06.01.2025, 14:55
Savaşın Gölgesinde'nin ikinci kitabının altıncı bölümüne hepiniz hoş geldiniz,
ve keyifli okumalar!
Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.
Yorumlarınızı satır aralarına yazmayı ihmal etmeyin.
Instagram hesabım : yazarcerenoktay
Hepinizin takiplerini, videolarıma beğeni, kaydet, yorum ve anket desteklerini bekliyorum. :)
Not : Bu kitap savaş, askeri birlik, askerler, inanç, vatan ve bayrak sevgisi, aşk ve nefret gibi temaları içermektedir. Eğer ki askeri kurgu arayışındaysanız sizin için uygundur.
Kaos sona ermiş, patlayıcı düzeneği etkisiz hale getirilmişti. Buna rağmen Fırtına Birliği'nin esas görevi henüz tamamlanmamıştı.
Emre, zırhlı araca Elif ile bindikten sonra birlik üyelerine dönüp "İşimiz henüz bitmedi. Aldığımız kararı uygulamak için ilerlemeye devam edeceğiz. Erhan Timur’u bizzat Cumhurbaşkanı'na teslim ettikten sonra kafamız biraz daha rahat olacak. Bu süre zarfında yani Erhan Timur'u Cumhurbaşkanı'na teslim edene kadar gözümüzü dört açacağız. Erhan'ın veyahut onu destekleyenlerin yeniden bir planı olabilir. Herkes tetikte olsun.”
Erhan Timur, Emre'nin sözlerinin ardından kelepçe kontrolünden geçirildi ve arka koltuğa sıkıca bağlandı. Ali, aracı yeniden çalıştırıp yeniden hareket ettiğinde her bir birlik üyesi gerginliğini iliklerine kadar hissediyordu.
“Çok fazla yolumuz kalmadı,” dedi Ali, sesinde ciddiyetle. “Etraf olanlar haricinde sakin görünüyor, ama bu sessizliğe aldanmayın.”
“Dikkatli olun. Yolda bir şeyle karşılaşırsak anında müdahale edeceğiz. Kimse kontrolünü kaybetmesin.”
Yolculuk, beklenenden daha sakin geçmişti. Birlik üyeleri, yüksek güvenlik önlemleriyle donatılmış Cumhurbaşkanlığı konutuna yaklaştıklarında, girişte onları ağır silahlarla donatılmış özel koruma görevlileri karşıladı. Emre, araçtan indikten sonra "Fırtına Birliği'nden Binbaşı Emre Özkan. Vatana ihanet eden ve Ankara içinde gerçekleşen patlamalardan bizzat sorumlu olan Erhan Timur'u Cumhurbaşkanı'na teslim etmek için geldik. Konu hakkında tüm kanıtlar elimizde," dedikten sonra durumla ilgili birkaç kanıtı gösterdi.
Koruma görevlisi gördüklerinin ardından birkaç dakikalık bir konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasının bitmesinin ardından yeniden Emre'nin yanına gelip "Cumhurbaşkanı sizi bekliyor," diyerek bilgilendirme yaptı.
Gerekli arama ve kontrollerin yapılmasının ardından özel koruma memurları ile birlikte Cumhurbaşkanlığı konutuna ayak bastılar.
Emre, Elif ve Ali, Cumhurbaşkanı’nın özel görüşme odasına alındıklarında, içerideki atmosfer son derece resmi ve gergindi. Cumhurbaşkanı, masanın başında ciddi bir duruşla onları bekliyordu. Yanında birkaç danışman ve güvenlik yetkilisi vardı.
Cumhurbaşkanı, ayağa kalkarak birliğe doğru yürüdü. “Hoş geldiniz, evlatlar. Durumun ciddiyetinin farkındayız. Neler olduğunu en başından anlatın," dedi. Emre, hızla konuşmaya başladı.
“Fırtına Birliği. Binbaşı Emre Özkan," dedikten sonra asker selamını verdi. Ardından "Sayın Cumhurbaşkanım, bugün gerçekleşen olaylar, çok daha büyük bir tehlikenin parçası. Erhan Timur’u bizzat konutundan aldık ve size getirmek için yola çıktık. Bu süre zarfında onun yalnız çalışmadığını daha iyi anladık. Hem gerçekleşen patlamalar hem de buraya gelmek için yola çıktığımızda karşımıza çıkan canlı bomba, bu durumun en güçlü kanıtlarından. Ayrıca elimizdeki bilgiler, onun uluslararası bir örgütle bağlantılı olduğunu gösteriyor.” diyerek konuşmasına devam etti. "Sizden başka kimseye güvenemezdik. Öyle bir durumdayız ki, ancak Erhan Timur'u size getirmek ve kimseye güvenmeyip bizzat sizle konuşmak en doğrusu olacaktı."
