@yazarcerenoktay
|
28.10.2024, 13:46 Numara 318'in ikinci bölümüne hepiniz hoş geldiniz, Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen. Yorumlarınızı satır aralarına yazmayı ihmal etmeyin. Not : Bu kitap güç mücadelesi, aile, sadakat, ihanet, aşk, mafya hayatı, hayatta kalma ve iktidar gibi temaları içermektedir. Eğer ki mafya kurgusu arayışındaysanız sizin için uygundur. Instagram hesabım : yazarcerenoktay Hepinizin takiplerini, videolarıma beğeni, kaydet, yorum ve anket desteklerini bekliyorum. :)
O sırada, malikânenin arka kapısında beliren bir gölge dikkatini çekti. Orta boylu, ince yapılı bir kadın, tereddüt ederek ona doğru yaklaştı. Kadının yüz hatları nazik ama gözlerindeki bakış kararlıydı. Leo, o anda kadının kim olduğunu hatırladı: Loilies Na Otera. Santoro ailesiyle bağlantılı olan bir başka mafya ailesinin,Otrra’ların, güçlü ve zeki kızıydı. Loilies, sessiz adımlarla Leo'nun yanına geldi ve yüzünde belli belirsiz bir gülümsemeyle konuşmaya başladı. "Leo Santoro, efsane baban Don Vittorio'nun mirasını modernleştirme planlarını duymayan kalmadı." Leo, gözlerini ona dikerek, "Sana da mı ulaştı bu haberler, Loilies?" dedi, alaycı bir sesle. Loilies, omuzlarını silkerek devam etti. "Mafya dünyasında her dedikodu hızlı yayılır, özellikle Santoro ailesinde bir değişiklik olacaksa. Fakat bu kez durum farklı; çünkü bu değişiklik aileyi kökünden sarsabilir." Kadının bakışlarında, Leo’nun planlarına yönelik bir hayranlık olduğu kadar, açık bir şüphe de vardı. Leo, ona doğru bir adım atarak, "Eski yöntemlerin bizi ancak bu noktaya kadar getirdiğini biliyorum. Artık yeni stratejiler, yeni ittifaklar kurmamız gerek. Yasal yollarla bile olsa, ailemizin gücünü korumalıyız." Loilies, Leo’nun gözlerine bakarak sordu. "Gerçekten mi? Yoksa sadece babanın mirasını korumak için mi bunları yapıyorsun? Çünkü bu dünya, temiz niyetleri kolayca yutar, Leo." Leo derin bir nefes aldı. Loilies’in sözlerinin altında kendisine meydan okuyan bir ton vardı, ama bir yandan da onu anlamaya çalışan bir taraf. "Ben, Santoro ailesini geleceğe taşımak istiyorum. Babamın kurduğu imparatorluk, eski yöntemlerle yıkılmaya yüz tuttu. Bunu değiştirecek olan benim," diye karşılık verdi kararlı bir sesle. Loilies, başını salladı. Leo'nun gözlerindeki azmi fark etti. "Pekala, Leo. Senin için belki risk almaya değer," dedi, sonra biraz daha yaklaştı karşısındaki adama. Fısıltıya dönüşen bir sesle "Ama unutma ki, eski dünya savaşmadan yok olmaz. Seni zorlayacaklar." diyerek herkesçe bilinen bir gerçeği dile getirdi. Leo, Loilies'in bu sözlerinde bir uyarıdan daha fazlasını, bir teklifi sezdi. Bu güçlü kadın, tehlikenin tam ortasında, Leo’nun yanında olmaya her zaman hazırdı. Ancak Leo, ona tamamen güvenip güvenemeyeceğini henüz kestiremiyordu. Santoro ailesinin kuralları, iş birliği içinde olduğu insanlara bile her zaman dikkatle yaklaşmayı gerektirmekteydi. Kadın yanından ayrıldıktan sonra Leo, bir süre dinlenmek için odasına çekildi. Babasının işlerine göz attı, yapılan anlaşmalardan bazılarını ve gelen teklifleri detaylıca inceledi. Loilies’in teklifi ve sözlerindeki kararlılık Leo'yu belli etmese de etkilemişti. Buna rağmen kendisine bu yola girmesine sebep olan sebepleri tekrar hatırlattı. Ailesini modernleştirme çabası, sadece güç kazanmak değildi, aynı zamanda babasının mirasını onurlandırmanın ve onu ayakta tutmanın da bir yoluydu. O gece uzun süre uyuyamadı, zihninde babasının sesini duyuyormuş gibi hissediyordu: "Santoro ismini ayakta tutmak cesaret ister, Leo." Sabahın ilk ışıkları malikânenin büyük camlarından süzülürken, Leo çalışma odasında yeni planlar yapmaya koyuldu. Loilies'in söyledikleri, aklının bir köşesine kazınmıştı; mafya dünyası, köklü bir değişime kolayca boyun eğmezdi ve bu değişiklik isteği büyük bir meydan okumaydı. Aklındaki stratejileri gözden geçirirken kapı hafifçe çalındı. İçeri, kuzeni Marco girdi. Marco, her zaman olduğu gibi, enerjik ve biraz da alaycı bir ifadeyle Leo’ya yaklaştı. "Sabahın köründe uyanık olduğunu görünce şaşırmadım," dedi gülümseyerek. "Gece de uyumamışsındır herhalde." Leo, kuzeninin bu lafına hafif bir tebessümle karşılık verdi. “Beni bu kadar iyi tanıyorsun, ha? Haklısın, Marco.” Birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra bakışlarını önündeki kağıtlardan çekip kuzenine çevirdi. "Eğer işleri dediğim gibi yapacaksak son derece ciddi, planlı ve programlı olmamız gerekiyor." Marco başını salladı. Tek düze bir sesle "Doğru diyorsun. Ancak senin gibi bir Santoro, eski dünyayı kolayca değiştiremez. Bizim gibi adamlar için eski düzeni korumak, belki de yeni dünyaya uyum sağlamaktan daha güvenlidir. Amcam hayatta olsa kesinlikle böyle düşünürdü." Leo, kuzenine bakarak iç çekti. “Bak Marco, ben istersem hala babamın yolunu izleyebilirim, ama değişim kaçınılmaz. Bunun kesinlikle farkındayım. Dünya, artık o eski düzenden çok daha farklı bir şekilde ilerliyor. Bundan dolayı yeni bir dünya düzeni kurmak istiyorsam, eski düzenin hatalarından ders almam ve o hataları tekrarlamamam gerekiyor.” Marco, Leo’nun gözlerindeki ciddiyeti fark etti. “Tamam, Leo. Ama bunu yaparken dikkatli olmalıyız." dedi. "Dün sizi gördüm," diyerek konuşmasını sürdürdü. "Loilies’le iş birliği yapmak iyi bir seçim gibi görünse de, Otera Ailesi kendi çıkarlarından asla vazgeçmezler.” Leo, kuzeninin sözleri üzerine Loilies'in tehlikeli cazibesini ve keskin görünen zekâsını düşündü. Her ne kadar Loilies, destek olacağını söylese de aralarındaki iş birliği güven gerektiriyordu. Leo içinse bu güven kolay kazanabilecek bir şey değildi. Loilies'in ve diğerlerinin Leo'nun güvenini kazanması adına fazlasıyla çabalaması gerekiyordu. |
0% |