30.12.2024, 22:28
Savaşın Gölgesinde'nin ikinci kitabının ilk bölümüne hepiniz hoş geldiniz,
ve keyifli okumalar!
Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.
Yorumlarınızı satır aralarına yazmayı ihmal etmeyin.
Instagram hesabım : yazarcerenoktay
Hepinizin takiplerini, videolarıma beğeni, kaydet, yorum ve anket desteklerini bekliyorum. :)
“Komutanım biz bu adamı aldık almasına ama bunun bakışı da duruşu da hiç hoşuma gitmiyor bilesiniz,” diyerek gözlerini kıstı Serkan. Bakışları Erhan Timur’daydı. Onu her an parça punçuk edecekmiş gibi görünüyordu.
“O niye ki Serkan? Neden böyle düşündün?” diye sordu Emre. Bakışları önce Serkan’a daha sonra da Erhan Timur’a yöneldi. “Biz yapacağımızın en iyisini yaptık ve onu evinden alabildik. Şimdi tek yapmamız gereken onu Cumhurbaşkanına teslim edip yargılanmasını sağlamak. Bunu biliyorsunuz.”
“Bunu biliyorum komutanım bilmesine de adam sanki birazdan göreceksiniz gününüzü der gibi bakmakta. O kadar ayar etti ki beni, suratına bir tane çarpasım geliyor.”
“Aman be Serkan,” dedi Burak gözlerini devirirken. “Bu böyle baksa ne olur? Bakmasa ne olur? Zaten bir süre sonra görecek hayat nasıl zindan olacak.”
Yolda araç ilerlemeye devam ederken Erhan Timur yüzünden Fırtına Birliği diken üstündeydi. Birlik üyelerinin tek muhabbeti bu adam sayesindeydi ve durumdan ne kadar rahatsız oldukları belli oluyordu. İstiyorlardı ki, Erhan Timur’un bir an evvel yargılanmasımı sağlayalım. Ama bunu yapabilecekler miydi bilmiyorlardı. Ne de olsa böyle adamların hep başka bir planı olurdu. Gözlerini dört açsalar iyi ederlerdi.
“Hadi biraz neşelenelim,” dedikten sonra Elif, elini havaya kaldırdı. “Ekip oluşturacağız ve taş – kağıt – makas oynayacağız bir el. Kaybedenler kazananlarla eşleştirilecek. Finale çıkmayı başaran ve kazanan kişiler de kendi aralarında yarışacaklar. En sonunda kazanan kişi, Erhan Timur ile ilgilenmeyecek. Bu görev diğerlerine kalacak.”
“Yok artık!” dedi Caner gözleri irice açılırken. “Ciddi olamazsın Elif.”
“Ciddiyim,” dedi Elif. Öldürücü bakışları Erhan Timur’a döndü. “O kadar meymenetsiz ve sinir bozucu ki, kesinlikle finale varıp kazanmak ve bu adamla uğraşmamak istiyorum.”
“Aslını istersen ben de bunu istemiyorum,” diyerek suratını buruşturdu Ali Yüzbaşı. “Ama o adamla hepimizin ilgilenmesi gerekiyor. Bunu biliyorsunuz. Birimizin fark etmediği bir şeyi başka birimiz fark edebilir. Bu yüzden gözümüzü dört açmalıyız.”
Araç, yol boyunca ilerlemeye devam ederken Ali'nin içinde bir sıkıntı vardı ama bu sıkıntının ne olduğunu bir türlü tarif edemiyordu. Sanki bir süre sonra başlarına inanılmaz olaylar gidecek, sanki Erhan Timur ellerinden kaçacakmış gibi hissediyordu. Bu tarz hislere kolay kolay kapılmazdı ve ön görüsü güçlü bir adamdı Ali. "Kesin bu hissimde ve düşüncemde yanılmıyorum," diye düşündü.
Araç, dağ yoluna varmadan yarım saat önce aracı zorla durdurdu. "Bence buradan gitmemeliyiz komutanım," dedi Emre'ye dönerek. "İçimde kötü bir his var. Bilirsiniz ki hislerimde kolay kolay yanılmam."
"İstikameti değiştirmek mi? Neden Ali?" diye sordu Emre. "Ne hissediyorsun?"
"Bu karaktersiz kesin bize tuzak kurmuştur. Bu adama güven olmaz. Yol üzerinde ilerleyeceğimiz dağlık alan da tuzak kurulması için en müsait yerlerden biri."
Emre, kaşlarını çattı. "Haklısın," dedi. "Risk alamayız."
Ali, hızla aracın direksiyonunu çevirdi ve istikameti değiştirdi. Uzun yoldan gideceklerdi ama istikametlerinde bir tuzak varsa da en azından bu sayede daha rahat hareket edebileceklerdi.
"Hata yapıyorsunuz!" dediğinde Erhan Timur, Elif dayanamadı ve adama bir yumruk indirdi. "Kapa çeneni! Sizin gibi pislikler yüzünden ülkemizde bir sürü şehidimiz var! Babam senin gibiler yüzünden şehit oldu! Hiçbir vatan hainine acımayacağız!"
"Sakin ol Elif," diyerek konuştu Cengiz. Ekibin konuşmalarını dinliyordu. "Bu adam sizi sinirlendirmek için fırsat kolluyor."
Erhan Timur, suratına atılan yumruktan hiç etkilenmemiş gibi kahkaha attı. "Hadi ama. Siz de biliyorsunuz ki, tuzak kurmak benim işim değil."
"Buna inanacak kadar saf mı görünüyoruz?" diye bağırdı Burak. "Çeneni kessen iyi edersin yoksa ben senin o çeneni kapatmasını bilirim."
"Çömezsiniz!" diyerek konuşmaya devam etti Erhan. "Benim askerliğimin çok azını yapmışken kendinizi bir şey sanıyorsunuz!"
"Lan bu çenesini hala kapamıyor!" diyerek dişlerini sıktığında Burak, Emre onun omzuna dokundu. "Duymazdan gelin," dedi. "Bu puşt bizi sinirlendirmek için çabalıyor işte. İstediğini elde etmesine izin vermeyelim."
Emre'nin sözlerinin ardından birlik üyeleri sakin bir şekilde ilerlemeye başladı. Araç yolda ilerlemeye devam ederken Erhan Timur düşündü. Eğer istikameti değiştirmeyip dağ yolundan ilerleselerdi hepsinin sonu ölüm olacaktı ve serbest kalacaktı. Planı işlememişti. Ali denen cibiliyetsiz yüzünden istikamet değişmiş, tuzağın yer almadığı bir yolda ilerlemeye başlamışlardı. Öfkesinden dolayı alt dudağını ısırırken ağzına kan tadı geldi. Ne kimseye haber verebiliyordu ne de planı değiştirebiliyordu. Eli kolu bağlanmıştı.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
75.47k Okunma |
3.84k Oy |
0 Takip |
94 Bölümlü Kitap |