Yeni Üyelik
3.
Bölüm

1. Bölüm

@yazarcerenoktay

16.10.2024, 15:31

Numara 318'in birinci bölümüne hepiniz hoş geldiniz,
ve keyifli okumalar!

Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.

Yorumlarınızı satır aralarına yazmayı ihmal etmeyin.

Not : Bu kitap güç mücadelesi, aile, sadakat, ihanet, aşk, mafya hayatı, hayatta kalma ve iktidar gibi temaları içermektedir. Eğer ki mafya kurgusu arayışındaysanız sizin için uygundur.

Instagram hesabım : yazarcerenoktay

Hepinizin takiplerini, videolarıma beğeni, kaydet, yorum ve anket desteklerini bekliyorum. :)


Roma’nın sıcak yaz akşamında, gökyüzü turuncu tonlara bürünmüşken, Leo Santoro, babası Don Vittorio’nun cenazesinden dönen siyah limuzinin arka koltuğunda sessizce oturuyordu. Gözlerini pencereden dışarı dikmiş, şehrin caddelerindeki insanların sıradan hayatlarını izlerken, omuzlarına binen ağırlığın farkındaydı. Artık Santoro ailesinin başında o vardı. Bir zamanlar babasının demir yumruğu ile yönettiği bu imparatorluk, şimdi onun ellerindeydi.

Cenaze töreni, Roma’nın dört bir yanından gelen insanlarla dolmuştu. Eski dostlar, düşmanlar, siyasi bağlantılar... Herkes oradaydı. Ancak Leo’nun aklında sadece bir düşünce vardı: Babamın mirasını nasıl daha ileriye taşıyabilirim?

Santoro ailesi, eski usul yöntemlerle Roma’nın altını üstüne getirmişti. Silah kaçakçılığı, kara para aklama, tehditler... Ancak Leo, bu yöntemlerin artık eskisi kadar etkili olmadığını biliyordu. Modern dünyada, güç parayla değil, zeka ve yasal yollarla kazanılıyordu. Leo'ya göre de mantıklı olan buydu. Bu yollarla kazanç elde edebilmek.

Roma’nın tepelerine kurulmuş, geniş bir araziye yayılan Santoro malikânesi, ilk bakışta bir kraliyet sarayını andırıyordu. Büyük, demir döküm kapılarından girer girmez, geniş ve uzun bir taş yol, sizi malikânenin merkezine doğru yönlendiriyordu. Yolun iki yanında asırlık çam ağaçları sıralanmış, ağaçların gölgeleri zemine dramatik bir ışık oyunuyla vurmuştu.

Malikânenin ana binası üç katlıydı; beyaz mermer sütunlarla çevrili giriş, görkemli taş merdivenlerle desteklenmişti. Binanın cephesinde zarif taş işlemeler, aile arması ve tarihî motifler dikkat çekiyordu. Santoro ailesinin soyluluğunu, Roma’nın en eski ve güçlü mafya ailelerinden biri olduğunu her detayıyla haykıran bir yapıydı burası.

Evin girişinde büyük ahşap çift kapılar, altın detaylarla süslenmişti. İçeriye adım attığınızda, ilk olarak geniş bir fuaye karşılıyordu sizi. Tavanı yüksek olan bu odanın ortasında büyük bir kristal avize asılıydı, avize salona muazzam bir parlaklık ve ihtişam katıyordu. Mermer zemin, her adımda yankılanan sessiz bir asalet taşıyordu. Duvarlarda Santoro ailesinin geçmişine dair yağlı boya tablolar ve zengin dokuma halılar sergilenmişti.

Salonun sonunda, devasa boyutlardaki Fransız camları, bahçeye açılıyor ve dışarıda göz alabildiğine uzanan yeşil bahçeyi görmenize olanak sağlıyordu. Bu bahçe, malikânenin dış dünyadan ne kadar uzak ve izole olduğunu daha da belirginleştiriyordu. Özel su yolları, şelaleler ve heykellerle süslü bu bahçe, adeta bir cennet bahçesi gibi düzenlenmişti. Ayrıca, malikânenin hemen yanındaki özel şarap mahzeni, aile için yapılan gizli toplantıların sıkça düzenlendiği, mahrem bir alan olarak kullanılıyordu.

