06.01.2025, 13:51
Savaşın Gölgesinde'nin ikinci kitabının beşinci bölümüne hepiniz hoş geldiniz,
ve keyifli okumalar!
Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.
Yorumlarınızı satır aralarına yazmayı ihmal etmeyin.
Instagram hesabım : yazarcerenoktay
Hepinizin takiplerini, videolarıma beğeni, kaydet, yorum ve anket desteklerini bekliyorum. :)
Not : Bu kitap savaş, askeri birlik, askerler, inanç, vatan ve bayrak sevgisi, aşk ve nefret gibi temaları içermektedir. Eğer ki askeri kurgu arayışındaysanız sizin için uygundur.
Çevrede bulunan herkes geri çekilmek için anında harekete geçti. O saniyelerde Yüzbaşı Ali, gözlerini sıkıca kapattı, daha sonra bakışlarını Emre'ye çevirdi. Gözlerindeki endişe açıkça belli oluyordu.
Elif, karşısında bulunan adamın üzerindeki patlayıcıyı gördüğü için endişeli bir şekilde geri geri yürümeye başladı. Hızla zırhlı aracın içine binmeden önce dikkatli gözlerle adamın üzerindeki patlayıcı düzeneği inceledi. Patlayıcı düzenek bir sürücüye bağlı görünüyordu. Elif, araca binmeden önce “Kim bu adam?” diye fısıldadı. Hızla araca bindikten sonra bakışlarını Erhan Timur'a çevirdi.
"Hepsi senin planın değil mi? Seni şerefsiz!" Fazlasıyla öfkeli görünüyordu. Yanakları öfkesinden dolayı iyice kızarmıştı.
Erhan Timur, kahkaha attığında buna dayanamayan Elif, adamın suratına yumruğunu patlattı. Kesinlikle çok ileri gitmişti.
Aracı, üzerinde patlayıcı düzenek bulunan adamdan biraz olsun uzaklaştırmak için harekete geçtiklerinde adamın güçlü sesi yankılandı.
"Sakın ola uzaklaşmaya kalkmayın yoksa buradaki insanların ölümüne sebep olurum!"
Tüm birlik üyeleri, adamın tehdidi üzerine donup kaldı. Adam, hepsinin telsizine erişebilmiş ve konuşmuştu. Bunu nasıl yapabiliyordu?
"Sakın bu adamda o cihazdan olmasın?" diye sorduğunda Serkan, hepsi Serkan'ın neden bahsettiğini anlamıştı.
"Olabilir mi ki?" diye sordu Emre endişeli bir yüzle birlik üyelerine bakarken.
"Çok zekisiniz!" dedi adam. "Şimdi daha büyük sorunlara sebep olmadan önce hepiniz araçtan inin. Erhan Timur'u da serbest bırakın."
Adamın tehdiditin üzerine çevredeki hava aniden yoğunlaşmıştı. Bomba düzeneği bulunan adam yüzünden hızla çekilen araçlar, çevredeki siren sesleri ve fren sesleri, oluşan kaos ortamını açıkça belli ediyordu. Geçen her saniye insanların sinirlerini geriyor, bombanın her an patlatılabilecek olma ihtimali bir gerginlik yaratıyordu. Kısa sürede alan bir savaş alanına dönmüş gibiydi. Kimse böylesine bir kaosu beklemiyordu.
Patlayıcı uzmanları, yapılan ihbar üzerine hızla olay yerine gelip patlayıcı düzenek için inceleme yapmak isterken, olay yerinde bulunan güvenlik güçleri hızla bölgeyi boşaltmak ve güvenlik çemberine almak için çabalıyordu. Patlamanın güvenlik çemberi oluşmadan gerçekleşmesi, kesinlikle büyük bir tehlikeydi ve pek çok insanın ölümüne sebep olurdu. Buna izin veremezlerdi.
Fırtına Birliği üyeleri, adamın uyarısıyla olduğu yerde donup kalırken nasıl hareket edeceklerini düşünmeye başlamışlardı. Adamın söylediğini yapamayacaklarının farkındaydılar. Bu haini, bu karaktersizi kesinlikle serbest bırakamazlardı. Nitekim bu kadar insanın hayatını tehlikeye de atamazlardı. Ne yapacaklardı? Nasıl hareket edeceklerdi?
