. Bazılarının sesi cesedi görmüş olmalarının verdiği etkiden midir bilinmez ama pek keyifsiz çıkıyordu.

Saniyeler hızla geçerken kuşlardan birkaçı cesedin çevresinde dolaşmaya başladı. Sanki insanlara bir şey anlatmak ister gibi bir halleri vardı. Nitekim olay yerindeki hiç kimse onların ne demek istediğini anlamıyordu. Kuşlar bir şeyler anlatmak için çırpınadururken, Marie ile Leonardo cesedin bulunduğu yere doğru yürümeye başladı. Ayaklarının altlarındaki dallar kırılırken çatır çutur ses çıkarıyordu. Bu sesleri duymazlıktan gelerek sarı şeride doğru yürümeyi sürdürdüler.

Onlardan önce olay yerine varan olay yeri inceleme ekibi, parçalanan cesetten örnekler almış ve laboratuvara göndermek üzere delil torbasına yerleştirmişlerdi. Çevrede bulunan sigara izmaritleri, ayak izleri, tekerlek izleri ve daha pek çok şey büyük bir hassasiyetle inceleniyordu. Her bir iz katile giden yolda onlara büyük bir yardım sağlayacaktı.

Sarı şeride vardıklarında Marie, ellerini uzattı ve şeridi yukarı doğru kaldırıp altından geçti. Onu Leonardo takip etti. Yaptığı hareketi tekrarlayıp şeridin altından geçtikten sonra yürümeyi sürdürdü. Ellerinde eldiven olan pek çok olay yeri inceleme görevlisini gördü. İşlerini titizlikle yapmayı sürdürüyorlardı.

Marie, cesedin bulunduğu yere vardığında parçalanma durumuna göz attı. Daha cesedi görür görmez adam akıllı bakma fırsatı elde edemedi. Midesi ister istemez kalkmıştı. Kasabada yaşadığı süre boyunca bu kadar mide bulandırıcı bir cesetle karşılaşmamıştı.

Ellerini ağzına doğru götürüp kusma dürtüsünü bastırmaya çalışırken cesetten birkaç adım uzaklaştı. Cesedin üzerinde bıraktığı etkiyi derin derin nefes alarak yok etmeye çalıştı. Aldığı her nefeste göğsü inip kalkıyordu.

Gözlerini kapayıp arkasındaki ağaca yaslanmasının ardından titreyen bacaklarının isteğine daha fazla dayanamadı. Yere doğru yavaşça çöküp oturduktan sonra "Tanrı’m!" dedi dehşet içinde. "Bu... Bu gerçek olamaz..."

Marie, gördüğü cesedin gerçek olmamasını diledi. Bu insan her kimse böyle bir sonu kesinlikle hak etmiyordu.

Kurbanın parçalanan bedeninden ayrılan birkaç uzvu çevrede dağılmış bir şekilde durmaktaydı. Bağırsakları dışarı fırlamıştı ve kurbanın kalbi elindeydi. Katil her kimse kalbi dışarı çıkardıktan sonra kurban onu tutuyormuş gibi görünsün istemiş olmalıydı. Katilin kurbana kalbi vermiş olmasının sebebini anlayamamış olması onu daha da tedirgin etmişti.

Marie, soluklanmaya devam ederken arkasından kendisine doğru yaklaşan silüeti fark etmemişti. Kendisini düşüncelerine ve gördüğü cesetin üzerinde yarattığı etkiye o kadar kaptırmıştı ki çevresinde olanların farkına varamıyordu. Silüet kendisine daha da yaklaşıp arkasında durduğunda ayaklarının altındaki dalın çatırdama sesini duymuş ve ürkerek bakışlarını hemen arkasındaki sese doğru çevirmişti.

Kendisine doğru yaklaşan kişi olayı bildiren avcıydı ve sanılandan daha fazla şey biliyordu. Şu an içinse tek istediği susmak ve zamanı gelince konuşmaktı.

Loading...
0%