01.11.2024, 21:38
Savaşın Gölgesinde'nin altmışüçüncü bölümüne hepiniz hoş geldiniz,
ve keyifli okumalar!
Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.
Yorumlarınızı satır aralarına yazmayı ihmal etmeyin.
Instagram hesabım : yazarcerenoktay
Hepinizin takiplerini, videolarıma beğeni, kaydet, yorum ve anket desteklerini bekliyorum. :)
Yolculuk boyunca Elif, Kerem’in yanından bir an bile ayrılmadı. Kerem gözlerini yarı kapalı tutarak, zorlukla nefes alıp verirken Elif’in elini sımsıkı tutuyordu. İçindeki tüm acıya rağmen, Elif’in yanında olduğunu bilmek ona güç veriyordu. Serkan da onların hemen yanında, tetikte bekliyordu. Görev arkadaşını kaybetme korkusuyla kalbi hızla çarpıyordu, ama her şeye rağmen sakin görünmeye çalışıyordu.
Helikopter hastanenin iniş pistine yanaşırken, hastane ekibi hızla onları karşılamak için hazırlanmıştı. Helikopter hastanenin çatısına iner inmez, sağlık görevlileri Kerem'i dikkatlice helikopterden indirdiler. Daha sağlıklı ve güvenli bir sedyeye almalarının ardından, ilerlemeye başladıklarında Elif, hala Kerem'in elini bırakmamıştı.
Hastanenin içine tamamen girmelerinin ardından doktorlardan biri Elif'i durdurdu. Kerem'i ameliyata götürüyorlardı.
"Buradan sonrası bizim işimiz. Onu yaşatmak için elimizden geleni yapacağız," dedi.
Kerem, son bir kez Elif’e baktı. Yüzü solgundu, ama dudaklarının kenarında beliren o zayıf gülümseme, Elif’in kalbine bir sızı gibi işledi. “İyi olacağım… Sa… Sakın endişelenme,” diye fısıldadı Kerem, gözlerini kapatmadan hemen önce. Sesinin titrekliği, Elif’in içindeki korkuları daha da derinleştiriyordu.
Kerem sağlık personelleriyle ameliyathaneye doğru götürülürken Elif, kendine hâkim olmaya çalışsa da gözyaşlarına engel olamadı. Artık çok geçti. Onu kaybetme ihtimali, içindeki duyguları bir sel gibi açığa çıkarmıştı. Kalbi, adeta Kerem’in yanında atan ikinci bir kalpmiş gibi çırpınıyordu. Serkan’ın koluna yaslandı ve hıçkırıklarını bastırmaya çalışarak ağladı. Bütün bu yaşadıkları, Kerem’in onun için ne kadar değerli olduğunu, belki de bu dünyada kimseyi onun kadar sevmediğini apaçık ortaya koyuyordu.
Gözyaşları yanaklarından süzülürken Kerem’in sağlıklı, gülen yüzünü düşündü. Onun yokluğunu hayal etmek bile kalbine ağır bir taş gibi oturuyordu. O yüzü bir daha görememek… Bir daha onunla birlikte olamamak… Düşünceler zihninde dönüp dolaşırken, içindeki acı büyüdükçe büyüdü. Şimdi kabul ediyordu; Kerem olmadan kendini eksik, yarım hissedecekti.
Serkan, Elif’in omzuna nazikçe dokundu. “Merak etme, Elif,” dedi, onun acısını dindirmek istercesine. “Kerem güçlü biri, bunu da atlatacak.”
Elif, Serkan’a başını salladıktan sonra gözyaşlarını silmeye çalıştı ama içindeki o derin endişe dinmiyordu.
Kerem’in sesi, ona her söyledikleri, birlikte geçirdikleri anlar zihninde bir film gibi canlandı. Onun yaşıyor oluşu, Elif için çok önemliydi. Kerem değer verdiği, hoşlandığı, aşık olduğu, bu hayatta annesinden sonra kaybetmek istemeyeceği tek insandı. Ona ne kadar değer verdiğini anlatma imkanını bulamamışken Kerem'in hayatını kaybedeceğini düşünmek, canından can kapmasını sağlıyordu.
Hem Serkan hem de Elif, beklemekten başka şansları olmadığını biliyorlardı. Kerem'in ameliyathaneye girdiği saniyeden itibaren, gönlü acı içinde titriyor, düşünceleri birbirine karışıyor, kötü düşünceler bir türlü yakasını bırakmıyordu. Oysa biliyordu ki Kerem, pes etmeyecekti. Buna rağmen neden kalbinin, ruhunun ve zihninin bu kadar karamsar olduğunu anlayamıyordu. Bu acı, içini kemiriyordu; Kerem'i düşündükçe, onu kaybetme korkusu derinleşiyor, kalbinde onarılmaz bir iz bırakıyordu.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
73.53k Okunma |
3.7k Oy |
0 Takip |
91 Bölümlü Kitap |