Yeni Üyelik
15.
Bölüm

8. Bölüm (Düzenlenmiştir)

@yazarcerenoktay

Selam kurt kadınlarım ve kurt adamlarım. Nasılsınız? Kurtarıcı Serisi 1 - Kanlı Geceler'in dördüncü bölümü sizlerle. Şimdiden keyifli okumalar dilerim. Yorum yapmayı ihmal etmeyiniz.


Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.

--------------------------------

JENNY


Jenny, hem koştuğu için hem de hava çok sıcak olduğu için terlemeye başladığını hissetti. Birkaç adım daha attıktan sonra durdu ve derin bir soluk aldı. Bakışları soluk almaya devam ederken çevresinde dolaştı. Evleri, ağaçları, arabaları görmesine rağmen bunların hiçbiri dikkatini çekmedi. Solunda yer alan kapıya çevirdiğinde bakışlarını onu gördü. Binanın tabelasını… Tabelada Dark Night High School yazıyordu ve bu çok garibine gitmişti. Kim okulun adını böyle koyardı ki? Saçmalıktan başka bir şey değildi.


Jenny, elleri dizlerinde solumaya devam ederken biraz olsun rahatlamış olduğu için bedenini dikleştirdi ve arkasına döndü. Karşısına çıkan ve korkmasına sebep olan kadının kendisini takip edip etmediğini kontrol etti. Görünürde kimse yoktu.


Tekrardan okulun adının yazılı olduğu tabelaya baktığında zorlukla yutkundu. Önce evinin karşısındaki adam, sonra karşısına çıkan ürkütücü kadın ve şimdi de bu okul adının yazılı olduğu tabela... Karşısına çıkıp onu korkutan gariplikler ne kadar süre daha devam edecekti? Her ne kadar düşünmek istemese de beyni bu yaşadıklarından etkilendiği için onu sürekli uyarıyordu. Buradan gitmelisin Jenny... Buradan gitmelisin. diyordu da başka bir şey demiyordu.


Jenny, bilmiyordu ama kasabadaki her genç öğrenci bu liseye giderdi. Hepsi eğitimini burada tamamlardı. Bu lise dışında kasabada lise yoktu.


Akrep ve yelkovan birbirini kovalamaya devam ederken Jenny, bakışlarını tabeladan çekti. Tekrardan çevresine baktı. Takip edildiğini hissetmesine karşın kimseyi görmedi. Çevresine dikkatli gözlerle izlemeyi sürdürdüğünde, oldukça karışık bir ruh hali içindeydi. Kendisini saniyeler önce birisinin izlediğinden emin olsa da çevresinde hala kimse yoktu.


"Aklımı kaçırıyor olmalıyım," diye fısıldadıktan sonra son kez çevresine göz attı. Mavi gökyüzü, gökyüzünü kaplayan bulutlar, birkaç ev, yeşil ağaçlar dışında bir şey görmedi. Sokakta hiç insan yoktu. Kasaba birkaç dakika öncesinden daha farklı bir şekilde adeta ölüm sessizliğine bürünmüş gibiydi.


Yazın en sıcak günü olmasından kaynaklı mı yoksa başka bir sebepten dolayı mı bilmiyordu Jenny. Sokakta gerçekten de hiç insan yoktu. Bunun yarattığı gerilim yetmiyormuş gibi durup durup esen rüzgar, Jenny’nin daha da ürkmesine sebep olmaya başlamıştı.


Gözlerini kapatıp açtığında beyninde dönmeye devam eden düşüncelerin hiç hoş olmadığının farkındaydı. Sanki saniyeler geçtikçe evler çökecek, kasaba yıpranmış, yıllarca el değmemiş bir hal alacaktı. Arabalar eskiyip çürüyecek, gökyüzünden pis ve insanın nefes almasını engelleyen kokular yükselecekti. Zehirli olan dumanlar dört bir yanını saracak, onu korkunç bir dünyaya hapsedecekti. Bunun doğru olmadığını biliyor olsa da kendisini engelleyemiyor, bu kötü düşünceleri zihninden atamıyordu.


Jenny, bu düşüncelerinden kaynaklı sol gözünün bir anda seğirmeye başladığını hissetti. Daha sonra başına önüne geçemediği bir ağrı sağlandı. Bu ağrının verdiği acı her saniye katlanılmaz bir seviyeye ulaşıyordu. Acaba bu acı kafasında kurduğu hayalperest düşünceleri gibi sahte olabilir miydi? Bunu bilmiyordu. Küfretti. Bu kadar hayalperest olmasa düşünmeyecek ve kendi kendine zarar vermeyecekti. Çok fazla korku filmi izlemek zihninin bulanmasına sebep oluyordu. Bunun farkındaydı.


Alnını elleriyle sert bir şekilde ovup gözlerini okulun girişindeki demir kapının ardında yer alan bahçeye dikti. Bahçe çok büyük görünüyordu. Bu bahçede minik bir havuz, öğrencilerin oturabilmeleri için çardaklar, birkaç ağaç ve çiçeklerin bulunduğu geniş bir çimenlik alan vardı.


