Yeni Üyelik
12.
Bölüm

5. Bölüm

@yazarcerenoktay

05.10.2024, 03:40 🐺
Karanlığın Tutsağı'nın beşinci bölümüne hepiniz hoş geldiniz,
ve keyifli okumalar!

Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.

Yorumlarınızı satır aralarına yazmayı ihmal etmeyin.

Not : Bu kitap bolca fantastik öğe, daha önce görülmemiş doğaüstü - fantastik yaratıkları, insan görünüşlü olan varlıkları ve daha fazlasını içermektedir. Bu tarzda bir kitap arayan herkes için uygundur.

Instagram hesabım : yazarcerenoktay

Hepinizin takiplerini, videolarıma beğeni, kaydet, yorum ve anket desteklerini bekliyorum. :)

MİRA

 

Taksiye biner binmez Lyraeth telefonunu tekrar eline aldı ve Instagram'da Ethan'ı aramaya devam etti. Gözleri ekrana kilitlenmişti. Ben ise camdan dışarı bakarak düşüncelere daldım. İçimde tarifsiz bir merak ve heyecan vardı. Bir yandan da, Ethan'ın bir daha karşıma çıkmamasından korkuyordum. Onunla yaşadığım o kısa an, sanki bir rüyaydı ve rüyalar gerçek olmazdı.

“Ya onu bulamazsak?” diye sordum. Sesim kaygılı çıkmıştı.

Lyraeth bakışlarını telefondan ayırmadan, “Bulacağız,” dedi, kararlı bir tonla. “Sana söz veriyorum, bu gece Ethan’ın profilini bulmuş olacağız.”

Taksinin içinde ilerlerken kafamın içindeki sesler susmak bilmiyordu. Gerçekten onun kim olduğunu bilmek istiyor muyum? diye düşündüm. Belki de mükemmel bir yabancı olarak kalması daha iyiydi. Onunla ilgili hiçbir şey bilmemek, onu zihnimde büyülü ve gizemli tutuyordu. Yine de onunla ilgili bir şeyleri bilmiyor oluşum, onun hakkında daha fazlasını öğrenmek için yanıp tutuşmama sebep oluyordu.

Yol boyunca Lyraeth, aramasına devam etti ama bir sonuç bulamadı. Lyraeth'in evine vardığımızda taksiden inip ücretini ödedik. Ardından üç katlı binanın üçüncü katına çıkmak üzere yürümeyi sürdürdük. Lyraeth, üçüncü katta yaşıyordu. Çatı katında.

Sonunda Lyraeth'in evine vardık. Kapının açılmasının ardından içeri girip üzerimizdeki ağırlıklardan kurtulduk. İkimiz de Lyraeth'e ait pijamaları giymemizin ardından kendimizi geniş, rahat koltuğa attık. Lyraeth hemen telefonunu açarak araştırmasına devam etti. Bense, Ethan’ın bana dediklerini düşünüyordum.

İsminin anlamını biliyor musun?

Ne kadar tuhaf bir soruydu. Yabancı birisinin böyle bir soru soracağını, sonrasında da ismimim anlamlarını söyleyeceğini asla hayal edemezdim. Üstelik Mira, yani ismim yıldızların birinde de yer alıyormuş. Ki bu beni çok şaşırtmıştı. Bunu nasıl bilebiliyordu?

Düşüncelerime daha da yoğunlaştığım sırada Lyraeth’in sesiyle irkildim. “Mira, bak!” dedi heyecanla. "Bu adam senin söylediğin gibi bir Tanrı'ya benzemiyor mu? Oldukça nefes kesici, etkileyici ve kaslı! Üstelik esmer." Telefonunu bana doğru uzattı. Ekranda Ethan’a benzeyen bir adamın profili vardı. Kalbim hızla atmaya başladı. Yüz hatları, bakışları, her şeyi tam olarak hatırladığım gibiydi.

“Bu o mu?” diye sordu heyecan içinde.

"Sanırım o," diyerek yanıt verdim. "Ona gerçekten de benziyor."

Lyraeth, elindeki telefonu sıkıca tutmaya devam ederken "Hadi durma da da mesaj at ona!" dedi. Bu sözü daha da heyecanlanmama sebep oldu. Ona mesaj mı atmalıydım? Eğer bu kişi Ethan değilse, rezil olma ihtimalim vardı. Ama eğer oysa… bu fırsatı kaçırmak istemiyordum.

“Ne diyeceğim?” dedim endişeli bir ses tonuyla.

Lyraeth gözlerini devirdi. “Ona, Beni hatırlıyor musun? diye sor. Bu gece tanışmıştık. Obsidian Clubın önünde. İsmim Mira. diyerek tanıştığınızı anlat."

Titreyen ellerime rağmen sosyal medya hesabıma girebildim. Daha sonra profili buldum ve titreyen ellerime rağmen mesajı yazmaya başladım. Cümleler kafamda dans ediyordu, hiçbir şeyin doğru olmadığını düşünüyordum. Sonunda yazmayı bitirip Ethan'a mesajı gösterdim. Bunu gören Lyraeth, başını sallayarak yaptığım şeyi onayladı.

Telefonu önümdeki masanın üzerine koyup, geriye yaslandım. “Şimdi beklememiz gerekecek,” dedim. Kalbim yerinden fırlayacak gibi atıyordu.

Lyraeth gülümseyerek yanımda oturmayı sürdürdü. “Sakin ol, bu sadece bir başlangıç. Eğer bu o değilse, başka yollar buluruz. Ama bana sorarsan, bu o! Üstelik sen de o olduğunu düşünüyorsun.”

Birlikte sessizlik içinde oturmaya devam etti. Saat ilerliyor, ama bir tane bile mesaj gelmiyordu. Telefon hala sessizdi. Zaman geçmek bilmiyordu. Bir süre sonra masada duran telefondan mesaj sesi duyuldu. Kalbim, sesin ardından duracakmış gibi hissettim.

Lyraeth gözleri büyümüş bir halde bana bakıyordu. “Bakmayacak mısın?” diye sordu heyecanla.

Derin bir nefes aldım ve titreyen ellerimle mesaj kutusunu açtım. Mesaj gelmişti, ama mesaja yanıt veren kişi "Sanırım yanlış kişiye mesaj attınız," diyordu. Okuduğum yazı, büyük bir hayal kırıklığı yaşamama sebep olmuştu. Oysa ona çok benziyordu.

Loading...
0%