Emre'nin konuşmasının ardından Elif, çantasından bir dosya çıkararak masanın üzerine koydu. “Sayın Cumhurbaşkanım, bu dosyada Erhan Timur’un bağlantıları, geçmişteki faaliyetleri ve muhtemel hedefleri yer alıyor. Bugün yakaladığımız bu adam, örgütün bir parçası. Bu örgüt," diyerek konuşmasına devam etti. Olan biteni hızla anlattı. Verdiği bilgiler arasında Hasan'ın getirdiği cihaz, gele geçirilen kristaller ve lenslerle ilgili bilgiler de yer almaktaydı.
Tüm olan biteni dinledikten sonra Cumhurbaşkanı "Yani bu cihazda verdiğiniz bilgiler ve yaşanan olaylarla ilgili çok fazla detay var diyorsunuz öyle mi?" diye sordu.
"Evet Cumhurbaşkanım," diyerek cihazı cebinden çıkardı Emre. "Tehdit hepimizin bildiğinden daha büyük. Bu tehdidin önüne geçmek için elimizden geleni yapmak için hazırız."
Cumhurbaşkanı, Emre'nin elindeki cihaza dikkatlice baktıktan sonra, bir süre sessiz kaldı. Ortamdaki gerginlik, herkesin nefesini tutmasına sebep oluyordu. Sonunda, derin bir nefes alarak konuşmaya başladı:
"Bu cihazın ne kadar tehlikeli olduğunu anlıyorum. Dosyada yer alan bilgiler ve anlattıklarınız, ülkece çok büyük bir tehdidin eşiğinde olduğumuzu gösteriyor. Bu durumla başa çıkmak için daha kapsamlı bir plan yapmamız gerekecek."
Sözünü bitirmesinin ardından yanındaki danışmanlarından birine döndü:
"Bu cihazın içeriğini incelemeleri ve analiz etmeleri için hemen bilim ekibini görevlendirin. Aynı zamanda Erhan Timur'un sorgusu derhal başlasın. O adamın bildiklerini öğrenmek ülkemizin geleceği açısından çok önemli."
Emre, Cumhurbaşkanı'nın sözünü bitirmesinin ardından "Cumhurbaşkanım, bu adamın bağlantıda olduğu örgüt, uluslararası bir kriz çıkarabilecek kapasiteye sahip. Bu nedenle, sadece yerel değil, uluslararası istihbarat teşkilatlarının da dahil edilmesi gerekebilir," diyerek düşüncesini paylaştı.
Cumhurbaşkanı, Emre'ye kararlı bir bakışla bakıp cevap verdi: "Haklısınız, Binbaşı Özkan. Bu yalnızca bizim değil, tüm dünyanın güvenliğini ilgilendiren bir mesele. Nitekim öncesinde kendi evimizdeki tehditleri ortadan kaldırmalıyız."
Birkaç görevlendirme daha yapmasının ardından yeniden Emre ve Elif'e döndü.
"Bugün olmak üzere birliğiniz çok önemli bir iş başardı. Ancak anladığım kadarıyla bu olay burada bitmiyor. Sizden, bu cihaz ve örgütle ilgili çalışmalarda aktif rol oynamanızı isteyeceğim. Bu süreçte güvenliğiniz için ek önlemler alınacak ve örgütle mücadelede ön safta olacaksınız. İstiyorum ki ulusal güvenliğimiz tehdit edilmesin, halkım lensler tarafından kontrol altına alınmasın ve bu çıkarılan kristaller kullanılarak ülkemin güvenliği daha da tehdit edilmesin. Siz, hepimizden daha bilgilisiniz. Bu yüzden sizin yardımınız hepimiz için en iyisi olacaktır."
"Emredersiniz. Bu konuda elimizden gelenin en iyisini yapmaya hazırız," dedikten sonra Emre, Cumhurbaşkanı'nın emriyle odadan dışarı çıkmak için yürümeye başladı. Emre, tam odadan çıkacaklarken arkasına dönüp "Cumhurbaşkanım, güveneceğiniz kişileri ve görevlendireceğiniz kişileri iyi seçmelisiniz," diyerek konuştu. "Erhan Timur gibi güvenilen ve vatana hizmetleriyle anılan birisi bunu yaptıysa şayet kim bilir içimizde daha kimler vardır gerçek görevini açığa sermeyen."
"Haklısın Binbaşı Özkan," diyerek konuştu Cumhurbaşkanı. "Merak etme. Dikkat edeceğiz."
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
79.81k Okunma |
3.98k Oy |
0 Takip |
97 Bölümlü Kitap |