Emre, soğukkanlılığını korumaya çalışarak hızla kafasında bir plan yapmaya başladı. Kafasında planı net bir şekilde oturttuğunda gözlerini çevredeki ekibe çevirdi ve onların dikkatini toplamaya çalışarak konuştu.
“Tetikte olun, ama acele etmeyin. Zamana ihtiyacımız var.”
Telsizden, bomba imha uzmanının sesi yankılandı:
"Kullanılan düzenek oldukça karmaşık görünüyor. Uzaktan tetikleme mekanizması olma ihtimali yüksek. Cihazın frekanslarını karıştırmaya çalışıyoruz ama bu bir süre alacak. Bundan dolayı adamın dikkatini dağıtmak lazım."
Emre, duyduklarından sonra tekrardan birlik üyelerine baktı. "Bomba imha ekiplerinin burada olduğunun farkında. Çevresinin sarıldığını da çok iyi biliyor. Nitekim hedefini gerçekleştirmeden buradan gitmeyecek. Bu yüzden..." dedi ve yanında bulunan not defterine yazmaya koyuldu.
"Bulunduğumuz alan, bu adam tarafından görülüyor. Çevrede pek çok güvenlik gücü ve bomba imha ekipleri var bildiğiniz üzere. Bizim bu bomba ekiplerine zaman kazandırmamız gerektiği için adamı lafa tutacağız."
Burak, tam ağzını açacaktı ki Emre onu susturdu. "Ben dışarı çıkacağım. Aranızdan bir kişi beni koruyacak. Biriniz çevrede keskin nişancı olup olmadığını tarayacak. Geri kalan, Erhan Timur'un kesinlikle serbest kalmasına izin vermeyecek. Bu süre zarfında adamı olabildiğince konuşturup zaman kazanmaya çalışacağım."
Bunu söylemesinin ardından birlik üyelerini dikkatle gözlemledi. Elif'e "Sen benimle geliyorsun," dedi. Daha sonra bakışları Burak'a döndü. Çevreyi taramasını işaret etti. Burak, başını sallayıp Emre'yi onayladı.
Emre, ellerini havaya kaldırıp araçtan indikten sonra “Ben Binbaşı Emre Özkan. Beni dinlemeni istiyorum." dedi. Adamın çatık kaşlarını görünce konuşmayı sürdürdü. "Bu insanlara zarar vermek sana hiçbir şey kazandırmaz. Ne istiyorsan, oturup konuşalım. Kimseyi öldürmeden bu işten kurtulabilirsin.”
Adam, alaycı bir kahkaha attı ve bombanın üzerindeki tetikleyiciyi elinde sıkıca tuttu. "Beni oyalamaya mı çalışıyorsun? Zaman kazanmaya? Ne yaparsanız yapın, beni durduramayacaksınız. Buradaki herkesin kanı sizin ellerinizde olacak!"
Bu sırada bomba imha ekipleri, dikkatli bir şekilde adamın elindeki düzeneği incelemeye devam ediyorlardı.
Emre, adama doğru bir adım daha atarak dikkatini tamamen üzerine çekmeye çalıştı. “Bak, istediğin neyse, gel konuşalım. Bu kadar insanın hayatını tehlikeye atmak anlamsız. Seni dinliyoruz. Neyin peşindesin? Ne istiyorsun?”
Adamın yüzündeki ifadeden, Emre'nin söylediklerine kulak verdiği belli oluyordu. Bu sırada keskin nişancı, uygun açıyı yakalamak için pozisyonunu aldı.
"Beni rehin almak ister misin?" diye sordu. "Eğer beni rehin almak istersen buna seve seve izin veririm. Yeter ki başka insanlara zarar verme."
Adam, Emre'nin sözlerine rağmen hala yanıt vermemişti. Birkaç saniyelik sessizliğin ardından "Ne istediğimi çok iyi biliyorsunuz," dedi. "Benim seninle ya da sizinle işim yok komutanım. Benim tek istediğim Erhan Timur'u alıp buradan gitmek."
“Neden Erhan Timur'u istiyorsun?"
"Onu neden istediğimi çok iyi biliyorsunuz."
"Bunu bize neden anlatmıyorsun? Belki de bizi ikna edebilirsin."