Evdeki mobilyalar, klasik ve modernin ustaca bir birleşimiydi. Deri koltuklar, koyu ahşap mobilyalar ve antika parçalar, Santoro ailesinin lüks ve köklü zevkini yansıtıyordu. Malikâne aynı zamanda aile işlerinin yürütüldüğü yerdi. Evin altında, yeraltına inen gizli bir geçitle ulaşılan bir toplantı odası bulunuyordu. Bu oda, ailenin stratejik kararlarının alındığı, gizli anlaşmaların yapıldığı ve en mahrem işlerin konuşulduğu bir yerdi. Ortasında büyük bir yuvarlak masa, etrafında deri kaplı sandalyeler ve duvarlarda ses geçirmez paneller vardı.

Leo, bu malikânenin her köşesini çocukluğundan beri biliyordu. Burada büyümüş, babası Don Vittorio Santoro’nun işlerini nasıl yönettiğine tanıklık etmişti. Şimdi ise, babasının mirasını devralarak bu evde kendi kurallarını koymaya hazırlanıyordu. Ancak Leo, Santoro ailesinin eski yöntemlerini sürdürmek yerine, işleri daha modern ve yasal bir görünüme kavuşturmak için adımlar atmayı planlıyordu. Fakat bu malikânenin taş duvarları, eski dünyanın kurallarını hâlâ içinde barındırıyordu. Bunu ise değiştirmek kolay olmayacaktı. Yine de pes etmemeye kararlıydı.

Arabadan inerken, dikkatini çeken tek ses ayakkabılarının zeminde çıkardığı tıkırtıydı. Çevresine dahi bakmadan güçlü bir duruşla yürümeye başladı. Malikanenin içine girdiğinde, onu bekleyen bir grup adam hemen gözüne çarptı. Amcası Federico, kuzeni Marco ve babasının sağ kolu olan Giovanni.

"Leo," dedi Federico, ağır bir nefes alarak. "Aile işi şimdi senin ellerinde. Ne yapmayı planlıyorsun?"

Leo, derin bir nefes aldıktan sonra "Toplantı odasına geçelim," dedi. Hep birlikte odaya doğru yürümeye başladılar.

Odaya girdikten sonra hepsi kendisine ait olan sandalyelere oturdu. Leo ise ayakta kalmaya devam etti. Odanın içinde volta atarken, cümlelerini nasıl dillendireceğini düşünüyordu.

Bir süre sonra derin bir nefes aldı. Konuşmasını bekleyen kişilere döndükten sonra direkt düşüncelerini ortaya serdi. “Artık eski yollarla devam edemeyiz. Mafya dünyası değişiyor. Ben işleri daha yasal bir zemine taşımak istiyorum. Daha temiz, daha modern...”

Odadaki herkes, Leo'nun sözleri üzerine donup kaldı. Bu, Santoro ailesinin alışkın olduğu bir şey değildi. Leo’nun planları, geleneklere meydan okumaktı. Kesinlikle kabul edilemezdi.

“Babamızın anısını mı lekeleyeceksin, Leo?” diye sordu Marco. Gözlerinde Leo'nun daha önce görmediği bir öfke vardı. "Babamızın ilerlediği yoldan çıkmak asla kabul edilemez."

Leo, kuzeninin gözlerine dik dik baktı. Kararından dönmeyeceğini belli eden bir sesle “Hala güçlü olmaya devam edeceğiz nitekim yöntemlerimizi değiştirmemiz gerekiyor," diyerek konuşmaya başaldı tekrar. "Bilim ilerliyor, teknoloji devleşiyor, kısacası eski dünya yıkılıyor, Marco. İnsanlar artık işlerini daha yasal görünen yollarla hallederek güçlü oluyorlar. Biz de onlar gibi yapacağız ve asla yıkılanlardan olmayacağız."

Loading...
0%