Ellerini uzatıp demir kapıyı ittikten sonra kahverengi gözlerini tam karşısında yer alan basamaklara yönlendirdi. Bu basamakları okula girebilmek için tırmandıklarını anlaması zor olmadı. Kararlı bakışları ve adımları onu okulun içine yöneltirken içindeki garip his kendisini yeniden ortaya çıkardı. Okula girmemesini söylüyordu. Neden böyle söylediğinden emin değildi.


Jenny, içindeki sesi dinlemeyip yürümeye devam etti. Basamakları tırmanıp iki yana doğru açık duran, beyaza boyanmış kapıları geçerek koridora adımını attı. Gözüne ilk çarpan, her okulda olduğu gibi karşılıklı duvarlara montelenmiş, gri boyalı, metalden yapılma olan okul dolapları oldu. Okul açıldığında bu dolaplardan birine sahip olacaktı. Seçeceği okul dolabının üzerinde yazı ve resimlerin fazlaca olmasına dikkat edecekti.


Kasabaya daha bugün geldikleri için Jenny, okulda kaydının olmadığını biliyordu. Eğitimine devam edebilmek için kaydının yapılması gerekiyordu. Kaydını kendisi yaptırabilir miydi bilmiyordu. Nitekim adım atmaya devam etti. Şansını denemekten zarar gelmeyeceğini düşündü.


Okulun içinde hızlı adımlarla yürümeye devam eden Jenny, kayıt bürosunu aramasına rağmen bir türlü bulamadığı için sinirlendiğini hissetti. Başındaki ağrı ile siniri bir araya geldiğinde ortaya çıkan ruh hali, hiç hoşuna gitmedi. Pes etmeden ilerlemeye devam ettiğinde takip edildiğini düşünmesine sebep olan his, kendisini yeniden ortaya çıkardı. Paniklemiş bir şekilde çevresine bakınırken belli belirsiz çıkan ayak seslerini işitir gibi oldu. Çevrede kimseyi göremedi. Bu durum daha da endişelenmesine sebep oldu.


Jenny, biri tarafından takip edildiğine emindi ama neden kendisini takip eden kişiyi göremediğine anlam veremiyordu. Normalde insanlar birisi kendisini takip ediyorsa onu görürlerdi. Tabii kendisini ustaca gizlemeyi başarmıyorsa...


Eğer ki Jenny'yi hissettiği gibi biri takip ediyorsa neden kendisini gizliyordu? Onu takip etmekten, kendisini gizlemekten keyif mi alıyordu? Bunu bir oyuna çevirmek istemiş olabilir miydi? Aklında o kadar çok soru işareti vardı ki, hangisine yanıt vereceğini, yanıt verse bile vereceği yanıtın doğru olup olmayacağını bilmiyordu.


Jenny, ensesini kaşıyıp son kez çevresine dikkatli bir bakış daha attı. Kimsenin olmadığından emin olunca yürümeyi sürdürdü. Kayıt bürosunu nihayet gördüğünde içeriye girmesini sağlayan kapıların açık olduğunu fark etti.


İçinde yer alan gerginliği yok etmeye çalışıp birkaç adım attıktan sonra odaya girdi. Kalbi gürültüyle atıyordu ve alnında soğuk ter damlacıkları birikmişti. Gözünün önüne düşen bir tutam saç görüşünü engellerken birilerini görmek için çevresine bakındı. Kimseyi göremedi. Belli ki içerideki odalardan birine girmişlerdi.


"Merhaba. Kimse yok mu?" diyerek seslendiğinde bir ses duymayı ya da insanlardan birisini görmeyi umdu. Birkaç saniye bekledi. Ne bir ses duyabildi ne de bir insan gördü. Kimsenin kendisini duymuyor olmasını normal mi görse yoksa olağandışı mı bilemedi. Tekrardan seslendiğinde yine aynı şey oldu. Seslenişine karşılık yanıt gelmedi. Üstelik odanın içindeki iki kapı da açılmamış ve karşısına biri çıkmamıştı.


Derin, çok derin bir nefes aldı. Kalbi göğüs kafesinden dışarı çıkacakmış gibi atmaya devam ediyordu. Acaba lavaboya mı gitmişlerdi? Sanırım öyle oldu, diye düşündükten sonra birkaç adım daha attı. İlerideki masanın üzerinde yer alan dosyalara gözleri kaydığında, elini uzattı ve dosyaları incelemeye başladı. Hiçbiri ilgisini çekmedi. İlgisini çekmeyenleri kenara koyarken gördüğü bir dosya hemen dikkatini çekti. Bu şaka olmalı, diye düşündü. Dosyanın üzerinde yer alan resim kendisine aitti. Neden kendi resminin bulunduğu bu dosya masadaydı? Geleceğinden haberleri mi vardı? Kim hakkında yazanları yani geçmişini inceliyordu? Aklı karışmıştı ve içinde büyük bir merak uyanmıştı.


Ellerini dosyaya uzatıp dosyayı eline aldıktan sonra üzerinde yazanları okumak istedi ama duyduğu hırıltılı ses buna engel oldu. Hemen arkasında birisi vardı ve ona fazlasıyla yaklaşmıştı.

Devamını okumak için Bölüm 9'a geçiniz.


Loading...
0%