Adamın dikkati, Emre'nin sözü üzerine birkaç saniye olsa da dağılmıştı. Elini patlayıcı düzenekten çekip ağzını araladığında keskin nişancı ateş etti. Adamın kullandığı bomba düzeneğini etkisiz hale getirebilecek kablolara nişan almıştı. Adam, ne olduğunu anlayamayıp paniklediğinde kablolardan birkaçının kopmuş olduğunu fark etti. Bu durum kesinlikle iyi değildi. Bombayı patlatamayacaktı. Üstelik sadece bu olmakla kalmamış, yaralanmıştı da.
Emre, bu fırsatı kaçırmadı ve hızla adamın üzerine atıldı. Adamı kollarından tuttuğunda Elif hızla hareket etti ve adamın ellerine kelepçeyi taktı.
Birlik üyeleri aracın içinden olan biteni izlerken “Düzeneği kontrol altına alıyoruz. Patlama riski şu an için ortadan kalktı,” diyen bomba imha ekibinin sesini duydular.
Emre, derin bir nefes aldıktan sonra adamı kendisine çevirdi ve yüzüne baktı. “Bu iş burada bitti. Şimdi sıradaki plan ne, neden bunu yapıyorsunuz? Hemen bana anlat.”
Emre'nin sözlerinin ardından adam soğukkanlı bir şekilde gülümsedi. “Gerçekren kazandığınızı mı sanıyorsunuz? Bu sadece başlangıç. Erhan Timur’un ne kadar tehlikeli olduğunu anlamadınız.”
Emre, adama bir an için baktıktan sonra, dikkatini dağıtmasına izin vermeyip hızla kendisini toparladı. Şimdi sıradaki adım, bu planın arkasındaki derin bağlantıları ortaya çıkarmaktı.
Bomba imha ekibi gelip adamın üzerindeki düzeneği tamamen etkisiz hale getirdikten sonra adamı güvenlik güçlerine teslim ettiler. Daha sonra yeniden araca binip Erhan Timur'u Cumhurbaşkanı'na teslim etmek üzere yola çıktılar. Görevleri mühimdi. Karşılarına çıkacak olan hiçbir zorluğun yılmalarını sağlamasına izin veremezlerdi.
06.01.2025, 13:51
Savaşın Gölgesinde'nin ikinci kitabının beşinci bölümüne hepiniz hoş geldiniz,
ve keyifli okumalar!
Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.
Yorumlarınızı satır aralarına yazmayı ihmal etmeyin.
Instagram hesabım : yazarcerenoktay
Hepinizin takiplerini, videolarıma beğeni, kaydet, yorum ve anket desteklerini bekliyorum. :)
Not : Bu kitap savaş, askeri birlik, askerler, inanç, vatan ve bayrak sevgisi, aşk ve nefret gibi temaları içermektedir. Eğer ki askeri kurgu arayışındaysanız sizin için uygundur.
Çevrede bulunan herkes geri çekilmek için anında harekete geçti. O saniyelerde Yüzbaşı Ali, gözlerini sıkıca kapattı, daha sonra bakışlarını Emre'ye çevirdi. Gözlerindeki endişe açıkça belli oluyordu.
Elif, karşısında bulunan adamın üzerindeki patlayıcıyı gördüğü için endişeli bir şekilde geri geri yürümeye başladı. Hızla zırhlı aracın içine binmeden önce dikkatli gözlerle adamın üzerindeki patlayıcı düzeneği inceledi. Patlayıcı düzenek bir sürücüye bağlı görünüyordu. Elif, araca binmeden önce “Kim bu adam?” diye fısıldadı. Hızla araca bindikten sonra bakışlarını Erhan Timur'a çevirdi.
"Hepsi senin planın değil mi? Seni şerefsiz!" Fazlasıyla öfkeli görünüyordu. Yanakları öfkesinden dolayı iyice kızarmıştı.
Erhan Timur, kahkaha attığında buna dayanamayan Elif, adamın suratına yumruğunu patlattı. Kesinlikle çok ileri gitmişti.
Aracı, üzerinde patlayıcı düzenek bulunan adamdan biraz olsun uzaklaştırmak için harekete geçtiklerinde adamın güçlü sesi yankılandı.
"Sakın ola uzaklaşmaya kalkmayın yoksa buradaki insanların ölümüne sebep olurum!"
