Yeni Üyelik
8.
Bölüm

5. Bölüm

@yazarcerenoktay

05.10.2024, 15:44
Savaşın Gölgesi'ndenin beşinci bölümüne hepiniz hoş geldiniz,
ve keyifli okumalar!

Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.

Yorumlarınızı satır aralarına yazmayı ihmal etmeyin.

Not : Bu kitap savaş, askeri birlik, askerler, inanç, vatan ve bayrak sevgisi, aşk ve nefret gibi temaları içermektedir. Eğer ki askeri kurgu arayışındaysanız sizin için uygundur.

 

Bir süre sessizlik içinde geçen zamanın ardından Binbaşı Emre, çayından bir yudum aldı ve derin bir nefes verdi. Sessizliği bozan ilk kişi o oldu. "Kerem, hayat devam ediyor, biliyorsun," dedi, gözlerini uzaklara dikip. "Ama bunun olması, yaşananların izini silmiyor. Sadece o izlerle nasıl yaşanacağını öğrenmemize sebep oluyor."

Kerem, komutanının sözlerini içselleştirirken başını yavaşça salladı. "Evet, haklısınız komutanım. Ama bazen, sanki o izler daha da derinleşiyor gibi hissediyorum. Zaman geçtikçe daha da belirgin hale geliyor."

Emre, onun sözlerini dikkatle dinledi ve yavaşça başını kaldırıp Kerem'e baktı. "Bir şey söyleyeceğim, ama bunu kimseye anlatmamalısın. Aramızda kalmalı," dedi sakin ama kararlı bir sesle. Kerem, bu sözlerin ardından başını kaldırıp komutanına dikkatle baktı. Ne söyleyeceğini çok merak ediyordu. Emre'nin gözlerinde garip bir karanlık vardı. Acı çektiği, bu şey her neyse onu çok yıprattığı ilk defa belli oluyordu. Komutanını daha önce böyle görmemişti. "Ben birini kaybettim..." diyerek anlatmaya başladı. "Çok yakınım olan birini. Kimse bilmez onu. Kimsenin varlığından haberi yoktur. Eğer onu çok yakın gördüğümü, bana herkesten yakın olduğunu ve kaybettiğimi bilseler acırlar. Benim zayıf olduğumu düşünürler."

Kerem, bu beklenmedik açıklama karşısında şaşırmıştı. Ne diyeceğini bilemiyordu. Komutanının bu itirafı onu afallatmıştı. Komutanı birkaç saniye sessiz kaldığında, sanki onun anlatmakta zorlandığını anlamış gibi "Anlatmak zorunda değilsiniz komutanım. Ama bilirsiniz ki ben hep yanınızdayım. Ne sorununuz olursa olsun, benimle konuşabilir, içinizi boşaltabilirsiniz. İyi bir dinleyiciyimdir."

Emre, ciddiyet içinde başını salladı. "Biliyorum, Kerem." dedi. Yutkundu. "Ama bazen sırlarımızı paylaşmak, tahmin ettiğimizden daha zordur. En zoru ise bu sırları uzunca süre içimizde tutabilmektir. Özellikle de bizi yaralıyorsa. Bu sır beni o kadar uzun zamandır yaralıyor ki, baş etmekte ve dayanmakta zorlanıyormuş gibi hissediyorum. O kayıp... O gün yaşananlar..." Boğazının düğüm düğüm olduğunu hissetti. Konuşmakta zorluk çekiyordu. Gözleri dolmuştu.

Kerem, Emre'nin söylediklerini kafasında tartarken neler olmuş olabileceğini düşünüyor, kafasında bir takım senaryolar kuruyordu. Nitekim bu senaryoların hiçbirinin gerçekte olmuş olmayacağını biliyordu. Kim bilir ne olmuştu, o gün hangi günse neler yaşanmıştı? Komutanına söylediği gibi anlatmak zorunda değildi. Kendisini iyi hissettiği bir vakit anlatabilirdi, Kerem de onu dinler ve acısına ortak olurdu.

Komutanına merak içinde bakmaya devam ederken, üs binasından acil bir siren sesi yükseldi. Siren sesinin ardından ikisinin de kulaklarını makineli tüfek sesi doldurdu. İkisi de bir anda ayağa kalktı.

Emre, yüzündeki duygusal ifadeyi hemen değiştirdi ve acısını yeniden içine gömdü. "Hemen birliğinin yanına dön! Hepsine silahlarını kuşanmasını ve savunma durumuna geçmelerini söyle!" diyerek emir vermesinin ardından Kerem "Emredersiniz komutanım!" dedi.

Makineli tüfek sesinin ardından birbiri ardına duyulan patlama sesleri, üsse saldırı yapılmaya çalışıldığını belli ediyordu. Emre, hemen komuta merkezine girdi. Neler yaşandığına dair bilgi almak için soracakken "Kamikaza drone ile saldırı yapılmaya çalışıldı ama droneları imha ettik. Toplamda 6 tane drone tespit ettik ama dahası da gelebilir. Tetikte olmalıyız," yanıtını aldı kendisi gibi Binbaşı olan Tuğrul Bağcık'tan. Bunun üzerine hızla komuta merkezinden ayrılıp birliğinin yanına döndü. Onlar gibi silahlarını kuşanmasının ardından tetikte olmak ve üssü korumak için dışarı çıktı.

Hep birlikte üssü korumak için harekete geçtiklerinde, dikkatli ve temkinliydiler. Taktıkları gece görüş dürbünleri, olası bir saldırıyı yeniden tespit edecek ve saldırı daha gerçekleşemeden imha yapabilmelerine olanak sağlayacaktı.

Loading...
0%