14.10.2024, 14:18
Savaşın Gölgesi'ndenin otuzikinci bölümüne hepiniz hoş geldiniz,
ve keyifli okumalar!
Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.
Yorumlarınızı satır aralarına yazmayı ihmal etmeyin.
Not : Bu kitap savaş, askeri birlik, askerler, inanç, vatan ve bayrak sevgisi, aşk ve nefret gibi temaları içermektedir. Eğer ki askeri kurgu arayışındaysanız sizin için uygundur.
Atış talimi sona erdiğinde, Fırtına Birliği üyeleri, yeni silahları denemenin heyecanı ve memnuniyetiyle birbirleriyle kısa kısa sohbet etmeye başladılar. Her biri, yeni silahların sahada ne kadar etkili olabileceğini konuşuyordu. Elif, tüfeğini incelerken Burak yanına yaklaşıp, "Güzel atıştı Teğmen," dedi. Elif, "Teşekkür ederim Üsteğmen'im. Tüfek gerçekten harika, hafifliği ve isabet oranı mükemmel," diyerek cevap verdi.
Bu sırada Binbaşı Emre’nin bakışları Hasan’ı görmesiyle bir an için değişti. Belli ki bir şeyler oluyordu.
Emre, Hasan’ın bu halini fark edince yanına yaklaştı. "Ne oldu? Bir gelişme mi var yoksa? Sofia Verlaine ile konuşma kararı aldın mı?" diye sordu kaşlarını hafifçe çatarak. Hasan biraz duraksadı, sanki bir şey söylemek üzereydi ama yine de sustu.
"Az daha zaman ver Emre," dedi sonunda Hasan. Emre, bu cevabı tuhaf bulmuştu ama üzerine gitmedi. Bir süre sessizce birbirlerine baktılar, ardından Emre omzuna hafifçe dokunarak, "Tamam Hasan, ne zaman istersen konuşuruz," dedi.
Hasan'ın yanından ayrılmasının ardından ekip üyelerinin silahları yerlerine yerleştirdiğini gördü. Emre, bunun ardından birliğine seslendi. "Güzel bir gün geçirdik, çocuklar. Yeni silahlarımızı tanıdık, bunları sahada daha çok kullanacağız. Akşam yemeğine kadar herkes serbesttir. Hepinizi daha sonra akşam yemeğinde görmek istiyorum."
"Emredersiniz komutanım!" demelerinin ardından birlik üyeleri bulundukları alandan dışarı çıktılar.
Emre, Hasan'ın neden hala bir şey demediğini ve bir şey yapmadığını düşünüyordu. Sonuçta ülkesi tehlikedeydi. Kim bilir kaç hain vardı içlerinde. Kim bilir nice bilgiler, bu süre zarfında kötü ellere ulaştırılıyordu. Yine de bekleyecekti. Hasan'ı tanıdığı kadarıyla beklemesinin bir sebebi vardı yoksa çoktan Sofia Verlaine ile konuşmaya gitmiş olurlardı.
Emre, üssün içine girdikten sonra telefonunu çıkardı ve son gündem haberlerine göz atmaya başladı. O gün için iki tane şehidin olduğunu öğrendiğinde kalbi acıyla doldu. Her şehit haberi yüreğine kor gibi düşerdi. Şehitlerin haberi ailelerine ulaştığında canları çok yanardı. O gün askerin içinde bulunduğu birlikte ve üste moral düşer, adeta herkes yemeden içmeden kesilirdi. Tıpkı Şehidin evinde olduğu gibi.
Derin bir nefes aldıktan sonra diğer haberlere göz atmaya başladı. Ülkede kaybolan bir kızın olduğu haberi yayılmış ve bu kızı bulabilmek için arama kurtarma ekibi kurulmuştu. Ekip, yapılan aramalara rağmen kızı bulamamıştı ama arama kurtarma devam ediyordu.
"İnşallah çabucacık bulunur ve ölmemiştir," dedi. Oysa biliyordu ki, bu kadar uzun zaman geçtikten sonra o çocukları yaşıyor bulmak imkansızdı.