Tüm birlik üyeleri, adamın tehdidi üzerine donup kaldı. Adam, hepsinin telsizine erişebilmiş ve konuşmuştu. Bunu nasıl yapabiliyordu?
"Sakın bu adamda o cihazdan olmasın?" diye sorduğunda Serkan, hepsi Serkan'ın neden bahsettiğini anlamıştı.
"Olabilir mi ki?" diye sordu Emre endişeli bir yüzle birlik üyelerine bakarken.
"Çok zekisiniz!" dedi adam. "Şimdi daha büyük sorunlara sebep olmadan önce hepiniz araçtan inin. Erhan Timur'u da serbest bırakın."
Adamın tehdiditin üzerine çevredeki hava aniden yoğunlaşmıştı. Bomba düzeneği bulunan adam yüzünden hızla çekilen araçlar, çevredeki siren sesleri ve fren sesleri, oluşan kaos ortamını açıkça belli ediyordu. Geçen her saniye insanların sinirlerini geriyor, bombanın her an patlatılabilecek olma ihtimali bir gerginlik yaratıyordu. Kısa sürede alan bir savaş alanına dönmüş gibiydi. Kimse böylesine bir kaosu beklemiyordu.
Patlayıcı uzmanları, yapılan ihbar üzerine hızla olay yerine gelip patlayıcı düzenek için inceleme yapmak isterken, olay yerinde bulunan güvenlik güçleri hızla bölgeyi boşaltmak ve güvenlik çemberine almak için çabalıyordu. Patlamanın güvenlik çemberi oluşmadan gerçekleşmesi, kesinlikle büyük bir tehlikeydi ve pek çok insanın ölümüne sebep olurdu. Buna izin veremezlerdi.
Fırtına Birliği üyeleri, adamın uyarısıyla olduğu yerde donup kalırken nasıl hareket edeceklerini düşünmeye başlamışlardı. Adamın söylediğini yapamayacaklarının farkındaydılar. Bu haini, bu karaktersizi kesinlikle serbest bırakamazlardı. Nitekim bu kadar insanın hayatını tehlikeye de atamazlardı. Ne yapacaklardı? Nasıl hareket edeceklerdi?
Emre, soğukkanlılığını korumaya çalışarak hızla kafasında bir plan yapmaya başladı. Kafasında planı net bir şekilde oturttuğunda gözlerini çevredeki ekibe çevirdi ve onların dikkatini toplamaya çalışarak konuştu.
“Tetikte olun, ama acele etmeyin. Zamana ihtiyacımız var.”
Telsizden, bomba imha uzmanının sesi yankılandı:
"Kullanılan düzenek oldukça karmaşık görünüyor. Uzaktan tetikleme mekanizması olma ihtimali yüksek. Cihazın frekanslarını karıştırmaya çalışıyoruz ama bu bir süre alacak. Bundan dolayı adamın dikkatini dağıtmak lazım."
Emre, duyduklarından sonra tekrardan birlik üyelerine baktı. "Bomba imha ekiplerinin burada olduğunun farkında. Çevresinin sarıldığını da çok iyi biliyor. Nitekim hedefini gerçekleştirmeden buradan gitmeyecek. Bu yüzden..." dedi ve yanında bulunan not defterine yazmaya koyuldu.
"Bulunduğumuz alan, bu adam tarafından görülüyor. Çevrede pek çok güvenlik gücü ve bomba imha ekipleri var bildiğiniz üzere. Bizim bu bomba ekiplerine zaman kazandırmamız gerektiği için adamı lafa tutacağız."
Burak, tam ağzını açacaktı ki Emre onu susturdu. "Ben dışarı çıkacağım. Aranızdan bir kişi beni koruyacak. Biriniz çevrede keskin nişancı olup olmadığını tarayacak. Geri kalan, Erhan Timur'un kesinlikle serbest kalmasına izin vermeyecek. Bu süre zarfında adamı olabildiğince konuşturup zaman kazanmaya çalışacağım."
Bunu söylemesinin ardından birlik üyelerini dikkatle gözlemledi. Elif'e "Sen benimle geliyorsun," dedi. Daha sonra bakışları Burak'a döndü. Çevreyi taramasını işaret etti. Burak, başını sallayıp Emre'yi onayladı.
Emre, ellerini havaya kaldırıp araçtan indikten sonra “Ben Binbaşı Emre Özkan. Beni dinlemeni istiyorum." dedi. Adamın çatık kaşlarını görünce konuşmayı sürdürdü. "Bu insanlara zarar vermek sana hiçbir şey kazandırmaz. Ne istiyorsan, oturup konuşalım. Kimseyi öldürmeden bu işten kurtulabilirsin.”
Adam, alaycı bir kahkaha attı ve bombanın üzerindeki tetikleyiciyi elinde sıkıca tuttu. "Beni oyalamaya mı çalışıyorsun? Zaman kazanmaya? Ne yaparsanız yapın, beni durduramayacaksınız. Buradaki herkesin kanı sizin ellerinizde olacak!"
Bu sırada bomba imha ekipleri, dikkatli bir şekilde adamın elindeki düzeneği incelemeye devam ediyorlardı.
Emre, adama doğru bir adım daha atarak dikkatini tamamen üzerine çekmeye çalıştı. “Bak, istediğin neyse, gel konuşalım. Bu kadar insanın hayatını tehlikeye atmak anlamsız. Seni dinliyoruz. Neyin peşindesin? Ne istiyorsun?”
Adamın yüzündeki ifadeden, Emre'nin söylediklerine kulak verdiği belli oluyordu. Bu sırada keskin nişancı, uygun açıyı yakalamak için pozisyonunu aldı.
"Beni rehin almak ister misin?" diye sordu. "Eğer beni rehin almak istersen buna seve seve izin veririm. Yeter ki başka insanlara zarar verme."
Adam, Emre'nin sözlerine rağmen hala yanıt vermemişti. Birkaç saniyelik sessizliğin ardından "Ne istediğimi çok iyi biliyorsunuz," dedi. "Benim seninle ya da sizinle işim yok komutanım. Benim tek istediğim Erhan Timur'u alıp buradan gitmek."
“Neden Erhan Timur'u istiyorsun?"
"Onu neden istediğimi çok iyi biliyorsunuz."
"Bunu bize neden anlatmıyorsun? Belki de bizi ikna edebilirsin."
Adamın dikkati, Emre'nin sözü üzerine birkaç saniye olsa da dağılmıştı. Elini patlayıcı düzenekten çekip ağzını araladığında keskin nişancı ateş etti. Adamın kullandığı bomba düzeneğini etkisiz hale getirebilecek kablolara nişan almıştı. Adam, ne olduğunu anlayamayıp paniklediğinde kablolardan birkaçının kopmuş olduğunu fark etti. Bu durum kesinlikle iyi değildi. Bombayı patlatamayacaktı. Üstelik sadece bu olmakla kalmamış, yaralanmıştı da.
Emre, bu fırsatı kaçırmadı ve hızla adamın üzerine atıldı. Adamı kollarından tuttuğunda Elif hızla hareket etti ve adamın ellerine kelepçeyi taktı.
Birlik üyeleri aracın içinden olan biteni izlerken “Düzeneği kontrol altına alıyoruz. Patlama riski şu an için ortadan kalktı,” diyen bomba imha ekibinin sesini duydular.
Emre, derin bir nefes aldıktan sonra adamı kendisine çevirdi ve yüzüne baktı. “Bu iş burada bitti. Şimdi sıradaki plan ne, neden bunu yapıyorsunuz? Hemen bana anlat.”
Emre'nin sözlerinin ardından adam soğukkanlı bir şekilde gülümsedi. “Gerçekren kazandığınızı mı sanıyorsunuz? Bu sadece başlangıç. Erhan Timur’un ne kadar tehlikeli olduğunu anlamadınız.”
Emre, adama bir an için baktıktan sonra, dikkatini dağıtmasına izin vermeyip hızla kendisini toparladı. Şimdi sıradaki adım, bu planın arkasındaki derin bağlantıları ortaya çıkarmaktı.
Bomba imha ekibi gelip adamın üzerindeki düzeneği tamamen etkisiz hale getirdikten sonra adamı güvenlik güçlerine teslim ettiler. Daha sonra yeniden araca binip Erhan Timur'u Cumhurbaşkanı'na teslim etmek üzere yola çıktılar. Görevleri mühimdi. Karşılarına çıkacak olan hiçbir zorluğun yılmalarını sağlamasına izin veremezlerdi.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
79.78k Okunma |
3.98k Oy |
0 Takip |
97 Bölümlü Kitap |