Biraz daha haberde dolaştırıldığında gözleri eşleri ve sevgilileri, akrabaları tarafından öldürülen kadınların haberlerine takıldı. Ülke içinde ölen kadın maalesef çok fazlaydı. Bu kadar çok artışın olması, insanların soğukkanlılık ile birilerini özellikle kadın ve hayvanları öldürmesi, Emre'yi dehşet içinde bırakıyordu. Bunun olması hiç iyi değildi. Eğer bir an evvel bu konu hakkında ciddi yaptırımlar yapılmazsa ölü sayıları gün geçtikçe artacaktı. Emre'nin bildiği bir şey varsa, cezasız olan her şey ya da ufak tefek alınan cezalar asla caydırıcı olmuyor, aksine zihni ve karakteri bozuk, akıl hastası insanların, kötü insanların kendilerini daha cesaretli bulmasına sebep oluyordu.
İçinin daha fazla kararmaması ve daha fazla üzülmemek için haberlerden çıktıktan sonra televizyon ve dizi gündemine dair haberleri takip etmeye başladı. Çok fazla magazin sevmezdi ama yeni film ve dizilere dair gelişmeleri okumaktan keyif alırdı. Severek izlediği Squid Game dizisinin yeni sezonunun yakın zamanda başlayacağını gördüğünde içini bir sevinç kapladı. İlk sezon kadar harika olacağını düşünüyordu.
Telefonda bir süre daha takıldığında Hasan'ın sesini duydu. "Emre," dedi Hasan ciddi bir ses tonuyla. "Toparlan. Acil çıkmamız gerekiyor."
Emre, Hasan'ın sözü üzerine "Ne oldu?" diye sordu.
Hasan "Vakit geldi," dedi. Daha sonra yanına aldığı cihazı gösterdi. Emre, o anda ne olduğunu anladı.
Hızla odasına gidip sivil giyindikten sonra Ali Yüzbaşı’nı buldu. Onun yanına gidip "Ali, acil bir işim var. Bir süre burada olamayacağım, sen birliği yönet," dedi. Ali, başıyla onayladı. "Merak etme Binbaşım, her şey kontrolümde olacak."
Emre, daha sonra Hasan’a döndü."Gidelim," dedi.
Hasan derin bir nefes aldı, sanki zihninde önemli bir karara varmış gibiydi. "Beklediğim izni aldım," diye başladı. "Kadınla konuşabileceğim ama yanında güvenilir birinin olması önemli. Senden başka kimseye güvenebileceğimi sanmıyorum. Bu yüzden sana geldim. Yanımda olmanı istiyorum."
Emre, Hasan'ın bu sözleri karşısında gururlandığını hissetti. Bir insana güven duymak, hele de böyle zamanlarda çok zordu. Nitekim Hasan ona güveniyordu. "Yanında olacağım," dedi kararlı bir sesle. "Ama bana söyle, bu kadın kim ve neden bu kadar önemli?"
Hasan bir an tereddüt etti, ama sonra içini çekerek "Her şey ülkenin geleceği için. O kadın çok güvenilir, üstelik bana borçlu," dedi Emre'ye.
"Peki o zaman, birlikte bu işi halledeceğiz." dedi yürümeye devam ederlerken.
Üsten ayrıldıktan sonra varacakları yere ulaşmaları oldukça uzun sürdü. Araçtan indiklerinde Emre, çevresini dikkatle inceledi. Karşılarında büyük bir binanın izole edilmiş bir bölümü bulunuyordu. Yapı, yüksek güvenlik önlemleriyle donatılmıştı; çevrede kameralar, metal kapılar ve güvenlik görevlileri dikkat çekiyordu. Emre, buranın ne kadar iyi korunduğunu görünce hem şaşırdı hem de bir nebze olsun rahatladı.
Hasan derin bir nefes alıp Emre’ye döndü. "Lütfen sessiz ol ve sadece beni dinle. Konuşmaları bölme ya da müdahalede bulunma. Bundan hiç hoşlanmaz."
Emre, anlayışla başını salladı. "Tamam," dedi sakin bir sesle. "Sen nasıl istersen."
Hasan, kendilerini Sofia Verlaine'in beklediğini söyledi. Kapıdaki güvenlik görevlisi bunu teyit etti. Teyit onaylandığında kapı açıldı, içeriye giriş yaptılar.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
73.59k Okunma |
3.76k Oy |
0 Takip |
91 Bölümlü Kitap |